SPOR - 23 Mart 2019 Cumartesi 12:07

Mustafa Cengiz: 'Aldığımız sancağı onurla taşıdığımıza inanıyoruz'

A
A
A
Mustafa Cengiz: 'Aldığımız sancağı onurla taşıdığımıza inanıyoruz'

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, olağan genel kurul toplantısında konuştu. Devraldıkları sancağı onurla taşıdıklarını söyleyen Cengiz, ayrıca, Badou Ndiaye'yi Stoke City'den bedava kiralayacakken, devreye 'Gulyabaniler' olarak niteledikleri kişilerin girmesiyle bedavaya alamadıklarını belirtti.

Galatasaray Yıllık Olağan Genel Kurul Toplantısı Lütfi Kırdar Kongre Merkezi, Anadolu Auditorium toplantı salonunda düzenleniyor. Toplantıda konuşan Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, önemli açıklamalarda bulundu. Göreve gelmelerinin üzerinden 14 ay geçtiğini söyleyen Cengiz, "Çok zor bir anda dikensiz gül bahçesine girmediler. Hepsi bizler için zorlu mücadeleler yaptılar. Galatasaray’ı bugünlere getirdiler, iyi ve kötü anlamda. Benden önceki başkanlarıma, bizleri bugüne taşıdığınız için teşekkür ederim. Biz görevi aldıktan sonra mali anlamda görev verildi.

Borç alacak farkı 1 milyar 277 milyon TL idi. Toplam borcumuz 2.8 milyar TL’idi. Biz bunu 2.7 milyar TL mertebesine yüzde 40 kur farkı olmasına rağmen azalttık. Türk Lirası'nı özellikle diyorum. Dolar bazında 309 milyon Dolar’dan 241 milyon Dolar'a indik. Reel anlamda borcumuzu düşürdük. Gelirimizde yüzde 90 artış sağladık. Giderlerimizi de 1 yıl içerisinde yüzde 30 azalttık. Mali disiplini sağladık. Geldiğimizden beri maaş ödemelerini geciktirmedik, günü gününe ödedik. Dağ gibi sorunlar duruyor. Yılların biriken sorunları önümüzde" diye konuştu.

"Aldığımız sancağı onurla taşıdığımıza inanıyoruz"

UEFA ile ilgili yaşanan olaylar hakkında konuşan Başkan Cengiz, "Mart, Nisan ve Mayıs’ta çok mücadele ettik. Bir komisyon kurduk. UEFA teftiş ve disiplin kurulu önünde çok ciddi çalıştık. Bütün harcamaları herkes kendi cebinden harcadı. Dün bize fiziki olarak CAS da geldi. Disiplin komitesi ile 13 Haziran’da katılım belgesini aldıktan sonra UEFA içinde bir üst organ olan Yargı Kurulu itiraz etti. Bu disiplin komitesinin de üstünde bir kurul. Biz 10 Ekim’den bugüne kadar yaklaşık 4 ay bu komite ile görüştük ve mücadele verdik. Komite ekim itibariyle men etmedi ve mene yol açacak şekilde görüşmek istedi.

Biz buna CAS nezdinde itiraz ettik. Avrupa’daki bir hukuk şirketi ile birlikte yürüttük. Çok uzun bir süreç sonunda dün resmi belgeler ulaştı. Verilen mücadeleler kolay değil. Yapacağınız bir yanlış 100 yıllık bir camianın bütün emeklerine yazık ederdi. Aldığımız sancağı onurla taşıdığımıza inanıyoruz. 4 kere savunma yaptık" şeklinde konuştu.

