GÜNDEM - 14 Şubat 2019 Perşembe 14:46

Minik Alperen’in ailesinden temyiz kararına tepki

A
A
A
Minik Alperen’in ailesinden temyiz kararına tepki

İzmir'in Çiğli okul servis minibüsünde unutulmasının ardından hayatını kaybeden 3 yaşındaki Alperen Sakin’in ölümüne ilişkin davanın temyiz aşamasında çıkan kararla tüm sanıkların serbest kalması Sakin ailesine tepki gösterdi.

İzmir'in Çiğli ilçesinde okul servis minibüsünde unutulmasının ardından hayatını kaybeden 3 yaşındaki Alperen Sakin’in ölümüne ilişkin davanın kararına yapılan itirazlar sonucunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinde görülen temyiz davasında anaokulu sahibi Yurdagül İşgören hariç tüm sanıkların cezalarının düşürülmesi ve tutuklu bulunan servis şoförü Taner İşgören’in de tahliyesine karar verilmesi Sakin ailesini adeta yıktı.

Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinden 9 yıl hapis cezası alan Taner İşgören’e 6 yıl 8 ay, 9 yıl hapis cezası alan servis görevlisi Dilara Kamber’e 5 yıl, 5 yıl hapis cezası alan anaokulu müdürü Bekir Gül’e 3 yıl 20 gün, 6 yıl hapis cezası alan anaokulu öğretmeni Arzu Gülmez’e 2 yıl 6 ay, 5 yıl hapis cezası alan Ahmet Somun’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verilirken, yerel mahkemeden 5 yıl hapis cezası alan anaokulu sahibi Yurdagül İşgören’e ise 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

"Bu kişileri assalar bizim Alperenimiz geri gelmeyecek” 

Verilen kararla ciğerinin yandığını söyleyen acılı baba Serkan Sakin, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdinin canı bu kadar ucuz mu? Alperen’in başına gelen olaylar ve bize söylenen yalanlar, bu zamana kadar verdiğimiz hukuk mücadelesinde geldiğimiz nokta canımızı acıtıyor. Kendi kanunlarımıza güvenmeyeceğiz de neye güveneceğiz. Bizi yargılayanlar elini vicdanına koysun ona göre yargılama yapsın. Son mahkeme de söz hakkı istememe rağmen bana söz hakkı dahi verilmedi. Bu saatten sonra bu kişileri assalar bizim Alperenimiz geri gelmeyecek. Biz Allah’a teslim olduk” dedi. 

Bir başkasının canı yanmasın diye olayın başından beri hukuk mücadelesi verdiklerini kaydeden baba Serkan Sakin, "Ortaya çıkan tabloyu aklım almıyor. Emsal teşkil eden bir sürü dava var. Bir polis memurunun isabet almaksızın attığı gaz fişeği birinin başına geliyor ve polis memuru ağır cezada yargılanıyor. Benim çocuğum için ambulans aranmamış, yakın hastaneye değil uzak hastaneye götürülmüş. Kamera kayıtları siliniyor. Alperen’in serviste öldüğünü biz defnettikten sonra öğrendik. Bu insanlar Alperen’in öldüğü servisle öğrencileri evlerine götürmüş. ‘Annenin babanın çocuğu o kreşe vermesi suçtur’ dediler. Bu, hakimin hiç mi vicdanını sızlatmadı” diye konuştu. 

Aracımı muayeneye götürdüğü esnada kısa bir süre sohbet ettiği kişinin de çocuğunun daha önce aynı anaokuluna gittiğini ifade eden baba Sakin, "Daha sonra çocuğunun şiddet görmesi üzerine çocuğunu o kreşten almış. Bir kayıt cihazıyla orada şiddet görüldüğünü ispatlamış. O çocuğunu oradan aldı, onun çocuğu kurtuldu ama benim çocuğum kurtulamadı” dedi.

