EĞİTİM - 24 Aralık 2018 Pazartesi 14:09

Milli Eğitim Bakanı’ndan ‘sistem değişikliği’ açıklaması

A
A
A
Milli Eğitim Bakanı’ndan ‘sistem değişikliği’ açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Hemen birkaç ay içerisinde sistemin tümüyle dönüştürülmesinin çok da rasyonel olmadığını düşünüyoruz. Ama hemen önümüzdeki aylar Ocak, Şubat, Mart aylarından itibaren çok somut çalışmaların ortaya konulduğunu göreceğiz" dedi.

Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan “Eğitime Bakış 2018 İzleme ve Değerlendirme Raporu”, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un katıldığı toplantıyla açıklandı. Bakan Selçuk, konuşmasında Eğitim Bir-Sen’in kurucusu Mehmet Akif İnan’ı rahmetle anarak, bu tür kuruluşların Türkiye için büyük bir kazanım olduğunu vurguladı. Selçuk, “Meslektaşlarımla birlikte olmak beni çok rahatlatıyor. Birlikte bir işi omuzluyoruz. Beraberce aynı maksada doğru yolculukta bulunuyoruz. Bu tür çalışmalar, izleme değerlendirme raporları sanıldığından çok değerli içeriklere sahip. Çünkü bizim MEB olarak ‘bazen göz kendini görmez’ ifadesinden hareketle dışarıdan değerlendirmelere son derece ihtiyacımız oluyor. Bu ihtiyacımızın çok ilkesel bir duruşla Eğitim Bir-Sen tarafından da karşılanıyor olması, 3 yıldır da meselenin ciddiyetle ele alınıyor olması çok sevindirici bir gelişme” ifadelerini kullandı.

İleriye dayalı eleştirel bir rapor yayınlamanın son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Bakan Selçuk, “Çünkü bu tür raporlar genel geçer ifadelerle işlerin iyi ya da kötü gittiğine dair etiketlemeler yapmak yerine bize daha bilimsel bir netice sağlıyor. MEB olarak bu tür raporların artmasını özellikle istiyoruz. Ben de bir akademisyen olarak veri elde etme konusunda Türkiye’de ne kadar güçlük yaşandığına defalarca şahit oldum. Buna şahit olmuşken MEB olarak bizim veri saklamamız mümkün değil. Biz bütün bu verileri fazlasıyla paylaşarak bu verilerden elde edilecek sonuçların politika önerilerine dönüşmesinin bizi ne kadar rahatlatacağının farkındayız. Bundan dolayı 2023 Eğitim Vizyonu’nda veriye dayalı yönetim veri temelli eğitim, öğrenme analitiği, eğitim analitiği gibi kavramları tekrar tekrar ifade etmemizin gerekçesini de ortaya koymuş bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

“UMUT VERİCİ BİR GELİŞME DİYE DÜŞÜNÜYORUM”

2023 Vizyonu’nda yaptıkları hazırlıklar içerisinde Eğitim Bir-Sen’in daha önce yaptığı raporları, değerlendirmeleri dikkate aldıklarını ifade eden Bakan Selçuk, şöyle konuştu:

“Eğer veriye dayalı yönetim, veriye dayalı değerlendirme, veriye dayalı izleme gibi konular üzerinde daha fazla durma imkanımız olursa birkaç sene içerisinde Türkiye’nin okul bazlı, ilçe bazlı, il bazlı bütün verilerinin çok daha evrensel kodlara dayalı olarak ortaya konulabileceğini de gösterecektir. Bu da umut verici bir gelişme diye düşünüyorum. MEB bana ne ya da sana ne kategorisi içerisinde bir değerlendirmede bulunmuyor. Burada yapılan bütün değerlendirmeler sendikanın hukuki ve ahlaki çerçevede yapması gerekenleri yapmasının alkışlanacak bir husus olduğunu da ifade etmekte yarar var. Ama Türkiye’de kimi zaman kimlik karmaşası, rol karmaşası gibi nedenlerden ötürü bazen herkes herkesin işini yapmaya çalışıyor. O zaman da bir anarşi doğuyor ve yanlış anlamalar da ortaya çıkabiliyor. Bize düşen zanla hareket etmemektir. Bize düşen bu meselenin özü, aslı neyse ona göre hareket etmektir. MEB’in de kendini ifade etmesi noktasında daha nesnel ölçütler kullanması ve kendimizi ifade etmesi noktasında daha açık bir tavır ortaya koymamız önemli.”

