EKONOMİ - 30 Kasım 2018 Cuma 10:40

Merkez, finansal istikrar raporunu açıkladı

A
A
A
Merkez, finansal istikrar raporunu açıkladı

Merkez Bankası, aylık finansal istikrar raporuna göre; yurt dışı gelişmelerin yanı sıra, yurt içi finansal piyasalarda yaşanan oynaklıkların da etkisiyle, bankaların kredi verme iştahı zayıfladı, yavaşlayan iktisadi faaliyetin bir sonucu olarak kredi talebi de daraldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2018 yılı Kasım ayı finansal istikrar raporunu açıkladı. Buna göre; mevcut rapor döneminde, gelişmiş ülke para politikalarında normalleşme eğiliminin sürmesi, küresel tahvil getirilerinde görülen artış, korumacı ticaret önlemlerinin yaygınlaşma ihtimali, İtalya’nın kamu borçluluğuna ve İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin endişeler küresel politika belirsizliğini artırmış ve finansal piyasalarda risk iştahının gerilemesine neden oldu. Bu kapsamda, gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) piyasa oynaklıklarının ve belirsizlik algısının yüksek seyretmesiyle net portföy çıkışları, yerel para birimlerinde değer kaybı ve uluslararası borçlanma maliyetlerinde artış gözlendi. ABD dolarının değer kazanması, özellikle yabancı para (YP) cinsinden borçluluğu yüksek GOÜ’leri olumsuz etkiledi. 

İktisadi büyümeye yönelik aşağı yönlü riskler Kasım'da arttı 

Küresel iktisadi büyüme görünümü olumlu seyrini korusa da, ülkelerarası ayrışmalar belirginleşmiş; iktisadi büyümeye yönelik aşağı yönlü riskler bir önceki rapor dönemine kıyasla arttı. ABD’de iktisadi faaliyetteki ivmelenme, genişleyici maliye politikalarından gelen destekle sürmekte, korumacı ticaret önlemleri beklentiler açısından aşağı yönlü risk oluşturdu. Diğer yandan Euro Bölgesi öncü göstergeleri, iktisadi büyümede ivme kaybına işaret etti. Yüksek küresel borçluluk, ABD’de başlayan dış ticarette korumacı eğilimlerin yaygınlaşması ihtimali, finansal koşullarda sıkılaşmanın devam etmesi, küresel iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybı ve jeopolitik gelişmeler ile ülkelere özgü riskler, küresel ekonomik büyüme görünümünün yanında finansal istikrara ilişkin de başlıca risk unsurları oldu. Küresel finansal istikrarın sürdürülmesinde finansal düzenleme reformlarının zamanında tamamlanması, tutarlı bir şekilde uygulanması ve etkilerinin tespit edilmesi hususları önemini korudu.

2018 yılı ikinci çeyreğinde, yurt içi iktisadi faaliyet dengelenme eğilimine girdi, yıllık gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesinde yurt içi talebin katkısı gerilerken, net ihracatın katkısı arttı. Büyümeye ilişkin öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki dengelenme sürecinin yılın ikinci yarısında da devam ettiğine işaret etti. Bu gelişmede Türk lirasındaki değer kaybının yanı sıra döviz kurlarındaki oynaklık ve finansal koşullardaki sıkılaşma etkili oldu. Yurt içi talepteki zayıf görünüme rağmen, fiyatlama davranışlarında görülen bozulma ve Türk lirasında görülen birikimli değer kaybı sonucu artan maliyet baskıları fiyat istikrarına yönelik tehdit oluşturdu. Diğer yandan, turizmdeki güçlü toparlanmanın desteğiyle net ihracat büyümeye katkısını sürdürmekte ve yurt içi talep koşullarının iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerini sınırladı. İç ve dış talep arasındaki bu ayrışma ve iktisadi faaliyette yaşanan dengelenme süreciyle cari dengede öngörülenden daha hızlı bir iyileşme izlendi.

