POLİTİKA - 18 Ocak 2018 Perşembe 13:29

MHP'li Yalçın: 'MHP-AK Parti ittifakının hedefi yüzde 70'

A
A
A
MHP'li Yalçın: 'MHP-AK Parti ittifakının hedefi yüzde 70'

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP-AK Parti ittifakının kurulduğu takdirde yüzde 70'lik bir kitleye hitap edeceğini söyledi. Yalçın, CHP ile HDP'nin gizli olarak ittifak yaptığını belirterek, "İktidarı tenkit edeceksek biz ederiz, oturup Amerikan veya İngiliz elçisiyle bunu yapmayız. 4 Kasım 2019'da kapıya kimin tabela asacağını göreceğiz" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İhlas Medya Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın Gündem Özel programına konuk oldu. Yalçın, Afrin operasyonundan terörle mücadeleye ve MHP-AK Parti ittifakına dair gündeme ilişkin Yaşar'ın sorularını yanıtladı. Irak ve Suriye konularında ciddi anlamda tedbir alınmasını isteyen bir siyasi hareket olduklarını kaydeden Yalçın, “Terör örgütü yuvalarının bu bölgeden Türkiye’ye intikalinin mutlak suretle engellenmesi gerektiğini, bataklığın kurutulması gerektiğini sıklıkla dile getirdik. Çok erken bir dönemde bir güvenlik hattı oluşturularak gerek göçle gelenlerin Türkiye içerisine çok zarar vermeden sınırlarının ötesinde ağırlanmasını, orada ihtiyaçlarının giderilmesini, insani anlamda her türlü ihtiyaçlarının giderilmesini teklif olarak aylar önce getirdik. Kendi sınırımızın içinde değil de mağdur olan Suriye ve Iraklı insanlarımızı o bölgede uydu küçük kentler, yaşayabilecekleri yerler oluşturmak suretiyle oralarda konuşlandırmak. Bunun ne faydası olacaktı? Sizin içerideki sosyal hayatınıza, yapılanmanıza zarar vermeyecekti. Türkiye’nin hoşgörüsü herkes tarafından takdir edilir ama orada onların güvenliğini sağlayarak karınlarını doyurduğunuzda problem çözülene kadar hiç kimsenin zarar görmeyeceği bir güvenlik kuşağı ortamı oluşacaktı. Bu aynı zamanda sizin sınırlarınızı da güvenlik altına alabilecekti. Bir dönem sınırlarımız delik deşikti. DEAŞ istediği gibi elini kolunu sallayarak girebiliyordu. Şu anda bunun da tedbirleri alındı. Bunu erken yapabilseydik bugün sıkıntılarımız çok daha aza inerdi” diye konuştu.

"MGK kararları MHP’den destek görecektir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında dün toplanan MGK toplantısında alınan kararların isabetli ve son derece doğru olduğunu kaydeden Yalçın, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Bu tavsiye kararların Bakanlar Kurulu tarafından da idrak edilmiş olması ayrı bir sevindirici olaydır. MHP, MGK’nın bölgeyle aldığı, tespit ettiği tavsiye kararları doğru buluyor. Hükümetin bu kararları alıp, kendi politikalarının paralelinde bir takım tedbirler alması MHP’den destek görecektir. Bu konuda kimsenin şüphesi yok, çok netiz. Herhangi yoruma gerek duymayacak şekilde açıklamalar yaptık. Terörün bitmesi lazım. Bu ülkede eğer biz 15 Temmuz travması sonrasında normalleşmeyi istiyorsak, FETÖ terörünün, PKK terörünün ve diğer terör örgütleri bitene kadar MHP, gereken her türlü desteği vermeye hazırdır.”
İhlas Medya Ankara Temsilcisi Yaşar’ın, “Afrin’e operasyon neden yapılmalı? MHP olarak Afrin operasyonunu niye destekliyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Yalçın, “Sadece Afrin değil, diğer tarafta Kobani, Irak’a kadarda uzatabilirsiniz. Çok tehlikeli terör unsurları belli yerlerde yuvalanmış durumda. Sınırlarınızın dibinde terör örgütü yapılanması meydana geldiğinde o sizin güvenlik meseleniz olur. Birinci ve temel sebep budur. Bu noktadan hareket ettiğinizde Türkiye’nin, sınırın hemen dışında da olsa oradan gelen bütün tehlikeleri bertaraf etmek gibi bir mecburiyeti vardır. Daha düne kadar Barzani üzerinden bir Kürt devleti yapılanması çabası sarfedildi. Referandum ve referandum sonrasında özellikle Türkiye’nin başı çekerek oynadığı rol, daha sonra İran’ın devreye girmesi bunu atıl bir hale getirdi ama bitmedi. Bu oluşum, bugün itibariyle hemen sınırlarımızın altında bir terör örgütü kuşağı oluşturmaya başladı” ifadelerini kullandı.

