EKONOMİ - 29 Aralık 2021 Çarşamba 10:03

Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

A
A
A
Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

Ekonomist Necmettin Batırel, ''Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak. Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye gelmeye başladı. Büyüyen ülkeye sermaye akımı yağar. Türkiye’deki doların yükselişi gördüğüm kadarıyla enflasyondan fazla olmayacak. Enflasyon ne kadar artarsa dolar o kadar artar'' dedi.

Katıldığı bir televizyon programında kullandığı "Şakkadanak" ifadesiyle gündeme gelen Ekonomist Necmettin Batırel, 2022 yılın için Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Batırel, 2022 yılında Türkiye’nin uçacağını vurgularken, yabancı sermayenin gelmeye başladığını söyledi. Batırel, BDDK’nın bazı ekonomist ve yazarlar hakkında suç duyurusunda bulunması, dolardaki düşüş, kur garantili TL mevduatı ve enflasyon hakkında açıklamalarda bulundu.

''Türkiye’ye sermaye yağacak''

2022 yılı için beklentilerini açıklayan Necmettin Batırel, ''2022 yılında dolar, dünya para birimleri karşısında ABD’nin faiz artırım sürecine girmesiyle birlikte biraz değer kazanabilir. Bu normal olarak karşılanıyor. Omicron varyantının yayılması dolayısıyla beklentiler yavaş yavaş değişmeye başladı. ABD belki 3 değil, 2 faiz artışı yapabilir. ABD faiz artırsa ne olur, ABD’deki faizler şu anda 0 ila 0,25 civarında bulunuyor. Tüm dünya dolara endeksli bir ekonomi yürüttükleri için dolardaki hareketler kendi para birimlerini etkiliyor. Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak. Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye gelmeye başladı. Japonlar gelmeye başladı. Geçen sene pandemi dönemi olmasına rağmen 14 milyar dolar Türkiye’ye gelmiş. Büyüyen ülkeye sermaye akımı yağar. İnşallah Türkiye’ye sermaye akımı yağacak. ABD’de Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için bence yeni bir adım attı. Türkiye’deki doların yükselişi gördüğüm kadarıyla enflasyondan fazla olmayacak. Enflasyon ne kadar artarsa dolar o kadar artar" dedi.

"Kurların gevşemeye başlamasıyla algı operasyonu bozuldu"

Son zamanlarda dövizde yaşanan sert yükseliş ve sert düşüşü değerlendiren Batırel, ''Uzun süredir Türkiye’nin dolardan çekmediği kalmamıştı. Dolar, TL karşısında çok ciddi baskı unsuru haline getirilmişti. Yılbaşında dolar 7,43 liraydı, 18 Aralık’ta 18,75 liraya kadar yükselmişti. Bu normal bir yükseliş değil. Bir ülkenin parasının değerini enflasyon belirler, enflasyon ne kadar yükselmişse paranın değeri o kadar düşmesi lazım. Beklentilerin hepsi yukarı doğru kırıldı. Korkunç bir algı operasyonu yapıldı. Türkiye krize sürükleniyor, enflasyon patlıyor, hükümet bankadaki dövizlere el koyacak gibi spekülatif ve insanları paniğe sevk edecek açıklamalar peş peşe gelmeye başladı.

Sadece Türkiye’den değil, uluslararası banka ve fonların hepsi bu şekilde Türkiye’ye algı operasyonu başlattı. İçerideki aradıklarını buldu, yurtdışında yapılan yayınları tercüme edip Türkiye’ye servis ettiler. İnsanlar paniğe sevk edilince dövize yöneldi, kurlar yükseldi. Kurlar yükselince haliyle enflasyon yükseldi. Kurların yükselmesi, Merkez Bankası’nın müdahale etmesini gerekli kıldı. Aslında Merkez Bankası müdahale etmeseydi daha iyi olurdu. Elindeki dövizleri harcamış oldu fakat kurlar sakinleşmedi. Kurlar sakinleşmeyince hükümet artık çok önemli bir karar aldı. Kur garantili TL mevduat hesabını devreye soktu. Bunun devreye girmesiyle beraber piyasalarda bambaşka beklenti oluştu. Zira herkes doların yükseleceğini ön görüyordu. Doların yükselmesi durdu.

