ÇEVRE - 09 Ağustos 2017 Çarşamba 16:15

Köy okulunu vatandaşlar boyadı

A
A
A
Köy okulunu vatandaşlar boyadı

Mardin’in Artuklu ilçesinde köy okulunu, öğrenciler ve velileri boyadı.

Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Tilkitepe köyünde yaşayan öğrenciler ve velileri, Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle köy okulunu boyadı. Yapılan çalışmanın ardından okul modern bir görünüm kazandı. Tilkitepe İlköğretim Okulu öğrencilerinden Evin Önal, okullarının daha güzel olması için böyle bir çalışma yaptıklarını belirtti.

Yapılan çalışmaya köy halkı olarak destek verdiklerini dile getiren Mahalle Muhtarı Bahattin Önal, “Köyümüzün tek derslikli okulunda eğitim ve öğretim en güzel şekilde devam etmektedir. Belediyemizin katkılarıyla köyümüzün kızları okulumuzu daha güzel hale getirdiler. Mahalle halkımız bu durumdan dolayı çok mutlu. Bize bu konuda yol açan Valimiz ve Belediye Başkan Vekilimiz Sayın Mustafa Yaman’a teşekkür ederiz” dedi.
Mardin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Gençlik Hizmetleri Daire Başkanı Uzman Dr. Mehtap Bingül ise, Büyükşehir Belediyesi olarak kadınların sosyal hayata katılması yönünde ekonomik ve kültürel alanda birçok projeye imza attıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yaz döneminde başlattığımız ‘Okullar Hayat Bulsun’ projesi kapsamında Büyükşehir Belediyesi, Mardin Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu projeyi gerçekleştirdik. Eğitime kapalı olan okullarımızı yaz tatili boyunca atölyelere çevirdik. Tilkitepe’de bu okullarımızdan biri. Tilkitepe tek derslikli bir köy okulumuz. ‘Okullar hayat bulsun’ dedik ve okulumuzun birçok eksiğini de giderdik.”

“Sosyal sorumluluk projesi oldu”

Mardin Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Yaman ise, köyde önemli bir işe imza atıldığını belirterek, şu ifadelerde bulundu:
“İlimiz günden güne kendini yenilemekte ve değişimi ile beğeni kazanmaktadır. Bu değişim sadece kent merkezlerinde değil, kırsal mahalle ve köylerimizde en güzel şekilde kendini göstermektedir. Öyle ki vatandaşlarımız da başlattığımız değişim hamlesine tam manasıyla destek vermektedir. Bunun en somut örneğini ise Tilkitepe Mahallemizde yaşıyoruz. Burada mahallemizin kızlarının meslek sahibi olması amacıyla köy okulunda başlattığımız kurslarımız bambaşka bir sosyal sorumluluk projesine dönmüştür.” 

Beril Solmuşgül - Murat Akgül

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.