SAĞLIK - 25 Mart 2020 Çarşamba 12:46

Korona virüs salgınından doğal besinlerle korunun

A
A
A
Korona virüs salgınından doğal besinlerle korunun

Antalya'nın Alanya HEP Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zehra Kaya, korona virüse karşı bağışıklığımızı güçlendirmek için doğal beslenmenin önemi dikkat çekerek, "Hazır gıdalar yerine doğal besinler tüketilerek hastalıklara olan direncimizi arttırabiliriz” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye’de de ölümlere sebep olan yeni tip Korona virüs salgını için kişisel hijyen, el temizliği, ve genel temizlik kurallarını uygulamamızın yanında, güçlü bir bağışıklık sistemi için beslenmenin de en az temizlik kadar ön planda tutulması gerektiği bildirildi. Tedavi yöntemi henüz tam olarak belirlenemeyen yeni tip korona virüs için; özellikle 60-65 yaş üstü kişiler, çocuklar ve kronik hastalığı olan, bağışıklığı zayıf bireylerin en riskli gruplar arasında. Alanya HEP Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zehra Kaya, bağışıklığı güçlendiren ve vücut direncini arttıran besin değeri yüksek gıdaları hakkında bilgiler verdi.

Korona virüs salgınından doğal besinlerle korunun

Faydalı bakteriler olarak bilinen probiyotiklerin, hastalıklara karşı savunma sistemimizi güçlendirdiğini söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Kaya, “Faydalı bakteriler olarak bilinen probiyotikler hastalıklara karşı savunma sistemimizi güçlendirdiği çeşitli bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kullanılan malzemeler ve hazırlama yöntemi açısından sağlığa zararlı olan fast-food gibi hazır gıdaları tüketmek yerine, içerisinde sindirime ve bağırsak sistemine yararlı bakterilerin bulunduğu, vitamin, protein ve mineral açısından zengin yoğurt, peynir gibi probiyotiklerce zengin gıdalara yönelerek bu tür hastalıklara olan direncimizi arttırabiliriz” diye konuştu.

"Yeterince pişmemiş etli yemeklerden uzak durun"

Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zehra Kaya, yeterince pişmeyen et yemeklerinden uzak durulmasını önerdi. “Kırmızı et, tavuk ve balık ürünleri ile yumurta gibi hayvansal kaynaklı ve protein, yağ asidi, vitamin ve mineral içeriği açısından çok zengin gıdalar yüksek risk grubunda olup, mikroorganizların çoğalması için mükemmel bir ortamdır” diyen Kaya, şöyle devam etti:

“Bu gıdaları tükettiğimizde bağışıklığı düşürecek şekilde hatta ölümcül zehirlenmelere sebep olabilirler. Bu gıdalardan hazırlanan yemekleri yeterli ısıda ve sürede pişirilip tüketirsek içerdikleri yüksek besin değeri ile tam tersi vücudun direncini artırabiliriz. Bu gıdaların içerisindeki besin değerini kaybetmemek için düşük ısıda ızgara, fırında pişirme veya haşlama yöntemleriyle yenilmesi tercih edilmelidir. Bu besinler hastalığa karşı savunma mekanizmasında önemli bir yere sahip ve viral enfeksiyonlarda bloke edici ajan olarak görev alan Selenyum, demir, çinko gibi mineralleri içermektedir. Aynı zamanda, vücuttaki hücrelere zarar veren serbest radikallerin oluşumuna engel olan antioksidan olan ve kanser hastalığı ile savaşan anti kanserojen özellikteki A vitaminince zengin gıdalardır."

