SAĞLIK - 22 Ekim 2020 Perşembe 15:19

'Kuruyemişler de böbrek taşı yapabilir'

A
A
A
'Kuruyemişler de böbrek taşı yapabilir'

Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, ülkemizde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde böbrek taşı rahatsızlığının daha sık görüldüğünü belirterek “Taş düşüren kişi için diyet, analiz sonucunda önerilebilir. Sadece süt ürünleri değil taşınızın cinsine göre yeşillik ya da kuruyemişler bile bazen çeşitli taşların oluşumuna yol açabilir” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Üroloji bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, böbrek taşı oluşumuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Boz, ortalama her 5 insandan birinin 1 kez taş düşürdüğünü belirterek “Her taş düşüren kişinin yarıya yakını tekrar hastalığa yakalanabiliyor” dedi. Taş hastalığında coğrafi, ırksal, beslenme ve etnik kökenlere bağlı birçok faktörün bulunduğuna dikkat çeken Boz, şöyle devam etti: “Örneğin sıcak iklime sahip bölgelerde yaşayan insanlar diğerlerine göre daha fazla sıvı kaybı yaşar. Bu sebeple sıcaklığın yoğun olduğu yerlerde ve doğrudan yüksek ısıya maruz kalarak çalışan kişilerde, taş hastalığı daha sık gözüküyor. Ülkemiz için konuşacak olursak en yoğun gözüktüğü yer için Güneydoğu Anadolu Bölgesi diyebiliriz. Ama her ilde her yörede taş hastalığı gözükebiliyor. Buradaki önemli olan şey beslenme. Her gün insanın aldığı sıvı miktarı, yediği gıdaların metabolik yükü aynı olmadığı için kimseye gelecekte taş düşürebilir ya da düşüremez söyleyemeyiz.”

“Diyeti taş analizi belirler”
Boz, 5 mm altındaki taşların tıbbi müdahale yapılmadan düşürülebildiğine değindi ve şu bilgileri verdi: “Eğer kişi tek böbrekli değilse, aktif enfeksiyon geçirmiyorsa, böbrek fonksiyonları bozuk değilse bu kişinin bu taşı kendisinin düşürmesi de beklenebilir. Ama biz taşın gerçek fiziksel yapısını ve özelliklerini ortaya koyabilmemiz için taş analizi yaptırmayı öneriyoruz. Her kişide taş bileşeni aynı olmayabiliyor. Normalde bir kez bile taş düşüren birisinde ideal olanı mümkünse hepsinin taş analizine gönderip, sonuca göre kişilere diyet önerebiliyoruz. Taş hastalığı görüntülemeyle tanı konulan bir şey, sadece idrar ve kan tahliliyle kanaat getiremeyiz. Taş analizi fiziksel analiz yöntemleri ile yapılmalı, bu konuda Sağlık Bakanlığından sertifika almış merkezler bulunuyor. Öte yandan kişiye, taşın boyutuna, yerleştiği yere, ağrı eşiğine ve enfeksiyon varlığına göre taş tedavisi seçenekleri sunuyoruz. Taş düşüren kişi için diyet, taş analiz sonucunda önerilebilir. Çünkü bir kalsiyum okzalat taşı olan birine önereceğiniz diyetle, ürik asit taşı olan kişiye, önerebileceğiniz diyet aynı şey değildir. Taşın tipine göre, yapılan fiziksel taş analiz sonucuna ve metabolik değerlendirmeye göre buna karar vermek gerekiyor. Sadece süt ürünleri değil taşınızın cinsine göre yeşillik ya da kuruyemişler bile bazen çeşitli taşların oluşumuna yol açabilir.”

