KÜLTÜR SANAT - 12 Haziran 2020 Cuma 11:45

Koronanın gölgesinde bir salgın romanı: Salgın34

A
A
A
Koronanın gölgesinde bir salgın romanı: Salgın34

Yazar Melis Büyükplevne’nin 'Salgın34' adlı yeni kitabı raflardaki yerini aldı.

Yazar Melis Büyükplevne’nin Salgın34 adlı bilim-kurgu türündeki yeni romanı Cenova Yayınları etiketiyle okuyucunun beğenisine sunuldu. Büyükplevne, korona virüsle mücadele edilen bugünlerde bilim kurgu türünde yazdığı romanı hakkında İHA’ya açıklamalarda bulundu.

Kitabın basılma hikayesini anlatan Büyükplevne, “Aslında ilk olarak bir seri katilin hikayesini anlattığım romanı çıkartacaktım ama bu kitaba nasip oldu. Kitabın çıkma hikayesi de ilginç. Karantinadan sıkıldığım bir günde, eski hikayelerimi bir okuyayım dedim ve bu kitabı görünce göz gezdirmeye başladım. Okudukça hatırladım ve kendime şaşırdım. Günümüze de çok uygun olduğu için, önceden de görüşmüş olduğum Cenova Yayınları’nı aradım ve ‘Elimde böyle bir kitap var, ne dersiniz’ diye sordum. ‘Hemen basalım’ dediler. Kitabı göndermemle anlaşmamız bir oldu ve kısa sürede basıma geçtik” dedi.

Kitabın konusunun nasıl ortaya çıktığından ve ne zaman yazdığından bahseden Melis Büyükplevne, “Ben bu kitabı 3 sene önce yazıp bir kenara atmıştım. Kafamda bir sürü soru işareti vardı çünkü maskeleri, salgınla ilgili detayları falan bilmiyordum. Elbette araştırdım ama bugün bildiğimiz ve öğrendiğimiz bilgileri o zamanlar bulamamıştım. Bu dönemde bilgiler, bana resmen kitabım için gümüş tepsiyle sunuldu. Ben de hataları düzeltip, soru işaretlerimi giderdim” ifadelerini kullandı.

Koronanın gölgesinde bir salgın romanı: Salgın34

Romanın konusuna değinen Büyükplevne, şöyle konuştu:
“Kitap, gecenin bir yarısında ulumaya başlayan köpeklerin oluşturduğu panikle başlıyor. İnsanlar seslere uyanıp dışarı baktığında yoğun bir sisle ve ürkütücü varlıklarla karşılaşıyorlar ve kısa bir süre sonra hastanelere yığılma başlıyor. Bilinmeyen bir virüsün ortaya çıktığı söyleniyor, insanlar acayip semptomlar göstermeye başlıyor ve herkes panik oluyor. Birkaç kahramanımız da bu olayların ortasında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Daha fazla ipucu vermeyeyim.”

Büyükplevne, konunun zombi hikayelerinden biraz farklı olduğunu söyleyerek, daha sonra şu bilgileri verdi:
“Ben okurumu sıkmak istemiyorum. Konu, film gibi aksın ve sürüklesin istiyorum. Zaten bununla ilgili de herkesten olumlu geri dönüşler alıyorum. Elbette bana göre, saçma eleştiri yapanlar da var. Neden edebiyat parçalamıyorsun diyor bazıları. Allah aşkına hangi gerilim filminde veya bilim-kurgu filminde/kitabında ağır bir dil ararsınız ki? Hep söylediğim bir şey var. Ben nasıl ki sinemaya kafa dağıtmak için gidiyorsam, kitabımı da o amaçla yazarım.Ayrıca her yazarın bir tarzı var, ben böyle yazıyorum, başkası farklı yazar. Dünyada seçenek çok, herkes beğendiği yazarı seçebilir. Bence bu çok güzel bir şey.”

Diğer kitabını ise karlı bir döneme getirmek istediğini belirten Büyükplevne, "Yani illa ki bir kış zamanı çıkacak piyasaya" dedi.

