SAĞLIK - 06 Nisan 2021 Salı 10:37

Multipl miyelom nedir?

A
A
A
Multipl miyelom nedir?

Dr. Öğr. Üyesi Ceyda Hayretdağ, bir tür beyaz kan hücresi kanseri olarak bilinen, ''multipl miyelom'' ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.

Beyaz kan hücrelerinin vücuttaki enfeksiyonlarla savaştığını ifade eden Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ceyda Hayretdağ, “Kemik iliği denen kısımda kemiklerinizin ortasında yapılırlar. İnsanlarda multipl miyelom olduğunda, kemik iliği bu beyaz kan hücrelerinden çok fazla üretir ve bir kişinin vücudunun ihtiyaç duyduğu normal kan hücre sayısı yetersiz hale gelir. Bu da semptomlara neden olur” dedi ve multipl miyelom kanserinin semtpomlarını sıraladı:

• Kemik ağrısı veya kolayca kırılan kemikler
• Bulantı, kusma, kafa karışıklığı veya normalden daha fazla susama hissi
• Normalden daha zayıf, yorgun veya nefes darlığı hissetmek
• Bulanık görme
• Göğüs, bel veya bacaklarda uyuşma, karıncalanma veya güçsüzlük
• Daha kolay hastalanmak
• İstemsiz kilo vermek.

Bu semptomların tümünün multipl miyelom olmayan durumlardan da kaynaklanabileceği konusunda uyaran Hayretdağ, yine de bu belirtilere sahip olunması durumunda muhakkak bir doktora başvurulmasının gerektiğinin altını çizdi.

Bazı durumlarda multipl miyelom semptomlarının tıbbi bir acil durum oluşturabileceğini ifade eden Hayretdağ, aşağıda sıralanan durumları tecrübe eden kişilerin muhakkak bir doktora görünmesi gerektiğini sözlerine ekledi:

• Şiddetli sırt ağrısı
• Bacaklarda zayıflık, uyuşma veya karıncalanma
• Mesane veya bağırsak üzerinde kontrol kaybı (idrarı tutamama veya gaita tutamama şikayeti)

Multipl miyelom için test var mı?

Multipl miyelomlu insanların enfeksiyonlardan normalden daha kolay etkilenebildiğini söyleyen Hayretdağ, “Bu nedenle ellerinizi sık sık yıkamak ve hasta olan insanlardan uzak durmak önemlidir. Ateşiniz çıkarsa hemen doktorunuza başvurmalısınız.” diyerek multipl miyelom kanserinin tanısında kullanılabilecek testleri sıraladı:
• Kan veya idrar testleri
• Kemik iliği biyopsisi - Doktor, kemik iliğinden çok küçük bir örnek alacaktır. Başka bir doktor, kanser hücrelerinin olup olmadığını görmek için örneğe mikroskop altında bakacaktır.
• BT taramaları, PET taramaları, MR taramaları veya X ışınları gibi görüntüleme testleri - Görüntüleme testleri vücudun iç kısmının resimlerini oluşturur.

Multipl miyelom nasıl tedavi edilir?

Multipl miyelomla alakalı bir diğer önemli soru olan tedavisi hakkında da bilgiler paylaşan Hayretdağ, tedavi aşamalarını anlattı:

• "İzle ve bekle" - Bazı kişilerin herhangi bir semptomu yoktur ve hemen tedavi görmeyebilirler. Ama düzenli olarak bir doktor tarafından kontrol edilirler. Semptom göstermeye başladıklarında aktif tedavi görürler.
• Kemoterapi - Kemoterapi, doktorların kanser hücrelerini öldüren bir grup ilacı tanımlamak için kullandıkları terimdir.
• Steroid ilaçlar - Bu ilaçlar kanser hücrelerini öldürebilir ve kanser büyümesini yavaşlatabilir.
• "Bağışıklık düzenleyici ilaçlar" olarak adlandırılan ilaçlar - Bu ilaçlar kanserin büyümesini durdurur.
• Antikorlar - Antikorlar kanınızdaki proteinlerdir. Bağışıklık sisteminiz, vücudunuzun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olur. Ancak laboratuvarda oluşturulan ve ilaç olarak kullanılan başka antikor türleri de vardır. Hücrelerin belirli kısımlarını hedef alarak kanser hücrelerini öldürürler.
• Kemik iliği nakli - Kemik iliği , beyaz kan hücreleri dahil olmak üzere kan hücreleri yapar. Kemik iliği nakli sırasında, doktor vücuttan bir miktar kemik iliği çıkarır. Ardından kişiye "kemoterapi" adı verilen ilaçlar verilir.

