SPOR - 09 Mart 2021 Salı 11:03

‘Küme düşer’ denilen takım, şimdi play-off mücadelesi veriyor

A
A
A
‘Küme düşer’ denilen takım, şimdi play-off mücadelesi veriyor

Ligin ilk yarısında alınan kötü sonuçlarla birlikte ‘Küme düşer’ yorumları yapılan 3. Lig temsilcisi Darıca Gençlerbirliği, aldığı başarılı sonuçlarla zirve yarışının iddialı takımlarından biri haline geldi.

3. Lig 2. Grup'ta mücadele eden Darıca Gençlerbirliği, ligin ilk yarısında kendilerinden beklenen performansı gösterememesi sonrasında kamuoyunda küme düşeceği düşüncesi konuşulmaya başlandı. Spor otoriterlerinin ümidini kestiği takım, azim ve inançlarını kaybetmeyen teknik heyet ve futbolcuların ortaya koyduğu mücadele sonrasında en dipten üst sıralara tırmanarak zirvenin ortağı oldu. Puan cetvelinde 5. sırada yer alan Darıca Gençlerbirliği, sahaya yansıttığı mücadele hırsı ile kazandığı puanlar sonrasında play-off potasına girmeyi başardı. Büyük çoğunluğu genç sporculardan oluşan Darıca Gençlerbirliği, mücadeleyi sürdürerek play-off ‘taki iddiasını sürdürmeye çalışıyor. Bu kapsamda Darıca Gençlerbirliği, 11 Mart Perşembe günü Halide Edip Adıvarspor ile yapacağı mücadelenin hazırlıklarını sürdürüyor. Teknik Direktör Özcan Sert ile birlikte çalışmalar yürüten genç futbolcular, takımdaki gol sorununu aşmayı hedefliyor.

“Deplasman oyununa alıştığımız aşikar”

Takımın başına geçtiği günden itibaren iyi bir hava yakaladıklarını ve deplasman mücadelelerinde daha rahat olduklarını söyleyen Teknik Direktör Özcan Sert, “Kütahyaspor maçından sonra hemen 1 gün izin verip çalışmalara başladık, bu arada 7-8 günlük bir sürecimiz vardı. Bugün de taktik antrenmanlarımızı yapıp, yarın son rötuşları yapıp, maç öncesi antrenmanıyla perşembe günü en hazır en dinamik, en iyi 11’imizle sahaya çıkacağız. İyi durumdayız, daha da iyi duruma geleceğiz. İnşallah Allah’ın izniyle 3 puan alıp Halide Edip Adıvarspor deplasmanından dönmek istiyoruz. Zorlu bir rakip ama bu oyuncu grubu daha önce zoru başardı. Yine başaracağından eminim. Artık bu sene ben iç saha ve deplasman olayına çok inanmıyorum. Burada da 20 kişi var, deplasmanda da 20 kişi var. Tabii iç sahada psikolojik olarak 3 puan istediğimiz için oyun şablonlarımız ve formatlarımız bozulabiliyor. Deplasmandaki 1 puanı bazen tutmak iradesinde olabiliyoruz ama içeride 3 puanı almak için sonuna kadar çabalıyoruz. O yüzden deplasmanda biraz daha rahat olduğumuz ve deplasman oyununa alıştığımız aşikar. Bundan sonra da bu maçla birlikte bir tane daha deplasmanımız var. 4 maç içeride, 5 deplasmanımız var. Deplasmanda yenilmeme serimiz 8 maç oldu. İnşallah yenilmeme serisini lig sonuna kadar devam ettiririz” dedi.

“Futbol şansı yanımızda değildi”

Geride kalan müsabakalarda çok fazla gol pozisyonuna girdiklerini ancak bir türlü golü bulamadıklarını dile getiren Sert, “Takımda gol sorunu var. İç sahada oynadığımız son üç maçta 0-0, 0-0 ve 0-1 gibi sonuçlar aldık. Ama bu maçlarda, maçı takip edenler ve iç sahaya gelenler gördüler ki; çok pozisyona girdik. Yani oynadığımız oyunun hakkı 0-0’lık veya 0-1’lik sonuçlar değildi. Yüzde yüz pozisyonlar ürettik. Ama futbol şansı yanımızda değildi. Biz öyle algılıyoruz. Bugün de gole yönelik çalışmalarımız var, hafta boyu da gole yönelik çalışmalarımız oldu. Ancak kalan 9 maçta daha önce tamamlayamadığımız gol pozisyonlarını gole çevirip sonuca gitmek istiyoruz. Yetenekli forvetlerimiz var, yetenekli kanat oyuncularımız var. Bunları yapabilecek güç ve beceriye sahipler. Bu nedenle biz onlara güveniyoruz, takımımıza güveniyoruz ve gol sorununu aşacağını düşünüyoruz” diye konuştu

