POLİTİKA - 24 Ekim 2014 Cuma 16:20

MHP'li Vural'dan 'peşmerge' açıklaması

A
A
A
MHP'li Vural'dan 'peşmerge' açıklaması

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "PKK'ya karşı sınır ötesi operasyon için yetki almışken şimdi PKK'nın bizim üzerimizden sınır ötesi operasyon yapması olayıyla karşı karşıyız" dedi.


Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında Peşmergenin "PYD'ye ve PKK'ya yardım için Türkiye'nin egemenlik haklarının ihlal edildiğini" belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Peşmerge'nin Kobani'ye geçmesi için Obama'ya teklifi ben yaptım" açıklamasını eleştiren Vural, "Kim bunlar, amirin mi? Böyle bir rezalet olur mu? Niye yapıyorsun. Madem ABD silahları paraşütle indiriyor, 200 Peşmergeyi de silahları nasıl indiriyorsa öyle indirsin. Benim vatan topraklarımı Peşmergeye niye kullandırtıyorsun. Ama küresel bir gücü memnun etmek için Türkiye'nin hakları, egemenliği, iradesi yok sayılıyor. Bu ülkeden silahlı bir takım adamlar geçecek buna engel olmayacaksın, sızlanacaksın, sızlanıyor. Bostan korkuluğu musunuz, sinek ikilisi misiniz? Hani Ortadoğu'da bizim haberimiz olmadan bir kuş uçmayacaktı, hani Ortadoğu'da değişim dalgasının öncüsü biz olacaktı. Hani gündemi belirlenen değil gündemi belirleyen ülke olmuştuk. Hani dünya lideriydik. Bırakın Ortadoğu'da söz sahibi olmayı ülkemizin sınırlarını korumaktan aciz, beceriksiz, pısırık, ezik bir iktidarla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarı "devletin gücünü kullanamamakla" suçlayan Vural, şunları kaydetti: "Türkiye bir terör örgütü olarak nitelendirdiği bir örgüte silah yardımını engelleyemiyorsa bu nasıl devlet yönetimidir. Bunu engellemek durumunda olanlar bununla ilgili şikayet bildirir hale geliyor... Milleti aldatıp kandırıyorsunuz. Yani ABD, PYD ve PKK'yı Türkiye'ye tercih etmiştir. Peşmergenin PKK'ya yardım götürmesine izin verirsen, Barzani'nin kucağındaki PKK'ya nasıl operasyon yapacaksın? Şu zihniyet bakın Irak'a, PKK terör örgütüne karşı operasyon diye izin alacaksın, ondan sonra kalkıp Barzani'yi PKK'ya yardıma götüreceksin. Yeter artık, millete bu kadar yalan söylenmez. Millet bu kadar kandırılmaz. Milletimiz şaşkın vaziyette, kimin ne dediği, Türkiye'nin ne tarafa götürüldüğü belli değil. PKK'ya karşı sınır ötesi operasyon için yetki almışken şimdi PKK'nın bizim üzerimizden sınır ötesi operasyon yapması olayıyla karşı karşıyız. Peşmerge geçişinin ne siyasi ne de hukuki meşruiyeti vardır. Bunun tezkereyle ilişkilendirilmesi kesinlikle mümkün değildir. Türkiye'nin egemenlik hakkını, milli iradesini, hukuk devleti ilkesini yok saymaktır. O bakımdan bugün Peşmergenin Türkiye üzerinden gönderilmesi ne uluslararası ne milli hiçbir meşruiyeti olmayan bir husustur. Hükümet bu millete, hukukuna, TBMM'ye olan angajmanı yerine Barzani'ye ve ABD'ye yönelik bir angajmanı tercih etmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisinin angajmanı bu iradeyle milletimize, TBMM'ye olmadığını, ABD ve Barzani'ye yönelik yeni bir angajmanla karşı karşıya kaldığını ortaya koyuyor. Peşmerge bir ülkenin silahlı kuvveti değil, karşımızda bir ülke yok. Türkiye'nin muhattabı, Birleşmiş Milletler ve NATO'dur, devletlerdir. Böylesine Peşmerge geçişiyle ilgili bir hususu bu şekilde bir tezkereyle ilişkilendirmek ve bunu meşruiyet alanına almak -hayır- hükümet bunu bizatihi kendi inisiyatifi ile yapmıştır, bu hukuki değildir. Hukuki çerçevesi yoktur, meşru değildir. Bu zihniyeti ortaya koyanlar, bunu bunla ilişkilendirenler El Kaide, El Nusra ve PKK'nın da Türkiye içinden meşrulaşmasına izin verebileceğini ortaya koymaktadır. Bu çok tehlikelidir. Bu anlayışla yabancı silahlı kuvvetler, El Kaide, El Nusra, IŞİD Türkiye'de meşrulaştırılabilir mi? Böyle bir zihniyet olabilir mi? Bu yorumları yapanlar milli devlete, hukuk devletine ihanet içerisindedirler. Maalesef Türkiye'nin değerli yalnızlığı Türkiye'yi terörist grupların ligine çekmiştir."