Bu ilaçlar genellikle kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır, ancak aynı zamanda kemik iliği hücrelerini de öldürürler. Kemoterapi sonrası doktor kemik iliğini kişinin vücuduna geri koyar.
Multipl miyelomlu kişilerin, sahip oldukları semptomlar için de tedavi gördüklerini söyleyen Hayretdağ, “Örneğin, doktorlar kemik semptomlarını ağrı kesici ilaçlar, kemik kaybını durdurmak için ilaçlar veya radyasyon tedavisi ile tedavi edebilirler. Radyasyon kanser hücrelerini öldürebilir.” ifadelerini kullandı.

Tedaviden sonra ne olur?

Hastaların tedaviden sonra, kanserin geri gelip gelmediğini görmek için sık sık kontrol edilmesi gerektiğini söyleyen Hasretdağ, “Tedavi genellikle hastalığı iyileştirmez, ancak semptomları azaltabilir ve insanların daha uzun yaşamasına yardımcı olabilir. Takip testleri kan testleri, idrar testleri, görüntüleme testleri veya kemik iliği biyopsisini içerirler.” bilgisini aktardı.

Multipl miyelom için tedavi olmanın, hangi tedavinin ne zaman yapılacağı gibi birçok seçim yapmayı gerektirdiğinin altını çizen Dr. Hayretdağ, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“ Her zaman doktorunuzla iletişim halinde olun ve ne düşündüğünüzü bildirin. Size bir tedavi önerildiği her seferinde şunu sorun:

