SAĞLIK - 07 Mayıs 2019 Salı 14:24

Mutlu olmak için sağlıklı beslenin

A
A
A
Mutlu olmak için sağlıklı beslenin

Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmek şart. Sağlıklı beslenmenin alışkanlık haline gelmesi ve bu konuda bir farkındalığın oluşturulması amacıyla Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı (KASAV) tarafından düzenlenen “9. Bahar Sempozyumu Avicenna”da uzmanlar, bireylerde beslenme bilinci oluşturacak birçok önemli konuyu ele aldı.

Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı (KASAV) 9. Bahar Sempozyumu Avicenna, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sponsorluğunda İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçekleşti. Sağlıklı yaşam için beslenmenin önemine dikkat çekilen sempozyumda; bağırsak sağlığı, geleneksel tarım, ramazanda bilinçli beslenme ve zayıflamaya çalışmak yerine sağlıklı alışkanlıklar kazanılması gibi konuların altı çizildi.

Zihin ve Beden Sağlığının Korunmasında Beslenme Bilinci konulu sempozyumun açılış konuşmasını yapan KASAV Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Gülhan Cengiz, “Tıp çok hızlı ilerleyen bir bilim dalı. Amacımız sağlıklıçılar arasında dayanışma oluşturmak ve toplum bilinci geliştirmek. 2011 yılında ‘Okula Geç Kalma’ projesiyle başlayan ve sonrasında toplumun her kesiminden kadın ve çocuğa yönelik araştırmalarla devam eden çalışmalarımız Türkiye’nin her yerine ulaşma hedefiyle devam ediyor. Bu yılki bahar sempozyumumuzun konusunu beslenme bilinci olarak belirledik. Basına yansıyan haberlerin ne kadar sağlıklı olduğundan, beyin ve bağırsak sağlığı ilişkisi ve takviye edici gıdalara kadar tüm konuları bilimsel programımıza aldık. Beslenme hayatın devamı için olmazsa olmaz, ancak yaptığımız hatalar bazen hayatımızı tehlikeye atıyor. Doğru ve dengeli beslenmenin yolu içe farkındalıktan geçiyor” diye konuştu.
Sağlıklı beslenme açısından geleneksel tarımın son derece önemli olduğunu belirten Dr. Perihan Torun, tarımdan uzaklaştıkça onun yerini tarım ürünleri üreten teknolojinin aldığını bunun da insan sağlığı için zararlı olduğunu söyledi. Torun, gıda üretimi ve tüketimindeki küresel adaletsizliğin sağlıklı beslenmeyi olumsuz etkilediğinin altını çizdi.

Psk. Dyt. Hatice Kübra Işıldar: “Zayıflamak değil, sağlıklı alışkanlıklar kazanmak önemli”
Psk. Dyt. Hatice Kübra Işıldar ise, zayıflamanın bir baskı haline döndüğünü, önemli olanın zayıflamak değil, buna yol açan yanlış davranışların değiştirilmesi olduğunu söyledi. Işıldar, “Zayıflamak için bir süre diyet yapan kişi, istediği kiloya ulaşıp diyeti bırakınca eski kilosuna tekrar döner. Bu kısır döngü, gıda ile kişi arasında önce bir yoksunluk duygusuna ardından daha da kuvvetlenen bir aşka dönüşür. Kişi yemeden duramaz. Burada önemli olan davranışı değiştirmektir. Bunun için her lokmayı fark etmek, her lokma için şükretmek önemlidir” diye konuştu.