Vural, aşama aşama 4 merkezli Kürdistan inşa edildiğini belirterek, Türkiye'nin PKK terör örgütüne silah yardımı yapılmasına engel olamayacak kadar aciz durumda bırakıldığını öne sürdü.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Abdullah Öcalan'a sekreterya oluşturulması konusuda açıklamalarını "utanmazlık" olarak niteleyen Vural, "Kundaktaki Türk bebeleri öldüren, katliamlar yapan, bu talimatları yapan bu adam değilmiş; askerlerimizi, polislerimizi, mühendislerimizi öldüren, öldürten kahpe ve kalleşçe pusular kuran bu adam değilmiş; '17 senedir cezaevinde, benim bir kaç şeye ihtiyacım var' demişse 'Adalet Bakanımız karşılayacaktır' diyerek tornistan yapıyor. Demek ki başka bir görevi daha varmış, Öcalan'ın taleplerini makul bulma görevi. 17 yıllık yalnızlığından büyük müteessir olmuş, kim bilir geceleri gizli gizli ağlıyordur. Gerçekten bu yalnızlığına bu kadar üzülmesin, 3 dönem sonunda emekliye ayrılacak, Adalet Bakanı'nı Öcalan'ın sekreterine versin, bu üzüntü son bulsun. 17 yıllık yalnızlığı da giderilmiş olur. Şimdi diğer mahkumlar 'bizim Öcalan'dan ne farkımız var, Öcalan'ın canı can da bizim ki patlıcan mı?' derlerse haksızlar mı? Bonzaiciler, uyuşturucu satıcıları sıraya girecek, biz de isteriz diyecekler. Yani Öcalan haklıymış, siz kim oluyorsunuz da Öcalan'ı haklı görüyorsunuz. Bir insan bir laf konuşurken oturup kalkmalı, düşünmeli biraz. Şehitler mi, gaziler mi haksız oldu, kundakta, mezralarda, Mardin, Ağrı, Diyarbakır, Hakkari'de öldürülen Kürt bebeleri mi haksız oldu, anneleri mi haksız oldu, gençler mi çocuklar mı haksız oldu, yakılan Seraplar mı haksız oldu? Böyle bir rezillik olmaz. Terörist başına sekreterya yetmez ey AKP sözcüsü, 17 yıllık yalnızlığa son vermek için ona tahsis ettiğiniz villada yakında onu dünya evine sokarsınız" ifadelerini kullandı.
Vural, "PKK'lı teröristleri aktivist, barış güvercini yapan AKP, bu kafayla uyuşturucu işinde olanlara da şifacı muamelesi yapar" dedi.