"Yargıtay’da görüşeceğiz" 

Temyizden çıkan kararın Yargıtay yolunun açık olduğunu hatırlatan baba Sakin, “Bundan sonra Yargıtay’da görüşeceğiz. Çıkan sonuçtan sonra adalet şaşar mı şaşmaz mı diye düşünüyoruz ama Allah’ın adaleti şaşmaz. Ona inanıyoruz. Bundan sonra yapılacak ne varsa da sonuna kadar yapacağız” şeklinde konuştu.
Devlet büyüklerine de seslenen Sakin, “Bu durum böyle devam ederse daha binlerce Alperen gider. Bu ülkenin yargısına, adaletine bu halkın güveni kalmaz. Bu basit bir taksirli ölüm değil. Çocuğun üzerine su dökmüşler. Doğru düzgün ilk yardım bilen yok. O kreşi denetlemekle görevli Milli Eğitim müdürleri de de ceza aldı. Bizim suçumuz günahımız ne? Almanya’dan kendi ülkemize hizmet etmek için çıktık geldik. Tabelasında Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı yazan bir kreşe verdik çocuğumuzu. Bu sanıklar yarın yine bir kreş açıp işletebilirler” dedi.

"Alperen yeniden öldü” 

Temyizden çıkan kararın ardından oğlu Alperen’in yeniden öldüğünü söyleyen acılı anne Buket Sakin ise "Cezaların artmasını beklerken düşük çıkması nedeniyle Alperen’i yeniden toprağa verdik. Başka Alperenler ölmesin diye hukuk mücadelemizi verdik ama verilen karar çok kötü. Bizi anlamaları için devlet büyüklerimizin de yavrularını kaybetmeleri mi gerekiyor? Gerçeklerin ortaya çıkmaması beni çok rahatsız ediyor. Kamera kayıtları tümüyle ortaya çıkmadan gerçekler de ortaya çıkmayacak” dedi.

