ÇEVRE - 01 Şubat 2016 Pazartesi 11:12

Kuş fotoğrafçıları İstanbul'a akın etti

A
A
A
Kuş fotoğrafçıları İstanbul'a akın etti

Kuş fotoğrafçıları, Türkiye’de sadece İstanbul’da görülen büyük karasırtlı martıyı fotoğraflayabilmek için Menekşe Plajı’na akın etti.

Aralarında, iş adamları, akademisyenler, gazeteciler, üniversite ve hatta ilk öğretim öğrencilerinin de yer aldığı kuş fotoğrafçıları İstanbul’un bazı semtlerinde sadece kış aylarında görünen ve nadirat (az görünen tür) kabul edilen büyük karasırtlı martıyı çekebilmek için sabahın erken saatlerinde Küçükçekmece Menekşe Plajı’nda buluştular. Birbirleriyle sosyal medya üzerinden iletişim kuran kuş fotoğrafçıları arasında 11 yaşındaki ilköğretim öğrencisi Aral Yaşar ve Samsun’dan gelen 16 yaşındaki Alihan Aktürk de bulunuyor.

Geçtiğimiz yıllarda sadece Haydarpaşa sahilinde rastlanan ve yaklaşık 20 çeşit martı türünden en irisi olan büyük karasırtlı martıyı bu yıl ilk defa Doç. Dr. Levent Yaşar, Menekşe sahilinde fotoğrafladı. Çekilen martı fotoğraflarının gerçekten büyük karasırtlı martı olduğu www.trakus.org uzmanları tarafından da doğrulanınca Doç. Dr. Levent Yaşar’ın bu bilgiyi sosyal medya hesabından paylaştı. Ertesi gün Türkiye’nin dört bir yanından gelen kuş fotoğrafçıları Menekşe Sahili'ne akın etmeye başladı. Kuşları rahatsız etmemek ve ürkütmemek için olağanüstü gayret gösteren ve tek sıra halinde sahile yaklaşan kuş fotoğrafçıları, aylarca merakla bekledikleri büyük karasırtlı martının en güzel karelerini çekebilmek için birbirleriyle yarıştılar.
Bu yıl büyük karasırtlı martıyı ilk çeken Doç. Dr. Levent Yaşar kuş fotoğrafları çekerken kendini bulduğunu belirterek “Kadın doğum doçentiyim. Bir klinikte hocayım. Ama bütün onların dışında kendimi bulduğum bir yer var o da doğada gezmek ve kuş çekmek. Neredeyse ikinci bir iş kadar onunla da uğraşıyorum. Oğluma örnek olmaya çalışıyorum. Onlara böyle bir doğanın içerisinde kötülüklerden uzak bir alışkanlık kazandırmaya çalışıyorum. Benim çocuklarım ikiz diğer çocuğum hiç uğraşmıyor mesela bu işlerle” dedi.
Levent Yaşar’ın oğlu Aral ise henüz 11 yaşında ve 6 yaşından beri kuşları babasıyla birlikte fotoğraflıyor. Aral kuşları sevmeye başladıktan sonra doğaya çıkmak için bir bahanesi olduğunu belirterek “Eskiden kardeşim daha çok ilgilenirdi. Daha sonra ben kuşlara ilgi duymaya başladım. Bana doğanın süsü gibi gelmeye başladı. Kuşlar hoşuma gitmeye başladığında doğaya çıkmak için bahanem olduğunu öğrendim. Ben de bu hobiyi kendime hedef olarak gördüm” diye konuştu.

Büyük karasırtlı martıyı çekmek için Adana’dan gelen Mustafa Arık ise bu hobinin kendisinde bir hastalık gibi olduğunu belirterek “Ben Adana’dan geliyorum 'büyük karasırtlı martı geldi' dediler. Dün akşam Ankara'daydık bunu duyunca hiç uyumadan otobüse bindik geldik. Sabah bir şeyler çektik ama bu soğukta hala peşindeyiz koşturuyoruz. Bu zor bir hobi ama zor olduğu kadar da hastalık gibi. Bir kuşun nerede olduğu önemli değil yeter ki kuşun nerede olduğunu duyalım. İnsanlar ailelerini, çocuklarını bırakıp oraya gidebiliyor. Zaman ve kilometre bizim için önemli değil” dedi.

“ÇOK ARADIM BU KUŞU”
Martıyı çekmek için Samsun’dan gelen lise öğrencisi Alihan Aktürk ise bu martı türünü uzun zamandır aradığını dile getirerek “Ben büyük karasırtlı martıyı çekmek için Samsun’dan geldim. Martılar, benim ilgi duyduğum türlerden biri ve yıllardır bu kuşu fotoğraflamayı istiyordum. Kısmet bu güneymiş. Martıları çok seviyorum. Kuş fotoğrafçılığı çok değişik bir uğraş ve hobi, herkese tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu. 