Vitamin deposu meyve ve sebzeler

Vitamin deposu meyve ve sebzelerin güçlü bağışıklıkta vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Kaya, “İlk akla gelen ve bilinen vitaminlerin başındaki C vitaminin yanı sıra, A vitamini, B grubu vitaminleri, D ve E vitamini de bağışıklık güçlendirmede çok önemli rol oynamaktadırlar. Bu vitaminlerin çoğunu, bol miktarda içeren taze meyvelerden ve çeşitli sebzelerle hazırlanmış salatalar ve yemeklerden karşılayabiliriz. Vücudumuzun üretemediği C vitaminini kaynağı olan portakal, mandalina, kivi, çilek gibi meyveler ile, brokoli, biber, maydanoz, enginar ve lahana gibi sebzeler güçlü bir bünye için günlük beslenmemizde yer alabilirler. A vitaminince zengin ıspanak, pazı, karalahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler ve havuç, balkabağı gibi sebzelerden salata ve yemek şeklinde tüketerek günlük gerekli miktarı alabilir, enfeksiyonlara karşı direnç kazanabiliriz. Son zamanların trend meyvelerinden avokado tüketerek B grubu vitaminlerinden özellikle B6, folik asit olarak bilinen B9 ve B12, aynı zamanda da esansiyel yağ asidi ihtiyacımızı da karşılayabiliriz. Güçlü bir antimikrobiyal etkiye sahip olan ve çeşitli vitamin, aminoasit ve mineraller içeren soğan ve sarımsağı ise yemeklere eklemek veya yanında çiğ olarak tüketmek enfeksiyonlara karşı savaşmamızda büyük rol oynamaktadır. Kırmızı-mor meyveler grubu altında toplanan çilek, nar, böğürtlen, yaban mersini, ahududu, kiraz, vişne gibi meyveler antioksidan özellikteki biyoaktif bileşiklerce, C ve B vitaminlerince zengin olduğundan bu meyvelerle hazırlanan taze sıkılmış meyve suyu karışımlarını günlük tüketmek bağışıklık sistemimizde çok etkili olacaktır. Özellikle çok sıcak olmayan kış bahar aylarında bu gıdaları tüketirken güneş ışığından faydalanabilecek bir yerde oturursak aynı zamanda güneş ışınlarından aldığımız D vitamini ihtiyacımızı da gidermiş oluruz.

Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Dr. Öğretim Üyesi Zehra Kaya, kabuklu yemişlerin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisine dikkat çekti. Ceviz, badem, kaju, yer fıstığı, fındık gibi yağlı tohumlar tokoferol denilen yağda çözünen E vitamini bakımından zengin gıdalar olduğunu anlatan Kaya, “Aynı zamanda güçlü bir antioksidan olan E vitamini bağışıklık sistemi hücrelerini güçlendirici etkiye sahiptir. Bu gıdaların aynı zamanda hücreleri koruyan ve bağışıklığı arttıran omega-3 yağ asitleri ve çinko minerali açısından da zengin olduğu bilinmektedir” ifadelerini kullandı.

Tahıllar ve bakliyat ürünleri olmazsa olmaz

“Halk arasında Kovid-19 salgınına önlem olarak en çok depolanan ürünlerin başında besleyici özelliklerinden ve uzun raf ömürlerinden dolayı tahıllar ve kuru baklagiller geliyor” diyen Dr. Öğretim Üyesi Zehra Kaya, dengeli ve doğru beslenmeye ilişkin şunları kaydetti:

