GÜNDEM - 20 Nisan 2019 Cumartesi 14:07

NASA’nın test ettiği bin saatten biri onda

A
A
A
NASA’nın test ettiği bin saatten biri onda

Konya’da saatlere merakı olan ve hobi olarak antika saat toplamaya başlayan Yavuz Erdal'ın saat koleksiyonu ilgi çekiyor. Erdal'ın koleksiyonunda, çoğunluğu Osmanlı dönemine ait saatler bulunurken, 1964 yılında üretilen ve o dönem astronotların da uzaya giderken kullandığı NASA tarafından test edilen model saat de yer alıyor.

Konya’da yaşayan 43 yaşındaki koleksiyoner Yavuz Erdal, el işçiliği ile üretilen antika saatleri biriktiriyor. Koleksiyoner Yavuz Erdal, Türkiye’den ve yurt dışından getirdiği antika saatlere adeta gözü gibi bakıyor. Özellikle Türk kültürüne ait saatleri toplamaya gayret ettiğini belirten Erdal, antika saat kültürünü yaşatmaya çalışıyor. Antika saat toplamaya 2001 yılında merak ve hobi amaçlı başladığını belirten Erdal, “Her Türk insanında olduğu gibi bizim çoğu insanımızda eskiye dair bir merak vardır. Hepimizin evinde de eskiler, antika olan eşyalar vardır. Annemizden babamızdan kalan eşyalara hepimiz manevi olarak bir değer veririz. Bizde de ilk başta böyle başladı. Ondan sonra 2000’li yılların başlarında ilk saatle tanıştım. Bit pazarında aldığım bir kol saati ile başladım. Ondan sonra merak ve bu saatin çok büyük bir derya deniz olduğunu fark ettim. Bunu fark ettikten sonra da bu işe hobi olarak başladım” dedi.

“Kendi kültürümüze ait saatleri alıp Türkiye’ye getiriyoruz” 

Elinde cep saati olarak Osmanlı döneminden kalma 300 yıllık saatlerden de bulunduğunu kaydeden Erdal, “Dedelerimizin, babalarımızın demiryolu saati diye tabir ettiği şimendiferli diye halk arasında bilinen demiryolu saatlerimizden de var. Bunlar genellikle 60-70 yıllık ama ortalama bakarsanız 100 yıl ve üzeri cep saatleri bulunmakta elimizde. Bu saatleri genellikle gezdiğimiz antika pazarlarından ülke içinde ya da yurt dışında gittiğim yerlerden, oradaki mezatlardan, antika pazarlarından gezerek, özellikle Osmanlı kültürüne ait olan, Osmanlı dönemi için yapılmış olan saatleri, kendi kültürümüze ait saatleri alıp Türkiye’ye getiriyoruz. Bu şekilde koleksiyonculara ve koleksiyon meraklılarına bu saatleri sunuyoruz” şeklinde konuştu.

NASA’nın test ettiği bin saatten biri onda

“Türkiye de bu saatten bir tek bende var” 

