KÜLTÜR SANAT - 28 Ekim 2008 Salı 10:02

Mustafa'ya görkemli gala

A
A
A
Mustafa'ya görkemli gala

Yönetmenliğini Can Dündar'ın üstlendiği, Atatürk'ün askeri, siyasal ve insani yönlerini anlatan ''Mustafa'' filminin gösterimi, Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde kurulan 2 çadırda yapıldı.

Filmin gösterimi öncesinde konuşan Can Dündar, ''Küçük de olsa 'beni hatırlayınız' vasiyetine bir karşılıktır.

Umarım beğenirsiniz'' diye konuştu. Dündar, filmin gösterimi için bu mekanı kendilerine açan ve ''Belge ve Fotoğraflarla Atatürk ve Milli Saraylar Sergisi'' ile beraber filmin burada gösterimine katkıda bulunan Dolmabahçe Sarayı yetkililerine ve TBMM Başkanı Köksal Toptan'a teşekkür etti.

Filmin sponsorluğunu üstlenen Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da, kendisinin Dündar'ın heyecanından ve belgeselin isminin ''Mustafa'' olmasından çok etkilendiğini söyledi.

Sabancı, ''Biz de bu projeye katkıda bulunma şansını elde ettik. Merhum Sakıp Sabancı, yaşarken gerek yurtiçinde gerek de yurtdışında yapımcı ve yönetmenlere Mustafa Kemal Atatürk filmi yaptırmak için çok uğraştı. Bizim katkımıza onun o hayali de ayrıca destek oldu.

Türkiye'de bu boyutta bir ilk olan belgeselin yurdumuz gençliğine Cumhuriyet Bayramı hatırası olmasını diliyorum'' dedi.

Konuşmaların ardından Can Dündar'ın senaryosunu yazıp yönettiği ve müziklerini Goran Bregoviç'in bestelediği ''Mustafa'' filminin gösterimi yapıldı.

Filmi izlemeye gelen konuklar arasında Genelkurmay eski başkanı emekli orgeneral Yaşar Büyükanıt da vardı. Büyükanıt, gazetecilerin filme ilişkin soruları üzerine, ''Ata'yı çocukluğundan başlayarak anlatan bir film. Ben de detaylarını bilmiyorum'' karşılığını verdi.

Filmin çok ilgi çekici olduğu ifade eden Büyükanıt, merakla izleyeceğini söyledi.

BELGE VE FOTOĞRAFLARLA ATATÜRK VE MİLLİ SARAYLAR SERGİSİ

Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen ''Belge ve Fotoğraflarla Atatürk ve Milli Saraylar'' sergisi, TBMM Başkanı Köksal Toptan tarafından açıldı. Toptan, sergide 30 bin belgenin yer aldığına dikkat çekti.

Toptan, Atatürk'ün Samsun'a çıktıktan 8 yıl sonra İstanbul'a ilk gelişinde Dolmabahçe Sarayı'nda ikamet ettiğini ve sonradan da bu sarayın Atatürk tarafından kullanıldığını anlattı.

Toptan, ardından çıkarılan kanunla sarayın TBMM'ye verildiğini anlattı. Yönetmenliğini Can Dündar'ın yaptığı ''Mustafa'' isimli filmin de bu mekanda gösterilecek olmasının mekana uygun mesaj vereceğine inandığını belirten Toptan, ardından eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve diğer konuklarla sergiyi gezdi.

SERGİ HAKKINDA:

Ana malzemeleri, Milli Saraylar İdaresinin kurulduğu 1925 yılından 1960 yılına kadar olan evrakın yakın dönemde tasnif edilmesiyle elde edilen sergi, 43 belge ve 14 fotoğraf panosundan oluşuyor.

Tasnif edilen yaklaşık 30-35 bin arşiv malzemesi, hem Milli Sarayların kuruluş ve sonraki dönemine ışık tutuyor hem de milli sarayların Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılması sürecini aydınlatıyor.

43 belge özetinin olduğu panolarda belgelerin içeriğiyle ilgili görseller de yer alıyor. 14 panoda ise ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün milli saraylarda çekilmiş fotoğraflarına yer veriliyor.

Atatürk'ün 2. Yaverine hediye ettiği bir fotoğrafı ve Atatürk'e hediye edilen İzmir'in 250 sene önceki halini gösteren bir fotoğraf da sergilenen fotoğraflar arasında yer alıyor.