Necmettin Batırel: 'Türkiye 2022 yılında gerçekten uçacak'

Kur garantili TL mevduatı şu demek: Hükümet diyor ki, ''Döviz almanıza gerek yok, döviz aldığınız zaman elde edeceğiniz kazancı vatandaşa garanti ediyorum. Eğer TL hesabı açarsanız, farkı hazine ödeyecek. Döviz hesabınız varsa ve dövizi bozdurursanız farkı Merkez Bankası ödeyecek''. Bu birden bire beklenti değişimine yol açtı, kurlar gevşemeye başladı. Kurların gevşemeye başlamasıyla algı operasyonu bozuldu'' şeklinde konuştu.

''20 Aralık akşamı döviz satanlar bence uyanık davrandı''

20 Aralık akşamında dövizi nasıl hızlı düştüğünü açıklayan Batırel,''20 Aralık akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomik tedbirleri açıklamıştı. Türkiye’de piyasalar likit, artık 24 saat işlem yapılabiliyor. Dünyanın her tarafından ulaşılabiliyor. Bunu yapabilenler, doların düşeceğini gördükleri için sattılar. Bunu engelleyemezsiniz, cep telefonu ve bilgisayar üzerinden satıyor. Satanlar bence uyanık davrandı. Ertesi gün, “Kamu bankaları sürekli döviz satıyor, bundan dolayı döviz düşüyor” dediler. Hiç alakası yok. Hazine ve Maliye Bakanlığı döviz satmadığını açıkladı. Tamamen bir algı operasyonu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Çok kötü vaziyette yakalandılar. Türkiye’nin güçlenmesini ve ilerlemesini istemiyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Faiz sebep, enflasyon sonuçtur'' diyor. Bunda son derece haklı. Yüksek faiz demek, yüksek maliyet demektir'' diye konuştu.

''Önümüzde 3 aylık bir kritik dönem var''

Önümüzdeki 3 aya dikkat çeken Batırel, ''Gördüğüm kadarıyla yepyeni bir dönem başladı. Önümüzde 3 aylık bir kritik dönem var. Perşembe günü açıklanacak rakamlarda, bireysel yerli yatırımcıların döviz mevduat hesapları ne duruma geldiğini göreceğiz. Şu anda 237 milyar dolar seviyesinde fakat bu rakamın 90 milyar doları şirketlere ait. 147 milyar dolar olarak bireysel vatandaşların döviz hesabı var. Eğer 140 milyar dolara düşerse 7 milyar dolarlık bir mevduat TL’ye çevrilmiş olacak. Normal şartlarda Merkez Bankası’nın rezervleri normal şartlarda artacak. Açıklanan sistem çok akıllıca. Hem insanları sakinleştirdi hem piyasadaki döviz yükselişini kesti hem de enflasyonu önledi. Kurlardaki artış önümüzdeki 3 ay sonunda tam kendini belli edecek'' dedi.

''Trump’ın ekonomik yaptırım kararlarına rağmen Türkiye’de ekonomik kriz yanşamadı''

Batırel, sözlerine şöyle devam etti: ''Daha önce Türkiye’yi terörle terbiye etmeye çalıştılar. 40 seneden beri Türkiye’ye terör belasına bulaştırdılar, 300 milyar dolarımız gitti. 30 bin tane insanımız hayatını kaybetti. Terörden sonra şimdi ise dolar terörü yani ekonomik terör başladı. Gezi Parkı olayları olmadan önce Türkiye’de faizler yüzde 4,5 seviyesine kadar düşmüştü, enflasyon yüzde 7’lere gelmişti. Türkiye’nin ilerlemesini isteyen güçler otomatik olarak bize bunu empoze ettiler. Türkiye çok sağlam bir ülke, borçluluk oranı son derece düşük, bankalar son derece sağlam. Bu yüzden bütün darbelere karşı direndi. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ekonomik yaptırım kararlarına rağmen Türkiye’de bir ekonomik kriz yaşanmadı, bu çok önemli bir gelişme. Kriz demek; üretimin durması, insanların sokaklara dökülmesi ve iflasların başlaması demek.

