DÜNYA - 09 Mart 2018 Cuma 03:22

Mülteci kadınların derdine kadın yardımseverler çare oldu

A
A
A
Mülteci kadınların derdine kadın yardımseverler çare oldu

Kadınlar Günü dünyanın farklı noktalarında etkinliklerle kutlanırken, evlerinden, yurtlarından edilerek kamplarda yaşamak zorunda kalan mülteci kadınların başta sağlık olmak üzere temel ihtiyaçlarına Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) kadın görevlileri çare oldu.

Kadınlar Günü dünyanın farklı noktalarında farklı etkinliklerle kutlanırken, mülteci kadınların yaşadıkları bugün de önem kazanıyor. Yerlerinden, yurtlarından ayrılmak zorunda kalan kadınlar, yolculuk sırasında sağlık açısından daha fazla riskle ve başka tehlikelerle karşılaşıyor. Bugün dünyada zorla yerinden edilmiş kadınların ve kız çocuklarının sayısı, tarihte hiç olmadığı kadar yüksek. Bu durumdaki kadınların sayısı, tahminlere göre en az 32 milyon. Bazılarının yolculuğu ise halen devam ediyor. Dünya çapındaki pek çok kadın gibi, onların da doğum kontrol yöntemlerini kullanmaya, bebeklerini güvenli bir yerde doğurmaya, cinsel şiddete maruz bırakılmanın ardından destek almaya, çocuklarının bakımı konusunda dayanışmaya ihtiyacı var. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) bu sorunların çözümü yönünde çabalarını artırarak Tanzanya’da, Bangladeş’te, Yunanistan’da ve dünyanın başka pek çok yerinde, zorunlu göç halinde olan kadınlara destek sunuyor.
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) Tanzanya’dan Yunanistan’a, Bangladeş’ten Suriye’ye kadar tıbbi ve psikolojik destek verdiği kadın mülteciler, kendi ülkelerinde ve yol boyunca yaşadıkları zorlukları, korkularını, umutlarını ve ihtiyaçlarını anlattı.

Yükü paylaşmak 

Ruksana, 6 yıldır Bangladeş'te, Kutupalong'da çalışıyor. 2017’nin Ağustos ayında Myanmar’dan yeni gelen Rohingya mültecileri arasında cinsel şiddete maruz bırakılmış çok sayıda kadın, Ruksana’nın çalıştığı kliniğe başvurdu. 

“Bir kadın cinsel şiddete maruz bırakıldığında veya tecavüze uğradığında ben de kendimi çok kötü hissediyorum” diyen MSF Bangladeş Cinsel Şiddet Yaşayanlara Destek Çalışmaları Sorumlusu Ruksana, Sınır Tanımayan Doktorlar'la birlikte çalışarak tek bir kadına bile yardım edebildiği için mutluluk duyduğunu ifade etti. 

Destek verdiği kadınların çoğunun Myanmar'dan gelen Rohingyalar olduğuna dikkat çeken Ruksana, “Birçoğu tecavüze uğramış, çok sayıda erkeğin tecavüz ettiği kadınlar, üç adamın, beş adamın, sekiz adamın tecavüz ettiği kadınlar var. Çok zor durumdalar. Eşlerini ve çocuklarını kaybetmişler, yakınları askerler tarafından öldürülmüş, tecavüze uğramışlar, cinsel şiddete maruz bırakılmışlar. Ayrıca yanlarına hiçbir şey alamamışlar, yabancı bir ülkeye kaçmış, mülteci olmuşlar. Ne yiyecekleri, ne giyecekleri, ne de kalacak yerleri var. Yardım almaktan başka umutları yok” açıklamasını yaptı. 