Sergilenen belgeler içinde Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'nda kalan 3 şahsi eşyası, Atatürk'ün manevi kızı Nebile'ye ait şahsi eşya ve Atatürk'ten iş talep edenlerin dilekçe örnekleri de bulunuyor. Sergi 16 Kasım 2008 tarihine kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek.

MURAT HOROZ - TANER ALP / İSTANBUL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Sarıgöl’de asırlık gelenek yaşatılıyor Sarıgöl’ün Çavuşlar Mahallesi’nde asırlardır sürdürülen gelenek kapsamında, Ramazan ve Kurban Bayramları’nın arife günleri ile üç ayların başlangıcında olmak üzere yılda üç kez sabah namazının ardından çocuklara tatlı ikram edilerek yüzler güldürülüyor. Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Çavuşlar Mahallesi’nde asırlardır sürdürülen gelenek kapsamında, yılda üç kez sabah namazının ardından çocuklara şeker, pasta, kurabiye, lokum ve pamuk şeker gibi ikramlar dağıtılıyor. Ramazan ve Kurban Bayramları’nın arife günleri ile üç ayların başlangıcında gerçekleştirilen bu anlamlı gelenek, günümüzde de aynı heyecanla yaşatılıyor. Çavuşlar Mahallesi’nde sabah namazının bitimiyle birlikte cami önünde toplanan çocuklar, sıraya girerek büyüklerin verdiği tatlıları alıyor. Mahalle sakinleri, geleneğin yılda üç kez düzenli olarak sürdürüldüğünü belirterek, bu kültürü yaşatmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Mahalle sakinleri, "Ramazan ve Kurban Bayramları’nın arife günlerinde ve üç ayların başlangıcında çocuklarımızı sevindiriyoruz. Bu gelenek bizim için çok kıymetli ve gelecek nesillere aktarılmasını istiyoruz" dedi. Sabah namazı çıkışında ikramlarını alan çocuklar, büyüklerine teşekkür ederek evlerine dönerken, mahallede bayram havası yaşandı. Çavuşlar Mahallesi’nde nesilden nesile aktarılan bu gelenek, birlik ve beraberliğin güzel bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Elazığ El emeği göz nuru amigurumiler, Elazığ’dan İngiltere’ye Elazığ Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan amigurumi ve örgü kursunda 20 kadın el emeği ürünler üretiyor. Kursiyerlerin hazırladığı ürünler Türkiye’nin farklı illerinin yanı sıra İngiltere’ye de gönderiliyor. Elazığ Halk Eğitim Merkezi bünyesinde, Usta Öğretici Betül Çoban öncülüğünde açılan amigurumi ve örgü kursu, kadınların hem sosyal hayata katılmasına hem de aile bütçelerine katkı sağlamasına imkan tanıyor. Yaşları 30 ile 65 arasında değişen 20 kadın kursiyer, el emeği göz nuru ürünlerini Türkiye’nin farklı illerinin yanı sıra yurt dışına, özellikle İngiltere’ye gönderiyor. Kurs kapsamında kadınlar hırka, şapka, eldiven gibi örgü ürünlerinin yanı sıra amigurumi bebekler, anahtarlıklar ve çeşitli figürler hazırlıyor. Özellikle amigurumi bebeklere yoğun talep olduğunu belirten Usta Öğretici Betül Çoban, kursun yalnızca bir eğitim alanı değil aynı zamanda güçlü bir dayanışma ve üretim ortamı sunduğunu ifade etti. Çalışmaları hakkında bilgi veren Elazığ Halk Eğitim Merkezi Usta Öğretici Betül Çoban, " Kursum, amigurumi ve örgü üzerine. Kadınlarla birlikte hem yurt dışına hem de Türkiye’nin farklı illerine toplu işler yapıyoruz. Kursumuz, katılımcılarımıza maddi ve manevi katkı sağlarken aynı zamanda stres attıkları, kaynaştıkları sosyal bir ortam sunuyor. Ekip çalışmasına büyük önem veriyoruz. Şu anda yurt dışında özellikle İngiltere’ye yönelik toplu siparişler alıyoruz. Gelen siparişleri zamanında