POLİTİKA - 10 Nisan 2018 Salı 10:54

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den flaş açıklamalar

A
A
A
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den flaş açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "OHAL, halihazırda Türkiye gerçeğinin yansımasıdır. Sürmesi de milli bir zorunluluktur. FETÖ'cüler temizlenmeden, tehdit ve tehlikeler geçmeden OHAL bitmez, bitemez, bitmemelidir. Aksini iddia edenler tek ayak üstünde kırk yalan söyleyen, müfteriklikte, iki yüzlülükte marka olan, Türkiye'nin var oluş davasına kast eden kokuşmuşlardır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk Polis Teşkilatının 173'üncü yıl dönümünün hem gururla, hem de buruk bir kalple kutlandığını belirterek, "Buruk bir kalple kutluyoruz, çünkü Türk polisi milli güvenliğimizi temin amacıyla çok sayıda şehit ve gazi vermiş, onca badirelere göğüs germiştir. Polis olmak zordur, gece gündüz devlet için çalışmayı, millet için çırpınmayı gerektirir. Polis olmak; özveri ister, özgüven ister, öz değerlere bağlılık ister, yetmedi mangal gibi yürek ister. Türk Polis Teşkilatı, suç ve suçluyla mücadelede cesaret nişanesi, vatana, millete, bayrağa sevgide cevval bir sadakat timsali, masum ve mağdurları korumada asalet numunesi, Hakk'a riayet, halka hürmet, hakikate dikkat gösteren fedakarlık zirvesi olarak 173 yılı geride bırakmıştır" ifadelerini kullandı.

“Türk polisinin; hainlerle mücadele ederken hiç kimseye muhtaç olmayan haysiyetli bir hayata ulaşmaları en tabii haklarıdır"

Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

"10 Nisan 1845'den bugüne kadar, emniyet ve esenliğin bekçisi, asayiş ve toplum huzurunun güvencesi olmayı başaran Türk Polis Teşkilatımızla haklı olarak övünüyor, haklarını almaları, hak ettikleri mevki ve mertebelere gelmeleri için üzerimize düşen ne varsa yapacağımızın sözünü çok net bir şekilde veriyorum. Biz polislerimizin hangi zorluklar altında görevlerini icra ettiklerinin bilincindeyiz. Biz polislerimizin nelere katlanarak, neleri göze alıp, ne tür engel ve engellemeleri aşarak mesleki onurlarını muhafazaya çabaladıklarının da farkındayız. Halen görevdeki polislerimizle birlikte gönül huzuruyla emekliliğini yaşayanların sosyal ve ekonomik taleplerinin gerçekleşmesi için meşru ve yasal zeminlerde her inisiyatifi üstleneceğiz, her gayreti göstereceğiz. Ek gösterge artışından tutun da, emekli polislerimize verilen ve yıllardır hiç değişmeyen 100 liralık temsil tazminatının yükseltilmesi için lazım gelen girişim ve müracaatları derhal yapacağımızdan herkesin emin olmasını özellikle temenni ediyorum. Türk polisinin; hainlerle mücadele ederken, hiç kimseye muhtaç olmayan haysiyetli bir hayata ulaşmaları en tabii haklarıdır. Bunu onlara çok göremeyiz. Bunu onlardan esirgeyemeyiz. Türk polisi Türk milletinin beka ve güvenliğinin 173 yıllık hizmetkarıdır. Dilerim ki, Türk polisi mahşeri vicdan türbesinin inanmış türbedarı olarak her daim var olur. Şunu unutmayalım ki, asıl polis, asıl hakim ve savcı insanın kendi vicdanıdır. Vicdan ışıldıyorsa, vicdan işliyorsa; iyiyle kötünün, doğruyla yanlışın tafsilatlı tefriki mutlaka yapılacak, ne suç ne de suçlu aramızda barınmayacağı gibi başlarını kaldıracak dermanı bile bulunmayacaklardır. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sırasında, teröristlerin havadan bombaladıkları Gölbaşı Polis Özel Harekat Daire Başkanlığında şehit olan 51 kahramanımız başta olmak üzere, yurt içinde ve yurt dışında terörle mücadele esnasında şehadet şerbetinden içen aziz şehitlerimize Cenab-l Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Türk Polis Teşkilatı'nın 173'üncü yıl dönümünü içtenlikle kutluyor, halen görevinin başında bulunan veya emeklilik günlerini yaşayan, hiçbir millet düşmanına baş eğmemiş, onay vermemiş polislerimizi selamlıyor, hepsine aileleriyle birlikte en iyi dileklerimi sunuyorum."