Prof. Dr. Metin Başaranoğlu:“İkinci beyin bağırsaklar iyi çalışınca mutluluk hormonu artar”
Sempozyumda beyin ve bağırsak sağlığı konusunda sunum yapan Gastroentroloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsak florasındaki mikrobiyotanın sağlıklı tutulmasının son derece önemli olduğunun altını çizdi. Vücuttaki serotonin hormonunun yüzde 80’inin bağırsak duvarından salgılandığını söyleyen Başaranoğlu mutlu olmak istiyorsanız doğru beslenin şeklinde konuştu. Prof. Dr. Başaranoğlu “Pazara çıkın ve orada gördüğünüz mevsimin sebze ve meyvelerini alın, evinize getirin. Çiğ ya da pişirerek farketmez, sebze ve meyve yiyin. Günlük lif alımınız 35-40 gram civarında olmalı. Bu ortalama boyda 10 havuç kadardır. Bu miktarı tüm meyveler sebzeler arasında paylaştırırak tüketin. Evde yapılmış yoğurt ve yine evde yapılmış az tuzlu turşu çok değerlidir. Bunu da sofralarınıza düzenli olarak getirin. Böylece kendinizi hem bedenen, hem de zihnen sağlıklı hissedeceksiniz. Yapılan araştırmalar bağırsakların sağlıklı olması durumunda pek çok hastalığın kendiliğinden iyileşme yoluna girdiğini gösteriyor. Bu hastalıklar arasında sedef gibi toplumda görülme sıklığı yüzde 3-4’e ulaşmış hastalıklar da var. Mikrobiyota sağlıklı ise kaygınız, stresiniz azalır, mutluluğunuz artar ” dedi.

Ramazan sofralarında ne yediğinize dikkat edin
Dr. Öğretim Görevlisi Hilal Özkaya ise geçen sene KASAV işbirliği ile gerçekleştirdikleri bir araştırma sonuçlarını paylaşırken, Ramazan boyunca iftar ve sahur sofralarının çok yağlı ve tuzlu gıdalardan oluşması, gereğinden fazla yemek yenmesi ve yemek sonrası hareket edilmemesinin sağlık açısından risk oluşturduğunu söyledi. Özkaya “Orucun sağlıklı olduğu konusunda yurt içinde ve dışında yapılmış pek çok bilimsel çalışma var. Bu çalışmalara bizim beslenme alışkanlıklarımızı doğru oluşturmamızın nasıl etki ettiğini görmek istedik. Ne yazık ki, iftar ve sahur sofrasında çok, yağlı ve tuzlu yemenin kan yağları ve tansiyon üzerinde arttırıcı etkileri olduğunu gördük. Oruç tutanların, Ramazan Ayı’nın bize öğretmeye çalıştığı paylaşma ve sadeleşme taraflarını unutmadan sofra kurmalarının ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmak istiyorum” şeklinde konuştu.

Sempozyumun Sporsorluğunu üstlenen Avicenna adına Marka Sorumlusu Uzman Biyolog Arzu Kabakçı Sempozyuma sponsor olmaktan dolayı mutlu olduklarını, paylaşılan konuların kamuoyunda uzun süre konuşulacağını söyledi.