“Küme düşer denilen takım bugün play-off’a oynuyor”

Sene başında takımın başına geçtiklerinde ilk alınan skorların çok olumlu olmadığını vurgulayan Sert, “O süreçte kamuoyunda ‘Transfer yasakları var, genç futbolcular, transfer olmazsa küme düşerler’ gibi bir algı vardı. Ama biz Ender hocamızın oluşturduğu sinerjiyle ve devamında takımımızın üst düzey çalışmasıyla, gerçekten çok efor saf ettiler, yakaladığımız seriyle bugünlere kadar geldik. Küme düşer denilen, imkanları sınırlı denilen takım bugün başkanın, yönetimin, teknik ekibin önderliğinde, oyuncuların müthiş birlikteliğiyle play-off’a oynuyor ve play-off’a da kalacağından sonuna kadar eminiz, inanıyoruz. O nedenle ben bu takıma sonuna kadar güvenilmesini istiyorum. Bu takımın moralinin yüksek tutulmasını istiyorum. Çünkü hepsi genç oyuncular ama hepsi birbirinden yetenekli oyuncular. Hedefimiz tabii ki play-off ve play-off’tan çıkabilmek. Son güne kadar o potada kalmak istiyoruz. Biz bunu başarabileceğimize inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Başarıya aç bir takımız”

Takımın genç oyunculardan oluşmasının avantajları olduğunu söyleyen Sert, “Dinamik bir takımız, enerjik bir takımız, mücadele etmeyi seven bir takımız, başarıya aç bir takımız. Teknik ekip de genç, ben gencim, ekibimiz genç, futbolcularla birlikte aynı hedefe yürüyebiliyoruz. Amacımız asla öncelikle maddi hedefler değil, manevi hedefler, kariyer hedeflerimiz var. Bu bizi motive ediyor” ifadelerini kullandı.

Ahmet Kutluer: “Her maç bizim için önemli”

Takım olarak iyi bir mücadele verdiklerini ancak kıl payı kaçırdıkları maçlar olduğunu kaydeden futbolcu Ahmet Kutluer ise şöyle konuştu:

"Önümüzde Halide Edip Adıvarspor maçı var. Bunun için çalışmalarımız sürüyor. Rakibimizi izliyoruz, hocalarımız analizlerini güzel yapıyor. Her maça aynı şekilde hazırlanıyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor. Bugün de taktiksel bir idman var. Bu şekilde devam ediyoruz. Her maç bizim için önemli. Ender hocanın gitmesi tabii ki dengeleri değiştiriyor ama şöyle bir şey söyleyebilirim; ilk yarıda başladığımız fikstüre göre, ilk yarıdaki aldığımız puanlara göre şu anda daha iyi bir ortalamada gidiyoruz, 2 puan öndeyiz. Şu an bir problem yok. Daha iyi de olabilir. Kıl payı kaçırdığımız maçlar var. Ama tabii ki pes etmek yok. Play-off’ta yerimizi sağlamlaştırabilmek için her hafta bir mücadele var. Biz de elimizden geldiğince bunu devam ettirmeye çalışıyoruz."

Ali Alper Doğan: “Burada iyi bir arkadaşlık, aile var”

Genç bir takıma sahip olduklarını söyleyen başarılı file bekçisi Ali Alper Doğan ise, “Kötü gittiğimiz zamanlar oldu. Bu gençliğin sıkıntısı; kırılgan oluyor kötü gittiği zaman. Ama çok şükür burada güzel bir ortam oldu, herkes birbirine güveniyor. Bu yüzden başarı geldi. Çalışıyoruz, Allah yardım ediyor. İyi gittik, bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Burada iyi bir arkadaşlık, aile var. Bu takıma baktığınızda maddiyattan önce ailevi yapıyı görürsünüz. Hedefimiz şu anda play-off. Daha sonra nasip, eğer play-off da iyi giderse şampiyonluğu hedefliyoruz" açıklamasında bulundu.

Metin Güler: “Hiçbirimiz maddi beklenti içerisinde değil”