• Bu tedavinin faydaları nelerdir? Daha uzun yaşamama yardımcı olabilir mi? Semptomları azaltacak mı yoksa önleyecek mi?
• Bu tedavinin olumsuz yönleri nelerdir?
• Bu tedavinin dışında başka seçenekler var mı?”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Arnavutköy’de öğrencilere ‘trafik bilinci’ eğitimi verildi Arnavutköy’de polis ve jandarma ekipleri tarafından Trafik Haftası nedeniyle ilkokul öğrencilerine ‘trafik bilinci’ eğitimi verildi. Öğrenciler doyasıya eğlenirken aynı zamanda trafikte yapılması gereken davranışları öğrendi. Arnavutköy’de İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Büro ekipleri ve İlçe Jandarma Komutanlığı Trafik Jandarması tarafından Trafik Haftası nedeniyle ilçede bulunan ilkokul öğrencilerine trafik bilinci eğitimi verildi. Ekipler çocuklara trafik levhalarının anlamlarını, yaya geçidi kullanımının önemi ve doğru kullanılmasına yönelik bilgiler verdi. Öğrenciler aynı zamanda trafik eğitim parkuruna kurulan simülasyon ile hem sürücülerin hem de yayaların yapması gereken kurallar doğrultusunda bilinçlendirildi. Öğrenciler polis ve jandarma ile yaptıkları derste hem doyasıya eğlendi hem de bilgilendi. “Kurallara uyduktan sonra hem kendi hem de karşımızdaki insanların hayatının söz konusu olduğunu öğretiyoruz” Eğitim programı hakkında bilgi veren Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, “Çevremizdeki okullarımızdan öğrencilerimizi buraya davet ediyoruz. Trafik Haftası olması sebebiyle çocuklarımız öncelikle sınıflarda teorik eğitimleri aldılar ve uygulamalı eğitime geçtiler. Amacımız toplumumuzun trafiğin toplu hareket edebilme algısını geliştirdiğini evlatlarımıza ve gençlere öğretmek. Kurallara uyduktan sonra hem kendi hem de karşımızdaki insanların hayatının söz konusu olduğunu öğretiyoruz. Yeni dönemde buraları geliştirerek ve eğitim alan evlatlarımızın sayısını arttırarak devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Polislerle ders işlemek çok eğlenceliydi” Eğitime katılan öğrencilerden Muhammet Hamza Ertaş, “ Bize nasıl araba sürmemiz gerektiğini, geçitleri nasıl kullanmamız gerektiğini ve trafik levhalarının anlamlarını öğrendim. Polislerle ders işlemek çok eğlenceliydi” ifadelerini kullandı.
Hatay Afetzede çocuğun akülü arabayla annesinin mezarını ziyareti yürekleri dağladı Hatay’da depremin ilk günlerinde enkaz altındaki vatandaşları yaşatmak amacıyla görev alan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, depremde annesini kaybeden Kerim’in annesinin mezarına akülü arabayla gitme hayalini gerçekleştirdi. Asrın felaketinde vefat eden annesinin mezarını akülü arabasıyla ziyaret eden 8 yaşındaki Kerim’in davranışı yürekleri dağladı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkıma uğrayan Hatay’da, binlerce insan hayatını kaybetti. İnsanların yıllardır yaşadıkları evler, deprem sonrası mezarları olmuştu. Depreme Antakya ilçesi Küçükdalyan Mahallesi’nde ailesiyle birlikte yakalanan 8 yaşındaki Kerim Sarıgül’ün 40 yaşındaki annesi Aslı Sarıgül de asrın felaketinde hayatını kaybetti. Depremde annesini kaybeden Kerim, doğum gününde okula ziyarete gelen sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul’la tanıştı. Sağlıkçı Ertuğrul, akülü arabayla annesinin mezarına gitmek isteyen Kerim’in hayalini gerçekleştirmek için çalışmalara başladı. Kerim’in hayalini gerçekleştirmek isteyen Erduğrul, istediği akülü arabayı Kerim’e hediye etti. Hayalini gerçekleştiren afetzede Kerim’e mezarlık ziyaretinde sağlıkçı Ertuğrul da eşlik etti. Yürekleri dağlayan ziyarette Kerim, annesinin mezarı başında dua okuduktan sonra çiçekleri suladı. 