Yıllık kredi büyümesi tarihsel ortalamaların altında gerçekleşti 

Küresel finansal koşullarda gözlenen sıkılaşmanın yanı sıra jeopolitik gelişmeler, finans sektörünün kuvvetlenen likidite tercihi ve kur oynaklığı neticesinde, gerek firma gerekse bireysel kredi koşulları sıkılaşmış; yatırım ve tüketim kanallarıyla zayıflayan iç talebin de etkisiyle yıllık kredi büyümesi tarihsel ortalamaların altında gerçekleşti. Son dönemde finansal piyasalarda istikrarın sağlanması ve iktisadi faaliyetin desteklenmesi amacıyla TCMB ve düzenleyici kuruluşlar tarafından bir dizi koordineli politika adımları atıldı. TCMB’nin fiyat istikrarına yönelik riskleri dikkate alarak güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gitmesi ve Yeni Ekonomi Programının dengelenme sürecini vurgulaması finansal piyasalardaki algının olumluya dönmesinde etkili oldu.

Kapasite kullanım oranlarında 2017 yılı sonunda başlayan düşüş eğilimi, imalat sanayinde yeni yatırım taleplerine aşağı yönlü yansıdı. Firmaların toplam finansal borç kaldıracı, döviz kuru gelişmelerinin etkisiyle 2018 yılı Mayıs ayından itibaren yüzde 65 seviyesine yükselmiş olmakla birlikte, reel sektör kredilerinin GSYİH’ye oranı Grup 20 (G20) ve GOÜ ortalamalarıyla küresel ortalamanın altında bulundu. Diğer taraftan, hanehalkı finansal kaldıraç oranı düşüş eğilimini hızlanarak sürdürdü ve yüzde 45 seviyesinin altına geldi. Yükümlülük büyümesindeki arz ve talebe bağlı yavaşlama ile varlık büyümesindeki kur gelişmeleri kaynaklı hızlanma bu sonuçta etkili oldu. Hanehalkı borcu/GSYİH oranı 2018 yılı Mart ayı itibarıyla yüzde 16,6 seviyesinde olup, benzer GOÜ’lerin yüzde 29,2 olan ortalamasının altında seyretti. İktisadi faaliyette görülen daralma, kur gelişmeleri ve fiyat oynaklıkları nedenleriyle zayıf seyreden iç talep, sıkılaşan kredi koşullarıyla birlikte bireysel kredilerde görülen yavaşlamada rol oynadı. Son dönemde tüketici kredilerine yönelik atılan adımların önümüzdeki dönem bireysel kredi büyümesi gelişmelerinde etkili olacağı değerlendirildi. 2018 yılı Eylül ayından itibaren ihtiyaç kredileri azami vadesi ile ilgili makroihtiyati politika düzenlemesi, aylık taksit tutarlarına duyarlı olan hanehalkının kredi talebini yavaşlatabilecek. Diğer taraftan yılın son iki ayında uygulanacak vergi indirimleriyle Kasım ayı sonunda bazı tüketim kalemlerinde ihtiyaç kredisi vade ve kredi kartı taksit sayılarına getirilen değişikliğin tüketim ve kredi taleplerini kısmen canlandırabileceği düşünüldü.

Son dönemde, kredi standartlarında yaşanan sıkılaşmanın yanında kredi talebinde düşüş gözlendi
Firmaların YP borçlulukları üzerinde geçen dönemde 32 Sayılı Karar’da yapılan değişikliklerin etkisi görülmeye başladı. YP kredi bakiyesi bir önceki rapor dönemine göre azaldı, bu gelişmede küresel finansal piyasalarda yaşanan oynaklık, gelişmiş ülke para politikalarında yaşanan normalleşme süreci ve azalan risk iştahının etkisiyle yaşanan kur gelişmeleri ve daralan YP kredi talebi rol oynadı. Reel sektörün gerek yurt içinden gerekse yurt dışından kullandığı YP kredilerin vadeleri uzun gerçekleşirken, özellikle beş yıl ve üzeri uzun vadeli yurt içi YP kredi payında görülen artış reel sektör kur riski açısından olumlu olarak değerlendirildi. Son dönemde, kredi standartlarında yaşanan sıkılaşmanın yanında kredi talebinde düşüş gözlendi.

2018 yılı başında Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS 9) muhasebe sistemi uygulamasına geçilmesiyle bankaların öznel içsel değerlendirme modellerini kullanmalarının yanı sıra 2018 yılı Ağustos ayında finansal piyasalarda yaşanan oynaklıkla bankalar kredi sınıflandırmalarında daha ihtiyatlı davranmış ve yakın izlemedeki kredilerde artış görüldü. Ayrıca, döviz kuru gelişmeleri ve yavaşlayan iktisadi faaliyet nedeniyle tahsili gecikmiş alacakların (TGA) dönem içi ilavelerindeki artış tahsilatlardan daha yüksek seviyede gerçekleşti ve neticede TGA bakiyesi yükseldi. Bu gelişmeler ve yavaşlayan kredi büyümesinin payda etkisiyle Eylül ayı TGA oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. İlerleyen dönemde bankacılık sektörü aktif kalitesinin görünümünde belirleyici etmenler olarak finansman maliyetleri, iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın boyutu ve süresi ön plana çıktı. 