"Türkiye devletinin dış politikasında ısrarlı davranması noktasında iktidarla aynı fikirdeyiz"

"Afrin, terör örgütlerinin yuvalandığı, PYD, YPG’nin mekanı haline gelmiş bir coğrafya" diyerek sözlerini sürdüren Yalçın, "Eğer bu coğrafya kendinin hemen batısındaki ve doğusundaki Münbiç ile birlikte hiçbir problem olmaksızın birleştiği andan itibaren sizin güneyinizde terör örgütünün kurduğu bir ordu ve o ordunun yapılandıracağı bir devletçik meydana gelir. İkinci sebep de budur. Böyle bir yapılanma Türkiye tarafından kabul edilemez. Bunun arkasında ABD var. ABD bugüne kadar bize stratejik ortak derken son yıllarda artık bu ortaklığından vazgeçtiğini görüyoruz. YPG, PYD ve PKK’ya silah yardımı yapan, orada bir devlet oluşumuna ön ayak olan bir müttefik görüyoruz. ABD artık politikasını değiştirdi. Daha önce stratejik ortak, müttefik bizdik. Bugün petrol havzaları üzerinde oturan bu terör örgütü üyelerini tercih etti. Bu Orta Doğu’nun bugüne kadar ki makus talihinden istifade eden bir anlayış. ABD şimdi dünyanın jandarması rolüne ve enerji kaynakları üzerinde oturan her insanı kendine müttefik kılmak suretiyle bölgede hakimiyetini sağlıyor. Onların bu denli mücadeleci tiplerine rağmen Türkiye’nin kendi coğrafyasına sahip çıkarak politika üretmesi memnuniyet verici bir şey. Dün geceden itibaren ABD yetkililerinden gelen seslerin biraz daha ılımlı bir şekle dönüştüğünü görüyoruz" dedi. 