''Türkiye doğru yolda ilerlemeye başladı''

Türkiye doğru yolda ilerlemeye başladı. Bugüne kadar uluslararası bankalar, fonlar ve yatırım bankaları Merkez Bankası’nı etkiledi. Merkez Bankası’nın aslında piyasaların önünde olması lazım. O, ne derse herkes onun peşinden gelmesi lazım. Bugüne kadar öyle olmuyordu. Uluslararası fonlar bir açıklama yapıyor, Merkez Bankası ona göre karar alıyor. Böyle birşey olmaz. Niye bize karışıyor? Karıştırmamak lazım. Kendinizi geri planda tutarsanız, karşı taraf baskılı olur. O zaman Merkez Bankası geride kaldığı için onların dediği oluyordu. IMF’nin gelmesiyle beraber Türkiye’yi ithalata dayılı bir büyümeye soktular. O zamanda Türkiye gerçekten sıkıntılı bir döneme girdi. İthalat dayalı büyüme şu demek: Faiz yüksek, kurlar düşük. Kurlar düşük olduğu zaman Türkiye ithal cenneti oluyor. Ama cari açığımız artıyor, cari açık artınca da en ufak olumsuzluk halinde kurlar yükseliyor. Kurlar yükseldiği zaman Merkez Bankası faiz arttırma dışında başka türlü kurları düşüremeyeceğinin beklentisi içine giriyordu. Artık bu beklenti bugün değişti.''

''Doların değer kaybetmesinden değil, TL’nin değer kazanmasından son derece mutluyum''

Batırel, daha önce doları olanın servetinin mum gibi eriyeceğini açıklamıştı. Batırel, konuyla ilgili olarak, ''Mum gibi eridi, bunu göstergelere bakarak söyledim. Türkiye’nin bugünkü durumu ile doların 18,75’e çıktığı günkü durumu aynı. Ekonomik göstergeler son derece sağlam. Reel Sektör Güven Endeksi 106 seviyesinde. Kapasite Kullanım Oranı 78,7’ye yükselmiş vaziyette. Ekim ayında cari açık 3,1 milyar dolar fazla vermiş. Hazine kasım ayında 30,2 milyar lira fazla vermiş. Bütçe 11 ayda 42 milyar lira açık vermiş, daha önce 245 milyar liralık açık ön görülmüştü. Bütçe son derece sağlam. Merkez Bankası’nın rezervleri 125 milyar dolara ulaşmış, bankalarda şirketlerin 90 milyar doları var. Ülke böyle bir durumdayken TL neden değer kaybetsin? Tamamen balon ve spekülatif hareketler. Bende bu yüzden balon sönecek dedim, benle alay ettiler, paraşütsüz düşecek dedim yine alay ettiler. Sonunda haklı çıktı dediler. Ben doların değer kaybetmesinden değil, TL’nin değer kazanmasından son derece mutluyum'' şeklinde konuştu.

''Yapılan ekonomik hainlik''

BDDK’ın bazı ekonomist ve yazarlar için suç duyusunda bulunmasını değerlendiren Batırel, ''Bu adamların yaptıkları ekonomik hainlik. Türk parasını sat, git dolar al diyor. Merkez Bankası başkanlığı yapmış bir adam, Türk parasının istikrarını koruma için kararlar almış bir adam böyle bir şey söyler mi? Çok ayıp. Dolar al diyor. Niye al diyor, TL değer kaybetsin diye. TL değer kaybetsin ki enflasyon yükselsin. Enflasyon yükselince ne olacak? Halk bunalacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyguladığı olduğu politika sonuç vermemiş olacak, seçimlerde de mağlup olacak. Bu kadar saçma gerekçe olabilir mi? Sadece eski Merkez Bankası başkanı değil ki, milletvekili ve yazar-çizer takımı var. Bunlar dolar 30-35 TL olacak dedi, yanlış yaptılar. BDDK suç duyurunda bulundu. Suç duyurusu ne demek? Bunlar yaptıkları işlemlerle suç işlediler, bunları yargılayın ve cezasını verin demek'' ifadelerini kullandı.