"Gözü dönmüş bir katil, insanlığın yüz karası bir cani anılan üniversiteyi kana ve kedere boğmuş, Türkiye'yi baştan ayağa öfkeye sokmuştur"

5 Nisan 2018 Perşembe günü, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesinde duyanları şok eden, görenleri kahreden bir cinayetin vuku bulduğunu hatırlatan Bahçeli, "Gözü dönmüş bir katil, insanlığın yüz karası bir cani anılan üniversiteyi kana ve kedere boğmuş, Türkiye'yi baştan ayağa öfkeye sokmuştur. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında Tokat Gaziosman Paşa Üniversitesinden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesine akademik çalışma ve araştırma amacıyla görevlendirilen karanlık şahıs önüne kim gelirse soğukkanlı bir şekilde katletmiştir. Aralarında ülküdaşımız Fatih Özmutlu'nun da bulunduğu dört üniversite mensubu, milletimizin dört evladı maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu hain saldırı hakikaten de sözün bittiği noktayı işaret etmiştir. Olayın önü ve arkası dikkate alındığında üzüntümüz kadar elbette kaygımız da büyümektedir. Öncelikle görevlerinin başında uğradıkları silahlı saldırı neticesinde son nefeslerini veren kardeşlerimize Cenab-l Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ailelerinin, mesai arkadaşlarının, Eskişehirli vatandaşlarımın, aziz milletimizin, elbette hepimizin başı sağolsun diyorum" şeklinde konuştu.

"Üniversite hayatı tartışmalı, yurt dışında aldığı eğitimi şaibeli, karakter ve mizacı sorunlu, şahsiyet ve ahlakı sancılı, kavga ve şiddete meyilli, sosyal ve beşeri münasebetleri sakat ve marazi bir alçak birdenbire ülke gündemine yerleşmiştir" diyen Bahçeli, "Bu alçak, üniversitede adeta terör estirmiş, akademik özgürlük ve hoşgörünün düşmanı kesilmiştir. Önüne geleni, gözüne kestirdiğini, kafasına taktığını, hoşuna gitmeyeni, asılsız, mesnetsiz ihbar ve şikayetlerle FETÖ'cü gösteren, FETÖ'cü diye suçlayan cani, bu tavırlarıyla Osmangazi Üniversitesinde huzursuzluk ve korku odağı haline gelmiştir. Tertemiz insanlara çamur atan, üniversite ortamını karartan, çevresine huşunet ve husumetle davranan, bununla da kalmayıp dört ailenin umut ve hayallerini söndüren şerefsiz en ağır şekilde, hiçbir hafifletici sebep göstermeksizin cezalandırılmalı, bir daha da gün ışığı görmemelidir. Üniversite yönetiminin hunhar olay sonrasında katil ile ilgili 'akıl sağlığı yerinde değildi' açıklamasına sığınması özrün kabahatten büyüklüğüne çok açık delil teşkil etmiştir" açıklamasında bulundu.