Son olarak maddi beklentilerden daha çok manevi beklenti içinde olduklarını dile getiren takım oyuncularından Metin Güler de, “Takım bence gayet iyi durumda. Ligin ilk yarısında da Kütahyaspor ve Halide Edip Adıvarspor’u da sayarsak, sıkıntılı bir süreçten geçmiştik. O maçtan sonra ciddi bir çıkışa geçerek, takımı play-off potasına kadar da soktuk. Şu an takımın durumu ilk yarıya göre daha iyi ve daha fazla puan topladık. Bence bu önümüzdeki seriyi yeniden yakalayacağımızı düşünüyorum. Bu durumdan hiçbir şüphem yok. Takım gayet iyi durumda. Bizim daha çok ileriye dönük hedeflerimiz var. Hiçbirimiz maddi beklenti içerisinde değil, daha çok manevi beklentilerimiz var. Hedeflerimize ulaşmak istiyoruz. Takımın hepsinin hedefleri, amaçları var. Bu da hepimizin performansını etkiliyor. Hepimiz ciddi performans artışları yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Mustafa Uslu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Çiftçilere silajlık mısır tohumu dağıtıldı Samsun Büyükşehir Belediyesi finansmanı ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde yürütülen ‘Büyükşehir Belediyemiz Her Zaman Üreticinin Yanında Projesi’ kapsamında Çarşamba ilçesinde üreticilere silajlık mısır tohumu dağıtıldı. ’Büyükşehir Belediyemiz Her Zaman Üreticinin Yanında Projesi’ kapsamında Çarşamba İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü bahçesinde silajlık mısır tohumu dağıtım töreni düzenlendi. Törende protokol tarafından çiftçilere silajlık mısır tohumları teslim edildi. “Toplam 400 bin ton silajlık mısır üretimine destek verdik” Törende proje hakkında bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığında görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Hicran Çıkış Kanca, “Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak 2015 yılından itibaren her dönem yem bitkileri tohum yetiştiriciliğine destek verdik. Bugüne kadar toplamda 400 bin ton silajlık mısır üretimini desteğinde bulunduk. Bu da 76 bin dekar alana denk geliyor. Büyükşehir Belediyesi Üreticinin Yanında Projesi kapsamında üreticilerimize 2023 yılında bin 200 paket silajlık tohum desteği sağlarken, bu yıl 2 bin 40 paket silajlık tohum desteği verdik. Bu tohum ile 12 bin dekar alanda 72 bin ton verim alınabilecek” dedi. “Mısır alanımız geriledi” Çarşamba İlçe Tarım ve Orman Müdürü İrfan Öztürk, “Çarşamba, Samsun ilçeleri içerisinde en fazla silajlık mısırı üreten ilçe. 10-15 yıl önce 90 bin dönüm olan silajlık mısır alanımız maalesef 38 binlere kadar geriledi. Bu projeler hayvancılık için çok önemli projeler. Tarımın ve aynı zamanda hayvancılığında gelişmesi için çalışmaktayız” diye konuştu. Samsun İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Nail Kırmacı, “Yem bitkileri hayvancılığın olmazsa olmazıdır. Büyükbaş hayvancılık maliyetlerinin yüzde 70’ini yem bitkileri oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı. “Türkiye’de hayvancılık sektörü gerileme döneminde” Çarşamba Kaymakamı Doç. Dr. Şükrü Yıldırım ise “Gelişmiş olarak adlandırdığımız bütün ülkelerin en büyük tarım ve hayvancılık ülkesi olduğunu görüyoruz. Gelişmiş bir ülke olacaksak, her zaman tarım hayvancılık ve gıda sektörünü desteklememiz lazım. Türkiye’de maalesef hayvancılık sektörü gerileme durumunda. Maalesef hayvan varlığında büyük bir düşüş ve azalma var. Bunun sebebi de belki planlamada da bazı hatalar var ama özellikle yem bitkilerinde yeterli desteğin olmaması. Üreticilerimizi desteklemek gerekiyor. Bu bağlamda Samsun Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından silajlık mısır tohumlarının bulunduğu paketler çiftçilere dağıtıldı. Programa ayrıca Çarşamba İlçe Emniyet Müdürü Barik Çiçek, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Mustafa Kemal Çelik, Çarşamba İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Dr. Ali Korkmaz, Çarşamba Ziraat Odası Başkanı Muammer Aydemir, daire başkanları, şube müdürleri ve çiftçiler katıldı.
