GÜNDEM - 26 Temmuz 2021 Pazartesi 19:03

Kurbanlık koyunu ararken kaybolup vefat eden Onur'un dedesi iddiaları yalanladı

A
A
A
Kurbanlık koyunu ararken kaybolup vefat eden Onur'un dedesi iddiaları yalanladı

Ankara’da kaçan kurbanlık koyunun peşinden gittikten sonra kaybolan ve dere yatağında iki gün sonra ölü bulunan Onur Alp Eker’in dedesi Zühtü Erdoğan, torununun arı sokmasından dolayı öldüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Ankara'nın Pursaklar ilçesinde ikamet eden dedesinin yanına bayram tatili için gelen 20 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi Onur Alp Eker, dedesi Zühtü Erdoğan (65) ile birlikte kurbanda kesilmek üzere ahırdan çıkarttıkları koyunun kaçması üzerine koyunun peşine düşmüştü. Kaçan hayvanı ararken kaybolan Onur Eker’in cansız bedeni ekipler tarafından iki gün sonra dere yatağında bulunmuştu.

Eker’in ölümünün ardından aileye verilen Adli Tıp raporunda ölüm sebebinin “arı sokması” olduğuna yönelik haberler kamuoyuna yansımıştı. Eker’in dedesi Zühtü Erdoğan, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada torununun arı sokması nedeniyle vefat ettiğine yönelik haberlerin gerçek olmadığını söyledi. Dede Erdoğan ayrıca torununun kaybolduğuna ait yayınlanan güvenlik kamerası görüntülerindeki kişinin de Onur Alp olmadığını ifade etti.

“Torunumda köpek korkusu vardı”

Torununun ölüm raporunda arı sokmasına dair herhangi bir ifadenin yer almadığını söyleyen Erdoğan, “Bunda bir köpek korkusu vardı. Olduğu yerden bulduğu yoldan devam etse bizim buraya gelecek. İki kilometre arası. Bu yola yoğunlaşıyor ancak bu yolun üzerindeki evden bahçeden çıkan köpekler bunu korkutuyor. Bu tam tersine sola dönüp derenin içine giriyor. Benim tahmine göre o korku bayağı bir etkiliyor. Zannediyorum, sağlıklı düşünemeyip dereden yukarıya devam ediyor. Zaten yukarıya giden bir derenin sonuna götürdü bizi koku alan köpek. Oradan gittiği doğru. Bu orada bir şok geçirdiği için sağlıklı da düşünemiyor. Zaten iki saatte bir kovalamaca yaşamış, onun yorgunluğu var. Susuzluk var. Bu tepeye çıktığı zaman şuurunu yitirmiş. Yoksa orada bir sürü insanlar var illa ki sorar. 4-5 kilometre ileride düşüyor. Bu düştüğü yerde sosyal medyada arı soktu falan lafları dolanıyor. Böyle bir şey yok. Arıyla falan ilgisi yok. Eskiden orada arı varmış, öyle adlandırmışlar mevkiinin adını. Biz oraya gittik, savcı geldi. Çıkan ölüm raporunda da arı sokması diye bir şey yok. Ben vücudunun her yerini inceledim. Vücudu orada fazla kalmaktan dolayı bayağı bir siyahlanmış, saçları dökülmüş” diye konuştu.

“Arı ısırığını bırakın sinek ısırığı dahi yok”

Eker’in kaybolduğunda çıkan güvenlik kamerası görüntüsündeki kişinin torunu olmadığını belirten Erdoğan, “Vücudundaki izler sadece birkaç tane çalıların arasından gittiği için çizmiş, hatta üzerindeki tişörtü de yırtılmış birkaç yerinden. Dikenli, ağaçlı bölge olduğu için onlar yırtmış. Hafif yırtık. Düştüğü yerde de bir iki kez dönmüş. Demek ki o gece orada yatmış. Belki sabaha kadar da canlıydı. Eğer biz yanlışlıkla o çobanla konuştu diye 9 kilometre oradaki yola yoğunlaşmasaydık, bunu bulurduk. Bunu arama ekibini oraya götürdük biz. Dediler ki kameraya yürüyen şekilde bize yansıdı. O da onun değil, sonradan çıktı ortaya Onur’un olmadığı. Burada birinin bahçesinde yaşayan birinin çocuğuymuş. Ondan sonra adam zaten cinayet masası aldı, konuşturdu aldım orada resmini gördüm çocuğun. Ufak genç bir çocuk. Babası da sonradan gitmiş onu almış. Onların hep ifadesi verildi, kanıtlandı. Oraya hiç gitmemiş. Uzak bir bölge orası. Çalseki dediğimiz yerin girişi. Kendi olduğu yere düşmüş, ondan sonra da adli tıptaki doktorun ön araştırmasına göre beynine oksijen gitmemiş ama resmileştirmediler onu. Onların resmileştirilmesi için rapora işlemeleri lazım. Raporda geç çıkar dediler bana. 40 güne çıkar dediler. Arıyla falan alakası yok. Bu yalan. Birilerinin sosyal medyada uydurması veya medya gruplarının haber olsun da bilinelim diye yapılan şeyler. Bunlar yanlış şeyler. Kamuoyunu aydınlatmak için size anlatıyorum. Yok böyle bir şey. Arı ısırığını bırakın sinek ısırığı dahi yok” ifadelerini kullandı.