Cenab Şahabeddin'in, "başkası düştü mü çürük tahtaya basmasaydı deriz. Kendimiz düşünce bastığımız tahtanın çürük çıkmasından şikayet ederiz" sözünün burada anlam bulduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Madem akıl sağlığı yoktu, neden gerekli önlemler alınmadı? Madem bu alçağın aklından zoru vardı, niye itibar cellatlığı yapmasına sessiz ve tepkisiz kalındı? Akli dengesi yerinde olmayan birisinin uyduruk şikayetlerine ihtimam, ufunetli jurnallerine itibar edilmesi vahim bir çarpıklık, bir bakıma suç ortaklığı değil midir? Ne işi vardır aklı ve ahlakı olmayan, üstelik ar damarı çatlak bir canavarın üniversitede? Osmangazi Üniversitesinin yönetiminde bulunan şahıslar, yaşanmış bu kadar trajedi ve ağır sonuçlar karşısında, gereğini yapacak iradeyi, görevden ayrılacak basireti ne zaman, daha hangi hallerde göstereceklerdir? Sorarım sizlere, üniversitede ilim ve irfanın omuzlarda olması gerekirken, masumların içine sere serpe uzandığı tabutların omuzlara alınması nasıl izah edilmelidir? Suçlu sadece kurşunu sıkan mıdır? Kaldı ki, bu katilin kripto FETÖ'cü olduğu herkesin dilinde, herkesin ifadesindedir. Anlaşılan malum kripto FETÖ'cü suçsuz günahsız insanlara bühtanla saldırarak, suç imal ederek kendisini saklamaya, emellerini gizlemeye gayret etmiştir. Cinayet gününe kadar da bunda ne yazık ki başarılı olmuştur."

"YÖK derhal acil önlemleri devreye almalı, muhtemel saldırıların önüne geçmelidir"

Geçen haftaki grup konuşmasında, "Kim ya da kimler ki, ona buna delilli, belgeli olmadan; önü-arkası tespit, teşhis ve tarif edilmeden FETÖ'cü diyorsa, dikkatinizi çekiyor ve uyarıyorum ki, onlarda bir kuyruk acısı, gizlenmeye, örtülmeye, kapatılmaya çaba gösterilen karanlık bir açık var demektir" dediğini hatırlatan Bahçeli, "İşte Osmangazi Üniversitesinde bunun acıklı bir örneği vuku bulmuştur. Keşke yanılsaydık. Keşke haklı çıkmasaydık. FETÖ'cü olduğu konusunda güçlü emareler bulunan bir namus yoksunu, mezkur üniversiteyi kana ve gözyaşına bulamış, dahası saygınlığına gölge düşürmüştür. YÖK derhal acil önlemleri devreye almalı, muhtemel saldırıların önüne geçmelidir. Suç ve suçluya göz yumanlar, ön açanlar, buyur edenler de gizlenemeyecek kadar nettir. Üstüne vazife olmadığı halde, Facebook, Twitter gibi sosyal medya zeminleri başta olmak üzere, ekranlarda, gazetelerde, aslı astarı olmadan ona buna FETÖ'cü diyen, onu bunu FETÖ'cü diye fişleyen, çeteci gösteren, dedikodu üreten, fitne yayan, değerli isimler üzerinde karalama yapan kim varsa, biliniz ki, ya lokması haram, ya da kripto damarın gizli hafiyesidir. Bu hastalıklı tiplerin kimlerle sorunu varsa kötülemeye, suçlamaya, özellikle FETÖ'cü göstermeye çalışmaları Pensilvanya'nın ekmeğine yağ sürmektedir. Bunlar, FETÖ'nün hedefleri için gizli bir şekilde faaliyet içindedirler. FETÖ'yle mücadeleyi çekemeyen sefiller bunlardır. FETÖ'nün kökünün kurumasına bir yanda destek verir gibi görünüp diğer yanda takoz koymaya, mücadeleyi sulandırıp herkesi suçlu gibi göstermeye tevessül eden çıbanbaşları da bunlardır. Diyeceğim odur ki, bunlara azami dikkat ediniz. Bunlara aldanmayınız, bunlara kanmayınız, bunların oyunlarına gelmeyiniz" açıklamasında bulundu.