Kadınların kaygı duyduğunu dile getiren Ruksana, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Onlara psikolojik ilk yardım yaparken çoğu zaman gözyaşlarını durdurmak imkansız oluyor. Ağlamalarına zaman tanıyoruz, yer açıyoruz ki taşıdıkları yük biraz hafiflesin. Size onların durumunu anlatabilirim. Geçen hafta bir kadınla görüştüm. Hali bana çok dokundu, onunla beraber ben de ağladım. Evinde saldırıya uğramış. Saldırganlar kadını ve bebeğini zorla evden çıkarmış. Onları başka bir yere götürmüşler. Üç-dört adam kadına tecavüz etmiş ve vahşice dövmüşler onu. O kadar ki kendinden geçmiş. Yaşadığı onca şeye rağmen hayatta kaldı ve Bangladeş'e kadar gelecek gücü kendinde buldu. Ruhen o hala çok kuvvetli. Ona saygı duyuyorum.”

Akdeniz’i geçmek 

Jonquil Nichol ise Sınır Tanımayan Doktorlar'ın tıbbi destek verdiği, SOS Mediteranée ekibi tarafından kullanılan arama kurtarma gemisinde çalışan bir ebe. Akdeniz’i geçmeye çalışan herkes bu tehlikeli yolculuktan sağ çıkamıyor. Hayatta kalanlar arasında, sağlık hizmetini ilk kez bu gemide görenler var. Kadınların neler yaşadığını hayal etmenin bile zor olduğunu belirten Nichol, “Kendimi onların yerine koyuyorum ve yaşadıkları şeyi çok güç buluyorum. Akdeniz’deki arama-kurtarma gemisi Aquarius’un güvertesine güvenle aldığımız kadınlar arasında cinsel şiddeti yaşamış çok sayıda kadın var. Son operasyonda 16 hamile kadın kurtarıldı” dedi. 

Hamile kadınların 7'sinin cinsel istismara uğradığını aktaran Nichol, “Bence 4'ü tecavüz sonucu hamile kalmıştı. Gemideki görevim bir ebe olarak hamile kadınları muayene etmek. Kadınların çoğu hamilelik sırasında ilk defa burada sağlık hizmeti alıyor. Aynı zamanda cinsel şiddet hakkında konuşmak isteyen kadınlara danışmanlık yapıyorum. Bazı kadınlar başlarına geleni açıkça söyleyebiliyor, bazılarıysa daha sessiz, bize açılmaları birkaç gün alabiliyor. Onlara çok iyi bakmalı ve özen göstermeliyiz” ifadelerini kullandı.
Birçok kadının bebeğini doğurmak zorunda kaldığını aktaran Nichol, “Bu konuda tam olarak nasıl hissettiklerini bilmiyoruz. Kimi bebeği doğurmak istiyor, kimi de taşıdığı anlamdan dolayı bunu istemiyor. Bu yüzden gerçekten çok ama çok zor bir durum. Pek çok kadınsa hamile olduğu için çok mutlu ve gururlu. Gemideyken doğum yapan kadınlar da oluyor. Nijeryalı bir kadın doğum yaparken onun yanında bulunma ayrıcalığını yaşadım. Bu kadın neyse ki yalnız değildi; eşi ve diğer iki çocuğuyla seyahat ediyordu. Harika bir andı, bu doğum herkese moral oldu. İtalya'ya yerleştiklerini ve hallerinden memnun olduklarını haber aldık. Fakat Avrupa'ya varınca ne yaşayacaklarını, onları nasıl bir geleceğin beklediğini bilmiyoruz” diye konuştu.

