GÜNDEM - 11 Eylül 2019 Çarşamba 10:27

MHP lideri Devlet Bahçeli: 'Başkan düşerse ülke düşer'

A
A
A
MHP lideri Devlet Bahçeli: 'Başkan düşerse ülke düşer'

Türkiye Gazetesi yazarı Süleyman Özışık, Hadi Özışık ile birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli'yi makamında ziyaret etti ve gündeme ilişkin bir röportaj gerçekleştirdi.

İŞTE SÜLEYMAN ÖZIŞIK'IN O YAZISI

Geçtiğimiz hafta Hadi Özışık ile birlikte MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'yi makamında ziyaret ettik.
Niyet ve plan yarım saatlik bir görüşme üzerine kurulmuştu. Ancak gerek hoş sohbetin keyfi gerekse Sayın Bahçeli'nin siyasetle ilgili kimsenin bilmediği konuları anlatması nedeniyle iki saate yakın sürdü görüşmemiz.

Sayın Bahçeli'nin şahsıyla, partisiyle ve özellikle de Erdoğan'la ilgili anlattığı bazı şeyler var ki dinlerken ne hissettim biliyor musunuz?

"Bu insanlar bu kadar dehşet verici bilgilere sahipken ve bu kadar çok sorunla boğuşurken geceleri nasıl uyuyabiliyor?" diye düşündüm.

Bir kez daha anladım ki biz, siyaset diye bizlere ulaşan bazı ufak tefek bilgileri konuşuyoruz. Devleti yöneten siyasetçilerin perde arkasında yaşadığı olaylar ve sıkıntılar öyle her insanın kaldıracağı türden şeyler değil.
Sayın Bahçeli'nin görüşmede altını özellikle çizdiği bazı hususlar vardı. Bu hususlardan bazılarını sizinle paylaşmam doğru olmaz.

Ama gördüğüm ve anladığım şu ki...

Bedeli ne olursa olsun, Erdoğan'ı yalnızlığa terk etmek gibi bir düşüncesi yok MHP liderinin. "Geçmişte AK Parti hakkında ne demişsem arkasındayım ama Erdoğan'ın yalnızlığını ayrı bir yere koyuyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın düşmesi, milletin devletin düşmesi anlamına geldiği için yanındayım" diyor.

Cumhurbaşkanının elini güçlü kılmak için hiçbir makam talebinde bulunmadıklarını söylüyor. "Bırakın üst makamları, bir üniversiteye hoca atanması, bir yere müdür atanması konusunda dahi Cumhurbaşkanı'na en ufak bir talebimiz olmadı ve olmayacak" diyor.

Erdoğan'a destek verme kararını da 17/25 Aralık sonrası yaşadığı bir olaydan sonra almış.

17/25 Aralık sonrası ziyarete gelen saygın bir akademisyen, sohbetin bir yerinde konuyu FETÖ’ye getirmiş ve "Yakında Türkçe Olimpiyatları düzenleyeceğiz. Sizi de aramızda görmek isteriz" diye teklifte bulunmuş.
Sayın Bahçeli, "MHP içinden birileri ile yan yana gelir misiniz orasını bilemem. Ama Ülkücü Hareket ile bir gün karşı karşıya gelmeniz mukadderdir" cevabı vermiş. Karşısında renkten renge giren akademisyen, "Bu mesajınızı ilgili yerlere iletebilir miyim?" diye sormuş. "Elbette bu mesajı Fetullah Gülen'e de aynen iletebilirsiniz?" diye cevap vermiş.

Bir hafta sonra...

FETÖ'nün yayın organları Bahçeli'ye yoğun saldırı başlatmış. "MHP'nin başında bir ateist var. Cuma namazına gitmez, ne olduğu belirsiz biri" diye yayınlar başlamış. Bu manşetlerle birlikte Meral Akşener de harekete geçmiş ve MHP delegelerinden kurultay için imza toplamaya başlamış.

Sayın Bahçeli bu iki kampanyanın eş zamanlı olarak başlamasını manidar bulduğunu söylüyor.
Lafın nereye gittiğini sanırım az çok anlamışsınızdır.

İlginç olan şu ki...

Sayın Bahçeli kapalı kapılar arkasında yaptığı dost sohbetlerinde bile İyi Parti'ye geçenler hakkında kem söz söylemiyor. Yapmış olduğu "MHP'ye geri dönün" çağrısının tabanda çok büyük karşılık bulduğunu söylüyor. İYİ Parti'nin isminin HDP ile yan yana anılmasından rahatsızlık duyanların zaman içinde MHP'ye döneceğini belirtiyor.

Dedim ya...

Sohbet anında anlatılan bazı özel hususları burada paylaşmam şık olmaz. Bir gün izin alırsam belki yazarım. Gördüğüm şu ki Sayın Bahçeli tam bir devlet adamı. Her zaman olduğu gibi “tuzak kuran değil, oyun bozan kişi” olmaya devam ediyor.

Yakında bir kez daha tuzak kuranların oyununu bozmaya başlayacak gibi bir his uyandı bende…
Bunu niye söylüyorum…

Günlerdir konuştuğum bazı siyasi parti temsilcilerinin anlattıklarından sonra çıkardığım bir sonuç var.

O sonuç da şudur:

AK Parti'den kopanlar parti kurduktan sonra Ankara'da hiç kimsenin aklına hayaline gelmeyen gelişmeler yaşanabilir. "Bu partiler kurulduktan sonra yanımıza gelecekler ve ittifakımıza dâhil olacaklar" diye düşünen muhalefet partileri fazla heyecan yapmazsa iyi olur diye düşünüyorum.

Hatta...

İsminin HDP ile yan yana anılmasından dolayı rahatsızlık duyan İYİ Parti'nin orta vadede Millet İttifakı'ndan ayrılması ve Cumhur İttifakı'na dâhil olması da kimseyi şaşırtmasın!..

Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Meral Akşener’in 30 Ağustos resepsiyonunda bir araya gelmeleri ve samimi bir sohbet sergilemeleri nedeniyle söylemiyorum bunu. Öğrendiğim ve doğruya yakın olduğunu tahmin ettiğim bazı duyumlar var.

Şimdilik bu kadarını söylüyorum! 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.