"FETÖ'nün kripto damarı son derece faal ve aktiftir"

"FETÖ'yle mücadele ediyorum bahanesiyle, gerçek FETÖ'cüleri arkalayan, mazlumları hızara veren, insan onuruna kara çalan namertler mücadelenin önündeki en büyük engeldirler" ifadesini kullanan Bahçeli, "Bu engelin kaldırılması hepimiz için şarttır, vatan ve millet görevidir. FETÖ'nün kripto damarı son derece faal ve aktiftir. İlaveten devletle toplumu karşı karşıya getirmek için yeni tezgahlar peşindedir. FETÖ'yle mücadelede sonuç almak için projeyi hazırlayan mihraklar kadar, kripto damarın da tam manasıyla deşifresi, ardından da imhası çok acil ve kaçınılmaz bir ihtiyaçtır" dedi.

16 Ocak 2018 tarihli grup konuşmasında, FETÖ'yle mücadelede cevabını aradıkları soruları paylaştığını belirten Bahçeli, "FETÖ'yle mücadelede devlet aklı topyekün devrede midir? Yoksa sınırlı sayıda kişinin, kısıtlı sayıda devlet ve siyaset adamının gayret ve çabasıyla mı süreç ilerlemektedir? FETÖ'yle mücadelenin bir stratejisi var mıdır? Bir konsept hazırlanmış mıdır? Siyasi ve hukuki bir eylem planı kurgulanmış mıdır? Fikri temelleri, milli hedefleri, hukuki sınırları berrak bir zihin ve siyasi kavrayışla belirlenmiş midir? Bu terör örgütüyle mücadelenin öncelikleri nedir? Neler olmalıdır? FETÖ'cülüğün standart bir tanım ve tasviri yapılmış mıdır? Biriken sosyal maliyet, devlete karşı yükselen önyargılar, toplumsal tabana yayılan mağduriyetler nasıl ve hangi tedbir zinciriyle bertaraf edilecektir? Bu sorularıma verilecek makul ve mantıklı cevaplar, inanıyorum ki mücadeleye herkesin onay vereceği, herkesin rahat bir nefes alacağı içerik katacak, istikamet çizecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

"FETÖ'cülük zamanın bir anında durmuş, donmuş, beklemeye alınmış veya tesadüfen ortaya çıkmış bir halin, bir suçun, bir ihanetin özeti değildir. FETÖ'cü, bilinçli hareket eden, kasten davranan, irtibat, iltisak ve bağlantılarıyla terör örgütünün büyümesine açıktan hizmet eden, bunu hayatının her anma taşıyan, her alanında yaşayan vatan hainidir. Bize göre FETÖ'cülüğün alametleri olarak, öncelikle bylock veya benzeri bir programı indirerek kullanmış, böylesi bir haberleşmeye gereklilik duymuş olmak, Pensilvanyalı kardinale; ruhen, aklen, vicdanen iltica etmek, köleliğe tamam demek, terör örgütünün emellerine açıktan katkı vererek ve bunu süreklilik içinde yaparak hıyaneti diri tutmak, kanlı hedeflere kilitlenmek, dini kisveye bürünüp bir program dahilinde devleti ele geçirme hesaplarının merkezinde, vatanı parçalama planlarının içinde şuurla yer almak, terör örgütüne aidiyeti benimseyip kabullenmek, bunu da gerek yasa dışı yollarla gerekse de yasaların boşluklarından istifadeyle takviye etmektir. Kanunen meşru bir sendika üyeliği muhatabını terörist yapacak mıdır? Yine kanunlar çerçevesinde kurulmuş okullarda okumak, bankalara para yatırmak bir şahsın terör örgütü üyeliği için yeterli olacak mıdır? Bunlar üzerine iyi düşünmek, yarınlarımızı riske atacak sosyal maliyetlere, içten içe büyüyen devlet düşmanlığına karşı mutlaka, ama mutlaka tedbir geliştirmek lazımdır."