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Vural, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Jandarma Teşkilatı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması konusunda mektup yazdığı iddiasına yönelik soruya, "Bu şunu ortaya koyuyor: Devleti yöneten bir irade yok. Yani devlet dediğimiz mekanizmayı, milletin iradesi doğrultusunda hükümet yönetmesi lazım. Hükümetin devletin kurumlarının ortak aklıyla bir adım atması lazım. Yani bu mektupla öğretim gibi mektupla yönetime doğru gidiyor. Açığa düşmüş yönetim anlayışı. MHP olarak jandarmayla ilgili yapılması düşünülen değişiklikler ve bunun arkasındaki siyasi amacı daha kapsamlı şekilde değerlendirme yapacağız. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) yok mu? Güvenlikler ilgili konu burada görüşülmez mi? Yani gerçekten Genelkurmay Başkanı bir resepsiyonda 'çözüm sürecinden haberimiz yok' diye söylemişti, şimdi de devletin güvenliğiyle ilgili bir adım atılıyor, güvenlikle ilgili bir kurumun başındaki insanın ne yapılacağıyla ilgili haberi yok. Elbette siyasi irade karar verecektir ama bu konuda düşünce ve fikirleri toplayarak bir kararı oluşturması gereken hükümettir" cevabını verdi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Taş fırın erkeği Tamer Karadağlı’ya yoğun ilgi Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde düzenlenen 24. Uluslararası Tiyatro Festivali’nin açılışı yoğun yağmur altında yapıldı. Trabzon’da 2-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 24.Uluslararası Tiyatro Festivali’nin açılışına katılan ve özellikle uzun yıllar Türk televizyonlarında yayınlanan “Çocuklar Duymasın” adlı aile dizisinde “Taş Fırın Erkeği Haluk” rolünü canlandıran Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’ya vatandaşlar kortej yürüyüşü boyunca yoğun ilgi gösterdi. 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet Parkı’nda açılışı yapılan 24.Uluslararası Tiyatro Festivali’ne, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdullah Uraloğlu, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ile vatandaşlar katılırken etkinlik çerçevesinde Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldı. Etkinlikle ilgili bir açıklama yapan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, festivallerin ülke tanıtımında önemli rol oynadığına dikkat çekerek, “Bu festivallerin şehirlere katkısı çok büyük. Hem sanat kültür anlamında, hem de turizm anlamında dünyada tanıtımı adına çok önemli rol oynuyor. Sadece bir tiyatro festivali olarak bakmamak gerekiyor. Biz aslında ülkemizi de gösteriyoruz çünkü uluslararası bir festival. Buradan dönen yabancı tiyatrolar bizim ülkemizin reklamını yapıyor oluyor. Biz bir bakıma bu anlamda turizm elçiliği de yapıyor oluyoruz. Festivale çok büyük bir ilgi var bu sene 24. Yapıyoruz. Trabzon Devlet Tiyatrosu 1987’de kuruldu. Dolayısıyla tiyatro kültürüyle yaşayan bir şehir ve tiyatroya karşıda inanılmaz bir teveccüh içinde. Mevcut olan tiyatromuz yetmiyor artık bir yeni sahneye daha ihtiyacımız var çünkü talep çok fazla. Trabzon seyircisi son derece seçici ve tiyatrosuna sahip çıkan bir seyirci. Bu da bizim için çok güzel” dedi. "İlgi gerçekten beni çok etkiledi" Yağmur altında yapılan kortej yürüyüşü boyunca vatandaşların yoğun ilgisi kendisini çok etkilediğini kaydeden Karadağlı, “Çok mutlu oldum çünkü halkı gösterdiği teveccüh hiçbir şeye benzemiyor. Ben Trabzon’da daha önce defalarca geldim her zaman büyük bir ilgiyle karşılandım ama bu sefer bu ilgi gerçekten beni çok etkiledi. Sadece bana sahip çıkmaları değil festivallerine sahip çıkmaları adına çok önemli. Bu sene 24.cisini düzenlediğimiz festival Trabzon’unu muza hayırlı uğurlu olsun. Bir ara yürümesek mi acaba arabayla mı geçsek yürüyüşü iptal mi etsek diye bir konuşma oldu, hayır. O kadar insan bekleyip te teveccühü gösteriyorsa bize düşende yağmur çamur dinlemeden o yürüyüşü yapmak oldu” diye konuştu Festivale katılan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdullah Uraloğlu da Trabzon’un kültür ve sanat anlamında biraz daha öne çıkması gerektiğini kaydederek, “Trabzonlular olarak kültür ve sanat tarafımızı birazcık daha öne çıkarmamız birazcık daha duyurmamız biraz daha geliştirmemiz gerekmektedir. İnşallah bunu biraz daha ilerleteceğiz. Uluslararası bir organizasyon yabancı misafirlerimiz var. Trabzon buna yakışır buna layık. Mutlaka kendimizi geliştireceğimiz bir sürecin başlangıcına vesile olsun istiyorum. Yağmur biraz belki etkinliklerimizi olumsuz etkileyebilir ama şevkimizi etkilemeyecektir” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından yaklaşık 1,5 kilometrelik kortej yürüyüşü yapılırken, yürüyüşe katılanlar yol boyunca ıslanmalarına rağmen yürüyüşü bırakmadı.
