TEKNOLOJİ - 07 Ekim 2018 Pazar 06:39

Millî olmak ‘aptallık’ mı?

A
A
A
Millî olmak ‘aptallık’ mı?

Ekonomide yerli ve millî bir hamle yaşanıyor. Savunma sanayi başta olmak üzere güçlü teknolojik altyapısı olan girişimler, yüksek katma değerli ürünler... Türkiye kabuklarını kırmaya, sanayi 4.0’ı içselleştirmeye çalışıyor.

Bu dönemde sadece devlet değil şirketlerin de eline taşın altına koyması gerekiyor. Belki bu işi en fazla sahiplenen firmalardan biri de Turkcell’dir. Abartmıyorum Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu her toplantıda bunu dile getiriyor, dile getirmekle yetinmiyor yatırım yapıyor. Birçok firma parasını yurt dışına kaçırırken Turkcell, Terzioğlu önderliğinde yerlilik mücadelesini veriyor.

Bunları neden mi anlatıyorum... Dün Twitter’da gezinirken dikkatimi bir twit çekti. Prof. Dr. Ali Atıf Bir, hani şu ünlü iletişimci Turkcell’in yerli mesajlaşma ve haberleşme uygulaması BiP’n New York’tan dünyaya meydan okuyan tanıtım atağını küçümseyen, hatta alaya alan bir twit attı.

Şöyle diyor Ali Atıf Bir: “Turkcell 2 yıl sonunda BiP’le 25 milyon kullanıcıya ulaşacakmış! New York’ta dev ekranda bu reklam başlamış... Müthiş bir kitap vardır. Aptallık Paradoksu... İş hayatındaki işlevsel aptallığın gücünü anlatıyor! Lütfen okuyun. Takipteyim. Göreceğiz.

Konunun en tepedeki muhatabı KaanTerzioğlu ise Ali Atıf Bir’in twitini alıntılayarak şöyle bir cevap verdi: Türkiye aleyhine yaptığınız çalışmaları üzülerek takip ediyor, size “Hainlik Paradoksu” kitabını öneriyoruz.

Millî olmak ‘aptallık’ mı?

Millî olmak ‘aptallık’ mı?


Ali Atıf Bir, BİP’in New York meydan okumasını neden alaya aldı bilemiyorum ama BİP, Fizy, Hadi, Lifebox, Dergilik, UpCall, Yanii gibi şu an aklıma gelen birkaç önemli uygulamayı hayatımıza taşıyan Turkcell’in CEO’su Kaan Terzioğlu’nun sert tepkisinin altında yatan sebeplerine şöyle bir göz atalım isterseniz.

Peki nedir bu BiP gerçeği?

Bu gerçekten aptallık mı, 2 yılda 25milyon kullanıcıya ulaşabilir mi. Daha da önemlisi nasıl bir nasıl vizyon sağlıyor bize?

Konunun yerli ve millîolması gibi önemli bir ayrıntıyı bir kenara bırakalım. BİP iki açıdan çok önemli.
Birincisi stratejik, ikincisi ekonomik.

Bugün dünyada 1,5 milyardan fazla kişi Whatsapp kullanıyor. Whatsapp ücretsiz olduğunu halde 4 yıl önce 19 milyar dolara Facebook’a satıldı. Yanlış okumadınız, ücretsiz bir uygulama olmasına rağmen, 19 milyar dolara el değiştirdi. Çünkü inanılmaz bir veri imkanı sağlıyor. Hepimizin konuşmasını, yazışmasını, algoritmik bir yöntemle izleyerek alışkanlıklarımızı, beğenilerimizi, tercihlerimizi, hatta psikolojimizi saptıyor ve bunu data olarak satıyor. Amerika’daki başkanlık seçimlerinin en önemli tartışma konusu neydi hatırlayalım. Whatsapp’ın da sahibi olan Facebook’un kişisel verilerimizi satarak, elde edilen bu bilgilerden hareketle bir partinin kişisel propaganda yapabilme imkanına ulaşması. Yani seçimlerin maniple edilmesiydi. Tüm bunların parasal karşılığı bazı araştırmalara göre 200 milyar doları aşıyor.

Peki BiP ne yapıyor?