İstanbul Esenler’de Bilim ve Teknik sohbetleri düzenlendi Esenler Belediyesi tarafından sezona özel olarak düzenlenen Bilim ve Teknik Sohbetleri, Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri kurucusu Fatih Kafalı’yı ağırladı. Şehir ve kent kavramlarının birbirinden farklı olduğunu söyleyen Kafalı, “Ankara kent, İstanbul ise şehirdir. İstanbul ruhunu Ankara’da göremezsiniz.” dedi. Esenler Belediyesi’nin ve TEKDER (Teknik Elamanlar Derneği)işbirliği ile hayata geçirilen Bilim ve Teknik Sohbetleri alanında uzman kişileri ağırlamaya devam ediyor. Bu ay düzenlenen seminerde ise Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri kurucusu Fatih Kafalı, akıllı şehre dair bilinmeyenleri meraklılarıyla paylaştı. Akıllı şehrin hayatımıza kattığı imkânlara değinen Kafalı, program sonunda izleyicilerin sorularını yanıtladı. Kendi medeniyet değerlerimizi ön planda tutmayı hedeflediklerini söyleyen Kafalı,”Teknoloji ve çağa ayak uydurarak ortaya bir ürün çıkarmayı amaçlıyoruz. İnsanların konforlu, ayrıca rahat bir yaşam içerisinde olmasına olanak sağlamayı istiyoruz. İnsanlar trafik içerisinde saatler geçirmesin. Trafikte geçirdiği saatler yerine ailesi ve çevresine vakit ayırabilsin. Bizim amacımız bu” ifadelerini kullandı. “Aklı şehir nedir?” sorusunu yanıtlayan Kafalı, “Öncelikle sorunlara odaklanmamız lazım. Akıllı şehri sınıflandırırken birtakım fonksiyonel alanlara ayırmak zorundayız. Bir bütün olarak şehri ele almamız gerekiyor. İnsan ölçeğinde, şehir ölçeğinde, ev ölçeğinde gibi ölçeklendirmeler yapmalıyız. Diyafon reklamlarında bile artık ‘Akıllı ev yapıyoruz’ şeklinde ifade kullanılıyor. Birtakım akıllı özellikler şehre yansıtılırsa şehir akıllı olur. Gülzar Haydar “Şehirlerin Ruhu” kitabında, ‘Şehir yaşayan bir organizmadır’ diyor. Yani şehrin bir ruhu var. Onun yaşamasını sağlayan birtakım organizmalar bulunuyor. Biz bunları yaşatırsak o şehirde bir ruh var diyebiliriz” dedi. Kafalı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehir yapılmaya çalışılmış kentler var. Fakat ruhu yaşayıp, yansıtamamışlar. Nerede olduğu belli olmayan arafta kalmış şehirlerimiz de var. Dolayısıyla İstanbul bir şehirdir, Mekke bir şehirdir ama bana göre Ankara bir kenttir. İstanbul’da olan ruhu Ankara da göremezsiniz. İstanbul’da sonradan oluşturulmuş birtakım misyonlar biçilmeye çalışılmış. Medeniyet ve ideolojinin ne olduğu önemli değil. Roma’dan bugüne gelmiş sonrasında İslamlaşmış bir şehirden bahsediyoruz. Kendi medeniyetimizle geçmişteki medeniyetlerin izlerini barındıran şehir. Ve her daim akıllı olmaya çalışılmış. Mimar Sinan’ın Süleymaniye’de camiyi yaparken ortaya koymuş olduğu sistemden tutun yerleşimine kadar her şey. Akıllılıkla ifade edebilirsiniz. Bir şeyi yaşatmaya çalışıyorlar.”
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kürecik iddialarına sert tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürecik’teki radar üssüyle ilgili iddialara çok sert tepki gösterdi. Erdoğan, Gazzelilerin haklarını müdafaa maskesi altında Filistin’e en büyük desteği veren Türkiye’nin yıpratılmak, yıldırılmak istendiğini belirterek, "Şimdi aynı çevrelerin kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız, tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir" dedi. İstanbul’daki bir otelde Filistin İçin Özgürlük ve Bağımsızlık Temalı, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı düzenlendi. Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Filistin dostluk grubu himayelerinde 34 ülkeden 157 üye ile 9 yıl evvel başlayan girişimin bugün 2 bin üyeye ulaştığını belirterek, "Platform faaliyetleriyle toplantı ve konferanslarıyla farklı alanlardaki çalışmalarıyla Filistin davasının küresel ölçekte sesi ve nefesi oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına, prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs ve Filistin’e hizmet eden kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın Müslümanca yaşamanın hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle müdafaanın gerçekten zor olduğu günlerden geçiyoruz. Bilhassa ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine, tarihi statüsüne ve kutsiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Kandan ve gözyaşından beslenen haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Haçlı seferleri ile yakılıp yıkılan Kudüs’ü tekrar ayağa kaldıran ve dört asır boyunca bir esenlik diyarı haline dönüştüren ecdadın torunları olarak Filistin’de yaşanan menfi-müspet her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Resulü Ekrem Efendimiz’in (Sallahü teala aleyhi ve sellem) şu tavsiyesi Kudüs davasında ecdadımız gibi bizim de rehberimizdir. "Beytü’l Makdis’e gidin ve orada namaz kılın. Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin." Evet Mescid-i Aksa sadece ilk kıblemiz değildir. Aynı zamanda Hz. Nebi’nin ve ondan önce gelen peygamberlerin de bize emanetidir. Kudüs’i Şerif’in her köşesinde bu kutlu beldeye 400 yıl boyunca büyük sevda ile hizmet etmiş kahraman ecdadımızın izi, eseri ve mührü vardır. Kimse bu izleri silemez, hiçbir güç kalbimizden Kudüs sevgisini sökemez. Burada şu gerçeği bir kez daha ifade etmek istiyorum. Az önce de söylendi, Türkiye olarak La ilahe illallah İbrahim Halilullah lafzında sembolleşen kuşatıcı anlayışla Kudüs’e sahip çıkmayı bir görev biliyoruz" dedi. Son bir asırdır Haçlı heveslileriyle, siyonist yayılmacılık arasında sıkışan Kudüs-i Şerif’i tüm insanlık için tekrar bir Darüsselam haline getirmek için tüm gücümüzle çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs’ü müdafaanın insanlığı müdafaa, barışı müdafaa, farklı inançlara saygıyı müdafaa etmek olduğu inancıyla mücadelelerini azimle sürdürdüklerini söyledi. "Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır" İnsanlık ve barış adına yürüttükleri kutlu mücadeleye destek veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’na teşekkür eden Cumhurbaşkanı "Son bir asırdır toprakları aşama aşama işgal edilen Filistin halkı bugün tarihin en vahşi zulümlerinden birine maruz bırakılıyor. Buradan mücadeleleriyle Kudüs ile beraber tüm insanlığın onuruna da sahip çıkan Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler karşısında dik duran Filistin’in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli kardeşlerimizle dayanışma sergileyen vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür ediyorum. 7 Ekim’den bu yana yaşananları anlatmaya artık kelimeler yetersiz kalıyor. Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin son 203 gündür 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitleri ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır. Şimdi biz böyle konuşunca bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de antisemitizmle itham ederek bizi susturabileceğini zannediyor. Ellerindeki basın ve lobi gücüyle Gazze’de işledikleri cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Buradan onlara şu hakikati tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Ne yaparsanız boş, ne kadar uğraşsanız da beyhude, Tayyip Erdoğan’ın kalbine de, kavline de zincir vuramazsınız" diye konuştu. "Hamaslı kardeşlerimizi Filistin’in Kuvayi Milliyesi olarak görmeye devam edeceğiz" Tehditlere ve baskılarınıza asla boyun eğmeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Duam şu; Yarab, Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahrı perişan eyle. Birileri dönse bile biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Çünkü biz Allah’a ve hesap gününe inanıyoruz. Biz şartlara göre, esen rüzgara göre, konjonktüre göre sözünü, duruşunu, tavrını belirleyen tatlı su siyasetçilerinden değiliz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Bu kutlu yola ömrümüzü adadık. Yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bedel ödemekten asla çekinmedik. Biz birilerine şirin görünmek için değil, ’Filistin bir sınav kağıdı her mümin kulun önünde’ diyen merhum Cahit Zarifoğlu’nun ifadesinde anlamını bulan o ağır imtihanı hakkıyla vermenin derdindeyiz. Kimse kusura bakmasın tüm imkansızlıklara rağmen Filistinli kardeşlerimiz tam 203 gündür tek başlarına direnirken, yalnız başlarına tüm insanlığın onurunu savunurken hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı bekleyemez. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas’a ’terör örgütü’ iftirası atanlardan olamayız. İsrail’e gönüllü, ücreti mukabil uşaklık yapan lejyonerlerin ve kiralık kalemlerin kavramlarıyla Filistinli direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Varsın birileri rahatsız olsun, varsın birilerinin ezberleri bozulsun. Biz işgalcilere karşı vatanlarını savunan Hamaslı kardeşlerimizi Filistin’in Kuvayi Milliyesi olarak görmeye devam edeceğiz. Bu hakikati de dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar her platformda cesaretle dillendirmekten geri durmayacağız. Sesimizle, sözümüzle, dualarımızla, insani yardımlarımızla elimizdeki tüm imkanlarla Filistin davasına Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu asil ve onurlu direnişe destek vermeye devam edeceğiz. Bu konudaki dirayetli tavrımızı geçen hafta görüştüğüm Hamas siyasi liderliğine açıkça ifade ettim. İsrail’in saldırılarında evlatlarını, torunlarını, akrabalarını şehit veren bu kardeşlerime acılarını paylaştığımızı çok net bir şekilde söyledim. Bundan bir asır önce topraklarını işgal eden emperyalist güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten kahraman bir milletin evlatları olarak haklı davalarında yanlarında olduğumuzu dile getirdim. İnşallah bundan geri adım atmayacak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması için samimiyetle çaba harcamayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. "Çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla, en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir" Gazze’de 