Batırel, gündemde olan ‘Şakkadanak’ ifadesiyle ilgili olarak, ''2017 yılında Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programına konuk olmuştum. Programa Özgür Demirtaş hocayı da çağırmışlardı. TRT’de yaptığım programıma konuk geldiğinde kendisiyle tanışmıştım. O zamanlar dolar 3,60 ile 3,70 civarında seyrediyordu. Ben bu dolar hareketinin spekülatif olarak değerlendirmiştim. Merkez Bankası o zamanın dolar kuruna müdahale etse, “Şak diye 10 milyar dolar satsa piyasa ne oldu der” derdim. “Bir 10 milyar dolar daha satar sırtı yere gelir” dedim, “Bir 10 milyar dolar daha satsa ondan sonra biter” dedim. Biraz abartı yaptım. Merkez Bankası’nın müdahalede ne kadar kararlı olduğunu göstermek için bunu söyledim. Ahmet Hakan bunları, Özgür Demirtaş’a da sordu, o sırada Özgür Demirtaş çeşitli mimikler gösterdi. Daha sonra Özgür Demirtaş, Nisan 2021’de Merkez Bankası Necmettin Batırel’i dinlemiş dedi. Kendisi de dolar yükselecek diyordu ancak şimdi “Sokak köpeklerini koruyalım” diye tweet atıyor. Gördüğüm kadarıyla son derece efendi, beyefendi, aklı başında bir adam'' açıklamasında bulundu.