Denizli Bakan Yardımcısı Polat: "Yanan alanlarla ilgili spekülasyonlar devam ediyor" Orman yangınlarına ilişkin her sezon basın ve sosyal medya üzerinde spekülasyonlar yapıldığı ifade eden Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Albülkadir Polat, orman alanlarının anayasa ile korunduğunu hatırlattı. Ayrıca Bakan Yardımcısı Polat yurt genelinde gerçekleştirilecek olan “Orman Benim” kampanyasına vatandaşları davet etti. Bir dizi ziyaret kapsamında Denizli’ye gelen Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Abdülkadir Polat, Denizli Orman Bölge Müdürlüğünü de ziyaret etti. Şube müdürleri ve personel ile selamlaşan Bakan Yardımcısı Polat, ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. 25 binden fazla ateş kahramanlarıyla yeşil vatanda gece gündüz demeden mücadeleyi sürdürdüklerini ifade eden Bakan Yardımcısı Polat, orman yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı, yüzde 10’unun ise doğa olaylarıyla gerçekleştiğini hatırlattı. Orman yangınlarına müdahale eden ekip ve araç sayılarını paylaşan Bakan Yardımcısı Abdülkadir Polat, “105 helikopterimiz, 26 uçağımız ve 14 İHA’mız mevcuttur. Yer unsurlarımız ise arazözlerimiz, iş makinalarımız ile 5 bin adeti bulmuştur. 25 ülkenin orman yangın görevlilerini Antalya’da Uluslararası Yangın Eğitim Merkezimizde eğitiyoruz. Orman gönüllüsü olmak için bize başvurmalarını, eğitim almalarını ve yangınlarda yararlı olmalarını istirham ediyorum. Orman gönüllerimiz sertifikalandırılarak özel statüyle orman yangınlarında görevlendiriliyor. Bunların sayısı ülke çapında 122 bin, Denizli özelinde 2 bin 600’e ulaşmış durumda” dedi. “Yanan alanlarla ilgili spekülasyonlar her sezon açıklanmasına rağmen devam ediyor” Yangın sezonunda yanan alanlara ilişkin sosyal medya ve basın aracılığıyla spekülasyonların sürdüğünü vurgulayan Bakan Yardımcısı Polat, “Sosyal medya ve basında yanan alanların yerine ne yapılacağı ile ilgili her sezonda açıklanmasına rağmen spekülasyonlar devam ediyor. Ranta kurban edileceği, otel yapılacağı, alışveriş merkezi yapılacağı her yangın döneminde dile getiriliyor. Oysa gerek anayasamız gerekse yasalarımızda açıkça belirtildiği gibi yanan orman alanında ağaçlandırma dışında hiçbir işlem yapılamaz” ifadelerini kullandı. “Hepinizi yarın Orman Benim kampanyasına davet ediyorum” Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan “Orman Benim” kampanyasına vatandaşları davet eden Bakan Yardımcısı Polat, ”Orman yangınlarına karşı Tarım ve Orman Bakanlığı olarak kampanya başlattık. Muğla merkezli 81 vilayette STK’larımızın, öğrencilerimizin, katılmak isteyen herkesin katılımıyla ormanlardaki yanıcı maddeleri orman dışına çıkarma organizasyonu yapılacaktır. Bu sembolik hareket bir farkındalık oluşturmak amacıyla gerçekleştiriliyor. Hepinizi yarın Orman Benim kampanyasına davet ediyorum. Vatandaşlarımızdan ormanlarda yangınlara sebebiyet verebilecek her türlü etkene karşı duyarlı olmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.