Suriye'den Ürdün'e 

Suriye nüfusunun yarısı zorla yerinden edilirken, Suriyeli mülteci Salma da çocukları ve kayınbiraderiyle birlikte önce Şam’dan Suriye’nin güney kesimindeki Dera’ya gitti ve oradan Ürdün’e geçti. Zaatari Mülteci Kampı’nda kısa süre kaldıktan sonra İrbid’e yerleşti. Salma, ülkesindeyken sıradan bir hayatı olduğunu dile getirerek, “Suriye'deyken hayatım her Suriyelinin ki gibiydi; güzeldi. Tabii savaştan önce. Bölgemizde durum çok hızlı değişti. Hayat dayanılmaz oldu. Yaşadığım yer artık yaşanmaz oldu ve ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Evlatlarımı alıp Suriye'den Ürdün'e geldim. En küçük oğlumun rahat olmadığını fark ettim. Suriye'de savaşa şahit olmuştu. O zamanlar daha 5 yaşındaydı. Savaştan o da etkilendi. Uçakların, bombaların sesini, silah seslerini duydu” ifadeleri ile hayatındaki değişimleri anlattı. 

“Çocuğun ruhu yorgun düştü” diyen Salma, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
“Fark ettim ki büyük çocuklarım durumu daha iyi idare ediyordu ama küçük oğlumun huyu değişiyordu. Asabi bir çocuk oldu. Ne zaman bir şey desem sert çıkıyordu. Halinin normal olmadığını hemen anladım. Tedaviye ihtiyacı vardı. Çocuklarıma güçlü görünmeye çalışıyordum ama içimde ben de çok yorgundum aslında. Kendi kendime sordum, benim yaşımda, benim konumumda bir kadın nasıl olur da psikologa gider? Fakat zamanla gitme isteğim ağır bastı ve oğlumla birlikte gitmeye karar verdim. Çocuklar için bir psikolog vardı, bir psikolog da annelerle görüşüyordu. Art arda pek çok seanstan sonra Allah’a şükür durumumuz düzeldi. Yani bunalımın eşiğindeydik biz. Sonunda çocuklara dedim ki ‘Yeter evladım, yeter. Artık hayatı olduğu gibi kabul edeceğiz.’"

Yolların kesiştiği noktada 

“Tanıştığımız her kadında kendi yansımamızı görüyoruz” diyen MSF Yunanistan Tıbbi Koordinatörü Fouzia Bara ise, “Çünkü biz de onlardan biri olabiliriz, ihtiyaçlarımız aslında aynı. Sağlıklı olmayı ve ailemizin sağlıklı olmasını istiyoruz. Sınır Tanımayan Doktorlar'ın Atina'daki Gündüz Bakım Merkezi'nde yolculuğuna devam eden insanlara sağlık hizmetleri sunuyoruz” ifadelerini kullandı. 

Merkeze gelen kadınların zor günler geçirdiğini vurgulayan Bara, çok zorlu yolculuklar atlattıklarını ve hepsinin de ya şiddete maruz bırakıldığını ya da buna tanık olduğunu belirtti. Bara, “Birçoğu, Sınır Tanımayan Doktorlar'la (MSF) önceden tanışıyor. Yolculukları sırasında Suriye'de, Irak'ta, Ürdün'de, Türkiye'de MSF'den destek görmüşler. Şunu çok sık duyuyoruz: ‘Bir sonraki treni bekliyorum. Nereye gideceğimi ve bu yolun sonunu bilmiyorum.’ Çoğu kadın seyahat sırasında hamile kalmak istemiyor çünkü başlarına ne geleceğini bilmiyorlar, gelecekleri çok belirsiz. Bazı kadınlar, mesela tek başına kalanlar son derece kırılgan durumda. Cinsel şiddete uğrama ve taciz edilme ihtimalleri ne yazık ki çok yüksek. Bu yüzden bazıları korku içinde, bu da depresyona sebep oluyor. Bazıları durumla baş etmeye çalışıyor ve bunu düşünmek bile istemiyor. Bize başvuran kadınların tek istediği şey sağlık hizmeti değil. Onları önemseyen insanlar görmek istiyorlar. Hikayelerini dinleyip anlayacak, kültürlerine ve beraberinde taşıdıklarına saygı gösterecek birine ihtiyaçları var. Kadın doğum uzmanına veya ebeye gelen kadının kendini rahat hissetmeye ihtiyacı var, evindeki gibi” açıklamasını yaptı.