VOLKAN KAYALAR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun hasadına başlandı İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun Trabzon’un Arsin ilçesi açıklarında denizde bulunan kafeslerden hasadına başlandı. Türk Somonu öncelikle yumurtaları büyümesi için baraj göllerindeki kafeslere koyuluyor. Kafeslerde büyümeye başlayan somonlar 100 ila 800 gram arasında bir ağırlığa gelince barajlardan alınarak denizlerdeki çelik kafeslere yerleştiriliyor. Belli aralıklarla beslenen somonlar yaklaşık 2,5 kilogram ağırlığına vardığında hasatları gerçekleştiriliyor. Trabzon’un Arsin ilçesinde de Türk Somonu’nun hasadının yapılması için bu gece teknelerle kafeslerin yanına giden su ürünleri yetiştiricileri, kafeslerdeki balıkları vinç ve ağ yardımlarıyla teknelerde bulunan buz dolu olan su tanklarına aldı. Buradan kıyıya çıkarılan somonlar, işlenmek için kamyonlarla balık fabrikalarına götürüldü. Fabrikadaki işlemleri tamamlanan Türk Somonları birçok ülkeye ihracat ediliyor. 2022 yılında 49 bin 196 ton ihraç edilen somondan 363 milyon 102 bin 216 dolar olan gelir elde edilirken, bu rakam 2023 yılında 63 bin 161 tona yükselirken, bunun karşılığında 396 milyon 315 bin 453 dolar ihracat geliri elde edildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ihracatçı firma Somon Üretim Sorumlusu Ayhan Yıldırım, Türk somonunda yurt dışından yoğun talep olduğunu söyledi. Ayhan Yıldırım, “Somon hasadından önce Fransa’dan ve Polonya’dan getirilen yumurtaları kuluçka halinde üreticilere dağıtıyoruz. Balıkların büyüklüğü 2 ila 5 gram arasına gelince barajlara indiriyoruz. Burada 11 ay boyunca 100 ila 800 gram arasına gelince denize indiriyoruz. 6 ay boyunca 2,5-3 kilogram civarına getirip ihracata hazırlıyoruz" dedi. Türk Somonu’nun yağsız ve Omega-5 oranı yüksek bir balık olduğunu belirten Yıldırım "Somonu ihraç ettiğimiz ülkelerin istediği oranda balık yapıp, onların istediği sağlıklı balık yetiştiriyoruz. Vietnam, Çin ve Rusya başta olmak üzere birkaç ülkede çok yoğun istek var. Türk Somonu bir lüks. Onların istediği gibi bir üretim yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Erzincan Doğa harikası Girlevik Şelalesi’ne hayat veren gözeler, doğaseverlerin uğrak yeri oldu Dünyanın en görkemli şelalelerinden biri olan Erzincan’ın Çağlayan beldesindeki Girlevik Şelalesi’ne hayat veren gözeler, havaların ısınmasıyla ziyaretçilerin uğrak yeri oldu. Munzur Dağı eteklerindeki Kalecik köyünde yer alan 9 ayrı kaynak suyunun aktığı gözeler gezginlerin rotasında yer alıyor. Erzincan merkeze yaklaşık 34 kilometre uzaklıkta bulunan Kalecik köyünde bulunan ve 9 kaynak suyu ile birleşen gözeler adeta keşfedilmeyi bekliyor. Munzur Dağı eteklerinden gelerek 40 metreden döküldüğü Girlevik Şelalesi’ni besleyen kaynak doğaseverler için görsel bir şölen oluşturuyor. Muhteşem manzarası eşliğinde gözeler çevresinde, piknik yapanlara, doğa kampı yapanlara ve doğa yürüyüşü yapanlara rastlamak mümkün. ‘Anlatmak yetmez, görmek gerekir’ Arkadaşları ile birlikte doğa yürüyüşü yapmak için gelen Kalecik köyünde ki gözeleri tercih eden Vural Gümüş manzaranın tadını çıkardıklarını belirterek, “Erzincan’ın Kalecik köyündeyiz. Arkadaşlarla birlikte doğa yürüyüşüne geldik. Geçekten çok mükemmel bir köy. Erzincan’ın meşhur Girlevik Şelalesi’nin suyunun tamamen beslendiği ve bu suyun çıktığı yer tam olarak burası. Buraları görmek, gezmek gerçekten doğaseverler için çok eğlenceli ve keyif verici. Biz de bugün geldik arkadaşlarımızla birlikte gezdik. Burada piknik yapan insanlar da var. Gelip, gezilip görülesi bir yerlerden biri diyebilirim. Anlatmakla olmaz, ancak gezilerek görülebilir” dedi.
