SPOR - 21 Mayıs 2021 Cuma 16:27

Mustafa Cengiz: 'Fatih Terim ile devam etmeyi düşünmüyorum'

A
A
A
Mustafa Cengiz: 'Fatih Terim ile devam etmeyi düşünmüyorum'

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Teknik Direktör Fatih Terim ile devam etmeyi düşünmediğini açıklayarak, "Ben olduğum sürece asla sözleşme uzatmam. Çünkü ben onun düşmanıymışım. Ama bir şart var. Çıkar özür diler, yanlış anlaşıldığını söyler, oturur o zaman konuşuruz. Görüşebiliriz. Benim de inanmam gerekiyor" dedi.

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, Türk Telekom Stadyumu’nda gündem ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Başkan Cengiz, toplantıda Teknik Direktör Fatih Terim ile ilgili kararını açıkladı. Görev süresinin dolacağını hatırlatan Cengiz, "Ayın 1’inde yasal olarak görev sürem doluyor. Medeni kanun sözleşmelere, devletin uzattığı dönemde 1 kişi bile kalsa görev devam ediyor. Açık kanun. Kayyum atanmıyor. Bu bizi rahatlattı. Ben ayın 1’inde bittiğinde devam ediyorum. Sevgili Fatih Terim hocayla devam etmeyi düşünmüyorum. Ben ondan şunu beklerdim. Ben hocayı pat diye arıyorum, ‘Hocam şunu dedin mi’ diye. O da anlatıyor, ‘Sizi kastetmedim.’ Ben Amerika’yı kastetmedim. Kendi aramızda, sınırlı çevre konuşurken. Bunu derken, niye sordular, ‘Siz mi ödüyorsunuz maçlara giderken’ diye birileri sordu.

‘Hayır, biz ödüyoruz’ dedik. Yönetim cebinden ödüyor. Profesyonelleri Fatih Hoca hariç ama Fatih Hoca'nın da bununla gittiğini kastetmedim. Hoca'nın yerinde ben olsam ne yapardım. Açardım, ’Başkanım böyle bir şey dediniz mi’ derdim. Direkt bana aç. Ben öyle yaparım. Siz hem yargıç hem savcı olup, bir de üstüne basın sözcüsü olursanız ve hüküm verirseniz, olmadı. Abdurrahim Bey'e demiş, ‘Ben bir şeyler anlatacağım, seyredin’. ‘Yapma hocam’ dediği halde" diye konuştu.

"Ben olduğum sürece asla sözleşme uzatmam"

Fatih Terim'in açıklaması sırasında gözlerinin fal taşı gibi açıldığını ifade eden Mustafa Cengiz, "Sevgili Fatih Terim Hocamız konuşurken beni buz gibi etti. Hatırladığım kadarıyla yemin ederim Yusuf Bey yerinden fırladı. Benim gözlerim fal taşı gibi açıldı. Dedi ki,’ İçerideki ve dışarıdaki düşmanlar.’ Bir takım kuruluşlar, sonra doğrudan beni hedef alarak düşman, ‘Bodrum’a gidiyormuşum’ gibi şeyler dedi. Beni iki kere Ultraslan ismen istifaya davet etti. Ben size tek laf söyletmemişim, sen beni niye ismen yazıyorsun, yazma. Ben kendimi biliyorum. Ben ne sana ne taraftara hata yaptım. Ben ve yönetim dahil iken siz nasıl teknik direktörlük yapacaksınız? Biz düşmanız. Sen nasıl çalışacaksın? O anda istifa etmeliydi. Ona o yakışırdı. Bu işler sözleşme uzatma çabalarıyla alakalı değil, ver parayı şu an. Tam tersine para isteniyor bizden. Ben bunlara girmek istemiyorum. Fatih Hoca'dan biz hiç bunu beklemedik. Ben 6 gündür hastanedeyim. İki tane beyinde çıkmış. Sevgili hocam, etkili konuşma yaptın. Düşmanlarını duman ediyorsun. Seni yürekten tebrik ediyorum. Bunu başardın.