“Halk arasında Kovid-19 salgınına önlem olarak en çok depolanan ürünlerin başında besleyici özelliklerinden ve uzun raf ömürlerinden dolayı tahıllar ve kuru baklagiller geliyor. Savunma mekanizması hücrelerinin yapısında protein bulunur ve yüksek protein içerikli mercimek, nohut, kuru fasulye gibi baklagillerden yapılan çeşitli yemeklerle protein ve lif ağırlıklı bir diyete sahip olabiliriz. Ayrıca buğday, çavdar gibi tahılların kepekli veya tam tahıl haliyle yapılan ekmekleri tercih ederek diyet lifi dediğimiz sindirilemeyen kompleks karbonhidratlar, E vitamini ve mineral ihtiyacımızı da karşılayabiliriz. Süper gıda olarak bilinen yulafta ise bağışıklık sistemindeki hücreleri aktive eden ve viral enfeksiyonlar için savunma sağlayan beta-glukan denilen polisakkarit yani kompleks şeker mevcuttur. Diğer tahıllara göre protein, yağ asidi, B grubu vitaminleri, manganez, çinko, demir, kalsiyum, potasyum gibi çeşitli mineraller ve beta-glukan açısından besin değeri çok yüksek olan yulafı sütle kahvaltılarımızda ya da ara öğünlerimizde kuruyemiş ya da meyvelerle birlikte tüketebiliriz. En doğal ve besleyici tahıl ürünlerinden olan genetiği değişmemiş olan siyez buğdayından ise çeşitli ekmek, salata, çorba ve bulgur ürünleri hazırlayarak içerdiği zengin lif, vitamin ve minerallerden faydalanabiliriz. Son olarak, bahsettiğimiz besin değeri yüksek bu gıdaları aldığımız günlük miktar da çok önemlidir ve aşırı tüketimle vücuda zararlı da olabilir. Her bireyin, kronik rahatsızlıklar ve gıda alerjileri de göz önüne alınarak bağışıklığını güçlendirmek için günlük alması gereken besinleri ve yeterli miktarlarını hekim danışmanlığında uygulamasını tavsiye ederim. Ayrıca günlük diyette tek tip değil, et, süt, meyve-sebze ve tahıl çeşitlerinden dengeli beslenmeye gidilmelidir. Şunu da unutmamak gerekir ki, doğru beslenme şekillerinin yanı sıra, tam ve güçlü bir bağışıklık sistemi sağlayabilmek için bol su içmek, düzenli ve kaliteli uyku uyumak, sigara ve alkolden uzak durmak, spor yapmak ve kendimizi olabildiğince stresten uzak tutmak gerekir. Bu şekilde gerekli tedbirleri alarak, Korona salgını gibi viral ve bakteriyel birçok hastalığa ve salgına karşı vücudumuz için gerekli direnci sağlayabiliriz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da sevgililer kamyonet çaldı Adana’da bir kadın 8 yaşındaki çocuğu ve sevgilisiyle park halindeki kamyoneti çaldı. Olayın ardından kadın ve sevgilisi tutuklandı. Olay, 21 Mart günü Seyhan ilçesine bağlı Tellidere Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Aykut T. (29), sevgilisi Arzu Y. (44) ve oğlu H.Y (8) ile birlikte dışarı çıktı. Bir süre sonra şüpheliler, park halindeki Raha H.’in kamyonetini çalmaya karar verdi. “Kadın direksiyona geçti, oğlu ve sevgilisi aracı itti” Arzu Y. kamyonetin camını kırıp kapısını açarak direksiyon başına geçerken oğlu H.Y ve sevgilisi Aykut T. aracı itmeye başladı. Çaldıkları yerden aracı uzaklaştırdıktan sonra Arzu Y. araca düz kontak yaptı. Şüpheliler çaldıkları kamyoneti daha sonra Mithatpaşa Mahallesi’nde bırakıp kaçtı. Bu anlar güvenlik kameralarına yansıdı. İşe gitmek için aşağı inen Raha H. aracının çalındığını fark edince durumu polise bildirdi. Olay yerine Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri sevk edildi. Bölgeye gelen ekipler güvenlik kameralarını incelemeye başladı. Oto hırsızlık polisleri kamyoneti çalanların Arzu Y. ve Aykut T. olduğunu tespit etti. Aykut T. evine yapılan operasyonda gözaltına alındı. Sevgilisi Arzu Y.’nin de bir süre önce başka bir suçtan yakalanıp tutuklandığı belirtildi. “Bir yere gideceğiz, bu aracı çalalım” Emniyetteki sorgusunda kendisini savunmak için sevgilisi Arzu Y.’yi suçlayan Aykut T., ”Arzu’nun evinde içki içerken, sokaktaki kamyoneti gösterip, ‘Bir yere gideceğiz, bu aracı çalalım’ dedi. Sonra direksiyona geçip, aracı da itmemizi istedi. Aracı park edip, bir eve girdi. Ben de evime döndüm” dedi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Aykut T. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Mersin Askerlik hayali 50 yaşında gerçekleşti Mersin’de askerlik hayali kuran biri 50 yaşında iki özel birey bir günlükte olsa ’temsili askerlik’ yapmanın mutluluğunu yaşadı. Erdemli ilçesinin kırsal mahallelerinden Karayakup’ta yaşayan 50 yaşındaki konuşma engelli İbrahim Atalay ile 21 Yaşındaki işitme engelli Ali Develi ailelerine hiç askerlik yapmadıkları için üzgün olduklarını, kendilerinin de silah altına alınıp vatani görevini yapmak istediklerini dile getirdi. Bunun üzerine aile, köyün ileri gelenleriyle de konuşup İl Jandarma ile Erdemli İlçe Jandarma Komutanlığına durumu iletti. Bunun üzerine hazırlık yapan ilçe jandarma komutanlığı iki özel bireyi bir günlük temsili olarak askere aldı. İki özel bireye İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Yarbay Mürsel Öner tarafından kısa bir eğitim verildi, ardından da biri işitme, diğeri konuşma engeli bulunan özel bireyler kıyafetlerini giyerek nöbet tuttu. Devriye gezip, ofislerde de görev alan özel bireylere günün sonunda terhis belgesi verildi. Ailelerde askerliklerinin her anını fotoğraflayarak mutluluklarına kayıt altına aldı. Ali Develi’nin annesi Havva Develi, "3 çocuk annesiyim. Çocuklarımın ikisi işitme engelli, biri normal. İşitme engelli oğlumun askere gitmesini çok istiyordum. Şimdi hayali gerçek oldu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Çok mutluyuz, çok gururluyuz, sevinçliyiz. Jandarma teşkilatına, emeği geçenlere teşekkür ederim" dedi. Karayakup sakinlerinden Mustafa Yıldız ise "Mahallemizde 2 özel arkadaşımız vardı, askerlik özlemi çekiyorlardı. İlçe jandarma komutanlığımıza başvurduk. Bir günlük de olsa bu hasreti giderdiler" diye konuştu.
İstanbul Beyoğlu’ndaki “kin” cinayetinde şüphelinin ifadesi: “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı” Beyoğlu’nda kurulan bir semt pazarında tezgahta duran 66 yaşındaki adamı silahla ateş açarak öldüren ve Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri tarafından yakalanan saldırganın ifadesi ortaya çıktı. Cinayet anının kameralara yansıdığı olayla ilgili katil zanlısının, “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı. Amacım oğlunu öldürmekti, onu bulamayınca babasını öldürdüm” dediği öğrenildi. Ayrıca şahsın geçmişte soyadını da değiştirdiği belirlendi. Beyoğlu Kalyoncu Kulluğu Mahallesi’nde geçtiğimiz Pazar günü saat 09.30 sıralarında meydana gelen olayda pazarcılık yapan Salih Aka (66) tezgahını kurup başına geçmişti. O esnada kapüşonla pazar yerinde yürüyen bir şahıs, Aka’ya silah çekip kurşun yağdırmıştı. Adam hastanede hayatını kaybetmişti Olayın ardından saldırgan kaçarken, Aka ise ağır şekilde yaralanarak yere savrulmuştu. Pazarcıların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edilmişti. Kısa sürede gelen sağlık ekipleri yaralı adam yaptıkları ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştı. Ameliyata alınan adam kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti. Beyoğlu Asayiş polisi kıskıvrak yakalamıştı Cinayetle ilgili çalışma başlatan Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, vatandaşların ifadelerine başvurarak güvenlik kamera görüntülerini incelemeye almıştı. Yapılan çalışmalar çerçevesinde şahsın olaydan sonra izini kaybettirmek ve tanınmamak için üzerinde bulunan bazı kıyafetleri çöp konteynerine attığı belirlenmişti. Şahsın 28 yaşındaki Mustafa İ. olduğunu tespit eden Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri, onu çalıştığı işyerinde kıskıvrak yakalamıştı. Gözaltına alınan şahıs tutuklanmıştı Şüpheli şahsın evinde yapılan aramalarda ise 3 adet ruhsatsız tabanca ve 100 adet fişek ele geçirilmişti. Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği polisleri tarafından gözaltına alınan saldırgan Mustafa İ. ifadesinin alınması ve işlemlerinin tamamlanması sonrasında sevk edildiği adliyede çıkartıldığı mahkemece “kasten adam öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. “Oğlu ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’ diyerek beni aşağıladı” Öte yandan şahsın ifadesi de ortaya çıktı. Geçmişte S. olan soyadını İ. olarak değiştirdiği de öğrenilen katil zanlısının ifadesinde, “Salih Aka’nın oğlu Fırat Aka’nın 5 sene önce Şişli Fulya’da bir marketi vardı. Arada babası da markete geliyordu. Çalıştığı süre içerisinde Salih’in oğlu Fırat bana, ‘Sefil Bilo’, ‘Küçük Emrah’, ‘gel buraya’ diye aşağılamalarda bulunuyordu. Babası da zaman zaman beni ezikliyordu. Fırat beni bazen kuaföre götürüyordu. Kuafördekilere ‘şunu kırpsınlar da insana dönsün’ diyerek bana hakaret ediyordu. Senin sıfatını s.. diyerek aşağılıyordu. Bu durumu gururuma yediremeyip ses çıkartınca da beni darp etti. Artık canıma tak etti işe gitmedim. Salih ve Fırat Aka kimsesiz olmamdan faydalanıp beni işe geri getirdi. Ancak yaşadıklarım aynı şekilde devam etti. Olay günü amacım Fırat’ı öldürmekti. Tezgah açtıkları yere geldim baktım ancak Fırat’ı göremedim. Birkaç kez tur attım, Fırat’ı yine göremeyince babası Salih Aka’ya 4-5 el ateş açtım. Sonrada kaçtım, kaçarken kıyafetlerimi bir çöp konteynırına attım” dediği öğrenildi.