"Yıl sonu itibariyle toplamda artıdayız"

Futbolda şampiyon olduktan sonra bunu taçlandırdıklarını vurgulayan Mustafa Cengiz, "En yüksek gelir düzeyine ulaştık. 14 ay içinde yaklaşık 2 milyar 205 milyon TL tahsilat yaptık, 2 milyar 203 milyon TL harcama yaptık. Yıl sonu itibariyle toplamda artıdayız. 778 milyon TL’lik kredi kullanımına rağmen kredi ve faiz ödememiz 1 milyar 108 milyon TL. Yaklaşık 300 milyon TL’lik ödeme yaptık. Bonservisi gelirlerimiz yükseldi. 230 milyon TL gelir elde ettik. Şampiyonlar Ligi’nden 202 milyon TL, gişe gelirlerinden 171 milyon TL, yayın hakkından 187 milyon TL gelir elde ettik. İlk defa Sportif A.Ş’de reel olarak 6 ay sonunda 3 milyon TL’ye yakın kara geçtik. UEFA’ya 2 milyon Euro ödediğimiz cezayı çıkardığımızda 15 milyon Euro’ya yakın kar ettik" açıklamalarını yaptı.

"Ndiaye’yi 'Gulyabaniler' devreye girince bedavaya kiralayamadık"

Göreve geldiklerinde futbolda transfer yasakları olduğunu hatırlatan Cengiz, "4 gün içinde 31 milyon TL ödeme yaptık. 22 milyon TL’si vergiydi. 3 günde Nagatomo’yu da transfer edip, Ndiaye’yi 16.5 milyon Euro’ya sattık. Sonra aynı kişiyi Stoke City bize 750 bin Euro’ya kiraladı. bedavaya kiralayacaktık ama 'Gulyabaniler' devreye girince kiralayamadık" ifadelerini kullandı.