Erdal, koleksiyonunda cep saatinde olduğu gibi kol saatinde de nadir bulunan, koleksiyon değeri olan saatler olduğunu söyledi. Yavuz Erdal, koleksiyonundaki 1964 yılında üretilmiş, NASA’nın test etmiş olduğu, basınç testi ve diğer testlere tabi tutmuş olduğu saat ve diğerinden bahsederek şöyle devam etti: "Bu saat, 1969 yılında astronotların da kolunda uzaya giden 1000 adet üretilmiş modelden bir tanesidir. Bu saatler de nadir koleksiyon değeri olan saatlerdir. Günümüze kaç tane ulaştığını bilemeyiz ama bu saat 1964 yılında bin adet üretilmiş. Omega Müzesinde bir tane var, astronotlara da birer tane hediye edilmiş. Şuan Türkiye de bu saatten bir tek bende var ve tek var. Tabii satılık değil. Kendi koleksiyonumda olan bir saattir. Bunun değişik başka yıllarda da modelleri üretilmiştir. Ancak değerli olanı, az sayıda üretilmiş ve NASA’nın test ettiği bir model olan bu modeldir. Onun dışında cep saati olarak baktığımızda Osmanlı pazarına Fransız Leroy ustanın üretmiş olduğu saat var. Ayrıca 1800’lü yılların sonundan yine kaptanların ve o zamanki konsolosların kullanmış olduğu bir başkent saati veya konsolos saati olarak geçer, burada dünyadaki 6 tane başkentin saatleri mevcuttur. O devirde konsoloslar ve kaptanlar diğer ülkelerde ve başkentlerde saatin kaç olduğunu aynı anda görebilmek için bu şekilde o zamanki ustalar bir saat üretmişler. Çok nadir olan saatlerdendir.”
Şuan için elindeki en eski saatin Osmanlı döneminden kalma 1800’lü yılların başlarına ait bir cep saati olduğunu kaydeden Erdal, “Bu saat 1800’lü yılların başlarından kalmıştır. İngiliz bir usta tarafından yapılmış. Osmanlı sayesinde cep saati pazarı çok gelişmiştir. Osmanlı’nın saate olan merakını fark eden yurt dışındaki saat ustaları Osmanlı pazarına birçok saat yapmıştır. Bunlar çok nadir, bizim kendi kültürümüze ait saatlerdir aslında. Bir de araçlar için üretilmiş olan saatler vardır. Bu 1930 model hosmobil araçlar için üretilmiş direksiyon saatidir. Bu direksiyona monte ediliyor. Otomatik bir mekanizmaya sahip. Direksiyonu çevirdikçe saat kurulmakta ve saatin kaç olduğunu göstermektedir. Bu da kendi koleksiyonuma ait olan bir saattir. Elimdeki saat 1700’lü yılların sonuna aittir. Faytonlarda kullanılan ve faytona asılan, fayton saati diye geçen bir saattir. Bunlar da mekanik. Bu da 200-250 yaşlarda olan bir saattir” ifadelerini kullandı.
Koleksiyoner Yavuz Erdal, antika saatlerin fiyat aralığının, eski saatler düşünüldüğünde, 10-15 bin liraya kadar giden saatler bulunduğunu dile getirdi. Erdal, eski cep saatlerinde nadirliğine ve yapan ustasına göre, yurt dışındaki müzayedelerde milyon dolarlara kadar satılan saatlerin de mevcut olduğunu sözlerine ekledi.  