Burundi’den Tanzanya’ya 

Üçüncü çocuğuna hamile olan Burundili mülteci Gloria da, Tanzanya’ya güçlükle ulaştı. Yolların kötü olduğunu dile getiren Burundili mülteci Gloria Kwizera ise, “Hamile olduğumu görünce beni hemen hastaneye götürdüler” dedi. Şu anda Nduta Mülteci Kampı’nda ve doğum acil hizmetlerine erişim imkanı bulunan Kwizera, “Kendi ülkem emniyetli olmadığı için buraya geldim. Yürüyerek geldik, Tanzanya'ya varana kadar geceleri yol kenarlarında uyuduk. Yürürken kimseye görünmemeye çalışıyorduk, hatta başka insanlardan uyuyacak yer istedik. Sabah olunca yeniden yollara düşüyorduk. Sınıra varana kadar böyle devam ettik. Çok defa karnım ağrıdı, belki daha önce ameliyat (sezaryen) olduğumdandır. Hamileliğin başından beri bu sıkıntıyı yaşıyorum. Ama şimdi tedaviye başladım, ağrım olursa hemen haber vermeliymişim. O zaman beni ambulansla alıp hemen en yakın sağlık ocağına götüreceklermiş. Buraya varınca çok iyi karşılandık. Kampta hiçbir sorun yaşamadık. Biz buraya kendi ülkemizde can güvenliğimiz olmadığı için geldik. Ülkemizde emniyette olursak evimize geri döneriz. Güven içinde evime ve ülkeme dönmek istiyorum. En büyük dileğim bu” dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Cihat Arslan: “İnşallah biz Çorum’u yenersek son maça kalmaz ” Şanlıurfaspor Teknik Direktörü Cihat Arslan, Eyüpspor mağlubiyetinin ardından yaptığı açıklamada, "İnşallah biz Çorum’u yenersek son maça kalmaz ama kalacak görünüyor. Burada bir daha birlikteliğe, bütünlüğe ihtiyacımız var. Bu bizim tek başına takımla beraber kaldırabileceğimiz bir yük değil” dedi. Kendi sahasında Eyüpspor’a 3-1 yenilerek ligde kalma şansını son iki maça bırakan Şanlıurfaspor Teknik Direktörü Cihat Arslan maç sonu açıklamalarda bulundu. Ligde kalmalarının büyük ihtimalle son iki maça kalacağını söyleyen Arslan, “Ligde kalma mücadelesi verirken taraftarımıza teşekkür ediyorum ama bütünleşememenin sıkıntılarını da yaşıyoruz. Kimsenin kimseden haberi yok, kimsenin kimseye desteği yok. Maçtan önce yönetim kurulu geldi. Şehrimizde önemli bir yerde olan bir kişi, takım düşerse düşsün demiş. Yani çok enteresan. Yani bunu diyebilen insan bu şehirde nasıl yaşıyor. Diğer takımlar bütünleşirken bizim dağılmamamız lazım. Bunu özellikle söylüyorum. Yani düşerse düşsün, bu çok ağır bir şey. Sonrasında Eyüpspor’u sonuna kadar kutluyorum. Yanlış anlamayın, biz Eyüpspor’dan hiçbir şey istemedik, Allah korusun. Çünkü bize yapılan kıyak başkasına zulümdür. Bu yüzden ben verdikleri mücadeleyi tebrik ediyorum. Sadece orada bir penaltı pozisyonunda sakin olun, ne de olsa VAR var dedim, orada ben hata yaptım, özür dilerim. Durum bu, Eyüpspor’u tebrik ediyorum. Biz 2-1’den sonra çok pozisyona girdik. Hatta bir puanı cebimize de koyabilirdik ama onların önemli silahları var. Mağlup olduk ama puan tablosuna baktığınızda mücadele son iki maça kaldı. Hatta son maça bile kalabilir. İnşallah biz Çorum’u yenersek son maça kalmaz ama kalacak görünüyor. Burada bir daha birlikteliğe, bütünlüğe ihtiyacımız var. Bu bizim tek başına takımla beraber kaldırabileceğimiz bir yük değil” diye konuştu.
