POLİTİKA - 14 Aralık 2019 Cumartesi 12:55

MHP’li Yalçın’dan yeni kurulan partilere tepki

A
A
A
MHP’li Yalçın’dan yeni kurulan partilere tepki

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı E. Semih Yalçın, uluslararası aktörler kendilerine yeni piyonlar, yeni maşalar, bendeler ve taşeronlar bulmuş, günün dinamiklerine uygun cambazlar yetiştirerek bellerine ip bağladıklarını belirterek, “Pensilvanya’dan esen rüzgârların kaldırdığı yapraklar, topraklarımızda esen Cumhur İttifakı fırtınasının önünde sürüklenip savrulacaktır” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, “MHP’nin üstlendiği tarihî misyona dair” yaptığı yazılı açıklamada, küresel aktörlerin Türkiye’de kamuoyunu yönlendirme ve iç siyaseti yeniden dizayn etme çabalarının gündemi belirlediği son günlerdeki tartışmalarda, MHP’den sık sık söz edildiği ve fırsattan istifade eski kirli defterlerin açıldığı gözlemlendiğini vurgulayarak “Dün bir televizyon kanalında gazete manşetleri değerlendirilirken; Türkgün’ün gündem paralelinde attığı “Aynı senaryo aynı oyun!” manşeti de masaya yatırılmış, konu 57. hükümet döneminde olup bitenlere geldiğindeyse programa katılan gazeteci Ali İhsan Karahasanoğlu, MHP hakkında içinde biriken erik kurularını ortaya dökmüştür.

MHP muarızlığından beslenen gazetecilerden biri olan Karahasanoğlu’nun; gerek 57. hükümet dönemiyle, gerekse sonrasıyla ilgili isabetsiz ve yanlı değerlendirmelerinde; FETÖ’nün yol açtığı bilgi kirliliğiyle dolu çöp kutusu gibi bir hafıza, mahvolmuş karışık bir zihin, hakka tecavüzden sabıkalı kapkara bir vicdan sırıtmaktadır.
Evvelce yüzlerce kere tekrarlanmış ve kamu vicdanına sinmiştir ki 57. hükümet, geçmişte Türkiye’nin egemenlik haklarını çiğneyen dış müdahalelerle uluslararası ölçekteki manipülasyonlara karşı çıktığı ve bağımsızlık yanlısı politikalar takip ettiği için dağıtılmıştır. O dönemde 57. hükümetin ayakta kalması ve ülkenin bir siyasi belirsizliğe sürüklenmemesi için MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcısı sıfatıyla elinden gelen azami gayreti göstermiştir. Ancak gerek koalisyon ortaklarının oyuna getirilmesi ve gerekse küresel aktörlerin taşeronu olan Kemal Derviş’in birinci ortak DSP’yi bölüp ve yeni bir parti kurmak için içerideki kifayetsiz muhterisleri tahrik etmesi sonucu, hükümete güven sarsılmış, koalisyon daha fazla yürüyememiştir. 57. hükümet Türkiye’nin istikrarına göz dikenler tarafından parçalanmış ve alınan ekonomik tedbirlerin meyvesi toplanamadan da iktidardan inmiştir” ifadesini kullandı.