"2023 VİZYONU ÖĞRETMENİ VE ÖĞRETMENLİĞİ ÇOK BOYUTLU ELE ALMAYI ÖZELLİKLE TERCİH EDİYOR”

2023 Vizyonu’nda da her belgede olduğu gibi eksikliklerin, fazlalıkların olduğunu kaydeden Bakan Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti:

“Raporun canlı bir muhteva olması bizim açımızdan önemli. Sürekli olarak olagelen durumlara ve hadiseye göre kendimizi pozisyonlamamız ve çok daha akli davranmamız söz konusu olacaktır. 2023 Vizyon Belgesi’nin yapmak istediği birkaç temel girişim var. Biz muhakkak suretle insanla ilgili bir hususa felsefi bir zemin oturtmak zorundayız. Zemin olmazsa şekil olmaz ve zeminsiz yapılagelen bütün şekiller tekrar tekrar 1, 2, 3 demek zorunda kalırız. Bu da devamlılık arz eden bir başarı grafiği ortaya konulmasına mani olur. Bütün yapılagelen işlerin, eğitim sisteminin alt sistemlerinde yapılan bütün işlerin, her bir alt sistemde yapılan bir eylemin, işlemin diğer alt sistemleri nasıl etkilediğini simüle edilmesidir.

Yani biz okul öncesiyle ilgili okullaşma oranını arttırmak konusunda bir hedefe sahipsek norm kadro nasıl etkilenir, eğitim fakültelerindeki öğretmen yetiştirme nasıl etkilenir, bunun finansal boyutu nasıl etkilenir, fiziksel dijital altyapısı nasıl etkilenir bütün bu parametrelerin hepsini aldığımız her karar için yoklamak zorundayız. Bunu yoklamadığımızda aldığımız her karar ya da ürettiğimiz her yeni çözüm belli bir süre sonra yeni sorunumuz haline gelir. Fizibiliteyi çok önemsiyoruz. Yaptığımız bütün alt sistem eylemlerini bir matris üzerinde ilişkilendirme ihtiyacı duyuyoruz.”
“Öğretmenliği bir dünya nizamının inşası noktasında bazı rolleri olan öğretmenliği çok daha geniş bir çerçevede ele almak lazım” diyen Selçuk, “Öğretmenliği kaynağında öğretmen yetiştirmede nasıl düzenleneceği, öğretmenliği genel kültür hayatı bakımından nasıl değerlendirileceği, öğretmenliğin hizmet içi eğitim çerçevesinde nasıl şekillendirileceği bütün bunlar bizim çok daha kapsamlı bir bakışı zaruri kılan yaklaşım oluyor. 2023 Vizyonu öğretmeni ve öğretmenliği çok boyutlu ele almayı özellikle tercih ediyor” açıklamasında bulundu.

“YENİDEN BİR TASARIM, TASAVVUR YAPARKEN DAHA ÖNCE YAPTIKLARIMIZIN ÜZERİNE İNŞA EDİYORUZ”

Toplumda aile nasıl bir birimse okulun da eğitimde bir ana birim olduğunu belirten Selçuk, "Okul düzeyinde hem özerkleşme anlamında, hem karar süreçlerinin dinamiklerini yapılandırma anlamında, hem erişim anlamında yeni bir takım stratejiler ortaya koymaktır ve önümüzdeki süreçte çok kısa bir süre içerisinde okul profili anlamında ortaya koyacağımız yeni yaklaşımda bizim okulları rasyonel bir şekilde izleme ve değerlendirme imkanımızı sağlayacak. Okulların her birinin kendi fotoğrafını ve kendi geleceğini anlayabilme konusunda nesnel bir veri tabanı sağlamış olacak. Her bir alt başlık bir zincirin halkası gibi birbirine bağlı. Bu halkaların hepsini birlikte değerlendirmek zorundayız. Biz sadece bir iki işle uğraşalım gerisi daha sonraya kalsın demek gibi bir durumda değiliz. Yeniden bir tasarım, tasavvur yaparken daha önce yaptıklarımızın üzerine inşa ediyoruz. Tümüyle bir şeyi yıkıp da yerine bir şey koymuyoruz. Şimdiye kadar yapılan ve müteşekkir olduğumuz birçok güzel hizmetin üzerine neyi nasıl koyarızın peşindeyiz” dedi.