Eskişehir Bıçaklanan kadını kurtardıktan sonra tutuklanan gençlere destek için sevenleri bir araya geldi Eskişehir’de karısını ve kızını bıçaklayan Afganistan uyruklu şahsa müdahale ettiği esnada bıçakladığı gerekçesiyle tutuklanan gençlerin aileleri ve arkadaşları bir araya gelerek, ‘Adalet’ çağrısı yaptı. Odunpazarı ilçesi Emek Mahallesi’nde 5 Şubat 2022’de eşi Shannaz Nazari ve kızı Nasimgül Ahmadi’yi bıçaklayan Afganistan uyruklu Abdulkadir Ahmadi’ye o esnada yakınlardan geçen Tolga Daşkıran ve arkadaşı Hüseyin Şahin müdahale etti. Abdulkadir Ahmadi çıkan arbedede Hüseyin Şahin’i bıçakla yaralarken, kendisi de Tolga Daşkıran tarafından bıçaklanması sonucu yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturmada tutuklandıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Tolga Daşkıran’a devam eden yargılama sürecinin sonunda ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan haksız tahrik ve iyi hal indirimiyle 5 yıl hapis cezası verildi. Eskişehir 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonrası Tolga Daşkıran’ın avukatı ve cumhuriyet savcısı tarafından Ankara Bölge Adliye Mahkesi’ne itiraz dilekçesi verildi. Cumhuriyet savcısı, Tolga Daşkıran’a verilen 5 yıl hapis cezasına ilişkin hazırladığı itiraz dilekçesinde Daşkıran’ın ‘meşru savunma’ hükümleri çerçevesinde hareket ettiğini belirterek, beraatını talep etti. Mahkeme heyeti, 13 Temmuz 2023 tarihinde yapılan itiraza rağmen Tolga Daşkıran’a verilen 5 yıllık hapis cezasını onadı. Ayrıca sanık Abdulkadir Ahmadi, eşini kasten öldürmeye teşebbüs suçundan iyi hal indirimiyle 12 yıl 6 ay hapis cezası, Daşkıran’ın arkadaşı Hüseyin Şahin ise 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaların onanmasından sonra Eskişehir Adliyesi’ne giderek teslim olan Tolga Daşkıran ve Hüseyin Şahin tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bugün Emek Mahallesi Yavuz Selim Sokak’ta Tolga Daşkıran’ın, Hüseyin Şahin’in ve dosyada yer alan Şükrü Tatar’ın aileleri ve arkadaşları bir araya geldi. Ellerindeki pankartla ‘Adalet’ çağrısı yapan grup, devlet büyüklerinin olaya el atmasını talep etti. Oğlunun tutuklanmasıyla büyük acı yaşadığını belirten Tolga Daşkıran’ın annesi Nazire Kurt, “Adalet çağrısı yapıyoruz. Çünkü çocuklarımız haksız yere yatıyorlar. Şu an içerideler, onların özgürlükleri bitti. Ben dayanamıyorum, ciğerim çok yanıyor. Anneyim ben. Bütün kadınlara da sesleniyorum, Tolgam’a, Hüseyin’e, hepsine destekçi olsunlar. Çünkü bunlar bir kadın için koştular. Gücüm yok, hiç konuşamıyorum. Ayakta zor duruyorum. Ben çocuklarımızı istiyorum. Türk adaletine güveniyorum. Madem bu ülkede kadın hakları var, benim çocuklarımı salsınlar. Benim çocuklarım hiçbir şey yapmadı. Allah’ın izniyle gelecekler, ben inanıyorum. Bu kul hakkı. Benim çocuklarım can kurtarmak için koştular ve de kurtardılar. Neden böyle bir şey