"OHAL'i kaldırmaya teşebbüs veya bunu teşvik cinayettir, cüretkar bir gafilliktir"

FETÖ’nün, yıllar boyunca devlet ve toplumla iç içe geçtiğini bildiren Bahçeli, "Bu çok bariz bir gerçektir. Mücadelede örgütün tutunduğu zeminlerden sökülüp atılmasından ziyade yırtılarak, kazınarak, koparılarak yok edilmesi tek seçenek, tek çaredir. Başka türlüsü de mümkün değildir. İşte bu şartlar altında OHAL'in devamı, proje sahibi ülke ya da ülkelerle her düzeyde hesaplaşmaya hazırlık tarihi önemdedir. Koro halinde, OHAL kalksın diyenler, kaosa alkış tutan, kripto damara göz kırpan şuursuz ve sorumsuz zihniyetlerdir. Normal şartlarda değiliz ki OHAL'i kaldıralım. Tehdit geçmedi ki OHAL'e son verelim. CHP'sinden TÜSİAD'ına, AB'sinden BM'ne kadar OHAL'e karşı gelenler, öncelikle Türk milletinin beka meselesini kavramayan, kavramak gibi dertleri de olmayan maksatlı çevrelerdir. Kripto damar kan dökmek, can havliyle efendilerinden aldığı talimatı yerine getirmek için hazırda beklerken, OHAL'i kaldırmaya teşebbüs veya bunu teşvik cinayettir, cüretkar bir gafilliktir. Hele CHP yönetimi var ki, köprüye gelmeden geçmeye çalışacak kadar akıl fukarasıdır. Akıl bir paraşüt gibidir, ancak açıldığı zaman iş görür. CHP yönetiminin paraşütü uzun süredir kapalıdır, bunu da çakıldığı zaman bizzat anlayacaklardır. Unutmayalım ki; kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte hem ışığı hem de gelecek treni görür. Biz tüneli gördüğümüz gibi üzerimize gelen treni de çok net öngörüyoruz" ifadelerini kullandı.

"OHAL, halihazırda Türkiye gerçeğinin yansımasıdır. Sürmesi de milli bir zorunluluktur"

"OHAL, halihazırda Türkiye gerçeğinin yansımasıdır. Sürmesi de milli bir zorunluluktur" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"FETÖ'cüler temizlenmeden, tehdit ve tehlikeler geçmeden OHAL bitmez, bitemez, bitmemelidir. Aksini iddia edenler tek ayak üstünde kırk yalan söyleyen, müfteriklikte, iki yüzlülükte marka olan, Türkiye'nin var oluş davasına kast eden kokuşmuşlardır. Bu kokuşmalara da Allah'ın izniyle müsaade etmeyeceğiz, tuzaklarında boğacağız. Büyük kafaların büyük hedefleri vardır, küçük kafaların ise sadece arzuları. Küçük kafalar talihsizliklere boyun eğerler. Büyük kafalar ise talihsizliklerin üstünde yükselirler. Türkiye yükselecektir, yükseklerde hak ettiği doruklara ulaşacaktır. Buna hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir işbirlikçi engel olamayacaktır."  