NASA’nın test ettiği bin saatten biri onda

Furkan Berk Yaşar - Mustafa Uslu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uzman jinekologdan kadınlar için önemli uyarı: "Normal saymayın" Jinekolog Elifnur Özak, menopoz sonrası görülen vajinal kanamalara dikkat çekti. Bu dönemde görülen kanamaların genellikle iyi huylu nedenlere bağlı olduğunu belirten Uzm. Dr. Özak, “Ancak bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoza girildikten sonra, artık vajinal kanamalar ‘normalimiz’ olmaktan çıkar, göz ardı edilmemelidir.” diyerek kadınları uyardı. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elifnur Özak, menopozun kadınların doğal yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu hatırlattı. Adet kanamasının kesilmesine menopoz denildiğini, tıbbi açıdan ise menopozun yumurta ve hormon üretiminin sona ermesi anlamına geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Özak, kadınların bu yeni dönemi için, "Kadınlarda ortalama 40’lı yaşlardan itibaren reprodüktif çağın menopozal kısımları başlar. Adetlerimiz, belirgin bir problem olmadığı sürece, bir anda kesilmez, yavaş yavaş araları açılarak gider. 2 ayda bir, 3 ayda bir, 6 ayda bir... ’Pre- menopoz’ dediğimiz bu menopoz öncesi dönemde kadınlarda “vazomotor semptom” olarak bilinen sıcak basmalarıyla, ani ve yoğun terlemelerle, ani sinirlilik haliyle, geceleri uyku problemleriyle, vajinal kurulukla sıklıkla karşılaşırız. Bunlar, vücutta azalan östrojen düzeylerinin bedenimizde oluşturduğu sonuçlardır. Premenopozal dönemdeki bu sorunların hemen hepsinin tedavisi mümkündür. Ne zaman ki bir sene hiç adet görülmez, ancak o şekilde ‘menopoza girdim’ diyebiliriz. Bu dönem de ortalama 45-55 yaşları arasına denk gelmektedir" bilgilendirmesinde bulundu. Normal kabul etmeyin, sebebini öğrenin Menopoz sonrasında vajinal kanamalar görülebildiğini, bunların pek çok kadın tarafından “normal” kabul edilip, doktor kontrolüne gerek duymadığını belirten Uzm. Dr. Özak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlar özellikle doğurganlık süreçlerinde, hamilelik öncesinde ve hamilelikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kontrolünde olmayı önemserler. Menopoza girdikten sonra ise artık jinekologla işlerinin bittiğini düşünürler, muayenelerini ihmal ederler. Menopoza girdikten sonra kanama sorunu yaşadıklarında bunu göz ardı ederler. Oysa bu dönemdeki kanamalar masum olmayabilir. Menopoz sonrası vajinal kanamalar genellikle iyi huylu sebeplere bağlı olsalar da bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoz sonrası kanama durumunda, jinekolojik muayene ve bu muayene sonuçlarına bağlı olarak rahim içinden (endometriyum) örnekleme yapmak, biyopsi alarak kötü huylu bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir. Endometriyum kanserleri erken dönemde kendisini kanama ile belli ettiği için, çoğu zaman bu kanamalar sayesinde erken evrelerde yakalanır ve pek çok hastada kemoterapi ihtiyacı dahi olmadan, sadece ameliyatla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Kötü rüya görmemek için bu kanamaların nedenlerinin belirlenmesi gerekir."
İzmir Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor İki yıl önce hayatımıza hızlı bir giriş yapan üretken yapay zeka teknolojisi fotoğraf sanatı başta olmak üzere grafiksel anlamda çeşitli görseller üreten sektörler üzerinde etkisini giderek arttırıyor. Özellikle reklam tanıtım sektöründe obje, ürün veya bir olayın fotoğraflarını üretmek stüdyo ortamı yerine bilgisayarın başında birkaç satırlık komut yazarak sanayiler içinde gerçekleştiriliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan üretken yapay zeka teknolojisinin prodüksiyon maliyetlerini düşürmesi gibi faydasının yanında gerçeklikten uzaklaşma ve manipülasyon gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söylüyor. “Yapay zeka prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor, üretim süreçlerini hızlandırıyor” Aynı zamanda reklam ajanslarının en çok başvurduğu stok fotoğraf ajansları ve buralara görsel üreten fotoğrafçıları ekonomik anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan; “Üretken yapay zeka ile buluşmamız 2022 yılının ortaları gibi çok yakın bir zamanda oldu. Üretken yapay zeka ile üretilen ilk fotoğraflar ve grafikler gerçeklik bakımından önceleri hatalar barındırıyor kollar, eller gibi farklı uzuvların canlandırılmasında bozukluklara rastlayabiliyorduk. Ancak çok kısa bir sürede üretken yapay zeka programlarının yeni sürümleri piyasaya sürüldükçe bu hatlarında hızlıca giderildiğini çok daha gerçekçi görüntülerin üretilebildiğini gördük. Şu anda işin uzmanları dışında kimsenin neredeyse gerçekle ayırt edemeyeceği kusursuz görseller üretilmeye başlandı. Özellikle fotoğraflar gerçeklik açısından kusursuza yaklaşmış durumdalar. Üretilen bir insan fotoğrafının gerçek mi yapay mı olduğunu anlamak oldukça güçleşti. Yapay zeka ile üretilen gerçekliği yüksek fotoğraflar sosyal medya hesaplarını yönetenleri, haber sitelerini ve çeşitli reklam şirketlerini önemli bir prodüksiyon maliyetlerinden kurtarırken üretim süreçlerini hızlandırdı. Ancak işin gerçeklik açısından baktığımızda özellikle işleri gerçeği aktarmak olan haber, medya siteleri ve yüksek takipçili sosyal medya hesaplarını yeni tehlikeler bekliyor. Bu teknoloji kişileri ve toplumları ciddi şekilde manipüle etmede kullanabiliyor. Bu da beraberinde sayısız hukuk davlarını beraberinde getiriyor. Bu yolla üretilen görsellerin altına mutlaka uyarıcı yazıların konulması ya da uzmanlar tarafından gözden geçirilmeleri gerekiyor.” dedi. Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan, bilgisayarının başında uygulamalı olarak yapay zeka yazılımlarıyla “orman yangınından kaçan geyik” ve “çölde gezen kutup ayısı” gibi örnek görsellerin komut satırı yazarak nasıl oluşturulduğunu paylaştı.