203 gündür aralıksız olarak devam eden soykırımı hiçbir sebebin maruz gösteremeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Ekim’de yaşananları tasvip edersiniz veya etmezsiniz. Bu tamamen sizin bakış açınızla ilgili bir konudur. Ama bunu öne sürerek yeni doğmuş bebekleri öldürmeyi, sivillerin üzerine tonlarca bomba yağdırmayı, şehit naaşlarına dahi eziyet etmeyi, bir ekmek almak için sıra bekleyen insanları katletmeyi, camileri, kiliseleri, okulları, hastaneleri bilerek hedef almayı, Gazze’yi toplu mezarların olduğu büyük bir kabristana dönüştürmeyi, velhasıl savaş hukukunun asgari şartlarına bile riayet etmemeyi haklı çıkaramazsınız. Çok açık söylüyorum, çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla, en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir. İsrail yönetimi bize laf söylemeden önce bu vahşetle yüzleşmeli, terör örgütü gibi değil hukukla mukayyet bir devlet mantığıyla hareket etmeyi öğrenmelidir. Bunu yapmadıkları müddetçe bizim de İsrailli yöneticilere karşı tavrımız değişmeyecektir. İsrail’le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere bunu Dışişleri bakanım da açıkladı kestik, kesiyoruz" dedi. "Gazze’ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor" Türkiye’nin iki bin yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmadığını, sömürgeci olmadığını, savaşta bile olsa masumlara dokunmadığının altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar kimsenin inancına, kökenine, kimliğine bakmadan başı dara düşen herkese biz kapımızı açtık. Engizisyondan kaçan Musevilere de, Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim adamlarına da biz sahip çıktık ey Netanyahu. Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Asya’ya kadar kim zulme uğramışsa hiç düşünmeden biz imdadına koştuk. 13 yıl önce çatışmalar başlayınca Suriyeli komşularımızı nasıl bağrımıza bastıysak, Ukrayna’dan kaçan mültecilere de biz güvenli liman olduk. Milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Nerede bir istikrarsızlık ve çatışma varsa menfaat hesabı gütmeden ateşi söndürmeye çalışıyoruz. Bölgemizde barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin hakim olması için samimiyetle gayret gösteriyoruz. Gazze’ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor. 7 Ekim’den bu yana 13 uçak ve 9 gemi ile Gazze’ye gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 50 bin tona yaklaştı. Vefakatçileriyle birlikte 900 Gazzeli hastayı tedavilerini yaptırmak üzere ülkemize getirdik. İnsani yardımların yanı sıra Refah’taki Kızılay Aşevi aracılığıyla günlük 10 bin kişilik sıcak yemek dağıtımını da yapıyoruz. Gazze’nin temiz içme suyu ihtiyacını karşılanmasının amacıyla günlük 7 ton içme suyunun Gazze’ye geçişini sağlıyoruz. Ticari açıdan 54 ürün grubunda İsrail’e ihracat kısıtlaması uygulayan tek ülke yine Türkiye’dir. Gazze katliamlarının çok öncesinde askeri amaçla kullanılabilecek malzemelerin sevkini zaten tamamen durdurmuştuk. 9 Nisan’da aldığımız ihracat kısıtlaması kararıyla bu tavrımızı pekiştirmiş olduk" ifadelerini kullandı. "Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz" Geçen ay Türkiye’de yerel seçimlerin yapıldığını ve seçim sürecinde bu konuda büyük bir haksızlığa ve iftiraya maruz kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şahsımızın Filistin davasını savunurken ödediği bedeller ortadayken Türkiye düşmanlarının da sağladığı lojistik destekle birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı meselenin aslını bilmediklerinden değil, hırsları akıl ve vicdanlarının önüne geçtiği için yürüttüler. Hatta İsrail’e jet satışı yapıldı iftirası yapacak kadar gözlerini kararttılar. Daha ileri gidiyorum, jet yakıtı gönderdiler diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme taşındı. Sizin vicdanınız var mı? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün mü? Akıl, vicdan, ahlak dışı bir sürü iddia bu seçimlerde gündeme taşındı. Daha vahimi bu asılsın ithamların İsrail dahil Türkiye’nin dik duruşundan rahatsız olan yabancı odaklar tarafından uluslararası basında ve sosyal medya mecralarında köpürtülerek ülkemiz aleyhine kullanılması çok yaralıyıcıdır. Türkiye’nin çabalarını bilen kardeşlerimiz arasında bile istifham oluşturan bu propagandanın içinin boş olduğu 1 Nisan sabahı itibarıyla görülmüştür. Fakat sel gitse de izi kalmış. Üç kuruşluk siyasi çıkar uğruna Filistin’in Türkiye ile ilişkilerini bilen veya bilmeyen gayet iyi biliyor, Türkiye bizim iktidarımız döneminde böyle bir şey yapar mı yapmaz mı bunu çok iyi biliyorlar. Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz" dedi. "Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz" Gazzelilerin haklarını müdafaa maskesi altında Filistin’e en büyük desteği veren Türkiye’nin yıpratılmak, yıldırılmak istendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi aynı çevrelerin Kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız, tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir. Ama bir Müslüman olarak her şeyden önce yalan Allah’ın resulünün en çok nefret ettiği şeydir. Böyle yalan söylenmez, kurtulamazsınız. Bunun hesabını da ebedi alemde vereceksiniz. Yalan, çarpıtma ve manipülasyon üzerinden siyaset yapılmaz. Kendi devletine ve milletine iftira atarak da siyasetçilik oynanmaz. Hukukun da siyasetin de temel kuralı bellidir. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir, aksi halde müfteridir. Varsa elinizde bir belgeniz, deliliniz çıkarsınız iddialarınızı ispat edersiniz. Bunu yapmıyorsanız kusura bakmayın ama müfteri damgası yemekten ila nihaye kurtulamazsınız" ifadelerini kullandı. "İsrail’in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz" Sivil toplum, basın ve siyaset fark etmeksizin Türkiye’deki tüm aktörleri özellikle Filistin konusunda daha özenli bir dil kullanmaya davet eden Erdoğan, "Gündeme gelmek uğruna hiç kimsenin Türkiye’nin Filistin davasındaki örnek duruşuna gölge düşürme lüksü yoktur. Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması amacıyla ilk günden beri diplomatik çabalarımızı devam ettiriyoruz. Vahdet olmadan rahmet olmayacağı inancıyla Filistin hükümetiyle Filistinli gruplar arasındaki tefrikanın giderilmesi için temaslarımızı artırdık. Hali hazırda 140 ülkenin tanıdığı Filistin devletinin tanınırlığının artırılması konusunda çabalarımızı yoğunlaştırdık. İspanya hükümetinin ve Başbakan Sayın Pedro Sanchez’in Filistin’in tanınmasıyla ilgili duruşunu takdir ettiğimizi burada vurgulamak istiyorum. Filistin devletini tanımaya hazırlanan diğer ülkeleri de baskılar karşısında kararlı tutumlarını sürdürmeye çağırıyorum. Burada şunu çok net ifade etmek durumundayım. Filistin halkının Birleşmiş Milletler’e tam üye bir devletlerin olmaması hem büyük bir ayıp hem de çok ciddi bir haksızlıktır. Bu adaletsizliğin süratle giderilmesi gerektiğine inanıyoruz. Geçen hafta Güvenlik Konseyi’nde bu yönde atılan adım, Amerika Birleşik Devletleri’nin vetosuyla karşılanmış ve engellenmiştir. Amerika bu kararıyla sadece Filistin halkının değil, Güvenlik Konseyi üyesi diğer devletlerin iradesini de yok saymıştır. İsrail’in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz" dedi. "Filistin meselesini Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz" Amerikan yönetiminin, İsrail’e verdiği şartsız asker verdiği şartsız askeri ve diplomatik destekle çözüme katkı sunmadığını, sorunun daha da büyümesine vesile olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’de 35 bin insan acımasızca katledilmişken Amerikan Senatosu’nun İsrail’e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketi onaylaması bunun en net göstergesidir. Adil bir hakemlik yerine İsrail’e hamilik yapmak, bölgemizdeki krizlerin derinleşmesi ve yayılmasından başka hiçbir işe yaramaz. 1915 olayları üzerinden Türkiye’ye yönelik asılsız ithamları tekrarlamak yerine Amerikan yönetimi Gazze’ye bakmalı, İsrail’in Gazze’deki soykırım girişimlerini görmeli, bunun engellenmesi için gayret etmelidir. Filistin meselesini Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz. Amerikan vetosu bizim dünya beşten büyüktür tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Yine Gazze krizinde siyonizmin Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere küresel ölçekteki tahakkümünü bizzat görmüş olduk. Bu süreç siyonist şebekenin ekonomiyi, ticareti, medyayı, sanatı, sinemayı, düşünceyi, akademi dünyasını nasıl esir aldığını ortaya çıkardı. Yıllarca bize demokrasiden bahsedenlerin fikir ve toplanma hürriyetinden dem vuranların söz konusu İsrail olunca İsrail’in çıkarları olunca nasıl faşizan haline geldiklerine hep birlikte şahit olduk. Batının demokrasi, özgürlük, hukuk, ifade, düşünce, basın hürriyeti gibi değerleri işin ucu İsrail’e dokununca unutuldu, hemen rafa kaldırıldı. Son bir haftadır Amerikan üniversitelerinde yaşananları tüm dünya gibi biz de ibretle takip ediyoruz" diye konuştu. Gezi Olayları’nda İstanbul’a kamp kuranların Filistin protestosunu görmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’deki zulme tepki gösteren