"HEMEN BİRKAÇ AY İÇERİSİNDE SİSTEMİN TÜMÜYLE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİN ÇOK DA RASYONEL OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"

Bakan Selçuk, şunları kaydetti:

“2023 Vizyonu’nun somut olarak hayata geçmesi için gereken zaman zaten 3 yıllık içerisinde ortaya konuldu. Neyin ne zaman yapılacağıyla ilgili çok somut hedefler var orada. Hemen birkaç ay içerisinde sistemin tümüyle dönüştürülmesinin çok da rasyonel olmadığını düşünüyoruz. Ama hemen önümüzdeki aylar Ocak, Şubat, Mart aylarından itibaren çok somut çalışmaların ortaya konulduğunu göreceğiz. Biz Türkiye’nin birikime ihtiyaç duyuyoruz. Biz çocuğu merkeze alarak öğretmenimiz için okul yöneticilerimiz için ilçelerimiz illerimiz için neler yapabiliriz bunları sürekli mutfakta sahada çalışan insanlarla değerlendiriyoruz. Asla merkezde oturup kararlar almıyoruz.her karar da öğretmen, yönetici, veliler, öğrencilerimiz bizim yanımızda birlikte kararlar alıp değerlendirmeler ortaya koyuyoruz.”

Konuşmasının ardından Yalçın, Bakan Selçuk’a hazırladıkları raporu takdim etti.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul GAİN Medya’ya operasyon: 3 kişi gözaltına alındı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘kara para aklama’ soruşturması kapsamında GAİN Medya’ya operasyon düzenlendi. Operasyonda 3 kişi gözaltına alınırken, GAİN Medya Anonim Şirketi ve Anahat Holding Anonim Şirketi’ne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyum olarak atandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheli Berkin Kaya’nın hesap hareketleri incelendiğinde çok sayıda ve yüksek tutarlı nakit yatırma ve çekme işlemlerinin bulunduğu, işlemlerin kaynağının anlaşılamadığı, şahsın SWIFT işlemlerinin yoğun olduğu ve yurt dışındaki bazı şirketlere yüklü miktarda para transferleri gerçekleştirdiği belirlendi. Şüpheli Kaya’nın ortağı olduğu firmalar incelendiğinde, bu ölçekte para transferlerini açıklayabilecek yeterli sermaye yapısı veya ticari faaliyetinin tespit edilemediği, hesaplarının yasadışı bahis ve dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanıldığına ilişkin çok sayıda istihbarat bulunduğu, hesaplarda dolaşan yüklü miktarların kaynağının da açıklanamadığı belirlendi. "Şirkete yaklaşık 450 milyon TL tutarında ödeme yapıldığı tespit edildi" Yapılan araştırmalar ve MASAK raporu doğrultusunda, 2020 yılında kurulan GAİN Medya Anonim Şirketi’nin yüzde 50 hissesinin 2024 yılında şüpheli Berkin Kaya tarafından devralındığı, bu devir öncesi ve sonrasında 19 Nisan 2024 ile 22 Ekim 2024 tarihleri arasında şirkete toplam 310 milyon TL nakit, 88 milyon TL havale/EFT ve 9 Ocak 2025’te 1 milyon dolar olmak üzere toplamda yaklaşık 450 milyon TL tutarında ödeme yapıldığı tespit edildi. 29 Kasım 2024 tarihli genel kurul toplantısında şirket sermayesinin 1 milyar TL’ye çıkarıldığı, sermaye artışının 380 milyon TL’den fazlasının ortakların şirketten alacaklarının sermayeye mahsubu yoluyla karşılandığı, şirket finansmanının büyük ölçüde yüklü nakit girişleri ve yurtdışı kaynaklı transferlerle sağlandığı anlaşıldı. Soruşturma kapsamında para hareketlerinin miktarı, sıklığı ve yöntemi itibarıyla ticari hayatın olağan akışına aykırılık taşıdığı değerlendirildi. "Suç gelirlerinin aklanmasına yönelik organize bir finansal yapı oluşturuldu" Öte yandan 12 Aralık 2024’te şüpheli Selahattin Aydın tarafından tek ortaklı ve 10 milyon TL sermaye ile kurulan Anahat Medya Anonim Şirketi’nin, GAİN Medya Anonim Şirketi’ni 22 Ocak 2025 tarihinde 450 milyon TL bedelle devraldığı, aynı tarihte nakit sermaye artırımına gidilerek sermayesinin 470 milyon TL’ye çıkarıldığı belirlendi. Anahat Medya Anonim Şirketi tarafından 28 Ocak 2025 ve 22 Ağustos 2025 tarihleri arasında GAİN Medya Anonim Şirketi’ne yaklaşık 1 milyar 76 milyon TL tutarında EFT ve havale işlemi gerçekleştirildiği, bu işlemlerin finansmanının Selahattin Aydın’ın hesabına yatırılan yüklü miktardaki nakit paralarla sağlandığı ve söz konusu tutarların kısa süre içerisinde GAİN Medya Anonim Şirketi’ne