Pelin Üzek Kılıç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aksaray’da Atatürk Bulvarına yaya üst geçidi çalışmaları başladı Aksaray Belediyesi tarafından şehrin en işlek caddelerinden biri olan Atatürk Bulvarına yapılacak olan üst geçidin çalışmaları başladı. Aksaray Belediyesi, Atatürk Bulvarı üzerindeki AVM ve iş merkezleri önünde yaşanan yoğunluğu göz önünde bulundurarak yeni bir yaya üst geçit projesini planladı. Atatürk Bulvarı ve Ereğlikapı Mahallesi arasında yaya ulaşımını kolaylaştıracak ve güvenli hale getirecek olan yaya üst geçidi iki adet taşıyıcı kolon üzerine inşa edilecek. Yaya üst geçidi projesinin yapılacağı alanda ilerleyen yıllarda sorun olmaması için altyapı çalışmaları başlatıldı. Yaya üst geçidinin yapılmaya başlaması ile oluşabilecek sorunların önüne geçilmesi için bölgenin altyapısı inşaat öncesinde taşınıyor. Yaşlı, engelli ve yürüme zorluğu yaşayan vatandaşlar için de detayların düşünüldüğü yaya üst geçit projesinde asansör ve yürüyen merdivenler yer alacak. Yaya üst geçidinin en kısa zamanda tamamlanarak hizmete açılması bekleniyor. Halkın talep ve önerileri doğrultusunda planladıkları projeleri yeni dönemde de tek tek hayata geçireceklerini belirten Belediye Başkanı Evren Dinçer, “Şehrimiz Orta Anadolu’da en hızlı gelişen ve büyüyen şehirler arasında yer alıyor. Bu hızlı büyüme ile sürekli yeni ihtiyaçlar yeni yatırımlara ihtiyaç duyuluyor. Biz de bu büyüme hızına katkı sağlamak ve şehrimizin ihtiyaçlarını gidermek için sürekli yenilikçi, çağın şartlarına uygun projeler planlıyoruz. Bu projelerimizden biri olan yaya üst geçit projesi için geçtiğimiz günlerde planlamalarımızı yaparak ihale sürecimizi tamamlamıştık. Bugün de inşaat çalışmalarına başladık. İnşallah planladığımız tarihler arasında inşaatımızı tamamlayarak burayı halkımızın hizmetine sunacağız. Yaya üst geçidi projemiz sayesinde hem halkımız güvenle ulaşım sağlayacak hem de trafik yoğunluklarının önüne geçilmiş olunacak. Bölge esnafımız için ve halkımız için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Kastamonu Özel bireyler ve aileleri kolları sıvadı, serada çilek üretimine başladı Kastamonu’da hayata geçirilen proje ile özel bireyler ve aileleri serada üretim yaparak hem gelişimlerine katkı sağlayacak hem de maddi gelir elde edecek. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kastamonu Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde hazırlanan 4 kadın kooperatifinin de paydaş olduğu “Benim Engelim Üretim Yapmama Engel Değil” projesi özel bireyleri üretimle geleceğe hazırlayacak. Kastamonu İhsan Ozanoğlu Özel Eğitim ve Meslek Okulu, Sarıkonak Kadın Kooperatifi, Dadaylı Üreten Kadınlar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Hanönü Kadın Girişimi Üretim ve İşleme Kooperatifi ile Devrekani Kadın Girişimciler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin paydaş olarak yer aldığı proje ile kırsal alanda yaşayan özel bireyler ve ailelerinin üretim yapmasını sağlayacak. Proje ile 2 yıl içerisinde, Kastamonu İhsan Ozanoğlu Özel Eğitim ve Meslek Okulunda eğitim gören 10 özel birey ve ailesine, 200’er metrekare çilek bahçesi tahsis edilecek. Proje sayesinde gelir elde edecek olan özel bireyler ile ailelerinin tarımsal üretim içerisinde yer almaları sağlanacak. Bu çerçevede Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kastamonu Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde İhsan Ozanoğlu Özel Eğitim Meslek Okulunun “Benim Bahçem Benim Dünyam” eTwinning projesinin yürütülmesi amacıyla kadın çiftçi Lemiye Budak’ın bahçesinde sera kurulumu gerçekleştirildi. Hazırlanan serada özel bireyler ve aileleri ilk çileklerini ekti. Düzenlenen programa Özel Eğitim ve Kaynaştırma Daire Başkanı Fatih Paça, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürü Bekir Yücel Tanrıkulu ile özel bireyler ve aileleri