Güçlü ihracat büyümesi ve turizm sektörünün olumlu performansı, 32 Sayılı Karar değişiklikleri ve makroihtiyati düzenlemeler sektörün aktif kalitesi görünümünü destekledi. Ayrıca, yeniden yapılandırma konusunda sektör temsilcileri ve düzenleyici kurumların öncülüğünde atılan adımların finansal istikrara katkı sağlayacağı öngörüldü.

Piyasadaki oynaklık, bankacılık sektörünün likidite yapısına ilişkin göstergeleri ön plana çıkardı
Mevcut rapor döneminde, küresel finansal koşullardaki sıkılaşma ve kur piyasasında gözlenen oynaklık, bankacılık sektörünün likidite yapısına ilişkin göstergeleri ön plana çıkardı. Piyasaların etkin işleyişi ve bankaların likidite yönetiminin desteklenmesi amacıyla TCMB ve diğer politika yapıcı kurumlar tarafından alınan önlemlerin de olumlu katkısıyla bankaların likidite riskine olan dayanıklılığı devam etmekte olup kısa ve uzun vadeli likidite göstergeleri güvenli patikada seyretti.

Küresel ve yerel ölçekte sıkılaşan finansal koşullar ile GOÜ’lere yönelik risk iştahında azalmanın etkisiyle bankaların dış borçlanma maliyetlerinde artış gözlendi. Yurt dışı kaynaklara erişim maliyetlerinin arttığı mevcut rapor döneminde, vadesi dolan sendikasyon kredilerinin yüksek oranlarla yenilenmesi bankaların yurt dışı borçları yenileyebilme kapasitesinin güçlü seyrettiğini gösterdi. Firmaların yavaşlayan yatırımları ve YP borçlanma iştahına bağlı olarak, bankaların dış kaynak taleplerinde yaşanan azalış sonrası dış borç yenileme oranında düşüş gözlendi. Sektörün YP likidite tamponları yeterli seviyede olup bir yıl içinde vadesi dolacak YP cinsi dış borcun tamamı bankaların YP cinsi zorunlu karşılıklar (ZK) dâhil likit aktif portföyüyle karşılanabilecek düzeyde oldu. Ayrıca, bankaların yurt içi ve yurt dışı menkul kıymet ihraçlarındaki olumlu vade görünümü olası riskleri sınırladı.

Son dönemde bankacılık sektörü kârlılık göstergeleri yatay 

Son dönemde bankacılık sektörü kârlılık göstergeleri yatay seyretti; yükselen net faiz marjının artan katkısıyla net faiz gelirleri yükseldi. Türev araçlarından kaynaklanan sermaye piyasası işlemleri kârları ile kambiyo zararları birbirini büyük ölçüde dengeledi. 2018 yılı ilk yarısında sermaye yeterliliği rasyosunda (SYR) faiz ve kur gelişmeleri sonucu sınırlı bir düşüş gerçekleşti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından Ağustos ayında SYR hesaplamasına ilişkin yapılan destekleyici düzenlemeler risk ağırlıklı aktif hesaplamasında, döviz varlıkları için döviz kurunun sabitlenmesine ve gerçeğe uygun değer farkı diğer kapsamlı gelire yansıtılan menkul değerler portföyündeki değerleme farklarının özkaynak tutarında dikkate alınmamasına imkân tanıdı. Önümüzdeki dönemde, aktif kalitesi, kârlılık ile kur ve faiz gelişmeleri SYR üzerinde etkili olacağı kaydedildi.