“Bol su için, tuzu azatlın”
Halk arasında ‘süt ürünü yani peynir ve yoğurdu az tüketince taş oluşmaz’ inanışının yanlış olduğunu ifade eden Boz “Günlük diyetimizde belirli miktarda kalsiyum almak gereklidir. İlave olarak alınan D vitamini ve kalsiyum takviyeleri göreceli olarak taş riskini arttırır” dedi. Boz, böbrek taşı hastalarının yapması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Hastaların yapabileceği en pratik şey gün içine yayarak bol bol su içmesi. Ayrıca tuz tüketimine dikkat edilmeli. Çünkü fazla tuz tüketimi kalsiyum tutucu özelliğinden dolayı taş oluşum riskini arttırıyor. Bu nedenle böbreklerde, idrar yollarında taş oluşturabilecek olan sebepleri ortadan kaldırabilmek için metabolik yükü azaltmak adına tuz tüketimini azaltmalıyız. Öte yandan genelde insan aldığı sıvı kadar idrar çıkartmaz. Çünkü vücutta terle, nefesle, ısısının dengesinde de sıvı kullanılıyor. Burada önemli olan kişinin çıkardığı idrar miktarı, özellikle tekrarlayan üriner sistem taş hastalığında daha da önemli olmakta. Taş hastalarında günlük 1,5-2 litre kadar idrar oluşumunu sağlayacak şekilde su tüketilmesi önerilmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Tadilat meselesi sebebiyle apartman yöneticisi komşusuna pusu kurdu Kocaeli’nin İzmit ilçesinde apartman yöneticisi tadilat meselesi sebebiyle tartıştığı komşusunu eşi ve çocuğunun yanında pusu kurarak tabancayla vurdu. Apartman yöneticisi olay yerinde polis ekiplerince gözaltına alınırken, yaraladığı komşusu hastaneye kaldırıldı. Öte yandan, apartman yöneticisinin emekli başçavuş olduğu öğrenildi. Olay, saat 07.00 sıralarında Yahya Kaptan Mahallesi Necip Fazıl Caddesi’ndeki 7 katlı apartmanın zemin katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, apartman yöneticisi M.Ö. (63) zemin katta oturan komşusu S.D.’ye (38) pusu kurdu. S.D. eşi ve çocuğuyla apartmandan çıktığı esnada M.Ö.’nün tabancalı saldırısına uğradı. Tabancadan çıkan kurşunun sol bacağına isabet ettiği M.Ö. eşi ve çocuğunun gözü önünde kanlar içinde yere yığıldı. Tabanca seslerini duyan vatandaşların 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulunmasıyla adrese sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. M.Ö., polis ekiplerince gözaltına alındı. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan S.D., ambulansla Kocaeli Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Olay yeri inceleme polisi, apartmanın zemin katından ve caddede incelemede bulundu. Zemin kattaki kapının camının da kırıldığı görüldü. Tadilat meselesi sebebiyle vurmuş M.Ö.’nün apartmandaki tadilat meselesi sebebiyle dün gece Watsapp üzerinden S.D. ile tartıştığı öğrenildi. M.Ö.’nün bu sebeple S.D.’yi tabancayla pusu kurarak yaraladığı bildirildi. Apartman yöneticisi emekli başçavuşmuş Öte yandan apartman yöneticisi M.Ö.’nün emekli başçavuş olduğu ortaya çıktı. Polis ekiplerince karakola götürülen M.Ö.’nün işlemleri sürüyor. Olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı.