katıldı. “Gelecek kaygısı taşımamaları adına geliştirilmiş bir proje” Programda konuşan Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürü Bekir Yücel Tanrıkulu, “Yaptığımız proje özel birey ve aileleri için geliştirilmiş bir proje. Geçen sene bunu bakanlığımıza teklif ettiğimde olumlu bir şekilde karşılanmıştı. Projemiz kabul edilmişti ve bu yıl, geçen yıl yaptığımız serada hem çilek bahçesi, çilek fidesi dikimiyle de bu projenin başlangıcı için adım attık. Proje ile özel birey ve ailelerinin gelecek kaygısı taşımamaları adına geliştirilmiş bir proje. Çünkü okul hayatından sonra bu bireylerimiz genellikle aileleri ile özelikle anneleri ile beraber hayatlarını sürdürüyorlar. Biz de buna bir nefes olsun diye yaptı. Toprağın içinde, üretimde birlikte olurlarsa, tarımla ilgili meşakkatli olurlarsa kendilerini hem geliştirme hem de toprağın vermiş olduğu pozitif enerjiyi özel hayatlarına aktarma adına bu proje geliştirildi” dedi. “Bir takım etkinliklerle istihdamını destekleyici projeyi gerçekleştiriyoruz” Seranın öğrencilerin eğlenerek öğrenmelerine ve istihdamına katkı sağlayacağını ifade eden Kastamonu Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş de, “Kıymetli gençlerimizin 21. yüzyıl becerileri ile donatılmasını önemsiyoruz. Bunun yanında özel bireylerimizin hem becerilerinin artırılması hem de ilerde istihdamla ilişkilendirilmesi için birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Bugün de yine özel birey öğrencilerimizin becerilerini artırabileceği, hoşça vakit geçirebileceği, ileriye yönelik tarımsal faaliyetlerde gelir getirici birtakım etkinliklerle istihdamını destekleyici bir projeyi de gerçekleştiriyoruz. Birçok paydaşımız var. Öncelikle Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüze bizi projeye dahil ettikleri için çok teşekkür ediyoruz. Velilerimiz, öğrencilerimizin hem becerilerinin geliştirilmesine hem de birlikte bu tarım faaliyetlerini yaparak daha güzel işler yapmış olacaklar. Aynı zamanda da öğrencilerimiz gelecekte bu tür faaliyetleri daha çok çeşitlendirerek istihdama ve üretime yönelik bir çığır açmış olacaklar. Bu projenin hayata geçirilmesinde kooperatiflerimize, Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüze, Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğümüze ve burada tüm herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Eğitim, çocukların ihtiyaçlarını karşılama yoludur” Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Kaynaştırma Daire Başkanı Fatih Paça ise, “Yürüyeceğimiz yolun felsefesini yaptığımız projeler belirler. Farklı ihtiyaçlarımız var. Hayata hazırlanma adına bu çok kıymetli bir süreç. Dolayısıyla eğitim dediğimiz şey çocukların ihtiyaçlarını karşılama yoludur. Özel çocukların, özel ihtiyaçları var. Ama birbirimize benzer yaşantılarımız var. Bir şey anlamak için size benzeyen yanlarımıza bakarak görürseniz daha doğru anlarsınız. Daha iyi tanırsınız” şeklinde konuştu. “Bu proje çerçevesinde bu çocuklara farklı eğitimlerde düzenliyoruz” Çocukları sosyal yaşama kazandırmada aktivitelerin önemli olduğunu belirten Sosyolog Aysu Köserecep, “En çok sıkıntıyı anneler çekiyor. Annelerin hayatlarını rahatlatırsak onlara ufak bir iş yapabilirsek çocuklarda ferahlayacak yüzden biz 10 tane ailemize çilek bahçesi tesis edeceğiz. Ancak bu sadece fiziksel boyut. Amacımız sosyal sorumluluk. Biz çocuklarımızı insanlarla kaynaştırıp, toplum içine çıkarmak, ‘ben de varım’ diyebilmelerini sağlamak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki her biri birer denizyıldızı. Biz bir taneyi alıp hayatlarını kurtarırsak ne mutlu. Hepimiz aynı Ülkenin evlatlarıyız. Sadece isimlerimiz farklı. Farklı olduğumuz için zenginiz” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından verilen eğitim sonrasında, özel bireyler ve aileleriyle birlikte seraya çilek fidesi dikildi.