8 yaşındaki Kerim’e akülü arabayı almasını sağlayan Havva Aydanur Ertuğrul, Kerim’in hayalini gerçekleştirmesinin mutluluğunu ve gururunu buruk yaşadı. “Akülü arabayla annemin mezarına geldim ve çok mutluyum” Akülü arabasıyla annesinin mezarını ziyaret eden afetzede Kerim, “Depremden sonra evimiz ve okul yıkılmıştı. Ben buraya bahçemize geldim. Buradaki okula yazdırıldım. Havva abla, doğum günümde okulumuza pasta getirdi. O zamanda arkadaşlarıma benim doğum günüm olduğunu söyledim. Havva abla elinde pastayla gelince arkadaşlarım Kerim’e mi getirdiniz dediler. Havva ablam evet dedi. O zaman tanıştık. Bana ev yaptı. Hayalimi gerçekleştirdi. Akülü araba aldı. Akülü arabayla annemin mezarına geldim ve çok mutluyum” dedi. “8 yaşındaki bir çocuk için annesinin mezarının başında bize ev yapılıyor demesi kolay bir şey değil” 8 yaşındaki afetzede Kerim’in hayalini gerçekleştiren sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, “Biz Kerim’le depremden sonra tanıştık. Depremde annesini kaybetti. Bizden bir istekte bulundular. Yaşadıkları konteynere ve çadıra fareler geliyordu. Zemin desteği verir misiniz dediler. Sahaya görmeye gittiğimizde ev yapmaya karar verdik. Kerim bizden akülü araba istedi. Akülü arabayla annesinin mezarına gitmek istiyordu. Biz evi yaparken akülü arabasını da aldık. Şimdi Kerim’in annesinin mezarının başındayız. 8 yaşındaki bir çocuk için annesinin mezarının başında bize ev yapılıyor demesi kolay bir şey değil. Akülü araba istemesi ve bizim bunu sağlamamız kolay değil. Dernek olarak Kerim ve diğer çocukların yanındayız” ifadelerini kullandı.
Adana Binlerce kuşun bulunduğu Atatürk Parkı çocuklu ailelerin vazgeçilmezi oldu Adana’da kentteki kuşların uğrak noktalarından biri olan Atatürk Parkı, sahip olduğu yoğun kuş popülasyonu nedeniyle çocuklu ailelerin vazgeçilmezi oldu. Atatürk Parkındaki 3 ile 5 bin arasında kuş popülasyonu dikkat çekiyor. Park kuş ile birlikte çeşitli hayvanların da bulunması nedeniyle aileler tarafından sıkça tercih ediliyor. Çocuklarının hayvan sevgisi nedeniyle sık sık Atatürk Parkı’na geldiklerini belirten aileler, kuşların ve parkın kent için önemli bir değer olduğuna dikkat çekiyor. "Kuşlar artık burada bir simge gibi" Parka 3 yaşındaki oğlu Ahmet ve 8 yaşındaki kızı Zeynep ile sıkça geldiğini belirten Aydın Geçer, Atatürk Parkı’nın kuşlar ile birlikte Adana için çok değerli bir konum olduğunu söyledi. Kuşların parka güzellik kattığını belirten Geçer, "Kuşlar artık burada bir simge gibi oldu. Harika bir görüntü, çocukların gezdiği ve eğlendiği oksijen dolu bir yer. Bu kuşlar burada olmazsa parkın değeri düşer diye düşünüyorum. Gördüğünüz bütün ağaçların tepelerinde kuşların hem yuvaları vardır, hem de kuşlar için gölge oluyor. Parkta bulunan havuzu da kullanıyorlar mesela. Biz sürekli burada çocuklarımızla birlikte gezmeye geldiğimizde gördüğümüz için biliyoruz. Bu kuşlar burası için bir değerdir diyebilirim" dedi. "Parkta 3-5 bin arasında kuş potansiyeli var" 36 yaşında olduğunu ve emekli büyüklerinden yıllar içerisinde duyduğuna göre parkta 3 ile 5 bin arasında kuş potansiyeli bulunduğunu kaydeden Geçer, "Bildiklerime ve duyduklarıma göre parkın 3 bin ile 5 bin arasında kuş potansiyeli var. Parkın arka taraflarında ve burada olmak üzere. Kuşlar genelde bu noktada oluyorlar. Bütün Adana’daki kuşları besleyen yer diyebilirim burası için. Bütün dağılan her yerdeki güvercinleri gördüğünüzde emin olun ki buradan gitmiştir diyebilirim" şeklinde konuştu. Parkta yer alan ve çiçek açmış durumda bulunan mercan ağacının kuşların favori ağacı olduğundan söz eden Geçer, "200 tane kuş oluyor buradaki ağaçta. Şu anlık durumda da ağacın üzerinde 100-150 tane vardır. Bu mercan ağacı 3 defa açtığı için ağaçta sık bulunan böcekler kaynaklı özellikle belki bu ağaçta duruyor olabilirler" ifadelerini kullandı. "Burası çok özel bir yer, çarşıya geldiğimizde mutlaka uğruyoruz" Parka bebek pusetiyle çocuğunu gezdirmeye gelen Safer Oğuzalp de parkta bulunan kuşlar ve diğer hayvanların çocuklar üzerindeki olumlu etkisini anlattı. Parktaki hayvan popülasyonunun park için özel bir anlam ifade ettiğinden bahseden Oğuzalp, "Biz çocuğumuzla geliyoruz. Burada güvercinler, kumrular, serçeler var. Çocuk da hayvanları gördüğü zaman çığlık çığlığa seviniyor. Aynı zamanda parkta başka hayvanlar da oluyor. Burası