İstanbul Türk ve Japon bilim insanları beyin ve bilinç araştırmalarında iş birliği yapacak Yakın Doğu Üniversitesi ve Japonya merkezli Asian Forum on Chronobiology iş birliği protokolü imzaladı. Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Prof. Dr. Ken-ichi Honma’nın imzaları ile yürürlüğe giren protokol kapsamında, beyin ve bilinç konularını da kapsayacak şekilde uyku düzeni, biyolojik ritimler, biyolojik saat, döngüsel gen ekspresyonu, hormonal düzenlemeler ve zamanın diğer tüm biyolojik etkileri ile ilgili bilimsel araştırmalar yürütecek. Dünyanın pek çok ülkesinde 150’nin üzerinde üniversite ve kurumla iş birliği yapan Yakın Doğu Üniversitesi, uluslararası iş birliği ağını genişletmeye devam ediyor. Yakın Doğu Üniversitesi, Japonya merkezli Asian Forum on Chronobiology (Asya Kronobiyoloji Forumu) ile beyin ve bilinç alanlarında ortak bilimsel proje ve etkinlikler düzenlemek üzere iş birliği protokolü imzaladı. İş birliği protokolünü; Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Beyin ve Zaman: Mikrodyandan Sirkadiyen’e Mekanizma ve İşlevler” sempozyumuna katılmak üzere KKTC’ye gelen “Asian Forum on Chronobiology - Asya Kronobiyoloji Forumu” Başkanı da olan Hokkaido Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ken-ichi Honma ile Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ imzaladı. Yakın Doğu Üniversitesi, 2019’da da Almanya merkezli Uluslararası Uyku Bilimleri ve Teknoloji Derneği ile ilgili araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmaları yürütmek üzere iş birliği protokolü imzalamıştı. Bu protokol, Yenilikçi Tıp ve Sağlık Teknolojileri Merkezi (Innovative Medical and Health Technology Center) ve Çin Tıp Üniversitesi’ni (China Medical University) de kapsıyordu. Uluslararası bilimsel araştırmalar yürütülecek, yeni teknolojiler araştırılacak Kronobiyoloji; uyku düzeni, biyolojik ritimler, biyolojik saat, döngüsel gen ekspresyonu, hormonal düzenlemeler ve zamanın diğer tüm biyolojik etkilerini inceliyor. Yakın Doğu Üniversitesi ve Asian Forum on Chronobiology (Asya Kronobiyoloji Forumu) arasında imzalanan iş birliği protokolü ile iki kurum; beyin ve bilinç konularını da kapsayan bu alanlarda yürütülecek bilimsel araştırmalar için ortak hareket edecek. “İmzaladığımız iş birliği protokolünün, her iki kurumdan araştırmacıların katkıları ile değerli bir bilimsel üretim sağlayacağına inanıyorum” Farklı kültürlerden ve bölgelerden araştırmacıların iş birliği içerisinde yürüttüğü araştırmaların önemine değinen YDU Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Daha iyi bir dünya ve insanlığa hizmet için yürütülen bilimsel çalışmalarda aslolan rekabet değil iş birliğidir” dedi. Dünyanın pek çok bölgesinden ve ülkesinden üniversite ve enstitüler ile iş birliği yaparak bilimsel üretkenliği ve verimliliği artırmayı hedeflediklerini söyleyen Prof. Dr. Şanlıdağ, “İş birliği kültürü ile geliştirdiğimiz bu üretkenlik, üniversitemizin pek çok uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu tarafından dünyanın en iyi üniversiteleri arasında gösterilmesine de önemli bir katkı sağlıyor. İmzaladığımız iş birliği protokolünün, her iki kurumdan araştırmacıların katkıları ile değerli bir bilimsel üretim sağlayacağına inanıyorum” dedi. “Düzenleyeceğimiz bir sonraki Asya Uyku Tıbbı Kongresi’ni, imzaladığımız protokol kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirmek istiyoruz.” Yakın Doğu Üniversitesi Beyin ve Bilinç Durumları Araştırma Merkezi’nin düzenlediği sempozyuma katılmak üzere KKTC’ye geldiğini hatırlatan Asian Forum on Chronobiology Başkanı ve Hokkaido Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ken-ichi Honma, “Uzun yıllardır Türk bilim insanları ile yakından çalışmaya devam ediyoruz. Yakın Doğu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Özgören ile birlikte de bugüne kadar pek çok bilimsel etkinlikte bir arada olduk. Bugün de burada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi. Yakın Doğu Üniversitesi’nin bilimsel imkanları çok önemli bir uluslararası partner olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ken-ichi Honma, “Bugün katıldığımız sempozyumda, Üniversite öğrencileri soruları ve dikkatleri ile beni çok etkiledi. Düzenleyeceğimiz bir sonraki Asya Uyku Tıbbı Kongresi’ni de imzaladığımız protokol kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.