Başkan Mustafa Cengiz, daha sonra mağazacılık, sponsorluklar konusu, amatör branşlar, vergiler konusu ve projelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Oğuzhan Ort - Güven Mert Ercan - Mehmet Şirin Topaloğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da hekimler ve sağlıkçılar Filistin için "sessiz yürüyüş" yaptı Erzurum’da hekimler ve sağlık çalışanları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla düzenlediği "sessiz yürüyüş" programı hafta da devam etti. Kent merkezindeki tarihi Lalapaşa Camisi’nin önünde bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde taşıdıkları dövizler ve pankartlarla Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eczacılık Fakültesi Öğrencisi Reyya Gülnihal Göktaş, Gazze’de katliamların sürdüğünü söyledi. Göktaş, açıklamasında şunları kaydetti: ‘Dün Balkanlarda, Kuzey Afrika’da, Analadolu’da, Hocalı’da, Kafkaslarda, bugünse Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Mısır’da, Arakan’da, Keşmir’de ve ismini sayamadığımız, belki de haberimiz dahi olmayan daha nice yerlerde zalimin zulmune karşı çıkıp, şerefli kanını Allah yolunda dökenlere selam olsun. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Ne ile aldıysak onunla geri veririz" diyen Gök Sultan Abdülhamid Han’a selam olsun. Bosna’da kendilerine karşı başlatılan soykırıma karşı cesurca savaşıp ülkelerini sırtlanlara yem etmeyen Bosnalı mücahitlere, gençliğini Çanakkale’de verenlere, Sarıkamış’ta üşüyenlere selam olsun. Başladığı eczacılık fakültesini bitirmek nasip olmadan şehit olan, direnişin meşhur sembolü yiğit İmad Akil’e selam olsun. Bir ay önce Kuzey Irak’ta şehit olan Tabip teğmen Hulusi Elçi’ye ve dahi tüm şehitlerimize selam olsun. Bugün savaşın 205. günü. Savaşın 205. gününde de terörist İsrail’in elde edebildiği tek şey kırk bin kişiyi şehitler kervanına katmak, tüm dünyayı kendilerinden biraz daha fazla nefret ettirmek ve sonlarına bir gün daha yaklaşmak oldu. Onlar tüm bu zulümlerini savaşın sonuna kadar devam ettirecekler. Her gün şehit, yaralı, gözaltı haberleri gelmeye devam edecek. Peki ya biz? Biz ne yapacağız? Allah bize bu günleri görmeyi takdir etmişken biz kimin tarafında olmayı seçeceğiz? Üstte saydığım ecdadımız gibi zulmün ve küfrün karşısında mı olacağız, yoksa zalimlerin yanında mı? Peki ya bu savaş yalnızca Gazze’ye mi ait? Bizim bu hikayedeki tek vasfımız, haberlerde gördüğümüz bir iki görüntüye ahlanıp vahlanıp hayatımıza devam etmek midir? Bu kadar büyük bir soykırımda bizim rolümüz nasıl sadece uzaktan ağlamak olabilir? Hayır! Biz en az Gazze’li kardeşlerimiz kadar bu mücadelenin içindeyiz. Biz bu hikayenin ana kahramanlarıyız ve kendi ellerimizle -en az oradaki mücahitler kadar- siyonizmle mücadele edebiliriz, etmeliyiz, edeceğiz. En az onlar kadar ona zarar verebiliriz, vermeliyiz, vereceğiz. Nasıl mı? Ellerimizi semaya açarak. Ellerimizle oraya maddi destek sağlayarak. Ellerimizi o zalimlerin ürünlerden çekerek, ve ellerini boykotlu ürünlere uzatanların ellerini geri çevirerek. Ellerimize kalem alarak. Çocuklarımızın ellerinden tutarak. Gazze’deki çocukları İsrail bombardımanından korumak ne kadar bizim görevimizse, dünyanın diğer çocuklarını da siyonizmin pis emellerinden kurtarmak o kadar görevimizdir. Çocuklarını siyonist zihniyetin saçtığı zehirlerden koruyup, İslam’ın selametli gölgesine çeken, ailesini kalesi gibi koruyan her anne-baba bir mücahittir. Ve en önemlisi, ellerimizi birbirine kenetleyerek. Bir vücudun azaları gibi olmak Müslümanların vasfıdır. Bölüne bölüne küçülerek değil, birleşe birleşe büyüyerek kazanacağız. Ya "Gazze bize bu kadar uzaktayken nasıl cihad ederiz?" diyenler için, Dondurma kamyonunu protesto eden her çocuk mücahittir. Her hafta burada sıcak soğuk demeyip her hafta yürüyüşümüze katılan genç, yaşlı, çocuk, hekim, ev hanımı, sağlık çalışanı, ayakkabı boyacısı, öğrenci, polis memuru, akademisyen, esnaf herkes mücahittir. Allah cihadımızı kabul etsin ve daha fazlasını yapabilmeyi hepimize nasip etsin. Sözlerimi dinleyen herkesi tüm varlığıyla bu zulme karşı durmaya çağırıyorum. Unutmayınız ki tüm bu saydıklarım, yaparsak sevap kazanacağımız nafileler değil, yapmazsak üzerimize borç olarak kalacak ve ahirette bizden sorulacak gerekliliklerdir. Çünkü bu savaş bizim mücadelemiz. Bu mücadele bizim mücadelemiz. Dua edeceğiz. Dua ettireceğiz. Durmayacağız. Durdurulmayacağız. Boykot edeceğiz. Boykota davet edeceğiz. Hatırlayacağız. Hatırlatacağız. Uyumayacağız. Uyandıracağız. Alışmayacağız. Normalleştirmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı "Dur!" diye haykıranlardan olacağız.’
