ÇEVRE - 19 Haziran 2021 Cumartesi 09:04

Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

A
A
A
Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

Rize’de vatandaşların denizin üzerinde görerek müsilaj zannettiği katman ilde paniğe neden oldu. Konuyu inceleyen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi uzmanları, katmanın dalgadan kaynaklı kabarcık olduğunu belirledi.

Rize’de sabah saatlerinde vatandaşın denizin üzerinde gördüğü yoğun kabarcıklar paniğe neden oldu. Gündemde olan Marmara Denizi’ndeki müsilaj nedeniyle korkan Rizeliler durumu hemen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yetkililerine haber verdi.

Üniversiteye ait Karadeniz Araştırma Gemisi bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Denizin üzerinden ve dalgıçlar vasıtasıyla denizin içerisinden çeşitli numuneler alındı. İlk belirlemelere göre ise denizin üzerinde oluşan katmanın sadece rüzgardan kaynaklı oluşan dalga ve denize akan derenin köpüğünden kaynaklı oluşan baloncuklar olduğu gözlemlendi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, ilk bulgulara göre denizin üzerinde halkı tedirgin eden görüntünün dalgadan oluşan köpüklerden ibaret olduğunu söyledi. Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş “Üniversitemize gelen ihbar üzerine balıkçı barınağında çekilen bir fotoğraf üzerine Karadeniz Araştırma Gemimizle beraber denizdeki durumu incelemek için bir çalıştırma gerçekleştirdik. Yaptığımız incelemelerde ede ettiğimiz bilgiler ile durumun deniz salyası olmadığı ve denizdeki dalgalanmadan dolayı köpüklenme olduğu tanısına vardık. Ancak aldığımız numuneleri laboratuvarda test ederek daha sağlıklı sonuçlar elde edeceğiz” dedi.

Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

"En büyük tehlike deniz suyu sıcaklığının artması"

Üniversitenin 2014 yılından bu yana kendisine ait Karadeniz Araştırma Gemisi ile bölgede çalışmalarını titizlikle devem ettiğini dile getiren Ağırbaş “Arazide yaptığımız saha çalışmalarında deniz suyu sıcaklığı ve oksijen derecesine baktık. Şu an deniz sıcaklığı 20-21 santigrat derece durumunda. Oksijen seviyesi ise 8 mg/lt altına hiç düşmedi. Bölge itibarıyla çay ve fındık üretiminin yapıldığı bir bölgede bulunmaktayız. Dolayısıyla bazı dönemlerde gübrelemelere bağlı olarak azot ve fosfat gibi bazı bileşiklerin yüksek olması muhtemel. Ancak denizde yaptığımız kendi ölçümlerimizde bu bulguları hiçbir zaman redfield olayı dediğimiz 16 N1 oranı üzerinde azot ve fosfata rastlamadık. Genel olarak bir değerlendirme yapacak olursak denizel ekosistemler sahip oldukları dinamiklerle birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu canlılar içerisinde en önemlisi fitoplankton dediğimiz birinci üretici canlı çeşidi olarak karşımıza çıkmakta. Bunlar denizel ortamda organik maddenin üretiminden sorumlu olan ana üreticiler olarak ve aynı zamanda dünyanın ihtiyacı olan oksijeni üreten en büyük canlı grubudur. Fakat bunlar üzerindeki baskılar her geçen gün artmakta. Bunlardan en önemlisi deniz sıcaklığının artmasıdır. Bunun gibi birçok etken bulunmakta” ifadelerini kullandı.

Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

"Doğu Karadeniz sahilleri böyle bir riski şu an için taşımıyor"

Yapısal bakımdan Karadeniz’in Marmara Denizi ile kıyaslandığında yapısal olarak var olan farklılıklar nedeniyle müsilajın olma ihtimalinin az olduğunun altını çizen Ağırbaş “Marmara Denizindeki salya problemi her geçen gün artmakta. Marmara’ya göre Karadeniz’i değerlendirdiğimiz zaman, Karadeniz yapısı itibariyle dünyanın en büyük anoksik havzalarından birisi. Ancak dalgaya açık olması ve bölgede özellikle Rize ve Artvin tarafında yoğun sanayi atığının olmaması böyle bir riski şu an için taşımamakta. Fakat önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin çok daha hissedeceğimiz aşikâr. Dolayısıyla bizim bu noktada hep birlikle yerel yönetimle, üniversitemizle, STK’lar ile bu anlamda çözüm üretmek amacıyla bütün paydaşlarıyla bir araya gelmemiz gerekiyor. Üniversiteler bildiğiniz üzere bulundukları bölgeye hizmet olarak ön plana çıkmakta. Yaptığımız çalışmalarla da bunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

RTEÜ Teknik Bilimler Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Tolga Akdemir de deniz altında yapılan çalışma neticesinde ilk belirlemelere göre müsilaj adına hiçbir bulguya rastlanamadıklarını söyledi.

Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

"Müsilajın balıklar üzerinde bir yan etkisi yoktur"

Müsilajın deniz canlılarına yönelik etkilerinden bahseden Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göktuğ Dalgıç ise deniz salyası olarak adlandırılan müsilajın deniz canlılarını tüketmeye engel olmadığını dile getirerek “Son günlerde Marmara Denizinde yaygın olarak görülen müsilaj, zaman zaman Karadeniz’de de önceki yıllardan beri özellikle mayıs aylarının sonunda, haziran aylarının başlarında görülmekte. Bugün küçük bir örneğini arkadaşlarımız burada inceleyecekler. Yalnız benim burada özellikle söylemek istediğim su ürünleri tüketimi ve balıklar açısından müsilaj ile ilgili herhangi bir sorun olmadığından bahsetmek istiyorum. Tüketicilerimiz rahatlıkla balıklarımızı tüketebilirler. Müsilajın balıklar üzerinde bir yan etkisi veya insanlar üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bu konuyu özellikle belirtmek isterim” dedi.

Hasan Fehmi Demir - Oğuz Bal
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.