Adem Gürer - Muhammed Fırat Aksoy - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Vali Ustaoğlu Karesili Muhtarlarla Buluştu Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Balıkesir’in Karesi İlçesi’ne bağlı mahalle muhtarları ile bir araya geldi. Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Vali İsmail Ustaoğlu’nun yanı sıra İl Jandarma Komutanı Tümg. Nurettin Alkan, Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş, İl Emniyet Müdürü Hasan Yiğit, Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık, kurumların bölge ve il müdürleri, muhtarlar ve ilgililer katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Karesi Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş yapılan ve planlanan çalışmalar ile ilgili bilgi verdi. Toplantıda konuşan Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık da önemli paydaşları olan muhtarlarla belediye olarak işbirliği içinde çalışmalara devam edeceklerine değindi. Toplantının devamında J.Yrb. Samet Ali Kılıçoğlu İl Jandarma Komutanlığınca yürütülen çalışmalar, polis memuru Ayşegül Bayındır ise İl Emniyet Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar ilgili sunum yaptılar. Ustaoğlu, “Muhtarlar Devletin Gören Gözüdür” Toplantının sonunda değerlendirmede bulunan Vali İsmail Ustaoğlu, muhtarlık kurumunun devletle vatandaş arasında bir köprü olduğuna vurgu yaptı. Ustaoğlu, “Muhtarlık müessesesi çok önemli bir konumdadır. Vatandaşla devlet arasında adeta bir köprü vazifesi görmektedir. Muhtarlarımızın devletimizin gören gözü, işiten kulağı ve merhametli elidir.” diye konuştu. Toplantıda yapılan sunumlarda bilgi verilen konulara değinen Vali İsmail Ustaoğlu telefon dolandırıcılığına karşı özellikle yaşlı vatandaşların uyarılması konusunda muhtarlardan destek beklediğini söyledi. Vali Ustaoğlu vatandaşların gerekirse tek tek ziyaret edilerek bu dolandırıcılık yönteminin anlatılmasını, gerekli uyarıların yapılmasını dile getirdi. Uyuşturucuyla mücadele noktasında da muhtarlardan destek beklediğini ifade eden Ustaoğlu, kurumlarla işbirliği içerisinde olarak zehir tacirlerine geçit verilmemesi için çalışmaların hassasiyetle yürütülmeye devam edeceğini belirtti. Değerlendirmede havaların ısınmaya başlaması ile birlikte yangın riskinin arttığını dile getiren Vali Ustaoğlu, muhtarların vatandaşlara hatırlatmalarda bulunmasını istedi. En ufak bir yangın durumunda vatandaşların ivedi olarak ilgili birimleri bilgilendirmesine yönelik duyarlılığın büyük yangınların önüne geçilmesine önemli katkı sağladığını sözlerine ekledi. Görevlerine yeni seçilen muhtarlara hayırlı olması temenni eden Vali Ustaoğlu, devam eden muhtarlara da çalışmalarında başarılar diledi.
Hatay 5 milyon euroluk Avrupa Birliği projesi deprem bölgesinde tanıtıldı Deprem bölgesinde ekonomik kalkınmanın öncüsü olan Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA), Sosyal Girişimcilik Güçlendirme ve Uyum Projesi çerçevesinde; Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de hızlandırma hibe programını tanıttı. Asrın felaketinde hasara uğrayan deprem bölgesinin yeniden ayağa kalkması için yürütülen çalışmalar devam ediyor. Deprem bölgesinde en büyük hasarı alan illerden olan; Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş’ın ekonomik anlamda değer kazanmasına öncülük eden Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA) bölgedeki faaliyetlerini sürdürüyor. Sosyal Girişimcilik Güçlendirme ve Uyum (SEECO) Projesi; kapsamında DOĞAKA öncülüğünde Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’da hızlandırma hibe programı tanıtıldı. SEECO Projesi kapsamında ilan edilen Hızlandırma Hibe Programı’nın açılış ve tanıtım toplantısı potansiyel faydalanıcılar ve kamu kurumlarının temsilcileri ile Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde gerçekleştirildi. Toplantıda katılımcılar, SEECO projesi hakkında bilgilendirildi. SEECO projesi; Avrupa Birliği’nin FRIT (Türkiye’deki Mülteciler için AB Mali Yardım Aracı) Programı kapsamında, Dünya Bankası ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülmekte olan bir çalışma. SEECO Projesinin amacı, sosyal