Whatsapp’a göre bir çok ileri özelliğe sahip BiP ile yazışma ve görüşmenin dışında çoklu video konferans yapabiliyorsunuz, para transfer edebiliyorsunuz ve uçuşunuza check-in yapabiliyorsunuz...

Ancak çok daha önemlisi kişisel verilerimizi, datamızı yurt içinde tutabiliyorsunuz. Yani Whatsapp’taki gibi bilgilerimiz dünyayı dolaşmıyor; Amsterdam, Frankfurt, New York’ta depolanıp parası karşılığında herkese satılmıyor. BiP’le verilerimiz Gebze’de, İzmir’de depolanıyor yani Türkiye’de kalıyor. Bu bile veri güvenliği açısından BiP’in stratejik değerinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Ekonomik değerine gelirsek. Türkiye’nin bu yıl 175 milyar dolar ihracat hedefi var. Ortalama kilo değeri 2 dolar. Peki yazılım teknolojilerinde durum nasıl. Bir tek byte’ın katma değeri binlerce dolara ulaşıyor. Örneğin amaç şeker kırmak olan bir oyunu yine Facebook 4,5 milyar dolara satın aldı. Bu rakam en çok ihracat yaptığımız sektörün neredeyse yarısı kadar. Bizde de bir kaç girişimci tarafından yakın zamanda kurulan girişimler milyonlarca dolara satıldı. Daha geçtiğimiz ay Ankaralı bir girişimcinin kurduğu OpsGenie, 295 milyon dolar karşılığında Amerikalı Atlassian tarafından satın alındı. Bunlara Yemeksepeti, Pake Games, Gram Games’i de eklediğimizde Türkiye’ye giren para 2 milyara yaklaşıyor.

Bugün Türkiye’nin koca koca şirketleri genç startup’lara 100 bin dolar yatırım yapıp bunu büyük bir başarı olarak anlatırken, Turkcell’in Kaan Terzioğlu önderliğinde yerli teknolojilere yatırım yapıp, BiP ile New York’un en ünlü meydanı Whatsapp’a meydan okumasının ne kadar önemli olduğunu gelin siz düşünün. Sanayi devrimini kaçıran Türkiye’nin geleceğin teknolojilerini yakalamak için verdiği bu mücadeleyi kendisini iletişim uzmanı olarak tanıtan birinin “aptallık” olarak görmesi, ya bu işi anlayamamak ya da ‘hainlik’ demeyelim ama en hafif ifadeyle art niyetliliktir.