aktarıldığı anlaşıldı. İşlemler birlikte değerlendirildiğinde, suç gelirlerinin aklanmasına yönelik organize bir finansal yapı oluşturulduğuna dair kuvvetli şüphe bulunduğu soruşturma kapsamında belirlendi. GAİN Medya’ya TMSF kayyum olarak atandı Elde edilen deliller doğrultusunda, şüpheliler Berkin Kaya, Barbaros Reşat Gülcan ve Selahattin Aydın’ın yakalanması amacıyla İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince bugün eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 3 şüpheli de yakalanırken, suçtan elde edildiği değerlendirilen taşınır ve taşınmazlara el konuldu. İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen karar doğrultusunda ise GAİN Medya Anonim Şirketi, GAİN Studio Prodüksiyon Anonim Şirketi, GAİN Shorts Medya Anonim Şirketi, Anahat Holding Anonim Şirketi, Anahat Medya Anonim Şirketi, 3B Yazılım Teknolojileri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi ve Berton Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atandı.
İstanbul Robotik cerrahi genel cerrahide oyunun kurallarını değiştiriyor Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Camcı, robotik cerrahinin özellikle kalın bağırsak ve rektum kanseri ameliyatlarında cerraha hassasiyet, hastaya ise daha az hasar sunduğunu belirterek maliyetlerin düşmesiyle bu yöntemin gelecekte standart hale gelebileceğini söyledi. Son yıllarda hızla gelişen robotik cerrahi teknolojileri, genel cerrahi alanında önemli avantajlar sunarak ameliyat yöntemlerini dönüştürüyor. Yaygın inanışın aksine ameliyatların robot tarafından değil, cerrahın özel bir konsoldan robotik sistemi yönetmesiyle gerçekleştirildiğini belirten BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Camcı, bu yöntemin minimal invaziv yapısıyla hem cerrah hem de hasta açısından öne çıktığını vurguladı. "Gelecekte çok uzak mesafelerden ameliyat yapılması mümkün" Robotik cerrahinin kökeninin uzay çalışmalarına dayandığını belirten Prof. Dr. Camcı, astronotların uzayda karşılaşabileceği muhtemel cerrahi ihtiyaçlara çözüm üretme fikrinin zamanla günümüz ameliyatlarına taşındığını söyledi. Günümüzde konsol ile ameliyat masasının aynı odada bulunduğunu ifade eden Camcı, teknolojinin ilerlemesiyle gelecekte çok uzak mesafelerden ameliyat yapılmasının mümkün olabileceğine dikkat çekti. Robotik cerrahinin ilk olarak ürolojide, özellikle prostat kanseri gibi açık cerrahinin zor olduğu durumlarda kullanıldığını aktaran Camcı, dar anatomik alanlarda cerrahi aletlerin daha rahat hareket edebilmesinin bu yöntemi cazip kıldığını belirtti. Robotik cerrahinin morbiditeyi azaltarak hastaya daha az zarar verdiğini dile getirdi. "Daha hassas doku ayrımı ve sinir koruma imkânı sayesinde başarılı sonuçlar" Genel cerrahi alanında robotun özellikle kalın bağırsak ve rektum kanseri ameliyatlarında üstünlük sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Camcı, daha hassas doku ayrımı ve sinir koruma imkânı sayesinde başarılı sonuçlar elde edildiğini söyledi. Yemek borusu kanseri cerrahisinde de robotik yöntemin belirgin bir üstünlüğe sahip olduğunu ifade etti. "Rekabet ortamının oluşmasıyla bu maliyetlerin düşeceğini öngörüyoruz" Prof. Dr. Cemalettin Camcı, robotik cerrahinin teknik avantajlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Robotik cerrahi, cerraha üç boyutlu görüntü sunarak operasyon sahasını çok daha net görme imkânı sağlıyor. Robot kollarının insan bileğini taklit eden yedi serbestlik derecesi, dar alanlarda son derece hassas diseksiyon ve dikiş atmayı mümkün kılıyor." Cerrah konforunun da önemli bir kazanım olduğuna dikkat çeken Camcı, "Uzun süren ameliyatlarda cerrahın oturarak çalışabilmesi yorgunluğu azaltıyor, performansı artırıyor ve duruş bozukluklarının önüne geçiyor" dedi. Robotik cerrahinin maliyetine de değinen Prof. Dr. Camcı, "Yüksek maliyetler bugün için hastalar ve sosyal güvenlik kurumları açısından ciddi bir yük oluşturuyor. Ancak laparoskopik cerrahinin geçmişte yaşadığı süreci hatırlarsak rekabet ortamının oluşmasıyla bu maliyetlerin düşeceğini öngörüyoruz" ifadelerini kullandı. "Karın içi ameliyatların büyük bölümünün robotla yapılması sürpriz olmayacak" Geleceğe ilişkin değerlendirmede bulunan Camcı, "Maliyetlerin azalmasıyla robotik cerrahinin yaygınlaşması kaçınılmaz. Önümüzdeki yıllarda karın içi ameliyatların büyük bölümünün robotla yapılması sürpriz olmayacak. Hem cerrah hem de hasta konforu açısından robotik cerrahi zamanla vazgeçilmez hale gelecek" diye konuştu.