girişimcilik yoluyla kadınların ve gençlerin sosyal ve ekonomik yönden güçlendirilmesine ve toplumsal uyumunun sağlanmasına katkıda bulunarak, kadınlar ve gençler için yeni istihdam alanları oluşturulması. Toplam bütçesi 5 milyon euro olan hibe programı kapsamında, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde KOBİ’lere yönelik ve en az 1 yıl önce kurulmuş şahıs işletmelerine, şirketlere ve kooperatif işletmelerine, KDV hariç 3 bin ile 25 bin Avro arasında hibe desteği sağlanması amaçlanıyor. SEECO projesi çerçevesinde başlayacak olan ‘Hızlandırma Hibe Programı’ için son başvuru tarihi 17 Mayıs 2024 olarak açıklandı.
Manisa Özgür Özel’den milliyetçilik vurgusu Manisa’nın Kula ilçesinde halka seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Ben yakamdaki parti rozetindeki 6 okun altısına da aşığım. Bu altı oktan milliyetçilik okunu hiç kimseye bırakamayız. Onun için birileri kendini milli kendinden olmayanları gayri milli, kendisini makbul geri kalanları hain ilan etmeye kalkıyordu. Bu oyuna gelmeyiz. Ne milliyetçiliği ne milli olmayı ne de vatan severliği asla ve asla size bırakmayız. Bunun üzerinden algı operasyonlarına teslim olmayız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, memleketi Manisa’daki ziyaretlerinin üçüncü ve son durağı olan Kula ilçesinde vatandaşların sevgi gösterileriyle karşılandı. Özel, partisinin Kula ilçe başkanlığını ve Kula Belediye Başkanı Hikmet Dönmez’i ziyaret ettikten sonra Kula Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanında otobüs üzerinden halka hitap etti. "Atatürk’ün iki emanetine gözümüz gibi bakacağız" Kula Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanında halka seslenen Özel, “Cumhuriyet tarihinde ilk kez Manisa’da hem büyükşehiri hem merkez ilçeleri hem 15 ilçeyi kazanıp bugün sizin karşınıza büyükşehir belediye başkanlarımızla, ilçe belediye başkanlarımızla büyük bir onur ve gururla çıktık. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Hiç şüphe yok bu başarı sadece CHP’ye ait değildir. Öyle yaparsak büyük bir haksızlık yapmış oluruz. Bu başarı Kula ittifakının başarısıdır. Herkesin katkısının farkındayız. Bundan sonra iş bu büyük birlikteliği bir arada tutmak. Hikmet Başkanımız belediyenin kapılarını ardına kadar açtı. Onun hedefi Kula’ya en iyi hizmeti yapmak. Biz de Kula’ya destek için ne gerekiyorsa Mansur Yavaş’sa Mansur Yavaş’tan, Ekrem İmamoğlu ise Ekrem İmamoğlu’ndan her türlü destek. Biz bu seçimlerde bir zafer kazanmadık. Biz bu seçimlerde bir görev aldık. CHP olarak bu büyük ittifakı büyütmenin, korumanın, önümüzdeki seçimlere taşımanın ve dolayısıyla cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde partimizi birinci parti yapmanın, Atatürk’ün partisini iktidar yapma görevi aldık. BU görev partizanca bir görev değildi. CHP herhangi bir parti değildir. BU parti Cumhuriyeti kim kurduysa, bu memleketi kimler kurtardıysa onların kurduğu bir partidir. BU parti baba ocağıdır. Hepimiz baba ocağına doğarız, orada büyürüz. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur ama herkes bilir ki baba ocağı oradadır, bacası tütmekte, çorbası kaynamaktadır. O bacayı tüttürenler CHP’lilerdir. BU baba ocağı sadece CHP’lilerin değildir. Burası hepimizin. Burası dedemizin, babamızın partisidir. Biliriz ki başımız sıkınca gideceğimiz yer baba evidir. Zorda kalırsak, başımız sıkışırsak gideceğimiz yer baba evidir. Kimse size şimdiye kadar neredeydiniz demez. Kim Atatürk’ü seviyor, kim bayrağını, ülkesini seviyorsa biz de onu seviyoruz. Kim ki İstiklal Marşı çalarken ağlayan filenin sultanlarıyla ağlıyor, kim ki milli takım gol attığında havalara sıçtırıyorsa onlarla birlikteyiz. Biz kibre, güç zehirlenmesine kapılmayacağız. Aksine sorumluluğumuzun farındayız. Bu ülkede yoksulluk, işsizlik var. Çifti, esnaf perişan, emekliler açlığa terk edildi. 