çok özel bir yer, mutlaka her çarşıya geldiğimizde bir uğruyoruz bu taraflara. Parklar için de kuşlar önemli, çocuklar için daha da önemli. Hayvan seviyorlar bu sayede. Kuş olsun, kedi, köpek olsun hiç fark etmiyor. Parka da güzel bir değer ve anlam katıyor" sözlerine yer verdi. Aynı zamanda Atatürk Parkı’nın ağaç popülasyonu olarak da çok zengin olduğunu kaydeden Oğuzalp, sözlerine şöyle devam etti: "Atatürk Parkının ağaç popülasyonu da çok güzel. Bu ağaç ve diğer ağaçlar, dutlar, çamlar, çiçekler, renkler. Çocuğu yarım saat çıkardığımız zaman ayrı bir enerjisi değişiyor. Havalanıyor, mutlu oluyor. Akşam bile uyurken zorlanıyor, tekrar tekrar gelmek istiyor. Çok güzel bir yer, temiz aynı zamanda. Daha farklı ağaçlar da olsa daha da güzel olur ama buranın kombinasyonu bence yeterli şu anda. Çok iyi yani."
Rize 5 yaşındaki ikiz kardeşler yaptıkları resimler ile görenleri hayran bırakıyor Rize’de yaşayan 5 yaşındaki ikiz kardeşler tuvale yaptıkları resimler ile görenleri hayran bırakıyor. Rize’de yaşayan 5 yaşındaki Kerem ve Beren Baş isimli ikiz kardeşler 1 yaşlarından itibaren resim çizmeye başladı. İlk olarak evin duvarlarını boyayan minik kardeşlerin yeteneğini keşfeden baba Halil Baş, çocuklarının yeteneğini geliştirmeye çalıştı. Baba evin duvarları ve kapılarının ardından küçük resim kağıtlarında minik kardeşleri boyama yaptırdı. Ardından daha büyük kâğıda geçen kardeşler, daha sonrasında tuval üzerinde çalışmalarına başladı. Doğada gözlem yaparak pastel boya ile tuvale yansıttıkları resimleri kurdukları atölyede akrilik boyalarla renklendiriyor. İkiz kardeşler bugüne kadar 22 tane çalışmasını atölyelerinde sergiliyor. İkiz ressamların en büyük desteklerini ailelerinden almasıyla birlikte büyüdüklerinde ‘Picasso’ gibi ünlü birer ressam olmak istiyorlar. “Renklerin içinde kayboluyorlar” İki kardeşin 1 yaşından itibaren boyama yağmaya başladığını ifade eden baba Halil Baş, “Kerem ile Beren 1 yaşından itibaren oyunla resim yapmayı öğrendiler. Fırçalarla, kalemlerle oynayarak boyamayı öğrendiler. Bir sabah kalktık. Evin duvarına onları resim çizerken gördük. Eşimle beraber görünce çok şaşırdık. Önce şaşırdık ama onları sonrasında destekledik. Duvar resimleri ardından küçük kağıtlara resim yapmaya başladılar. Daha sonradan büyük resim kağıtlarına ve en sonda büyük tuvallere yansıttılar. Doğayı izleyici bir şekilde tuvale yansıtıyorlar. Daha sonrasında atölyemize geliyoruz. Atölyemizde akrilik boya ve yağlı boyayla resimlerini son aşamaya getiriyorlar. Çocuklar atölyede zaman geçirirken çok mutlu oluyorlar. Renklerin içinde kayboluyorlar. Onlar için bu atölyeyi açtık” şeklinde konuştu. “Resim yaparken çocuklar gündelik hayattan tamamen uzaklaşıyor” Çocukların resim yapmaya başladıklarını gündelik hayattan tamamen uzaklaştığını belirten Halil Baş, “Resim yaparken çocuklar gündelik hayattan tamamen uzaklaşıyor. Renklerin içine ciddi manada dalıyorlar. Resimlerine odaklanıyorlar. Buradayken çocuklar kendilerini bambaşka hissediyor. Çıktıktan sonra da aynı şekilde. Kızım Beren, oğlum Kerem’e göre daha yetenekli. Kıyaslama yapmıyorum. İlerde büyük bir ressam olmalarını isterim. Picasso’nun şöyle bir sözü var, ‘Rafael gibi resim yapmak 1 yılımı aldı. Bir çocuk gibi resim yapmak ise bir ömrümü aldı’ diye. Çocuk gibi resim yapabilmek çok zor. Çünkü onlar kaygılardan uzak kendilerini ifade ediyorlar” ifadelerini kullandı. “Vaktimizin çoğunu atölyede çalışarak, oynayarak geçiriyoruz” Büyüyünce ressam olmak istediğini vurgulayan minik ressam Kerem Baş, “Beren’in ikiz kardeşiyim. 5 yaşındayım. Rize’de yaşıyorum. En sevdiğim kitabın ismi nokta. Çünkü içerisinde herkesin resim yapabileceğini anlatıyor. Vaktimizin çoğunu atölyede çalışarak, oynayarak geçiririz. Renklerin içerisinde kayboluyorum. Çok mutlu oluyorum. Büyüyünce ben ressam olacağım” derken, Beren Baş ise, “5 yaşındayım. Rengarenk kelebekler ve Gökkuşağı çizmeyi çok seviyorum. Resim yaparken çok mutlu oluyorum” diye konuştu.