Rize Çay makaslarının yerini şarjlı çay kesme motorları aldı Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay hasadını yapacak işçi maliyetleri artınca çay kesme motorlarına ilgi de arttı. Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 200 bin üretici 800 bin dekar alanda çay hasadını sürdürüyor. Bir çok üretici çay hasadında çalışacak işçilerin de maliyetlerin artması nedeniyle çay kesme motorlarını yoğun olarak kullanmaya başladı. İlk olarak benzinli olarak üretilen çay motorları Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından çayın üzerinde egzoz kalıntıları bıraktığı gerekçesiyle yasaklandı. Bu kez benzinli çay motorları yerini elektrikle şarj olan ve aküler ile çalışan çay toplama motorlarına bıraktı. İlk etapta aküleri sırtta taşınan ve kablo vasıtası ile eldeki ay toplama kısmına elektrik verilen motorlar şimdilerde yerini daha kullanışlı çay motorlarına bıraktı. Giderek küçülen ve üreticileri çay makası derdinden kurtaran makineler Artvin, Rize ve Trabzon illerinde giderek yaygınlaşmaya başladı. Geleneksel yöntem olan çay makasları da kimi üreticiler tarafından rafa kaldırıldı. “İşçiye gerek duymuyoruz” Çay toplama motorlarının yaygınlaşmasıyla işçilere olan ihtiyacın giderek azaldığını ifade eden çay müstahsili Ayşe Kutlu, “Sezonumuz başladı. Biz de ’Bismillah’ diyerek çaylıklara girmeye başladık. Çayın gelişi şuan güzel gözüküyor. İnşallah böyle devam eder. Tekrar böyle giderse güzel bir verim alırız. Çay toplama motorları ile toplama yapıyoruz. Bu benim için rahatlık, daha kolay oluyor. Elimde fazla yorulmuyor. Çay üreticileri yabancı işçilerin istediği fiyatı veremiyor. Herkes almıyor ama alan da oluyor. Çay toplama motorları ile çay toplamak benim için artık çok kolaylaştı. Herkes için kolaylaştı. Rahat topluyoruz çok yorulmuyoruz ve işçiye de gerek duymuyoruz. Yabancı işçiler de Türkiye’ye girmez. Paramız da bizde kalır” ifadelerini kullandı. “Herkes kendi işini kendi yapıyor” Makinelerle çay toplamanın eski makaslara göre daha kolay olduğunu söyleyen Murat Kutlu, “Havaların güzel gitmesi, iklim şartları ve 10 günde yağan yağmurla birlikte güzel bir çay sezonu bekliyoruz. Normalde biz sezonu ay sonu bekliyorduk. Havaların güzel olmasıyla çay erken geldi. Güzel de bir fiyat açıklanırsa, bizim içinde güzel bir sezon geçer. Çay makasları daha zor oluyor. Makinelerle çay toplamak daha kolay. Yorucu olmuyor. Bizim fazla bir çayımız olmadığı için biz makasla kendi kendimize zaman geçiriyoruz. Herkes kendi işini kendi yapıyor. İmece usulü oluyor. Bence yabancı işçiler gelmesinler. Doların ülkemizde çok yüksek olması nedeniyle işçilerin beklediği fiyatı veremiyoruz. Onlar da artık bizi tercih etmiyor” dedi. “Çay toplayıcıları için bu makineler velinimet” Çay motoru satışı ve tamiri gerçekleştiren Rizeli esnaf Musa Uzun ise vatandaşların çaylarını makas yerine artık motorlarla kesmeye başladığına vurgu yaparak “Vatandaşlar çay toplamak için acele ettiği için eski tip makasları umursamıyor. Teknolojiye de ayak uyduruyor. Bu yeni tip makinelerle çay toplamak çok kolay oluyor. Vatandaş da iş yükünü azaltarak hızlı hızlı çayını topluyor. İlk başta acemilik yaşıyorlar ama biraz daha eli alıştığı zaman makasla 250-300 kilo toplayacaksa makineyle beraber 500-600 kilo topluyor. Vatandaşın iş yükü düşüyor, yoğun rağbet var” diye konuştu. Çay motoru çıkınca ‘torba sektörü’ oluştu Çay toplama motorlarının yaygınlaşmasıyla toplanan çayın konulduğu bez torbalar için de ayrıca bir sektör oluştu. Çay makaslarına takılı olan torbalar elektrikli çay motorlarına entegre edilemeyince tek elle kullanıldığı için ağırlık olmaması nedeniyle basit bir hazne ile çaylar bir torbada toplanıyor. Plastik su boruları ile basit bir şekilde yapılan kasnağa dikilen bez torbalar üreticilerin çay toplama sırasında işinin kolaylaşmasına imkan sağlıyor. Teknolojinin ilerlemesiyle yeni ürünlerin ortaya çıktığını dile getiren Rizeli esnaf Ebubekir Daloğlu “Şuanda 1-2 senedir piyasaya giren bir torbadır. Motor için çok kullanışlıdır. Şu anda rağbet bunlarda. En iyi şekilde tasarlanıp hizmet veriyoruz. Yeni torbalar piyasaya çıktı. Artık bezi su borusuyla Rize usulü teknolojiyle yeni bir torba ürettik” dedi. “Makas her zaman makastır” Makasların vatandaşlar için vazgeçilmez olduğunu da sözlerine ekleyen Daloğlu, “Makassız da olmaz. Motorun peşinden makas geliyor. Vatandaş ikisine de rağbet gösteriyor. Genellikle motor daha önde. Yaşlılar motoru tercih ediyor. Bir sete girdiği zaman 15 dakikada seti bitirebiliyor. Makasla daha uzun sürüyor. Makas her zaman makastır. Motor biter makas bitmez. Şu an 350 TL’den 600 TL’ye kadar makas var” ifadelerini kullandı.