10 bin lira ile. Kira versin aç kalırsın, karnını doyursan sokakta kalırsın. Böyle bir ülke oluşturdular. Onun için mücadele verip halkın iktidarı kurmak, tekrar Atatürk’ün cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir sözünü hatırlamak, uygulamak, işsizliği, yoksulluğu bitirmek, emeklinin yüzünü güldürmek, çiftçiyi milletin efendisi yapmak için hep birlikte çalışacağız. Birileri kavga etmemizi istiyor. Asla ve asla suni gündemlerin peşine takılmayacağız, kimlik siyaseti oyunlarına gelmeyeceğiz. Biz bu ülkenin gerçek sorunlarını konuşup onu dile getirip çözmek için mücadele edeceğiz. Diyorlar ki ‘Gel benimle kavga et’ ben kavga edeceksem, çiftçinin, emeklinin, yoksulun kavgasını edeceğiz. Millet bizden kavga istemiyor. Millet, oturun, çalışın ve derdime çare olun diyor. Yeniden seçimler olup iktidar olana kadar ana muhalefet partisiyiz. Bu ülkenin çıkarları için sonun kadar mücadele edeceğiz. Atatürk’ün iki emaneti olan hem Türkiye Cumhuriyeti’ne hem de partimize gözümüz gibi bakacağız" dedi. "Milliyetçilik oyununa gelmeyiz" "Ben yakamdaki parti rozetindeki 6 okun altısına da aşığım" şeklinde konuşmasına devam eden Özel, "Bu altı oktan milliyetçilik okunu hiç kimseye bırakamayız. Onun için birileri kendini milli kendinden olmayanları gayri milli, kendisini makbul geri kalanları hain ilan etmeye kalkıyordu. Bu oyuna gelmeyiz. Ne milliyetçiliği ne milli olmayı ne de vatan severliği asla ve asla size bırakmayız. Bunun üzerinden algı operasyonlarına teslim olmayız. Yaşasın cumhuriyet. Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi. Bu ülkeyi Atatürk’ün emanet ettiği gibi çiftçisine de, işsizine de sahip çıkana kadar, emekliler hakkını alana kadar önce muhalefet mücadele edeceğiz sonra iktidarda hepsinin yüzünü güldüreceğiz. Bize oy verenleri pişman etmeyeceğiz, oy vermeyenlerin de gönlünü kazanacağız. ‘Keşke ben de verseydim’ dedirteceğiz. İlk seçim gelsin oy atacağım dedirteceğiz. Bu partiyi nasıl yüzde onların altında Kula’da yüzde 50’nin üzerine getirdiysek, neredeyse Türkiye şampiyonu yaptıysak hep birlikte bu partiyi çok çalışarak iktidar yapacağız. Bunun için başta şunu ifade edeyim. Hikmet Başkan kazandı Kula kazandı, Ferdi Başkan kazandı Manisa Kazandı. Türkiye İttifakı kazandı, Türkiye kazandı. Ben partimizin genel başkanı olarak Hikmet Başkana şunu söylüyorum, sen çalış biz arkandayım. Örgütümüz bana emanet, örgütümüze Hikmet Başkanı emanet ediyorum, Hikmet Başkana Kula’yı emanet ediyorum sizleri de Allah’a emanet ediyorum" diyerek konuşmasını tamamladı.
Hakkari Engelli çift, inşaatını bitiremedikleri evleri için destek bekliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, temelini geçen sene attıkları evlerini tamamlamak için yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Yüksekova’ya bağlı Çevreli Küme Evleri’nde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, 2022 yılında dünya evine girdi. Bedensel engelli olan ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat süren çift, kendilerine bir ev inşa etmek istedi. Geçen sene arsalarının üzerine temel atan çift, maddi imkansızlıklar yüzünden evlerini tamamlayamadı. En büyük hayallerinin evlerine yerleşmek olduğunu kaydeden Dağdeviren çifti, yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Evlendikten sonra Yüksekova’da kaldıklarını kaydeden Çiğdem Dağdeviren, “Kaldığımız dairede hem kiramız arttı hem de giriş çıkışları bizim için sıkıntılıydı. Köye geldik, kaynımın evinde kalıyoruz. Onların evinin giriş çıkışı da bizim için rahatsız edici. Biz geldik bir temel attık. Malzemelerin bir kısmını borçla aldık, bir kısmı için de hayırseverler yardımcı oldu. Temeli attık ama geçen seneden beri bu temel böyle. İkimizin de engelli maaşı çok düşük. Valimiz olsun, vatandaşlar olsun, destek bekliyoruz kendilerinden. Biz de evimize girmek istiyoruz. Rahat etmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Attıkları temelin ikinci yıla gireceğini ve temelde kullandığı inşaat malzemelerinin büyük kısmını borçla aldığını söyleyen Orhan Dağdeviren ise, “Zor durumdayız, sıkıntıdayız. İmkanlarımız yok. Tek gelirimiz engelli maaşımız. Onunla da bir şey yapılmıyor. Geçen seneden beri abimin evindeyiz. İçeri girmek, dışarı çıkmak bizim için çok sıkıntılı. Gelip gidemiyoruz. Kendimize göre ev yapmak için temel attık ama tamamlayamadık. Milletimiz bize destek olursa çok seviniriz” şeklinde konuştu.