aydınlar, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ve siyasetçiler adeta linç ediliyor. Uluslararası basın kuruluşları Gazze’de öldürülen 140’tan fazla gazeteci meslektaşları hakkında çıkıp tek bir cümle dahi kuramıyor. Siyonizmin hemen her alanda nasıl korkunç bir iklim oluşturduğunu, siyasetçilere korku saldığı, şantaj yaptığı, devletleri baskı altında tuttuğu geride kaldığımız 7 ay içerisinde çok net anlaşılmıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail’e söz geçirememiş, Gazze’deki katliamların önüne geçememiştir. Toplam 2 milyarlık nüfusu ile İslam dünyası üzülerek söylüyorum Gazze imtihanını başarıyla verememiştir. Bütün insanlığın geleceğini 5 ülkenin keyfine bırakan mevcut yapının devam ettirilmesi mümkün değildir. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna biz inanıyoruz" ifadelerini kullandı. "Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz" Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı dramların gündemden düşürülmemesi noktasında da çok daha çaba harcayacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail’in durdurulması, Netanyahu denilen bu kasabın başta olmak üzere sorumluların hukuk önünde hesap vermesi için de gayretlerimizi artırmalıyız. Şu anda arkadaşlarımız Güney Afrika ile müşterek bir çalışmanın içerisinde Lahey Adalet Divanı ile münasebetlerini sürdürüyorlar, biz de takipçisiyiz. Türkiye olarak elimizdeki tüm imkanlarla Gazze’nin ve Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.
Konya Örnek davranışıyla beğeni toplayan liseli gence Başkan Altay’dan bisiklet Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, kavşaktaki ters dönen güzergah tabelasını uzun uğraşlar sonucu düzelten 17 yaşındaki liseli Yusuf Dağtaş’a bisiklet hediye etti. Konya Otogar Kavşağı’ndaki önemli yerleri gösteren güzergah tabelasının düşmesine kayıtsız kalmayarak uzun uğraşlar sonucu tabelayı düzelten 17 yaşındaki Aselsan Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Yusuf Dağtaş’ın, bir vatandaş tarafından kayda alınan görüntüleri sosyal medyada büyük beğeni topladı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, görüntüleri izledikten sonra sosyal medya hesabından, “Güzel insanlar her yerde farkını gösterir. Uzun uğraş sonunda trafik işaretini düzelten genç arkadaşımızı arıyorum. Elden ele yayalım, bulalım, biz de küçük bir sürpriz yapalım. Video için Mehmet Bey’e teşekkürler” paylaşımında bulundu. Sosyal medya aracılığıyla ulaştığı duyarlı gençle bir araya gelerek sergilediği örnek davranıştan dolayı teşekkür eden Başkan Altay, gence bisiklet ve Konyaspor forması hediye etti. Başkan Altay, her zaman şehirleri imar ederken, nesilleri de ihya etme gayretiyle çalıştıklarını ifade ederek, “Allah sayınızı artırsın” dedi. “İyilik yaptım, denize attım” Aselsan Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Yusuf Dağtaş da Başkan Altay’a ilgisi ve hediyeleri için teşekkür ederek şunları söyledi: “Okuldan eve giderken her zaman kullandığım yoldaki bir tabelanın eğik olduğunu fark ettim. Düzeltebileceğimi düşünerek yanına gittim, çabalarım sonucunda düzelttim. Yoldan geçen bir abimiz de bunu görüp videosunu çekmiş. En son giderken bana teşekkür etti. Ben de ‘vazifemizdir’ diyerek karşılık verdim. Daha sonra bu görüntü sosyal medyada paylaşılmış. Başkanım da bu videoyu görerek bana ulaştı. Bizi davet etti, biz de geldik. Sağ olsun başkanım bizi ağırladı, bir teşekkür hediyesi verdi. Ben bu iyiliği hiçbir karşılık beklemeden tamamen canı gönülden yaptım. Büyüklerimiz bize gördüğümüz her taşı yoldan almamızı söyledi. Biz de gördüğümüz her eksikliği elimizden geldiği kadar düzeltmeye gayret ettik. ‘İyilik yap, denize at’ derler. Dedikleri gibi iyilik yaptım, denize attım." Olaydan sonra eve döndüğünde videoyu gördüğünü, arkadaşlarının kendisine ulaştığını ifade eden Dağtaş, “Herkes bana ‘Yusuf nasıl oldu? Bir anlat’ diyordu. Anlattım. Gelen tepkiler de güzeldi. Başkanımla görüştüğümde de bu davranışlarımı devam ettireceğimi ilettim” dedi "Evladımızla gurur duyuyoruz" Yusuf Dağtaş’ın babası Mehmet Akif Dağtaş, “Normalde herkesin yapması gereken bir hareketi Yusuf da yaptı. İyiliğin yayılmasına vesile olduğu için evladımızla gurur duyuyoruz. Yusuf’un bu örnek davranışını ödüllendirdiği için Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a teşekkür ediyoruz” dedi. Aselsan Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Ahmet Düzyol da, “Öğrencimizi bu davranışından dolayı tebrik ediyoruz. Herkesin yapması gereken bir davranış. Uğur başkanımıza da teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.