Konuştukların, yaptıkların netice veriyor, eserinle övünebilirsin. Niye yapıyorsun, yapma hoca! Bir kere geçmiş olsuna gelmedin. Oğlumu aradın, ‘Onun için oynayacağız’ dedin. Onun için 8 kere yenildik. Bir kere geleydin, beyin ameliyatından sonra kapıdan ‘geçmiş olsun’ dedi. Ben düşmansam, yönetim düşmansa bu yönetimle işi yok. Adam yazıyor, Fatih Terim büyüktür Galatasaray, Galatasaray kırmızı çizgimiz. Ya yönetim kim! Genel kurulun seçtiği irade. Sen genel kurula hakaret ediyorsun. Bizi kim seçti, genel kurul. Sen sadece genel kurula havale edebilirsin beni. Senin başka yetkin yok. Onursal başkan olarak konuşuyor. Gelecek olan yönetimlere diyor ki siz de kendine dikkat edin, plan, cebinizde para varsa anlamında gelin dedi. Gelecek adaylara imkanınız varsa diyor. Ben 4 adayın yerinde olsam, ‘Sen kimsin ki bana ayar veriyorsun’ derdim. Tam tersi 4 tane adayımız tüm yetkiler Terim’e diye hashtag açılmış.

Bunlar da yetmedi, yazılı bildirge yaptılar. Bir tane cesaret edip, yolladı. ‘Tüm yetkileri Terim’e verin’ dedi. Dediklerini yaptık, Terim’e verdik, nereye gitti o kefaletler. Alacak mı o kefaletleri üstüne? Ey adaylar, siz Fatih Terim’e yetki vermeyi isterseniz, bu kefaletlerin kalkmasını mı yoksa üstünüze almasını mı istersiniz? Galatasaray’a çok büyük hizmetler yaptı. Kupalarda en büyük etkenlerden biri. Asla tek değil. Ben olduğum sürece asla sözleşme uzatmam. Çünkü ben onun düşmanıymışım. Ama bir şart var. Çıkar özür diler, yanlış anlaşıldığını söyler, oturur o zaman konuşuruz. Görüşebiliriz. Benim de inanmam gerekiyor" şeklinde konuştu.