Ali Nargüner - Yunus Özkan - Muhammet Mücahit Dereli
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Niğde Niğde’de ‘Merkezim Her Yerde’ projesi ile köy okullarında etkinlikler yapılıyor Niğde’de gönüllü gençler, ’Merkezim Her Yerde’ projesi çerçevesinde köy okullarını ziyaret ederek çeşitli etkinliklerle öğrencilerle buluşuyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı ’Merkezim Her Yerde’ projesi ile Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü Şehit Ramazan Konuş Gençlik Merkezi gönüllüleri, kent genelindeki okullarda eğitim gören öğrencilerle sportif ve sosyal faaliyetler yaparak, geleneksel oyunlar oynayarak çocukların keyifli zaman geçirmesine katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde gönüllü gençler ve liderleri, kent merkezine bağlı Ovacık Şehit Bayram Aksoy İlkokulu ile Ortaokulunda eğitim gören öğrencilerle okul bahçesinde buluştu. Yüz boyama, zeka oyunları, halat çekme, ok atma gibi oyunların oynandığı etkinlikte, müzik eşliğinde oyunlar oynayan gönüllü gençler, minik kardeşlerine patlamış mısır ve pamuk şeker ikram etti. Niğde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri Müdürü Turan Sayın, Niğde Gençlik Spor Müdürlüğü olarak, koordineli olarak köy okullarında ve dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu bölgelerde etkinlikler yaptıklarını söyledi. Sayın, "Merkezim Her yerde’ projesi çerçevesinde köy okulundaki öğrencilerimiz hem oyun oynadılar, hem de oynanan oyunlar hakkında bilgi sahibi oldular. Projedeki amacımız gençler arasında sosyal farkındalık oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak, sorumluluk duygularını geliştirmek ve topluma daha duyarlı bireyler kazandırmak, kırsalda yaşayan ve köy okulunda okuyan gençlere gençlik liderlerimizin aracılığıyla vizyon kazandırmak, gençlere çevre bilinci kazandırmak, gençlerde aidiyet duygusu oluşturmak ve bununla birlikte gönüllü gençlerimizin ve öğrencilerimizin moral ve motivasyonunu arttırmaktır” dedi.
Yozgat Bozkırın ortasından Avrupa’ya gümüş balığı ihracat ediliyor Denize kıyısı olmayan ve bozkırın ortasında yer alan Yozgat’ın Çekerek ilçesinde barajda avlanan tonlarca gümüş balığı, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Türkiye’de yeterince rağbet görmeyen gümüş balığını Avrupalılar çerez niyetine tüketiyor. Yozgat’ta bulunan baraj ve göletler, balıkçılıkla uğraşan bölge halkının geçim kaynağı haline geldi. Özellikle sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla kurulan Çekerek Barajı’nda vatandaşlar yılın belli dönemlerinde geçimlerini balık avlayarak sağlıyor. Çekerek Barajı’nda su seviyesinin yükselmesiyle bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşanıyor. Son 5 yıldır gümüş balığının olmadığı barajda günlük 15-20 ton arasında balık avlanıyor. Bölge halkı, balık sezonunda tonlarca gümüş balığı, alabalık, kerevit avlayarak, Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Bozkırın ortasında denizi olmayan Yozgat’ta avlanan gümüş balığı, Avrupa ülkelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Türkiye’de vatandaşların çok fazla ilgi göstermediği gümüş balığı, bozkırda avlandıktan sonra tesislere gönderilerek işlenip Avrupa ülkelerine ulaştırılıyor. Avrupalılar gümüş balığını yağda patates kızartması gibi kızartıp, cips ve çerez gibi tüketiyor. “Avrupa’da cips niyetine yiyorlar” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Dursun Uslu, son 5 yıldır baraj sularındaki azalma nedeniyle gümüş balığı avlayamadıklarını belirterek, bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşandığını söyledi. Uslu, “Son 5 senedir nisan ayında baraj suyunu bıraktıkları için gümüş balığı olmadı. Biz 5 senedir gümüş balığı tutmuyoruz. Ama bu sene gümüş balığı bolluğu yaşanıyor ve 70 kişi gümüş balığı avlamak için çalışıyor. Biz bu balığı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Orada cips niyetine yiyorlar. Bu güzel bir ekmek kapısı. Günlük 25 tona kadar gümüş balığı tutacağız. Çalışacak insan bulsak bu sayıyı daha da artırabiliriz” dedi. “Günlük 20 ton gümüş balığı avlıyoruz” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi işletmecisi Paşa Koç ise günlük 15-20 ton arasında gümüş balığı tuttuklarını ifade ederek, “5-6 senedir gümüş balığında bu barajdan verim alamadık ancak bu sene suyun yüksek olmasından dolayı verim iyi oldu. Bir ay boyunca bu balığı işleyeceğiz ve günlük yaklaşık 15-20 ton balık avlıyoruz. Bunu Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Yaklaşık 80 kişiyi istihdam ediyoruz burada. Bu barajda sezonuna göre sazan, kerevit gibi balıklar avlıyoruz. Çok verimli bir baraj. Şu an gümüş balığı avlıyoruz. Kilogramı 10 liraya alınıyor ve biz fabrikalara gönderiyoruz. Oradan da Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelere gidiyor. Orada bunu çerez niyetine tüketiyorlar” şeklinde konuştu.