Ali Gözeten - Halil Karahan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Çılgın arıcı: Arılara yarı çıplak ve eldivensiz müdahale ediyor Ordu’nun Fatsa ilçesinde arıcılık yapan Abdulkadir Yirmibeşoğlu, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okuyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, tehlikeli olduğu bu işin kuralını bilmeyenlerin denememesi gerektiğini belirtiyor. Fatsa ilçesinde arıcılık yapan, 47 yaşındaki Yirmibeşoğlu, kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiliyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia ederek, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak kovanlarına arasına giren Yirmibeşoğlu, insanların bunu denememeleri gerektiğini belirtiyor. Yirmibeşoğlu arılarına güvendiğini, günün belirli saatlerinde çıplak da girse arıların bir şey yapmayacağını söyledi. “Arı işi şakaya gelmez” Arıcılığın, kendilerinde 3 kuşaktır devam ettiğini söyleyen Yirmibeşoğlu, yarı çıplak vaziyette arılara girmenin tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “3 kuşak arıcılık ile uğraşıyoruz. Kimi zaman yarı çıplak videolar çekip sosyal medyama atıyorum. Ben arıların ilmini bildiğim için bana bir şey yapmıyorlar. Arıları kızdırmamak gerekiyor. Kıyafetler temiz olacak, sabun ve parfüm kokusu olmayacak. Güneşin kızdırdığı anda ne yaparsanız yapın arı insana dokunmaz, çünkü yem almaya gidiyor. Tabii, bu oyun değil, bunu bilmeyenler kesinlikle soyunmasın, arı işi şakaya da gelmez, sonuçları ağır olabilir” diye konuştu. “Arılarım beni tanır, ben denemedim kimse denemesin” Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, “Arı sokması sonucu komaya girenleri gördüm. Arılar beni tanır, zaten insanları, sahibini tanır. Onlar bizim oyuncağımız gibi oldu, çıplak da girsek bir şey yapmıyor” ifadelerine yer verdi. “Yağmurlu ve bulutlu havalarda kesinlikle arıya girilmez” Arı kovanlarının hava şartları ve günün belirli saatlerine göre açılması gerektiğini anlatan Yirmibeşoğlu, “Gündüz sıcakta saat 12.00-13.00 arasında arıya çıplak girilir ama akşam saatlerinde, yağmurlu ve bulutlu havalarda arıya kesinlikle girilmesin, o zaman çok fena çarpar. Bana ‘arılara üfleyen adam’ da diyorlar” şeklinde konuştu.
Erzurum Masterler Koşu Grubu Kırmızı Periler diyarında Çeşitli mesleklerde çalışan, esnaf, akademisyen, emekli ve yöneticilik yapan 35 ile 70 yaş üzerindeki kişilerin bir araya geldiği Palandöken Masterler Koşu Grubu, bu defa Narmanlı Peri Bacaları’nda koştu. "Çılgın Dadaşlar" olarak nitelendiren grubun koordinatörlüğünü yapan Hikmet Maraşlı, “Her pazar yaptığımız sabah koşumuzu, ekip üyemiz olan Halkbank Bölge Müdürü Yardımcısı Emrullah Okumuş ve Narman Belediye Başkanı Adem Kınalı’nın daveti ile Narman Peri Bacalarında gerçekleştirdik. Amacımız; koşumuzu Peri Bacalarında yaparak, oranın doğal güzelliklerinin daha büyük kitlelere duyurulmasına katkı sağlamaktı. Bunu da gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Peri Bacalarının bulunduğu kanyon gerçekten doğa harikası bir yer.” dedi. Palandöken Masterler Koşu Grubu, Erzurum’dan 25 kişilik bir grup halinde, Narman Peri Bacalarına gitti. Sabah saat 08:00 de başlayan etkinlik, tesislerin bulunduğu alandan, seyir terasının bulunduğu noktaya kanyon içerisinden yürüyerek tırmanan koşu grubu, seyir terası noktasından aşağıya 7 km ‘lik bir koşu gerçekleştirdi. Palandöken Masterler Koşu Grubu daha sonra Narman Belediye Başkanı ile yaşam boyu spor ağırlıklı kısa bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Narman’da uzun soluklu, gelenekselleştirilecek bir yarı maraton ya da ultra maraton düzenlenmesi konusunda fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Hikmet Maraşlı “Bu konuda Belediye Başkanının da olumlu düşünceleri var, kendileri konu üzerinde çalışma yaparak gerektiğinde Palandöken Masterler Koşu grubunuzun da tecrübelerinden faydalanacaklarını anlattılar. Daha sonra Erzurum’a dönüş yaptık. Tüm katılımcı arkadaşlarımızla birlikte, böyle otantik bir ortamda yürüyüş ve koşu yapmanın mutluluğunu yaşamış olduk.” şeklinde konuştu.