Oğuzhan Ort - Bora Akyol
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale’de kök hücre dolandırıcılığından tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın yargılanmasına başlandı Çanakkale’de 60’tan fazla hastayı, kök hücre uygulamasında kullanılan ve piyasa değeri 200 lira olan kitleri 20 bin ila 100 bin liradan satarak dolandırdıkları iddiasıyla tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın Çanakkale 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlandı. Çanakkale’de 5 Şubat tarihinde meydana gelen olayda, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince yapılan teknik takip sonucunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi’nde (ÇOMÜ) Ortopedi ve Travmatoloji bölümünde tedavi gören 60 hastaya, piyasadan 200 liraya temin edilen kök hücre uygulamasında kullanılan kitlerin 20 bin ila 100 bin lira arasında satıldığı tespit edildi. Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, Prof. Dr. H.Y.E., Doç. Dr. T.K., medikal firma sahibi Ö.Ç, firma çalışanları B.C.T. ve Y.C.İ. gözaltına alındı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ö.Ç., B.C.T. ve Y.C.İ. ’dolandırıcılık’ ve ’icbar suretiyle irtikap’ suçuna yardımdan tutuklanırken, Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Daha sonra savcılığın itirazının ardından Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. yeninden tutuklandı. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianame hazırlandı. İddianamede, Ömer Ç, Bilgecan T. ve Yunus Can İ’nin ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘icbar suretiyle irtikaba yardım’, Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K’nin ise ‘zincirleme şekilde icbar suretiyle irtikap’ suçundan 20’şer yıla kadar hapsi istendi. Tutuklu sanıkların yargılanmasına bugün 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ömer Ç., Bilgecan T., Yunus Can İ., Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K. hazır bulunurken, olaydan etkilenen 60’a yakın hasta ve yakını katıldı. Sanık Hüseyin Yener E., savunmasında, kendisinin 24 yıllık hekim olduğunu belirterek, üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmedi. Hüseyin Yener E., "Kök hücre tedavisi bir ameliyat değil ek işlemdir. Ben anestezi altında yapmayı tercih ediyorum. Bu yaptığım işlemden fakültenin haberi yoktu. Üniversite SGK ödemesi almadığı için kamu zararı oluşmaması adına yapılan bu işlemleri not almadık. Ameliyat öncesi raporlarda kök hücre tedavisinin nasıl yapılacağını belirttim. Hastalara da bunu belirttik. Ameliyatlara ek olarak bu işlemleri yapıyorduk. Kitler hastanede satılmıyor. 3 yıldır Çanakkale’de çalışıyorum. Bu kiti getirecek firma Çanakkale’de yoktu. Sağlık Bakanlığından onaylı, ameliyata girme yetkisi olan firmalarla çalışılabiliyordu. Bu yüzden bu firmayla çalıştık. Kök hücreden her hangi bir kazancım yok. Firma çalışanları ve firma sahibinin iddialarını red ediyorum. Hastalarla maddi konularda konuşmadım. Konuşmayı da tercih etmiyorum. Fiyatları firma belirliyordu. Ben hiç bir hastaya fiyat söylemedim. Hastalara benim fiyat verdiği şeklindeki beyanları kabul etmiyorum” dedi. Sanık Tolgahan K. 3 yıldır ÇOMÜ’de görev yaptığını söyledi. Kendisine gelen hastalara tek bir medikal firma önermediğini belirten Tolgahan K., “Hastalar bana doğal olarak soruyordu. Nasıl ve nerden temin edebilecekleri konusunda. Bende kendilerine birden fazla firma öneriyordum. İnternetten araştırmaları gerektiğini söylüyordum. Kimseye fiyat vermedim ancak hastalardan ve firma sahiplerinden duyduğum kadarıyla aralıklı bir fiyat söyleyebiliyordum. Ben firma sahibinin iddialarını kabul etmiyorum. Kendileri bana iftira attı. Benim paraya ihtiyacım yok. Maddi durumum iyi. Ailemin durumu iyi. Böyle bir şey için kariyerimi riske atmam, itibarımı zedelemem” diye konuştu. Firma sahibi Ömer Ç. ise sektörde 19 yıldır faaliyette bulunduğunu söyledi. Resmi ve özel hastanelere ameliyat malzemesi temini sağladıklarını kaydeden Ömer Ç., "Doktorların talebi üzerine ilgili kök hücre kitini buldum. Fiyat belirledim. İthal olarak ilk etapta bin 500 liraya sonra da yerli olarak 600 liraya buldum. Bunun fiyatı ithal ve yerli olmak üzere değişiyor. Doktorlar daha sonra aldığım ürünleri uygun gördüler. Hastalar kabul ve uygun görürse temin edebileceğimi söyledi. Böylece kitler kullanılmaya başlandı. Tolgahan hoca bana hastalar size ulaşırsa benim dediğin fiyatı uygulayacaksınız dedi. Biz bu fiyatın içinden belirlediğimiz ücreti alıyorduk. Burada hastalar parayı elden veriyordu ya da bankaya yatırıyordu. Bizde parayı çekip elden doktorlara veriyorduk. Tolgahan beyin tavsiyesi üzerine Hüseyin bey bizi çağırdı. Özel ameliyatlar için kök hücre tedavisi uygulayacağını söyledi. Hüseyin beyle de çalışmaya böyle başladık. Hastalarının özel olduğu için ücreti kendisinin belirleyeceğini söyledi. Bununla ilgili telefonda yazışmalarımız var. Ben 19 yıllık sektör tecrübemde hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. Biz hocaları amirlerimiz gibi gördüğümüz için bunun yasal olduğunu düşünerek bu işi yaptık. Bana ’senlik bir durum yok, hastalar bizim hastalarımız’ dediler. Bana atılı suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. Firma çalışanlarından Yunus Can İ. ise firma sahibi Ömer Ç’nin talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, Çanakkale’deki bir banka şubesinden bu şekilde hesap açtığını ifade etti. Yunus Can İ., "Hastalar kitlerin ücretlerini nakit veriyorlardı ya da banka hesabına yatırıyorlardı. Doktorlara para vereceğim zaman para havale ile gönderildiyse bankadan çekip öyle veriyordum. Eğer elden aldıysam direkt götürüp elden teslim ediyordum. Paraya verdikten sonra kalan parayı firma sahibi Ömer beye veriyordum. Ben iki doktora da para verdim. Paraları siyah bir el çantasına koyuyordum. Ödemeleri Ömer beyin söylediği tarihlerde veriyordum. Ben hastalarla pazarlık yapmadım. Doktorların pazarlık yaptığını görmedim. Kitlerin hazırlanmasında bende sağlıkçı olduğum için ameliyatlarda aktif olarak bulunuyordum. Ameliyatlarda kullanılmayan kit olmadı” dedi. Diğer şirket çalışan Bilgecan T. savunmasında söz konusu işlemlerde paranın kendi hesabına yatmasından dolayı tedirgin olduğunu aktararak, geçen yıl Şubat ayında firmadan istifa dilekçesini yazdığını belirtip, “Firma sahibi 45 gün ihbar sürem boyunca çalışmamı istedi. Bu süre sonunda arabanın anahtarlarını teslim etmek için odasına girdim. Bana, eleman yetersizliği nedeniyle bir süre daha devam etmemi söyledi. Bende bir süre daha çalışmaya devam ettim. Benimde Çanakkale’deki bankadan hesap açmamın nedeni işlemlerin hızlı yapılması ve bankanın daha az komisyon kesmesi. Tolgahan hoca hastalara fiyatı kendi veriyordu. Hüseyin hoca ise Ömer bey ile görüşüp fiyatları buna göre belirliyordu. Her iki hocaya da elden para teslim ettim. Ameliyatlara bende giriyordum. Kök hücre uygulanmayan hasta olmadığını görmedim” diye konuştu. Sanıkların ardından müştekilerin ifadeleri dinlendi. Mahkeme heyeti, sanıkların yurt dışı çıkış yasağıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verirken, mahkeme heyeti davayı ileri bir tarihe erteledi.
Aydın Kuşadası’nda UNESCO onaylı eğitim programı MUNACS’24 başladı Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, öğrencilerin gerçek bir Birleşmiş Milletler (UN) delegesi gibi giyinip, fikir alışverişinde bulundukları eğitim programı olan MUNACS 24 başladı. Üç gün sürecek olan programda 22 farklı okuldan yerli ve yabancı 200 öğrencinin yanı sıra öğretmen ve akademisyenler de yer alıyor. Kuşadası’nda Amerikan Kültür Kolejleri Genel Merkezi ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun desteğiyle 5 yıldızlı bir otelde düzenlenen eğitim programı MUNACS 24 başladı. ‘Dünya için Yapay Zeka: Etik ve Sürdürülebilirliği Yenilikçi Yaklaşımlarla Geliştirme’ ana temasıyla gerçekleştirilen etkinliğe ortaokul ve lise dengi okullardan 200’den fazla yerli ve yabancı öğrenci katılıyor. Üç gün sürecek etkinlikte öğrenciler ülke delegeleri olarak katılacakları konferanslarda, Birleşmiş Milletlerdeki komisyonları temsil eden çeşitli komitelerde yer alacaklar. Komitelerde görev alacak öğrenci delegeler, yapay zekanın etik ve sürdürülebilirlik boyutlarını temsil ettikleri ülkeler olarak ele alacaklar. Delegeler, günümüzün en önemli küresel sorunlarından biri olan yapay zekanın insanlık için sunduğu fırsatları ve riskleri tartışacak, yenilikçi çözümler üretecek ve uluslararası iş birliğinin önemini kavrayacaklar. Bu sayede öğrenciler, uluslararası ilişkiler, diplomasi ve küresel sorunlar hakkında bilgi edinirken, problem çözme, eleştirel düşünme ve iletişim becerilerini de geliştirme imkanı bulacaklar. “Öğrencilerimizi yapay zekanın yer aldığı dünyaya hazırlıyoruz” Teknolojinin hızla ilerlediği dünyada yapay zeka eğitimine dikkat çeken Amerikan Kültür Kolejleri Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yaraş, “Bu yıl konferansımızın ana konusu yapay zeka. Hızla değişen dünyada yapay zeka giderek hayatlarımızda yer ediyor. Öğrencilerimizi yapay zekanın yer aldığı bir dünyaya hazırlamak için konferansımızı gerçekleştiriyoruz. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun desteğiyle gerçekleştirdiğimiz bu konferansın sonuç bildirgelerinin de, ülkemiz ve dünya çapında büyük ilgi göreceğine inanıyoruz” dedi. “Diplomasi açısından çok önemli bir konferans” UNESCO Türkiye Eğitim Komitesi Başkan Vekili Prof. Dr. Mustafa Sever ise, “Çocuklarımızın her açıdan geleceğe hazırlanması bizler için çok önemli. Ayrıca bu konferansın diplomatik yönü de büyük önem taşıyor. Burada farklı komiteleri temsil ederken diplomasi dilini de öğreniyorlar. Farklı ülkeleri, farklı kültürleri tanıma imkanı buluyorlar. Çocuklarımız üç gün boyunca, çağımızın en önemli ürünü yapay zekayı etik ve sürdürülebilirlik kavramları çevresinde tartışma imkanı bulacaklar” diye konuştu. MUNACS 24’ün amacı MUNACS 24’ün, yapay zekanın etik ve sürdürülebilirlik boyutlarını ele almak. Türkiye’nin her bölgesinden ve farklı ülkelerden katılım sağlayacak öğrencilerin bir araya gelerek küresel sorunlara çözüm bulmak için işbirliği yapmalarını sağlamayı da amaçlayan programda, öğrencilerin uluslararası ilişkiler, diplomasi ve küresel sorunlar hakkında bilgi edinmelerini sağlamak amaçlanıyor. Bunun yanında programda problem çözme, eleştirel düşünme ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak gibi amaçları bulunuyor. Konferansın ardından yazılacak sonuç bildirgesinin ise Paris’e gönderilerek Unesco Milli Komisyonu’na iletileceği belirtildi.