Trabzon İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun hasadına başlandı İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun Trabzon’un Arsin ilçesi açıklarında denizde bulunan kafeslerden hasadına başlandı. Türk Somonu öncelikle yumurtaları büyümesi için baraj göllerindeki kafeslere koyuluyor. Kafeslerde büyümeye başlayan somonlar 100 ila 800 gram arasında bir ağırlığa gelince barajlardan alınarak denizlerdeki çelik kafeslere yerleştiriliyor. Belli aralıklarla beslenen somonlar yaklaşık 2,5 kilogram ağırlığına vardığında hasatları gerçekleştiriliyor. Trabzon’un Arsin ilçesinde de Türk Somonu’nun hasadının yapılması için bu gece teknelerle kafeslerin yanına giden su ürünleri yetiştiricileri, kafeslerdeki balıkları vinç ve ağ yardımlarıyla teknelerde bulunan buz dolu olan su tanklarına aldı. Buradan kıyıya çıkarılan somonlar, işlenmek için kamyonlarla balık fabrikalarına götürüldü. Fabrikadaki işlemleri tamamlanan Türk Somonları birçok ülkeye ihracat ediliyor. 2022 yılında 49 bin 196 ton ihraç edilen somondan 363 milyon 102 bin 216 dolar olan gelir elde edilirken, bu rakam 2023 yılında 63 bin 161 tona yükselirken, bunun karşılığında 396 milyon 315 bin 453 dolar ihracat geliri elde edildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ihracatçı firma Somon Üretim Sorumlusu Ayhan Yıldırım, Türk somonunda yurt dışından yoğun talep olduğunu söyledi. Ayhan Yıldırım, “Somon hasadından önce Fransa’dan ve Polonya’dan getirilen yumurtaları kuluçka halinde üreticilere dağıtıyoruz. Balıkların büyüklüğü 2 ila 5 gram arasına gelince barajlara indiriyoruz. Burada 11 ay boyunca 100 ila 800 gram arasına gelince denize indiriyoruz. 6 ay boyunca 2,5-3 kilogram civarına getirip ihracata hazırlıyoruz" dedi. Türk Somonu’nun yağsız ve Omega-5 oranı yüksek bir balık olduğunu belirten Yıldırım "Somonu ihraç ettiğimiz ülkelerin istediği oranda balık yapıp, onların istediği sağlıklı balık yetiştiriyoruz. Vietnam, Çin ve Rusya başta olmak üzere birkaç ülkede çok yoğun istek var. Türk Somonu bir lüks. Onların istediği gibi bir üretim yapıyoruz" ifadelerini kullandı. (HFD-ÖS-Y)
İstanbul Beylikdüzü’nde Karadeniz somonu yüzleri güldürdü: 300 liradan 120 liraya düştü Beylikdüzü’nde bulunan balıkçı Kenan Balcı, pahalılığa ve enflasyona inat diyerek kilosu 300 lira olan Karadeniz somonu ve alabalıkları 120 liradan satmaya başladı. Tezgahta bulunan somon ve alabalıklardaki fiyatın düşmesi vatandaşların yüzünü güldürdü. Denizlerde av yasağının başlamasının ardından bir çok tezgahta balık fiyatlarında artış yaşanmıştı. Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Deniz Canlı Müzesi Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi Kenan Balcı, son aylarda yaşanan fiyat artışlarına ve enflasyona karşı farkındalık oluşturmak için yeni bir kampanya başlattı. Sezonunda dahi kilosu 300 liradan tezgahlarda yer bulan Karadeniz somonu ve alabalığını 120 liradan satmaya başladı. Ortalama kilosu 2 ile 3.5 arasında olan Karadeniz somonunun ucuz olması vatandaşların yüzünü güldürdü. Ucuz balığı duyan bir çok vatandaşın tezgaha gelerek balık aldığı görüldü. “120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah” Karadeniz somonunun kilosunun 300 liradan 120 liraya düştüğünü duyup balık almaya gelen Ali İhsan Küçük isimli vatandaş, “Balıklar ucuz vallahi bizim hesabımıza da uyuyor. 