  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Bu proje geleceğin hafızlarını yetiştiriyor: 11 bin 300 öğrenci icazetnamelerini aldı Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığınca 2014’den beri yürütülen “Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi” çerçevesinde icazetnamelerine kavuşan hafız sayısı 11 bin 300 oldu. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, 177 okulda yürütülen projeyle 20 bine yakın öğrencinin hafızlık eğitimi aldığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü iş birliği çerçevesinde yürütülen "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" çerçevesinde 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılından itibaren 11 bin 300 öğrenci icazetnamelerini aldı. Başiskele ilçesi Yeşilyurt Mahallesindeki Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezi’nde düzenlenen programda; Müzhebbibe Fatma Aydın İmam Hatip Ortaokulu ile Kuran Kursu’nda hafızlık eğitimimi başarıyla tamamlayan 19 öğrenci daha icazetnamelerini aldı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen organizasyonda aileleri, yakınları ve öğretmenleri hafızların heyecanlarına eşlik etti. “11 bin 300 hafız yetişmiştir” Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, “İmam Hatip Okullarımız ile birlikte Kur’an kurslarımızın hafızlık süreci, Milli Eğim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığıyla müşterek başlayan projedir. Bu güne kadar 11 bin 300 hafız yetişmiştir. Bizim hafızlık geleneğimizde eskiden öğrencilerimiz 5’inci sınıfı bitirir, 2- 3 yıl da hafızlığa giderdi. Sonra yaşları büyüdüğü için kendi arkadaşları ile okula devam edemez, daha küçük yaşlardaki öğrencilerle okurdu. Öğrenci, liseye devam ederken zorlanır ve maalesef birçok hafızımız üniversiteye devam edemezdi. Ama bu sistemle birlikte öğrencilerimiz hafızlıkta akademi öğrenmelerine geri kalmadan, sosyal ortamdan, okul ortamından uzak kalmasın diye Kur’an kursu ile iş birliği haline girdik. Dolayısıyla okulla beraber bu sistemi yürüten 177 okul bulunuyor. 20 bine yakın öğrencimizde hafızlık eğitimi almaktadır. Maksadımız okullarımızda fen bilimleri, sosyal bilimler ve temel İslam bilimlerinde olan hafızlık eğitimini aynı çatı altına almaktır" ifadelerini kullandı. "Hafızlık bütün dünyevi unvanları üzerindedir" Hafızlığın yeryüzünde bir insana nasip olabilecek en güzel derce olduğunu söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Hafızlık bütün dünyevi unvanları üzerindedir. Hafızlık ile diğer ilimleri birleştirmek gerekiyor. Dini ilimler ve din dışı ilimler diye bir tasnif yok. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam, bu ilimler ne kadar dini ise matematik, astronomi, tıp ile tabii bilimler dediğimiz ilimler de dini ilimdir. O ilimlerde zirvede olan alimlere baktığımız zaman, küçük yaşlarda hafız olduklarını görüyoruz. Örneğin İbni Sina 11 yaşında olmuş. Sadece ulumu İslamiye de değil tabii ilimlerde de kendisini çok iyi yetiştirmiş. Kanun Fıt Tıb isimli altı ciltlik kitap yazmış ve altı asır Avrupa okullarında, üniversitelerinde, ders kitabı olarak okutulmuş. Matematikte, kimyada, fizikte, astronomide pek çok alim önce Kuran’ı öğrenmişler, onun üzerine diğer ilimleri elde etmişler. Milli Eğitim Bakanlığımızın ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın ortak yürüttüğümüz bu proje ile örneklerini gördüğümüz yavrularımız, kardeşlerimiz, 11 bin hafızımız bu okullardan mezun oldu. Onlarda geçmiş alimlerimizin yolunu devam ettirmelerini bekliyoruz. Farklı ilimlerle ilgili kitap ve makale, Allah’ın kitabını daha iyi anlayayım niyetiyle okunursa, her okunan cümlede harcanan zaman nafile ibadet etmiş kadar değerli olur” diye konuştu. “Meal çalışması yapıyoruz” Diyanet İşleri Başkanlığı olarak gök ayetlerinin meali konusunda çalışma yürüttüklerini söyleyen Erbaş, “100 civarında ayet var, meal çalışması yapıyoruz. Çeşitli alanlardan hocalarımız, ayetlerin konusuna göre uzmanları ile istişare yaparak o ayeti en güzel şekilde anlamaya çalışıyorlar. Hafızlarımızdan inşallah çok şeyler bekliyoruz. Onlar Kuran’ın hafızı Kuran’da onların hafızı. ‘Şüphesiz Kuran’ı biz indirdik ve onun muhafızı biziz buyuruyor’ Rabbimiz. Kim eliyle, Hafızlarımız eliyle. Onların zihinleri vesilesiyle Cenabıhak Kuran’ı koruyor. Kur’an’da hafızlarımızı koruyor” ifadelerini kullandı. Programa Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yanı sıra; Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Görmez, Başiskele Belediye Başkanı Mehmet Yasin Özlü, imamlar, müezzinler ve vatandaşlar katıldı. Programın sonunda Kuranı Kerim tilaveti ve dua edildi.