Antalya Çocuklarda bahar aylarında görülen alerjik nezlenin 10 belirtisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Bahar aylarının çocuklar için zor geçebileceğine dikkat çeken Bayık, “Bahar aylarında burun akıntı veya tıkanıklığı (rinit) nedeni ile doktora başvuran çocukların yaklaşık yarısı alerjik rinittir. Allerjik rinit ya yıl boyu sürer ya da mevsimsel gelişir. Mevsimsel alerjik rinitte genellikle çiçek açmayan ve polenleri rüzgar ile saçılan bitkiler etkendir” dedi. Alerjik nezlenin sıklıkla bahar aylarında, özellikle bitkilerdeki tozlaşma döneminin başlamasıyla, üst solunum yollarını etkilediğini ifade eden Bayık, kaşıntılı ve sulu burun akıntısı, hapşırma krizleri, burunda yanma, gözlerde kızarıklık ve yanma, gözlerde kaşıntı ve sulanma, hırıltılı solunum, horlama, geçici koku kaybı, genizde, damakta kaşıntı ve kulaklarda tıkanma gibi belirtiler olabileceğini söyledi. “Alerjik nezleye astım eşlik edebilir” Alerjik nezleye astım eşlik edebileceğini kaydeden Bayık, “Evlerde bulunan çiçek ve bitkilerin polenlere karşı duyarlı olan çocukları çok fazla etkilemezken; açık havada, yeşillik alanlarda, ormanda, kırda görülen bitkilerin alerjik nezle şikayetlerinin artmasına neden olabilir. Alerjik nezleye polenlerin yanı sıra; evdeki toz, hayvan tüyleri, tütün dumanı gibi alerjenler de yol açabilmektedir. Alerjik nezlesi olan çocuklarda astım da görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle aileler çocukta öksürük ve hırıltı belirtilerine karşı dikkatli olmalıdır. Çocukluk yaşlarında ilk belirtilerini veren hastalığın, kişinin tüm hayatı boyunca birlikte yaşamayı öğrenmesi gereken bir durum haline gelebilir” ifadelerini kullandı. “Alerjiye neyin neden olduğunu bulmak önemli” Bayık, çocukta alerjik nezleden şüphelenildiği durumlarda ise aile alerjiye neden olan etkenleri fark edebileceği gibi alerjiye neden olan maddeyi tespit etmek için cilt veya kan testlerine ihtiyaç da duyulabileceğini kaydetti. Bayık, “Testlerin sonucunda, çocuğun belli bir alerjene karşı duyarlı olduğu tespit edildiği takdirde, bu alerjiye yönelik tedaviye başlanabilir” dedi. “İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı yerde aşı fayda sağlıyor” “Alerjik nezle tedavisinin ilk adımı alerjiye neden olan alerjenlerden kaçınmaktır” diyen Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, şunları kaydetti: “Eğer çocuktaki alerjik nezle polenlere karşı gelişiyorsa, tozlaşmanın sıkça görüldüğü aylarda, çocuğu yeşil alanlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekebilir ya da tedavi altında yeşil alanlarda bulunması sağlanmalıdır. Çevresel korunma yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, ilaç tedavisi etkili bir yöntem olacaktır. Bu ilaçlar sadece belirtilerin görüldüğü günlerde kullanıldıklarında bile, çocuğun şikayetlerini gidermeye yardımcı olabilir. İlaç tedavisi de yetersiz kaldığında çocuklarda aşı tedavisi, “immünoterapi” uygulanmaktadır. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır.”
Denizli Denizli’den Mersin’e cenazeye giden aile Konya’da kaza yaptı: 1’i ağır 4 yaralı Denizli’den Mersin’deki yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan aile, Konya’nın Ereğli ilçesinde kaza yaptı. Lastiği patlatan otomobilin defalarca takla atması sonucu 1’si ağır 4 kişi yaralandı. Kaza, Adana-Konya karayolu üzeri Bulgurluk mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; Denizli’den Mersin’de yaşayan yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan Medeni A. idaresindeki 20 BKD 02 plakalı otomobil, Konya’nın Ereğli ilesine ulaştığında ön lastiğinin patlaması sonucu savrulmaya başladı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle kontrolden çıkarak taklalar atan otomobil, yol kenarındaki bahçeye devrilerek durabildi. Kazada otomobil sürücüsü Medeni A. ile araçta yolcu olarak bulunan Veli A. ve Refik A. ile B.Ö. isimli çocuk yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından ambulanslarla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Defalarca takla atması sonucu metal yığınına dönen otomobil, çekici yardımıyla takla attığı bahçeden çıkartıldı. Kazada ağır yaralanan Refik A., Konya’da yapılan ilk tedavisinin ardından ambulansla Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Yaralı Veli A.’nın boyun, omuz, bel ve göğüs kemiklerinde kırıklar bulunduğu, diğer yaralıların ise durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili başlatılan soruşturmanın devam ettiği ifade edildi.