Türkiye Gazetesi

Ömer TEMÜR
ANALİZ

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstiklal Caddesi bombacısı Ahlam Albashir’e 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashir’in de bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, sanık Albashir’in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada aralarında Ahlam Albashir’ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu sanıklar ise mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Mahkeme başkanı, bazı sanıklara ek savunma hakkı tanıdı. Ek savunmalarını yapan sanıklardan daha sonra duruşmanın biteceği belirtilerek son sözlerini söylemeleri istendi. "Vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum" Duruşmada son sözü sorulan sanık Ahlam Albashir, "Kendimi savunmayacağım, gerçekleşen patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum. Ammar’ın hiçbir şeyden haberi yoktur, Ahmet’in de telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Atölyede bayan olduğum için kalmama razı olmadılar, beni misafir ettiler. Bu insanların olayla hiçbir alakası yok. Sayın Başkan ile baş başa konuşmak istiyorum" dedi. Diğer sanıklar ise son sözlerinde suçsuz olduklarını, tahliyeleri ile beraatlarını talep ederken bazı sanıklar olayı gerçekleştiren kim varsa beddua etti. 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Ahlam Albashir’in ’devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçundan 1 kez, ’tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme’ suçundan 6 kez olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Heyet, sanığı ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 99 kez 18 yıl hapis, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 12 yıl hapis olmak üzere toplamda bin 794 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı. Sanık ayrıca, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 22 bin lira adli para cezasına da çarptırılırken, ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedildi.
Batman ’Zuzubak’ Otunun fiyatını duyan dönüp bir daha bakıyor: Kilosu 5 bin liradan alıcı buluyor Batman’ın Sason ilçesinde yüksek dağlarda yetişen ve birçok hastalığa iyi geldiği düşünülen "zuzubak" otunun kilosu 5 bin liradan alıcı buluyor. Yemeklerde baharat olarak tüketilen, şifalı bir bitki olarak düşünülen zuzubak otu, ilçenin Mereto ve Zoveser dağlarının eteklerinde yetişiyor. Ot, köylerde yaşayan vatandaşlar için önemli bir geçim kaynağı oluşturuyor. Otun bölgede azalması nedeniyle bu yıl kilogramı 5 bin liradan alıcı buluyor. Yüksek kayalıklardan topladıkları zuzubak otunu tahtadan yapılan huninin içinde kaya tuzu ile birlikte taşla ezerek hazır hale getirdikten sonra kilosunu 2 bin 500 ile 5 bin lira arasında sattıklarını belirten Muharrem Algan, “Biz bunu toplayabilmek için saatlerce yol yürümek zorunda kalıyoruz. Çok yüksek kayalıklarda yetişiyor. Toplanması çok zordur. Toplarken düşme tehlikesi yaşıyoruz. Bu bölgede Mereto Dağı etraflarında yetişiyor. Topladığımız zuzubak otunu ufak ufak keserek ayıkladıktan sonra kaya tuzu ile birlikte huninin içinde ezerek toz haline getiriyoruz. Biz bunu yemeklerde baharat olarak kullanıyoruz. Bir çok hastalığa iyi geldiğini biliyoruz. Çok tercih edilen bir baharat otudur. Ben İstanbul’a ve buralarda talep edenlere gönderiyorum. Ayrana yoğurta, salatalık, domates ve benzeri bir çok yemeğin içine katarak tüketiyoruz. Bizim de tek gelirimiz budur” dedi. Zuzubak otunun çok şifalı olduğunu öne süren Sait Boğuş, otun kilosu şu anda 4 ile 5 bin lira arasında sattıklarını söyledi. Adet olarak da 100 liradan sattıklarını aktaran Boğuş, "Bu otu biz tuzla öğüterek baharat olarak kullanıyoruz. Özelikle kalp ve damar hastalıklarına iyi geliyor. Her kese şifalı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Hacı Aktaş ise, zuzubak otunun çok şifalı olduğu için fiyatının da yüksek olduğunu dile getirdi.
Kahramanmaraş Toz taşınımı Kahramanmaraş’ı etkisi altına aldı Kahramanmaraş’ta Kuzey Afrika’dan gelen toz taşınımı etkili oldu. Görüş mesafesinin düştüğü kentte, hava kalitesi de alarm verici seviyelere ulaştı. Afrika üzerinden gelen çöl tozu, Kahramanmaraş’ı etkisi altına aldı. Kentte toz taşınımı nedeniyle görüş mesafesinde düşme ve hava kalitesinde azalmaya neden oldu. Meteoroloji’nin uyarasının ardından kentin kuşbakışı görüldüğü alanlarda şehrin üzerinde toz bulutlarının etkili olduğu görüldü. Toz taşınımından etkilenen Kahramanmaraşlı esnaflar, görüş mesafesinin düşmesi ve hava kirliliği nedeniyle zor anlar yaşıyor. Galerici esnaflarından Mustafa Başkonuş, “Kahramanmaraş’ta son 2 gündür özellikle Kuzey Afrika’dan gelen toz bulutları etkili olmakta. Gördüğünüz gibi bizim araçlarımızın üstü tozdan geçilmiyor. Şu an yıkasam yarım saat sonra yine aynısı oluyor” dedi. Gıda işletmecisi Kemal Alagöz ise, “Gıdacı olarak bizleri çok etkiliyor, kapımızı açamıyoruz. Önlemimizi almak için kapımızı kapatıyoruz, ürünlerimizin üstünü kapatıyoruz. Her 15-20 dakikada bir elimizle sürekli temizliyoruz. Mesela benim çocuğun alerjisi var, okula bile gönderemiyoruz” diye konuştu. Bir diğer esnaf Kadir Gülcü, “Kapımızı kapatıyoruz, içeride klimamız çalışıyor ama yine kapı açılıp kapandıkça içeri toz oluyor” ifadelerini kullandı.