Pentagon-CIA-Trump cephesinde ayrı sesler olduğunu da dile getiren Yalçın, "Son seçimden sonra sanıyorum ABD kendi iç sıkıntılarını bir türlü çözemedi. Bundan sonraki süreçte de çözemeyeceğe benziyor. Bizim ABD'ye tavsiyemiz dünyanın iç işlerine, meselelerine burunlarını sokmamaları gerekir. Bizim coğrafyamızda ne işler var, buraya kadar gelip yeni oluşumlar kurmak ve zenginlikleri sömürmek Batılıların genlerinde var. Türkiye sert çıkıyor diyenlere şunları söylemek lazım, sizin bu bölgeyle ilgilenmeyip sert çıkmayıp, politikalarını sahiplenmediğiniz, arkasında durmadığınız takdirde Afrin'den veya Münbiç'ten doğacak her tehlike kendi sınırlarınız içine geçer. Siz Afrin'i kontrol altına alamıyorsanız, tehdit unsuru olarak barındırmaya devam edecekseniz Afrin'in hemen karşısındaki Hatay sıkıntıya girer veya Münbiç'in karşısındaki Gaziantep, Kilis sıkıntıya girer. Kıyı illerimizi güvenlik altında tutacaksak bu bölgeyle ilgilenmek zorundayız. ABD ne kadar baskıcı davranırsa davransın, Türkiye devletinin dış politikasında ısrarlı davranması noktasında biz iktidarla aynı fikirdeyiz. Münbiç Fırat'ın hemen batısında oranın da temizlenmesi lazımdı ama bugüne kadar bu yapılmadı. Afrin şuanda tehlike arz ettiği için Türkiye haklı olarak oranın üzerine gidiyor. O mesele hallolduktan sonra güneydeki tehlikenin tamamen bertaraf edilebilmesi için tüm bu yerleşim yerlerinin de ÖSO'ya veya Suriye devletini kurmayı hak edenlere teslim edilmesi lazım. Bu noktada Rusya da, İran'da, Türkiye'de gerekeni yapmak zorunda" şeklinde konuştu.

"Ana muhalefet partisi dellendi"

Yaşar, CHP'nin Türkiye'nin Suriye politikalarına yönelik sert eleştirileri de sordu. "Ana muhalefet partisi dellendi" diyen Yalçın, CHP'nin siyaset üretmediğini, her konuya farklı bir menzilden baktığını dile getirdi. CHP'nin Suriye meselesinde milli bir bakışı yakalayamadığını ifade eden Yalçın, "Milletin yanında olmak büyük bir marifettir. İttifakın yol haritasını referandumda 51 buçuk oyu vererek millet çizdi, bunu isteyen milletin kendisi. Biz yaklaşık 50 yıllık bir partiyiz, kendi tabanımızın görüşlerini iyi biliyoruz. AK Parti'ye de MHP'ye de oy veren seçmen ittifakı kabullenmiş, bizden öndeler zaten. Biz tabanın yönlendirmesiyle böyle bir işe giriyoruz. Sadece Suriye meselesinde değil, milli meselelerin tümünde iktidar yalnız bırakılıyor, bırakılmaması gerekir. Yeri geldiğinde doğruları elbet söyleyeceğiz ama dış politikada üstüne gidilen bir ülkenin yanında onların mı yanında yer almalıyız. İktidarı tenkit edeceksek biz ederiz, oturup Amerikan veya İngiliz elçisiyle bunu yapmayız. Bu MHP'nin geleneğinde yoktur, aynı anlayışı CHP'nin de göstermesi gerekir. Gösterememesinin nedeni sözcülerinin her birinin ayrı bir ses çıkarması, olaylara çok farklı bakması. Bu durum ana muhalefetin 2019'da büyük bir darbe yiyeceğini gösteriyor. Bize ittifak yaptık diye 'kapıya kilidi vurdunuz' dediler ya, 4 Kasım sabahı 2019'da kapıya kimin tabela asacağını göreceğiz, hatta o tabelayı halk asacak" ifadelerini kullandı.

"İttifak yüzde 70'lik bir kitleye hitap edecek"