Antalya Arıcıların yeni favorisi avokado ve muz balı İlkbahar aylarının gelmesiyle beraber Antalya’nın Alanya ilçesinin yüksek kesimlerimde arı kovanı bakımı dönemi başladı. Kovanlardaki petekleri yenilemeye başlayan arı yetiştiricileri yeterli balın olmadığını kontrol ettikten sonra faaliyetlerine başlıyor. 436 tane arıcının olduğu öğrenilen Alanya’ya ilçe dışından da gezginci arıcılar gelirken, bahar döneminde ilçede konakladıktan sonra dönem sonunda ayrılıyorlar. Zengin bir floraya sahip Alanya’da arı yetiştiricileri tarafından toplanan yayla, püren, badem, dağ çileği balının yanı sıra bu dönem avokado ve muz balı ön plana çıkıyor. Avokado ve muz balının Türkiye’de çoğunlukla Alanya’da olduğunu belirten arı yetiştiricileri bu bal türleri üzerinde çalışmalar yapıldığını dile getirdi. “Zirai ilaçlama arıcılar için çok büyük tehlike” Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Rüzgar ve Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı Kemal Öztürk, ilkbahar arı kovanı bakımı hakkında bilgiler verdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürü Rüzgar, Alanya’daki arıcı sayısı ve ilçeye dışardan gelen arıcılar ile ilgili konuşarak, “Alanya gerek bitki örtüsü gerekse atmosfer olsun ciddi anlamda arıların ve arıcıların konakladığı, arıcılık üretiminin yapıldığı bir yer. Alanya’da 436 tane arıcı var. Bunlar 100 kovan ve üzeri olan arıcılar. Diğer illerden 500’e yakın gezginci arıcı geliyor. Bunlar da Alanya’da konaklayıp, kendi bölgelerine dönüyorlar. Bahar dönemine de girdiğimiz için arıcılar hem kovanlarının hem ekipmanlarının bakımlarını yapıyorlar. Biz de bu konuda teknik sağlıyoruz. Ekiplerimiz sürekli arıcıların yanında. Kovanların, arıların bakımlarını gerçekleştiriyorlar. Arıcılar bitki florasından yararlandığı için özellikle bahçe, tarla, sera olduğu bölgelerde zirai ilaçlama yapıyorlar. Bu arıcılar için çok büyük tehlike. Bitkisel üretim yapan üreticileri uyardık. İlaçlama yaparken gerekli tedbirleri alarak ilaçlama yapılması konusunda bilgilendirdik” dedi. "Kovanlara petek vererek arıları ilave hasat yöntemiyle geliştiriyoruz” Demirtaş Mahallesi’nde arı yetiştiriciliği işiyle uğraşan Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı ve Selçuk Üniversitesi Hadim Meslek Yüksekokulu Mezunu Arıcılık Teknikeri Kemal Öztürk, ilkbahar aylarının gelmesiyle kovan bakımlarının başladığını belirtti. Bu dönemde arıların güçlenip kovanlarında bal yapacak düzeye geldiğini ifade eden Öztürk, avokado ve muz balının Türkiye’de Alanya bölgesinde bulunduğuna dikkat çekti. Kovan bakımıyla ilgili konuşan Öztürk, “Kovan bakımının ilk döneminde ana arı balı var mı yok mu kovanın yeterli besin stoku olup olmadığı kontrol edildikten sonra arılarımız destekleme şuruplarıyla beraber faaliyetlerini artırıyorlar. 10’lu kovanlar doldukça petek istedikçe kovanlara petek vererek arılarımızı ilave dediğimiz hasat yöntemiyle geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. “Arılar güçlenip kovanlar bal yapacak düzeye geliyor” “Bu yılki bahar çalışmalarımıza başladık. Şimdi zaman itibarıyla yayla hazırlığına başlıyoruz. Ocak ayının 10’u gibi çalışmalarımız başlıyor” diyerek sözlerine devam eden Öztürk, “Bizler de ana arı kontrolümüzden sonra kovanlarımızda yeterli bal olup olmadığını kontrol edip yılın ilk aracılık faaliyetine başlıyoruz. Alanya’da ilk çiçeklenme Ocak ayının 20’si itibariyle badem ağaçlarının çiçek açmasıyla başladı. Arılarımız da yılın ilk yavrulama dönemine başlıyor. Böylece arılarımız güçlenip, kovanlarımız bal yapacak düzeye geliyor. Bu dönemde badem ağacından sonra avokado, narenciye, yaban bitkisi olarak sandal ya da dağ çileği olarak da bilinen ağaçların çiçek açmasıyla nektar verimi zirveye çıkıyor ve arılarımız çok güzel bir gelişmeyle beraber yıla hazırlanır. Nisan ayının gelmesiyle yayla hazırlığına arıcılarımız başladı. Daha yüksek baharın erken geldiği bölgelere göç edip arılarını geliştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu. “Avokado ve muz balının üretilebileceği alanlarda çalışma başladı” Alanya’da son dönemde avokado bahçelerinin yapılmasıyla ve muz yetiştiriciliğiyle beraber avokado ve muz balının yetiştiğini de vurgu yapan Öztürk, Muz balı üzerinde Arıcılar Birliği’nin çalışmalar yaptığını ifade etti. Öztürk, "Anadolu balları arasında sıralamaya girmeye başladı. Son yıllarda geniş alanlara avokado ve muzun ekilmesiyle avokado ve muz balının üretilebileceği alanlar başladı. Alanya’da halk arasında dağ çileği olarak da bilinen sandal balı yetiştiriliyor. Arı yetiştiriciliği ve bal konusunda zengin bir flora çeşitliliği var. Aynı zamanda ikliminde ılıman geçmesinden dolayı 12 ay aracılık faaliyeti yapılabilecek bir bölge. Muz balı henüz yeni yetiştiriciliğine başlandığı için arıcılar birliği bu konuda gereken çalışmayı yapıyor. Muz meyvesinin sağlık açısından zenginliği herkes tarafından biliniyor. Bir muz meyvesini andıran lezzet aroması olan bir bal. Ilıman bir iklime sahip olduğu için Anadolu’nun diğer bölgelerinden de göçer arıcıların kış bakımı amacıyla yoğun olarak geldiği bir bölge. Yerli arıcılar olarak 40 bin civarında koloni var. Anadolu’nun diğer illerinden gelen arıcılarla beraber 70-80 bin dolayına yükseliyor” şeklinde konuştu.