Özetle, son dönemde, gelişmiş ülkelerde yaşanan para politikası normalleşme sürecinin, dış ticarette korumacı eğilimlerin, Avrupa’da İtalya ve İngiltere kaynaklı belirsizliklerin ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle sıkılaşan küresel finansal koşullar, GOÜ’lere yönelen sermaye akımlarının zayıf seyretmesine, yerel para birimlerinde değer kaybına ve yurt dışı finansman maliyetlerinde artışa neden oldu. Bu kapsamda, yurt dışı gelişmelerin yanı sıra, yurt içi finansal piyasalarda yaşanan oynaklıkların da etkisiyle, bankaların kredi verme iştahı zayıfladı, yavaşlayan iktisadi faaliyetin bir sonucu olarak kredi talebi de daraldı. Kredi koşullarındaki sıkılığın devam etmesi yurt içi iktisadi faaliyet açısından aşağı yönlü riskleri canlı tuttu. Öte yandan, Türk bankacılık sektörü, güçlü sermaye yapısı ve özkaynak kârlılığı, yüksek likit varlık düzeyi ve aktif kalitesi konusundaki ihtiyatlı duruşu sayesinde risklere karşı dayanıklılığını korudu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Bitki biyolojik çeşitliliğinin korunmasında botanik bahçelerinin önemi vurgulandı Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen Ziraat Fakültesi Konferansları serisinin üçüncüsünde, Bölgesel Kalkınma ve Bitki Biyolojik Çeşitliliğinin Korunmasında Botanik Bahçeleri "Hortus Botanicus" konusu ele alındı. Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi, Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSTİBAM) Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy’un konuşmacı olarak katılım sağladığı programa; Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aybike Ayfer Karadağ ile öğretim üyeleri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Botanik bahçelerinin (Hortus Botanicus) tarihi gelişimiyle ilgili bilgiler vererek sunumuna başlayan Prof. Dr. Necmi Aksoy, biyoçeşitliliğin ex situ (yerinde olmayan) korumasında hayati rol oynadığının altını çizdi. Botanik bahçelerinin, bilimsel araştırma, koruma, sergileme ve eğitim amacıyla belgelenmiş bitki koleksiyonuna sahip olan canlı bitki müzeleri olduğunu da sözlerine ekledi. Botanik bahçelerinin, yerel-bölgesel ve ulusal ölçekte sosyo-ekonomik kalkınma için stratejik bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aksoy, bu merkezlerin gelecek nesillere bırakılabilecek en kıymetli bilimsel miraslardan biri olduğunu vurguladı. Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Botanik Bahçesi’nin, Batı Karadeniz Bölgesi’nin en önemli bitki biyolojik çeşitlilik merkezlerinden biri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Necmi Aksoy, başta Düzce ili olmak üzere bitki biyolojik çeşitliliğinin korunması üzerine yapılan bilimsel araştırmalara ve eğitim çalışmalarına ev sahipliği yaptığını belirterek katılımcılardan gelen soruları da yanıtladı.
Hakkari İçişleri Bakanlığı’ndan Hakkari’ye 45 yeni hizmet aracı İçişleri Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde emniyet ve jandarma teşkilatlarının kullanımına sunulmak üzere temin edilen 9 bin 200 araçtan 45’i Hakkari’ye gönderildi. Yeni Mahalle’de bulunan Fatih Kışlası’nda düzenlenen törene; Vali Ali Çelik’in yanı sıra vali yardımcıları, Cumhuriyet Başsavcısı Burak Hazinedaroğlu, İl Jandarma Komutanı Cafer Öz, İl Emniyet Müdürü Atilla Ayata, İl Sağlık Müdürü Hamdullah Kaya, kurum müdürleri ile asker, polis ve sağlık personeli katıldı. Vali Çelik, Türkiye genelinde güvenlik birimlerine toplam 9 bin 200 aracın teslim edildiğini belirterek, bu araçlardan 45’inin Hakkari’ye tahsis edildiğini söyledi. Hakkari’nin coğrafi yapısına dikkat çeken Çelik, ilin yüzde 89’unun dağlık alanlardan oluştuğunu belirterek, "Coğrafyanın getirdiği zorluklarla mücadele eden bir şehirde yaşıyoruz. İçişleri Bakanlığımızın başlattığı çalışma kapsamında Hakkari’mize toplam 45 araç tahsis edilmiştir. Bu araçları İl Jandarma Komutanlığımıza, İl Emniyet Müdürlüğümüze ve İl Sağlık Müdürlüğümüze teslim ediyoruz" dedi. Yeni araçlarla birlikte güvenlik ve acil müdahale hizmetlerinde önemli bir hızlanma sağlanacağını vurgulayan Çelik, şehir merkezinde ortalama 6 dakika, kırsal bölgelerde ise 15 dakika olan olaylara intikal süresinin daha da kısalacağını ifade etti. Araçlar, İl Müftüsü Hüseyin Okur’un yaptığı duaların ardından ilgili birimlere teslim edildi.