MHP’nin, 2007’den itibaren Cumhurbaşkanlığı seçimi ve başörtüsü krizi gibi meselelerin çözümünde hep yapıcı ve eksikleri tamamlayıcı rol üstlenerek, Türk demokrasisinin dinamik unsurların engellemelerine takılmadan tıkır tıkır işlemesi için üzerine düşeni hakkıyla yerine getirdiğini hatırlatan Yalçın şöyle devam etti:
“MHP, Türkiye’ye dönük iç ve dış tehditler karşısında millî bilincin ve direncin kökleşip yerleşmesi için üstün gayret göstermiştir. Küresel aktörlerin bölgede ve ülkede döndürdüğü dolaplarla ilgili her dönemde hükümetleri ikaz eden MHP, tehditlere karşı devletin elini güçlendirmek için millî mutabakat zemini oluşması yönünde çaba sarf etmiştir. 15 Temmuz ihanet kalkışması sırasında ve sonrasında milletimizin gösterdiği destansı varlık ve bütünlük refleksinin temelinde, MHP’nin hem fikriyatının hem de siyasi duruşunun harcı inkâr edilemez. MHP’nin Türk siyasetinde oyun kurucu, dominant ama aynı zamanda yapıcı, birleştirici, kaynaştırıcı ve sorumlu siyasetinin Türkiye’ye getirisini tartmaya, elbette Karahasanoğlu gibi gazeteci müsveddelerinin mecali yetmez. Bugün Türk siyasi hayatında görünen odur ki uluslararası dolar baronları tarafından, küresel sermayenin yakın mazideki mutemet adamı Kemal Derviş’in birbirinden kötü, üçüncü, hatta beşinci sınıf kopyaları ve versiyonları birer birer sahaya sürülmeye başlamıştır. Dünyanın jandarmalığından bir türlü vazgeçmeyen ve Orta Doğu’da İngiltere’den devraldığı emperyalist misyonu sürdürme çabası içindeki ABD de, bölgenin bu en önemli ülkesini avucunda tutmak için 2009’dan itibaren Türkiye’de iç siyasete yön verme çabalarını hızlandırmıştır. Tesadüf olmasa gerektir, bugün Ak Parti’de “bir bölen” güruhundan Ali Babacan’ın arkasındaki cambaz oynatıcısı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı iken; 2009’da sözde Kürt meselesi için iyi şeyler olacağını ilan etmiş, ardından da açılım ve çözüm adı altında çözülme süreci başlatılmıştır. Şükür ki milletimizin feraseti yanında maşeri vicdanın sesi ve millî egemenliğimizin, varlık azmimizin gönüllü bekçisi olan MHP’nin tavizsiz, kararlı ve sağlam politikalarının da katkısıyla bu kirli süreç başarısızlığa uğratılmıştır.

Başını ABD’nin çektiği küresel aktörler, aynı dönemde FETÖ’yü devreye sokmuş; bu kanlı örgüt, millî direnişin merkezindeki MHP’yi ele geçirmeye çalışmış ama başarılı olamamıştır.”

Tarihin tekerrür ettiği tezinin şüphe yok ki büyük ve acı tecrübelerin sonucunda ortaya atıldığını kaydeden Yalçın, “Türk siyasetinin bugün arz ettiği hazin manzara da göstermektedir ki tarih tekerrür etmekte, 2023 küresel güç vizyonuna doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye’nin önünü kesmek için yeni senaryolar sahneye konmaktadır. Uluslararası aktörler kendilerine yeni piyonlar, yeni maşalar, bendeler ve taşeronlar bulmuş, günün dinamiklerine uygun cambazlar yetiştirerek bellerine ip bağlamıştır. Sahneye yeni partiler, yeni oluşumlar çıkmaya başlamış; kendilerinde “gelecek” vehmeden bir takım yalancı pehlivanlar “yapraktan kispetler” giyinmeye başlamıştır. Pensilvanya’dan esen rüzgârların kaldırdığı yapraklar, topraklarımızda esen Cumhur İttifakı fırtınasının önünde sürüklenip savrulacaktır.

Geçmişte sayısız örneği görülmüştür, millet ana gövdeden kopan dalları odun niyetine sobaya doldurmuş, serseri rüzgârların savurduğu yaprakları da faraşa doldurup çöpe atmıştır.
Atalarından miras kalan kültür ve medeniyet birikiminin ufkunda, ülkesinin güneş gibi yükselişine ve geleceğine göz dikenleri, Türkiye’nin büyük yürüyüşünü durdurmak isteyenleri, bizzat millet etkisiz hâle getirecektir.

Milletimiz, kendi kaderinin havada uçuşan yapraklarla aynı akıbete uğramasına geçmişte izin vermemiştir; bugün de, gelecekte de vermeyecektir.

Hep hatırlatıyoruz, bir kez daha hatırlatalım: Cumhur İttifakı sıradan bir siyasi çıkar işi birliği değil, Türkiye’nin yarınlarına göz dikenlerin kirli emellerinin boşa çıkarılması, 2023 hedeflerine kazasız belasız ulaşılması için millî mutabakat zemininde oluşturulmuş bir kader ortaklığıdır. MHP’siz Meclis hayalleri kuran bahtsızlara da diyeceğimiz şudur:

Böylesi rüyalara yatanlar kâbuslarla uyanmış, MHP’ye geçmişte kabir yeri öngörenlerin mezarını bizzat millet kazmıştır. MHP, bugünlere kirli oyunları bozarak, alçakça tezgâhları dağıtarak gelmiştir. MHP; kuruluşundan beri üstlendiği tarihî misyondan asla vazgeçmeden, uğrunda mücadele ettiği değer ve ilkelerden asla kopmadan; Türkiye’ye dönük, milletimize yönelik hainane hesapları yıkmaya devam edecektir” değerlendirmesini yaptı.

 

    Bunlar Da İlginizi Çekebilir
    İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.