yetiştirmeye, her gün kalitemizi bir adım daha ileriye taşımaya özen gösteriyoruz. Kış mevsimi olması sebebiyle en çok hırka, şapka ve eldiven üretiyoruz. Bunun yanında örgüye dair pek çok ürün hazırlıyoruz. Çalışmalarımızın önemli bir bölümünü amigurumi oluşturuyor. Anahtarlıklar, bebekler ve çeşitli figürler yapıyoruz. Özellikle amigurumi bebeklere yoğun talep var ve bu alanda yurt dışına da sipariş alıyoruz. Kursiyerlerimiz benimle birlikte toplu siparişlerde yer aldıkları gibi aynı zamanda bireysel siparişler de alabiliyorlar. Böylece hem ekonomik hem de kişisel anlamda desteklenmiş oluyorlar. Kursumuzda 30 ile 65 yaş aralığında kadınlar bulunuyor. Hepsi örgü konusunda tecrübeli. Ben şuna yürekten inanıyorum, insan her gün yaptığı işe mutlaka yeni bir şey katar. Kursiyerlerimizin de buraya geldiklerinde bildiklerinin üzerine koyarak kendilerini daha da geliştirdiklerini düşünüyorum. Bu işi hem öğreniyor hem de severek sürdürüyoruz" dedi. Kursun hayatına olumlu katkılar sağladığını belirten kursiyerlerden Naime Yerli, "Kursa bu sene yeni başladım ama çok severek yapıyorum. Zaten daha önce de örgüyle ilgileniyordum ve hep hayatımın bir parçasıydı. Hem maddi hem de manevi açıdan bana gerçekten çok iyi geldi. Yaptığım işten memnunum ve evime katkıda bulunuyorum, eşime hem maddi hem manevi olarak destek oluyorum. Bu kurs benim için kişisel olarak da çok faydalı oldu. Hem fiziksel hem de zihinsel açıdan rahatlıyorum. Buraya geldiğimde zihnimi boşaltıyor, evde yaşadığım bütün sıkıntıları üzerimden atıyorum. Gerçekten iyi geliyor. Arkadaş ortamımız da çok güzel. Yeni insanlarla tanıştım, güzel dostluklar kurdum. Bugüne kadar hırkalar ve yelekler yaptım; şu anda ise şapka örüyorum. Severek yaptığım bu iş, hayatıma çok güzel katkılar sağladı" şeklinde konuştu. Daha önce farklı alanlarda kurslara katıldığını ifade eden kursiyerlerden bir diğer kursiyerlerden Serap Artik, "Daha önce farklı kurslara katıldım, halk eğitim merkezlerine sık sık gidiyordum. Dikiş-nakış ve boyama teknikleri gibi alanlarda eğitimler aldım. Ancak bu yıl örgüyü ilk kez profesyonel anlamda Betül Hocamdan öğreniyorum. Evde hırka, yelek gibi birçok ürün yapıyordum ama işi daha doğru ve bilinçli şekilde öğrenmek için Betül Hocaya ulaştım. İlk olarak bir amigurumi bebek yaptım. Daha sonra hocamız toplu olarak şapka siparişi alındığında, hepimize şapka örmemizi önerdi. Şu anda hep birlikte şapka yapıyoruz. Sosyal ortam gerçekten çok güzel. Halk eğitimin bu tür projelerinde yer almak ve kadınların hem sosyal hayata katılmalarını hem de ev ekonomilerine katkı sağlamalarını desteklemek çok kıymetli. Yaptığımız ürünler, Betül Hocamız sayesinde yurt dışına kadar ulaşıyor. Hocamız toplu sipariş alıyor ve bunları kursiyerler arasında eşit şekilde paylaştırıyor. Evde oturup boş vakit geçirmek yerine burada bir şeylerle uğraşmak çok daha faydalı. Hem sosyal bir ortam oluşuyor, arkadaşlarla sohbet ediliyor hem de örgü gerçekten bir terapi gibi insana iyi geliyor" diye konuştu. Kursiyerlerden Nurdan Artay da kurs ortamından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Okulun kurs merkezlerine kursiyer olarak geliyorum. Burada örgüler örüyor, amigurumi bebekler yapıyor ve dışarıya siparişler hazırlıyoruz. Ortamımız çok güzel; sınıfımız, hocamız ve arkadaşlarımızla uyum içinde çalışıyoruz. Kendi çapımızda güzel işler üreterek keyifle devam ediyoruz" dedi.