120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah. Balığı çok severim burada taze balıklar. Her sezon balık yiyoruz” dedi. “Bizim tek gayemiz bol olan balığı halkımıza ucuza sunmak” Beylikdüzü’ndeki tesisinde pahalılığa ve enflasyon ile mücadeleye dikkat çekmek için kampanya yaptığını duyuran balıkçı Kenan Balcı, “Dolaplarda, dipfrizlerde boş yeriniz varsa doldurun. Niçin? Gelecek için pahalılığa inat. Efendim, her şeyden ucuz. Balık nedir efendim, balık altındır. Çok çok ucuz üçte bir fiyatına. Arkadaşlara çok teşekkür ederim. Biz ucuz fiyata sattığımız için halkımıza gönül verdiğimiz için bize de ucuz veriyorlar. Biz de ucuz satmaya devam edeceğiz. Balık, anne sütüyle eş değer. Balık çok önemli. Efendim neden önemli yan etkisi olmayan tek ilaç balık. Her zaman halkımıza ucuz balık uygun balık yedirmeye gayret edeceğiz. Gemilerimiz otomatik ağ çeken gemilerimizde balık avı yasaklandı. İnsan gücüyle çekilen ağlarımız, dalyanlarımız bunlar serbest. Balık bazı türler çok pahalı. Bizim tek gayemiz var halkımıza ucuz olan bol olan balığı sunmak. Bir gün yiyen haftada 3 defa yesin kilosu yalnızca 120 lira. Bakın efendim Karadeniz alası, Karadeniz somonu. Türk halkı çok şanslı çünkü Allah Karadeniz’i Marmara’yı Türk halkına armağan vermiş. Tükenmeyen madenlerimiz efendim. Tut tut bitmiyor sat sat bitmiyor” diye konuştu.
Ankara Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan: "Çalışma Meclisi’ni önemsiyoruz" Büro Memurları Sendikası (Büro Memur-Sen) Genel Başkanı Yusuf Yazgan, "Çalışma Meclisi’nin Bakanımız Vedat Işıkhan’ın gayretleriyle yeniden toplanması ve tarafların bir araya gelerek konuları müzakere etmesi önemli ve değerlidir. Ancak bundan daha değerlisi, hükümetin bu çalıştaya önem verdiğini göstermesidir" dedi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 13.’sü gerçekleştirilen Çalışma Meclisi Toplantısı’nı önemsediklerini ve sorunların çözümünde önemli bir aşama olarak gördüklerini söyledi. Yazgan, Çalışma Meclisi Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımcıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamasını ise Çalışma Meclisi’ne en üst makamın desteği olarak gördüklerini ifade etti. Çalışma Meclisi’nin ’Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ başlığıyla toplandığını hatırlatan Yazgan, “Çalışma Meclisi’nin uzun bir aradan sonra Sayın Bakanımız Vedat Işıkhan’ın gayretleriyle yeniden toplanması ve tarafların bir araya gelerek konuları müzakere etmesi, çözüm yolları üzerine kafa yorması önemli ve değerlidir. Ancak bundan daha değerlisi, hükümetin bu çalıştaya önem verdiğini göstermesidir. Bu ise, çalıştayda ele alınan ve dile getirilen konular üzerine bakanlığın çalışma başlatması, gerekirse komisyonlar bazında çalışma grupları oluşturmasıdır” ifadelerini kullandı. Çalışma Meclisi’ne katılan tarafların dile getirdiği her konuya yönelik adım atılmasının, çalıştayın gerçekleşmesinden fayda umulduğunun bir göstergesi olacağına dikkat çeken Yazgan, Bakan Işıkhan’dan somut sonuçlar çıkarmak için süreci devam ettirmesini istedi. Çalışma Meclisi’nde ele alınan konularla istek ve önerilerin kamu görevlilerinin ve çalışma hayatının gerçek sorun ve talepleri olduğunu da belirten Yazgan, “Çalışma Meclisi’nin toplanmasını önemsiyoruz. Tarafların katılımını önemsiyoruz. Her konunun ele alınmasını ve dile getirilmesini önemsiyoruz. Bundan sonra önemsemek istediğimiz şey ise, orada konuşulan konuların çözüm aşamasına geçirilmesidir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, katılımcı heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etmesi ve ağırlamasının, Çalışma Meclisi ve katılan taraflara verilen önemin bir göstergesi olduğunu belirten Yazgan, bu kadar önem atfedilen bu programın çalışma hayatının sorunlarının çözümüne vesile olmasını beklediklerini kaydetti.