Yaşar'ın "OHAL uzatılmalı mı?" sorusunu "FETÖ'nün tamamen ayıklandığını iddia edebilir misiniz?" sorusuyla cevaplayan Yalçın, sıkıntılar bertaraf edilmeden OHAL'e kafayı takmanın yanlış olduğunu vurguladı. OHAL'in halk üzerinde sıkıntılı bir hali olmadığını belirten Yalçın, "Bu tedbirin kaldırılmaması gerekir, yeni gelen teklife de desteğimizi vereceğiz. Kılcal damarlarımıza kadar girmiş bir terör örgütü var. Bunu tamamen temizlememiz, temizlerken de masum vatandaşı rahatsız etmememiz gerekir. Meclis'te Seçim Yasası, seçim ittifakı ve seçim sistemini dört başı mamur bir şekilde yerli yerine oturduğu takdirde 2019'da büyük değişimi rahat bir şekilde gerçekleştireceğiz. Türkiye'de bir sistem değişikliği yaşanıyor, bu önemli değişikliğin oturması lazım. Diğer yandan halkın desteğini arkanıza almalısınız. Aynı gün Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırken Meclis seçimi de yapılacak. İttifak ile girdiğiniz takdirde büyük bir destek alacaksınız. İttifak kurulduğu takdirde yüzde 70'lik bir kitleye hitap edecek. Bu ülkede yüzde 66 ortanın sağında muhafazakar, milliyetperver bir kesim vardır, diğer 34'ü de ortanın solundadır. Bu 66'lık oran ülkenin içinde bulunduğu durumla yüzde 70'lik hitap edilebilir bir kitle ortaya koyuyor. Ne kadarı ikna edilebilir sahaya inildiğinde görülecek bir konu" değerlendirmesinde bulundu.

"CHP ve HDP, MHP'nin çıkışından rahatsız"

CHP'nin 2019 ikinci tur oyunlarının bozulduğunu belirten Yalçın, "Yüzde 48 buçuğu alamayacaklarını gördükleri için ana muhalefet partisi olmak üzere ve onun ruh ikizi HDP, MHP'nin bu çıkışından çok rahatsızlık duydular. Bir öngörü olarak tahmin ediyorum ki, mesele birinci turda biter. Arkadaşlarda onun sıkıntısı var. CHP, HDP ile iş birliği yapmıyor diyemezsiniz çünkü gerek Meclis'te anayasa görüşmelerinde, gerekse referandum öncesi çalışmalarda her ikisi de aynı paralelde yer aldı, ittifak halindeydiler. Hala kendi aralarında bir ittifak var ama halktan tepki görürüz diye gizleme gereği görüyorlar. Ana muhalefeti de anlamak lazım, terör uzantılı bir partiyle ittifak yapsa bir türlü, yapmaya bir türlü. Biz politikamızın ne olduğunu açıkça ifade ettik. Her şey sizin (medyanın) gözünüzün önünde oldu. Ana muhalefet partisinin yapacağı ne var; ya müstakil girecek yada ittikaf ile. Gizli saklı ittifak yapmalarına gerek yok, halk sizi değerlendirecek. 3 Mayıs 2019 itibariyle hepimiz bir elekten geçeceğiz. MHP bu çıkışı halktan yoksun bir çıkışla yapmıyor" yorumunda bulundu.

Yerel seçimler ve Kürt oyları 

Yerel seçimlerde ortak aday çıkarma ve milletvekili seçimleri hakkında da bilgi veren Yalçın, "Yerel seçimlerle alakalı konuşulmuş bir şey yok, bu konuda liderler karar verir. Bu konuda liderler ittifakın yolunu açalım mı açmayalım mı konusunu görüştü ve açılmasına karar verildi. Şuanda ekipler onun tanzimi ile ilgileniyorlar, çünkü bazı yasa değişiklikleri yapmak durumundasınız. Milletvekilleri seçimleri konusunda ise biz cumhur ittifakı formülünü ortaya atarken Genel Başkanımızın söylemi ile 'her partinin altında kendi listesi olsun' ittifakın iki oyu ile o liste değerlendirilsin istedik. 2019'da bu sistem dört başı mamur bir şekilde siyasi ve sosyal hayatımıza hükmetsin istiyoruz. 2019'daki geçişin yumuşak olması lazım. Bu kapsamda ortaya ortak bir akıl çıkaracağız" dedi. 