Koronanın gölgesinde bir salgın romanı: Salgın34

Pandemi döneminde neler yaptığı ve ’kitapta olanlarla bir benzerlik var mı’ sorusuna Büyükplevne, "Bu sürecin başında çok gerildim ve kaygılandım, bu da sağlığıma etki etti ve bende yeniden epilepsi krizini tetikledi. Sonra yavaş yavaş alışmaya başladım ama kurallara uymayanlar yüzünden tedirginlik devam ediyor maalesef. Eşim işten dönünce başından aşağı dezenfektan döküyorum dersem abartmamış olurum. Kitap ile ilgili bir benzerlik zaman zaman var ama ben karantina sürecini biraz farklı işledim. Zaten kitabım bir kaçış üzerine kurulu" yanıtını verdi.

Yazar Melis Büyükplevne, son olarak şunları ekledi:
"Umarım bu karantina günleri en kötü günümüz olmuştur, artık güzel günleri görelim ve lütfen doğaya ve hayvanlara da sevgimizi verelim, onları koruyalım. Doğaya nasıl muhtaç olduğumuzu anlamak için illa başımıza kötü bir şeyler gelmesin.Ayrıca birbirimizin değerini de bilelim lütfen. Tüm okurlarıma sevgilerimi sunuyorum ve size teşekkür ediyorum."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar: "Türkiye’de ilk olan sistemle geri dönüşüme katkı sağlıyoruz" Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar; 2020 yılında hizmete sunulan ve Türkiye’de ilk olan ikili toplama sistemli aracı ile bu zamana kadar 3 Milyon 200 bin kilo ambalaj atığı kaynağından ayrıştırılmış olarak toplayarak, geri dönüşüme büyük katkı sağladıklarını ifade etti. Sıfır Atık Projesi’ne yaptığı yatırımlarla dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, Türkiye’de ilk defa Kayserililere hizmet veren araç ile hem çevreye hem de ekonomiye büyük katkı sağladıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’ çerçevesinde örnek olan çalışmalar yaptıklarının altını çizen Başkan Çolakbayrakdar, “Hatırlanacağı üzere 2020 yılının Mayıs ayında Türkiye’de ilk defa hizmete sunduğumuz ikili toplama aracı ile kaynağından ayrıştırılmış ambalaj atıkları ile evsel atıkları aynı anda toplayarak, geri dönüşüme büyük katkı sağlıyoruz. Türkiye’de ilk defa; Kayseri ve Kocasinan’ın yollarında hemşehrilerimize hizmet veren araç, kaynağından ayrılmış olan geri dönüşüm atıklarının ayrı ayrı toplanabilmesine olanak sağlamaktadır. Birden fazla haznesiyle ürünler ayrıştırılmış vaziyette toplanmaktadır. Bu araçta farklı olarak pil atıkları ve atık yağlarını kaynağından ayrıştırılmış olarak topluyoruz ve çevrenin korunmasına katkı sağlıyoruz. Ayrıca geçen yıl, yine Kayseri’de ilk olan geri dönüşüm aracını bünyemize kattık. Bu yeni araçla Kocasinan sakinlerimizin evlerinde toplanan ambalaj atıkları ile işyerlerinde toplanan ambalaj atıkları ayrıştırılmış şekilde topluyoruz. Bu aracın diğer araçlardan farklı özellikleri var. Özellikle malzemeleri ayrıştırabilen ve üzerinde tartı sistemi olan bu araç, Kayseri’de ilk defa Kocasinan sokaklarında hizmet vermeye başladı. Sıfır Atık Projesi kapsamında kaynağından ambalaj atıklarının ayrıştırılmış olarak toplanması ve bu şekilde çevreyi koruyarak ekonomiye daha fazla katkı sağlanması son derece önemli ve değerlidir" ifadelerine yer verdi. Başkan Çolakbayrakdar, geri dönüşümle hem ülke ekonomisine büyük kazanç sağladıklarını hem de gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre hazırladıklarını sözlerine ekledi. Öte yandan Sıfır Atık Projesi çerçevesinde geri dönüşüme büyük katkı sağlayan son teknolojik donanıma sahip araç, ikili toplama sistemi ve fonksiyonel özellikleriyle dikkat çekiyor. Özellikle kaynağından ayrıştırılmış olan evsel yağ atıkları, pil atıkları, ambalaj ve evsel atıklar olmak üzere geri dönüşüm atıklarının ayrı ayrı donatılarıyla toplama imkanı sunan araç ile dönüştürülebilir atıkların geri kazanımı, doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor. ‘Güzel bir gelecek geri dönüşümle gelecek’ mesajıyla ve farklı tasarımıyla göz dolduran araç, zamandan ve maliyetten de tasarruf sağlıyor.