Erzurum Erzurum’da girişimcilik ekosistemine güçlü destek KOSGEB Girişimci Destek Programı kapsamında, Erzurum’da yenilikçi, inovatif ve katma değer odaklı üretim hedefiyle hazırlanan girişimci projeler jüri değerlendirmesine alındı. Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’nde düzenlenen Girişimci Seçmeleri Jüri Toplantısı, Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıya; Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu, KOSGEB Başkan Yardımcısı Fatih Gökyurt, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, KOSGEB Erzurum Müdürü Lütfullah Aktaş, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ender Cihantimur ile KUDAKA Genel Sekreteri Oktay Güven katıldı. 2025 yılının son jüri toplantısında, değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan toplam 6 proje dosyası ele alındı. Projeler; Ar-Ge ve inovasyon altyapısı, katma değerli üretim, ihracat potansiyeli ve sürdürülebilirlik kriterleri doğrultusunda jüri üyeleri tarafından detaylı şekilde değerlendirildi. Toplantıda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, girişimciliğin bölgesel kalkınmanın en önemli dinamiklerinden biri olduğunu vurgulayarak, KOSGEB desteklerinin teknoloji tabanlı iş fikirlerinin hayata geçirilmesinde ve girişimcilerin sürdürülebilir büyümesinde kritik rol üstlendiğini ifade etti. Yenilikçi projelerin doğru destek mekanizmalarıyla buluşturulmasının, Erzurum’da nitelikli üretim ve istihdamı artırması hedefleniyor.
Erzurum Curling ve Buz Hokeyinde çifte şampiyonluk Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu (TÜSF) tarafından Erzurum’da düzenlenen Curling ve Buz Hokeyi Kış Oyunlarında Atatürk Üniversitesi büyük bir başarıya imza attı. Kadın ve erkek takımlarıyla her iki branşta da şampiyonluğu göğüsleyen Atatürk Üniversitesi, ev sahipliği avantajını zirvede tamamlayarak en iyi şekilde değerlendirdi. Dört madalya birden geldi TÜSF tarafından organize edilen turnuvada Atatürk Üniversitesi sporcu kadroları üstün performans sergiledi. Curling Türkiye Şampiyonasında kadınlar kategorisinde 2’inici, erkekler kategorisinde zirvede yer alan ekipler, buz hokeyi müsabakalarında ise hem kadınlar hem erkekler kategorilerinde rakiplerini geride bırakarak şampiyonluk kupalarını müzesine götürdü. Erzurum’un buzlu pistlerinde yaşanan heyecanlı mücadelelerde Atatürk Üniversitesi sporcuları, teknik direktörlerin hazırladığı stratejik oyun planlarını sahaya kusursuz bir şekilde yansıttı. Özellikle final maçlarında gösterilen kararlılık ve takım ruhu, şampiyonlukların anahtarı oldu. Rektör Hacımüftüoğlu: "Sporda da zirvede olmak hedefimiz" Elde edilen bu önemli başarıyı değerlendiren Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, sporcuları ve teknik ekibi kutlayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak akademik mükemmelliğin yanı sıra sportif başarılarda da ülkemize değer katmayı misyon edindik. Curling ve Buz Hokeyi gibi kış sporlarında elde ettiğimiz bu çifte şampiyonluk, Erzurum’un kış sporları merkezi olma vizyonuyla da örtüşüyor. Hem kadın hem erkek takımlarımızın dört farklı kategoride birden şampiyon olması, üniversitemizin spor altyapısına verdiği önemin somut bir göstergesidir. Sporcularımız sadece derslerde değil, buz pistlerinde de Atatürk Üniversitesini en iyi şekilde temsil ettiler. Bu başarı, genç yeteneklerin desteklenmesi ve nitelikli antrenörlük hizmetlerinin bir ürünüdür. Tüm sporcularımızı, antrenörlerimizi ve bu başarıda emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Önümüzdeki dönemde de ulusal ve uluslararası müsabakalarda üniversitemizi zirvede görmek en büyük arzumuz."