Yaşar, Kürt oylarının düşeceği yönündeki iddiaları da sordu. Yalçın, konuyu örneklerle masaya yatırdı. Merhum Başbuğ zamanında onun ağzından veya yönetici kadrosu içinden Kürt vatandaşın aleyhine söylenmiş bir söz bulsunlar. Hasip Kaplan kadar da değil, onun yarısı nispetinde ağır bir söz bulsunlar. Veya Devlet Bahçeli'nin Genel Başkanlığı süresince böyle bir politikası olmuş mu bana onu çıkarsınlar, MHP'nin seçim beyannamelerinde böyle bir yaklaşım var mı? Tam tersi Kürt dediğiniz biziz. Bizim bakışımız bu. İspatı olarak Güneydoğu Anadolu'da biz bir çok vekil çıkardık. Bunu çıkaranlar ittifakı çekemeyenlerdir ve bozulması için yapılan çabalardır. Kürt kökenli vatandaşlarımız bu ülkenin eşit vatandaş bizim kardeşlerimizdir" mesajını verdi.

Kaftancıoğlu'nun tweetleri 

Batuhan Yaşar son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da AK Parti grubunda sert bir dille eleştirdiği CHP'nin yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun tepki çeken tweetleri hakkında Yalçın'a görüşlerini sordu. Böyle bir şahsiyetin ana muhalefetin bir parçası olmasının korkunç olduğunun altını çizen Yalçın, tweetleri "büyük bir facia" olarak değerlendirdi. Yalçın, "Dine, insanın namusuna saldırdığı yerler var. Bu şahsiyetin partinin içinde bulunması partinin savrulmasının işaretidir" dedi.  