Gaziantep Yaz aylarının gelmesiyle bacak estetiğine ilgi arttı Gaziantep’te özel bir hastanede görev yapan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzman Dr. Hayati Deniz, yaz aylarının gelmesiyle bacak estetiğine ilginin arttığını söyledi. Bacak estetiği, günümüzde özellikle kadınlar arasında büyük bir ilgi görmektedir. Yaz aylarının gelmesiyle etek giymek isteyen kadınlar için şeffaf çoraptan kurtulma isteği oldukça yaygınlaştı. Bu alanda yapılan estetik işlemler ile ilgili bilgi veren Dr. Deniz, “Bacakların görünümünü iyileştirmeyi amaçlar. Özellikle bacak eğrilikleri, sarkmalar ve selülit gibi görüntü bozukluklarına yönelik nd yag lazer ve ıp yag lazer uygulamaları, bacakları ilk günkü gibi taze ve canlı hale getirebilir” dedi. “Bu işlem çok kolay bir şekilde yapılabiliyor” Bacak estetiğiyle ilgili bilgi veren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzman Dr. Hayati Deniz, “Bacak bildiğimiz üzere motor fonksiyonları yani yürüme hareket fonksiyonu olan bir organdır. Bacak aynı zamanda dış görüntüsü olan çok önemli bir organımız. Özellikle kadınların çok önemsediği bacak estetiği günümüzde çok araştırılmakta. Bu konuyla ilgili bacak eğrilikleri, bir takım sarkmalar bunlara yönelik germe işlemleri ve dolgu işlemleri çok yapılmaktadır. Ancak bacak üzerindeki kılcal damarların ya da selulitlerin görüntü bozukluğu genellikle çok kolay yok edilmemektedir. Bunlarla ilgili en gelişmiş nd yag lazer ve ıp yag lazer uygulamalarıyla bacaklarınız ilk gün ki gibi yani yeni doğmuş gibi olur. Bu işlem çok kolay bir şekilde yapılabiliyor” ifadelerini kullandı. “Bacak estetiğine çok yoğun ilgi var” Bacak estetiğine yoğun ilgi olduğunu söyleyen Dr. Deniz, “Bacak estetiğine çok yoğun ilgi var. Malum yaz aylarındayız ve kadınlar etek giyinmek istiyor. En büyük sorunlardan bir tanesi şeffaf çoraptan kurtulma isteğidir. Bu alan çok yeni bir alan. Kalp damar cerrahlarımızın birçoğu kalp ameliyatları, diğer damar açma ameliyatları çok yoğunlaştığımızdan varislere çok fazla yönelemiyoruz. Bu estetikte kalp ameliyatı kadar önemlidir. Bacak estetiği çok önemlidir. Çünkü tüm düşüncemiz ve beynimiz o ciltteki görünen bir damar oluyor. Bunlardan saniyeler içerisinde kurtulmak mümkün. İğnesiz, acısız bir işlem. Çorap giymediğimiz için bacaklarımız daha rahat nefes alıyor. Özgüvenli yürüyebiliyoruz. Cildimiz daha canlı bir görüntü oluşturuyor. Biz işlem öncesinde sorun ne onu buluyoruz. O sorunu da tedavi ediyoruz” şeklinde konuştu. “3 gün içerisinde güneşe rahatça çıkılabilir” İşlem sürecinin oldukça kısa olduğunu belirten Dr. Deniz, “İşlem bittikten sonra 3 gün içerisinde güneşe rahatça çıkılabilir. Burada önemli olan hastanın ten rengidir. Hastanın ten rengine göre cihazlar ayarlanıyor. Daha sonrasında ise tüm tedaviler yapılıyor. Hasta seçimi yapılmıyor. Vücutta rahatsız olunan tüm lekeleri yapma olanağımızda mümkündür” diye konuştu.