oluyor? Ben adalet istiyorum. Ne yiyorum, ne içiyorum. Hiçbir şey düşünemiyorum, sadece gözümdeki yaşım bitti, dayanamıyorum. Lütfen, herkesten destek istiyorum” dedi. “Hem psikolojisi alt üst oldu hem de bu şahıs tarafından yaralandı” Davada 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Şahin’in ablası Ayşe Şahin ise, “Hüseyin Şahin, 1 ay sonra üniversite sınavına girecek. Bu olay yüzünden hem psikolojisi alt üst oldu hem de bu şahıs tarafından yaralandı. 16 yerinden bıçaklanan kadını kızıyla kurtarmaya çalışırken kendisi de bıçaklandı ve hiçbir müdahale yapmadığı halde şu anda içeriye alındı. Adalete güveniyorum. Lütfen, özgürlüklerini istiyorum. Tekrardan hayatına dönüp okuluna devam etmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
İzmir Sinan Kaloğlu: "Göztepe ile şartlarımız aynı değil" Gençlerbirliği Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, Göztepe yenilgisinin ardından yaptığı açıklamada, "Göztepe ile şartlarımız aynı değil, onların kalecisinin maliyetiyle bizim ilk 11’imizin maliyeti aynı değerde ve bugün sahada ilk kez oynayan genç oyuncularımız vardı" dedi. Trendyol 1. Lig’in 32. haftasında Gençlerbirliği konuk olduğu Göztepe’ye 2-0 mağlup oldu. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Gençlerbirliği Teknik Direktörü Sinan Kaloğlu, "Öncelikle Göztepe takımını tebrik ediyorum, bir üst lige çıktılar. Sezon başından beri etkili bir şekilde devam ettiler. Bugün de onlar adına iyi bir atmosfer vardı. O yüzden tebrik ediyorum. Kendi oyuncularımı da yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik ediyorum. Skor ne olursa olsun. Maça gelirsek ilk yarı çok etkili olamadık. İstediğimiz şeyleri yapamadık. Ama yine de ikinci yarıya iyi bir şekilde geldik. İkinci yarıda da aslında oyun dengelenmişti. Kaptırdığımız bir topla maalesef son dakikalara yakın son çeyreğe girdiğimizde golü yememize sebep oldu. İkinci golü de yine kendimiz kaptırdığımız topla yedik. Maalesef bireysel hatalar bugün skoru rakibimizden yana kullandı. Göztepe takımıyla şartlarımız aynı değil. Bugün ilk 11’mizin maliyeti Göztepe kalecisinin bir yıllık maliyetiyle aynı değerde. 11’de bugün görev yapan 5 oyuncumuz ilk defa bu seviyede oynadı. İlk defa bu ligde oynuyorlar. Genç arkadaşlarımız haliyle tabii ki her ne kadar da biz sakin kalmalarını ve oynamalarını tavsiye etsek de şöyle bir atmosferde onlar için kolay değildi. İlk yarı özellikle istediğimiz verimi, beklediğimiz iyi verimi çocuklardan alamadık. Üzgünüz, buraya puan ve puanlar için geldik. Ama bizim için kaybedilmiş bir şey yok. Önümüzde iki karşılaşma var. İki karşılaşmayı kazanıp son hafta da olsa rakiplerimizin puan kaybıyla inşallah play-off’a, play-off’tan da inşallah Süper Lig’i sonuna kadar zorlayıp çıkacağız. Bugünkü atmosfer de güzeldi. Taraftarlarımız da bizi yalnız bırakmadı. Onlara da burada bir galibiyet vermek isterdik ama olmadı. Dediğim gibi çocuklar ellerinden gelen mücadeleyi gösterdiler. Onları da tebrik ediyorum" dedi.