Yağmur Yıldız - İlker Turak- Ömer Çetin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Başkan Günel’den Kuşadasıspor taraftarına getirilen yasakla ilgili açıklama İzmir Valiliği, yaptığı İl Spor Güvenlik Kurulu Toplantısı’nda, Kuşadasıspor ile Bornova 1877 arasında bugün oynanacak Play-Off maçına, ‘güvenlik’ gerekçesiyle siyah-beyazlı kulübün taraftarlarının alınmamasına karar verdi. Bunun üzerine bir açıklama yapan Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, “Kuşadasıspor taraftarlarının en doğal sportif hakkının gasp edildiği bu kararın acil olarak geri çekilmesini talep ediyoruz” dedi. Başkan Ömer Günel’in açıklaması şöyle: “Bugün saat 20.00’de Kuşadasıspor ile Bornova 1877 futbol kulüpleri arasında Bornova Aziz Kocaoğlu Stadı’nda oynanacak Play-Off maçına, Kuşadasıspor taraftarlarının alınmayacağını üzülerek öğrendik. İzmir Valiliği İl Spor Güvenlik Kurulu Toplantısı’nda ‘güvenlik sağlanamayacağı’ gerekçesiyle alınan bu yasak, büyük bir hezeyan içinde alınmış yanlış bir karardır. Bu karar centilmence mücadele ederek, kazanma ya da kaybetme şansı elinden alınmak istenen Kuşadasıspor’un peşin mağlubiyetine imza atmaktan öteye geçmeyecektir. Peşin niyet okuyarak güvenlik kaygısı ile alınan ve Kuşadasıspor taraftarının en doğal sportif hakkının gasp edildiği bu kararın acil olarak geri çekilmesini talep ediyoruz. Kuşadasısporlu taraftarlarımızın centilmenlik içinde takımlarını destekleyeceklerinden hiçbir şüphemiz yoktur. İzmir Valiliğimizin, bu konuda alınan yanlış karardan dönmesini ve bu akşamki maçta Kuşadasısporlu taraftarlarımızın tribünlerde hak ettiği yeri almasını bekliyoruz"
İstanbul Kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış’ın yargılanmasına devam edildi MİT ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün ortak operasyonuyla yakalanan ve FETÖ’nün sözde üst düzey yöneticileri arasında olduğu iddia edilen kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış’ın yargılanmasında devam edildi. Mahkeme, Kamış’ın cezaevi koşullarında kalmasında sakınca olup olmadığına ilişkin rapor aldırılmasına karar verdi. Hakkında yakalama kararı bulunurken Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün ortak operasyonuyla bir rezidansta yakalanan ve FETÖ’nün sözde üst düzey yöneticileri arasında olduğu iddia edilen kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış’ın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuklu sanık Mehmet Kamış ile avukatı hazır bulundu. Duruşmaya Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) avukatı da katıldı. "Zaman Gazetesi’ne geçtiğim zaman sanığın idareci olduğunu duymuştum’’ Duruşmada tanık olarak dinlenen Asif Parıldar, sanık Kamış’ı lise yıllarından tanıdığını söyleyerek, "2014 yılında Zaman Gazetesi’ne geçtiğim zaman sanığın idareci olduğunu duymuştum. Ben orada çalışırken sadece ayaküstü selamlaşmıştık, muhabbetimiz oldu. Bunun dışında çok detaylı bir bilgim yok’’ dedi. "Benimle ilgili yakalama kararı da çıktığını duyunca adil yargılanamamaktan ve kötü muameleden korktum’’ Duruşmada savunma yapan sanık Kamış ise, "Ben 2015 yılının Ekim ayında gazeteden ayrıldım. 2009’dan 2015 yılına kadar çıkan gazeteyi denetlemekle görevliydim ben. Çıkardığımız gazeteyi her gün Basın Savcılığına gönderirdim, onlar da denetlerdi. Gazeteden ayrıldıktan sonra yerime hemen birini bulamadıkları için künyede bir süre daha benim ismim geçti. Gazeteciliği bıraktıktan sonra hakkımda dava açıldı. Darbeden sonra ve ortalığın son derece karışık olduğu dönemde hakkımda dava açıldığı için işin doğrusu korktum. Benimle ilgili yakalama kararı da çıktığını duyunca, adil yargılanamamaktan ve kötü muameleden korktum. Bu yüzden hem yakalanmadım hem de teslim olmadım. Hiçbir örgütle, kanun dışı hiçbir oluşumla işim olmadı. Kimseden açık veya kapalı talimat almadım, bütün kutsallarım üzerine yemin ederim’’ şeklinde konuştu. Duruşmada görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. Cezaevi koşullarına uygun olup olmadığına ilişkin rapor alınacak Sanık avukatı ise, müvekkilinin tansiyon rahatsızlığının olduğunu belirterek, tahliyesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın 7 yılı aşkın zamandır yakalamalı olmasını, yakalanış şeklini ve kaçma şüphesini de dikkate alarak tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, sanığın bulunduğu cezaevine yazı yazılarak sanığın en yakın hastaneye sevk edilip, cezaevi koşullarında kalmasında sakınca olup olmadığına ilişkin rapor aldırılmasına hükmederek duruşmayı erteledi.
Erzurum Erbakan: "Mutlaka bir anayasa değişikliği yapılacaksa, mevcut başkanlık sistemi iyileştirilmelidir” Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, mutlaka bir anayasa değişikliği yapılacaksa mevcut başkanlık sisteminin iyileştirilmesini savunduklarını söyledi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Anadolu’da devam ettirdiği gezi programları çerçevesinde Erzurum’un Horasan, Köprüköy ve Pasinler ilçelerini ziyaret etti. 14 Mayıs seçimlerinde Yeniden Refah Partisi’nden Nevzat Karasu’nun kazandığı Köprüköy Belediyesini ziyaret eden Erbakan, burada gündeme dair açıklamalar yaptı. Erdoğan-Özel görüşmesi İktidarla muhalefet arasındaki görüşmelerin veya diğer siyasi partiler arasındaki görüşmelerin, diyaloğun faydalı olacağını her zaman ifade ettiklerini belirten Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Bu müzakere yolunun karşılıklı fikir alışverişinin, diyalog yolunun her zaman açık tutulması faydalı olur. Bu bakımdan inşallah bu görüşmenin de hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Ancak diğer taraftan tabii bu anayasa konusunun son derece fazla bir şekilde aslında gündemde tutulduğunu da ifade etmek isterim” şeklinde konuştu. “Mevcut anayasa ile de sorunlar çözülebilir” Ülkenin en önemli probleminin yoksulluk ve enflasyon olduğunu vurgulayan Erbakan, “Borç ve faiz ekonomisidir. Ehliyet ve liyakat noktasında yaşanan problemlerdir. Ve aynı zamanda adaletsizliklerdir. Bunların düzeltilmesi için mevcut anayasa bizim elimizi kolumuzu bağlamıyor. Bu mevcut anayasayla da bu problemlerin üstesinden gelecek adımlar atılabilir. Gerekirse anayasa değişmeden gerekli kanunlar düzenlemeler yapılabilir. Ve bu mevcut düzen içerisinde de çok önemli adımlar atılarak millete rahat nefes aldırılabilir. Bunun en güzel örneği 54. hükümette merhum Erbakan Hocamızın başbakanlığı dönemidir. 11 ayda bırakın anayasayı bir kanun bile yapmaya vakit kalmadan neredeyse. Ama Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti oldu. Denk bütçenin yapılması, faizden ülkenin kurtarılması, milletin dar gelirinin alım gücünün, refah seviyesinin arttırılması. Bütün bunlar yine mevcut anayasayla, anayasa değişikliği olmadan da yapılabilir. Bu nedenle bu konunun üzerine çok fazla düşülüyor” diye konuştu. “Demokratikleştirilmiş bir başkanlık sistemine geçilebilir” Mutlaka bir anayasa değişikliği yapılacaksa başkanlık sisteminin, mevcut başkanlık sisteminin iyileştirilmesini savunduklarını anlatan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Gerekli yerlerinin düzeltilmesi ve demokratikleştirilmiş bir başkanlık sistemine geçilmesi, yani meclisin güçlendirildiği ve kuvvetler ayrılığının tahkim edildiği bir yeni anayasa, bir yeni sistem getirilebilir” diye konuştu. “Üretime, istihdama ve ihracata odaklı bir ekonomi” Yeniden Refah Partisi olarak yıllardır söyledikleri borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine üretime, istihdama, ihracata odaklı bir ekonomi modeline geçilmesini savunduklarını söyleyen Erbakan, sözlerine şöyle devam etti, “Tüm bu şartlar altında anayasa değiştirildiği zaman milletin dertlerine derman olabilecek miyiz? Veya anayasa değiştirmeden de bu dertlere derman olabilir miyiz? Buna geçersek bu milleti kurtarırız. Yani gider kalemleri faiz canavarı olan kur korumalı mevduat canavarı olan kamudaki israf olan ve aynı zamanda imtiyazlı holdinglere haksız kaynak aktarımı olan bu dört tane canavardan kurtulmak ve milli kaynak paketleriyle kaynak üretmek, denk bütçeyle kamuda israfı önleyerek ve kaynak üreterek devleti faiz canavarından kurtarmak, imtiyazlı holdinglere haksız kaynak aktaran hortumları kesmek, paylaşımda adaleti sağlamak ve bütün bu elde edilecek imkanlarla tasarrufla, milli kaynak paketleriyle ya da faizden kurtarılan imkanlarda yine 54. hükümette Milli Görüş’ün yaptığı gibi çiftçimize, köylümüze, küçük esnafımıza, işçiye, memura, emekliye refah seviyesi artışı sağlamak. Alım gücü artışı sağlamak. Asıl uğraşılması gereken, asıl gündemde tutulması gereken konu ve tabii ki asıl acil bir şekilde çözülmesi gereken konuda budur. Paylaşımda adalet sorunudur. Anayasa değişikliğinden önce bizim aslında bu sorunlara çözümler bulmamız lazım.”