POLİTİKA - 15 Şubat 2017 Çarşamba 14:34

Numan Kurtulmuş’tan ezan yasağı açıklaması

A
A
A
Numan Kurtulmuş’tan ezan yasağı açıklaması

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İsrail’in gündeme getirdiği ezan yasağıyla ilgili olarak, “Bu karar alınsa da Filistin ve dünya Müslümanları bakımında yok hükmündedir” dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TRT 1 ekranlarında yeni başlayacak olan ‘Payitaht Abdülhamid’ dizinin çekimlerini ziyaret etti. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Seka Film Platosunda gerçekleşen ziyarette Numan Kurtulmuş’a, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, TRT Genel Müdürü Şenol Göka ile Abdülhamid Han rolünü üstlenen Bülent İnal’da eşlik etti. Plato ve seti gezen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

İlk olarak diziyi değerlendiren Kurtulmuş, “Çok güzel bir hazırlık yapmışlar. Çok değerli bir proje burada hayat bulacak. Seyircinin de gerekli desteğini vereceği, rekorlar kıracağını ümit ediyorum. Türk tarihinin yakın dönemi çok önemli. Büyük zaferlerin, büyük yenilgilerin olduğu dönem. Büyük kahramanlıkların, büyük ihanetlerin olduğu bir dönem.

Binlerce yıllık Türk tarihi içinde, Anadolu toprakları içinde en zor, en karmaşık ama çok zengin bir dönem. O döneme ışık tutması bakımından önemli bir dizi olacak. Bütün bu karmaşalıkları, tezatları bir şekilde şahsında toplamış olan isim Sultan Abdülhamid Han hazretleridir. Sultan Abdülhamid’in objektif bir şekilde Türkiye kamuoyuna yansıtılması, böylesine güzel bir diziyle gündeme getirilmiş olması, bir bakıma bizim yakın tarihimizi anlama çabalarımızın parçası olarak görülmesi gerekir. Bu vesile ile TRT’ye teşekkür ediyorum. Yönetmen, yapımcı, oyuncu arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

İsrail’in ezan yasağı kararı

İsrail’in, Kudüs’te gündeme getirdiği ve parlamentoya taşıdığı ezan yasağı kararını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Komisyondan geçti. Zannediyorum bugün İsrail parlamentosunda genel kurulda görüşülmeye başlanacak. Şimdiye kadar gelen kısmıyla kabul edilebilir bir teklif değil. Kudüs bütün büyük dinlerin merkezi. Kudüs’te biz 400 küsur sene hüküm sürmüş olan bir milletin çocuklarıyız. O 400 sene boyunca Allahu Ekber sesleriyle kilisenin çan sesleri, ağlama duvarının dibinde Mezmur’dan, Talmud’dan dualar okuyan Yahudilerin oradaki dua sesleri birbirine karıştı. 4 asır boyunca hiç kimse bir diğerine, ‘Niye sen böyle ibadet ediyorsun’ diye sormadı, kınamadı. Bir diğerinin inancını kısıtlama yoluna gitmedi” diye konuştu.

“Genel kuruldan geçerse Kudüs’ün tarihine yapılmış bir hakarettir”

Eğer bu kararın genel kuruldan geçmesi durumunda Kudüs’ün tarihine yapılmış olan bir hakaret olduğunu ifade eden Kurtulmuş, “Din özgürlüğüne karşı bir karardır. Siyasi olarak fevkalade vahim bir karar olur. Dünya barışının kilidi orta doğudur. Anahtarı ise Filistin barışıdır. Bu karar asla Filistin barışına hizmet etmeyecek bir karar olur. Son derece yanlıştır.

Ümit ediyorum İsrail parlamentosu bu aymazlığa son verir. Ne olursa olsun ezan sesini kısmaya da kimsenin gücü yetmez. Ezan yasağı ortaya çıktığı anda Filistinliler Kudüs’te damlarına, pencerelerine çıkarak, ‘Siz birkaç tane minareden ezan sesini yasaklamaya kalksanız, biz bütün camlardan, damlardan ezan okuruz’ diyerek ezan okumayı sürdürdüler. Böyle bir karar alınmayacağını ümit ederim. Bu karar alınsa da Filistinli ve dünya Müslümanları bakımında yok hükmündedir. Bu karar uygulanmaz, Filistinli Müslümanlar orada ezan okumaya devam ederler” dedi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgeye kazandırılan Seka Film Platosu hakkında da konuşan Kurtulmuş, “Yerel yönetimler sadece yol, asfalt, alp yapı, park yapmakla yükümlü değildir. Kültürel belediyecilik alanında da çok kuvvetli olması lazım. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin burada yapmış olduğu bu platonun Türkiye’nin kültür ve sanatına önemli bir katkı olduğunu düşünüyorum. Ben Kocaeli Büyükşehir Belediyemize teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Açıklamanın ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a hediye kaftan verildi.

Refik Fidan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Savunma Sanayii Başkanı Görgün: “Ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ’lerimizle koordineli bir şekilde hizalanmamız gerektiğinin farkındayız” Dünyada sıcak temasın olduğu bölgelere bakıldığında sahada sürpriz etkisi oluşturan teknolojileri oluşturmanın önemini vurgulayan Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, “Savunma sanayii ekosisteminde başkanlığımızın koordinasyonunda tüm ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ’lerimiz, STK’larımız, kümelenmelerimizle birlikte çok sıkı ve koordineli bir şekilde hizalanmamız gerektiğinin de farkındayız” dedi. Türk savunma sanayii ana yüklenicileri, alt yüklenicileri ve KOBİ’leri, OSTİM Konferans Salonu’nda bir araya geldi. Programa Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Orhan Aydın, OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Yarsan ve birçok savunma sanayii temsilcisi katıldı. “Ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ’lerimizle koordineli bir şekilde hizalanmamız gerektiğinin farkındayız” Türk savunma sanayisinin kara, deniz ve hava olmak üzere birçok farklı platformlarda kullanılan ürünlerinin 180’in üzerinde 230’dan fazla ürün ihraç ettiğini dile getiren Savunma Sanayii Başkanı Görgün, “Savunma sanayimizin geliştirilmesi, güvenlik güçlerimizin modernizasyonu ana misyonuyla yola çıkan başkanlığımız kurulduğundan beri bu misyonu yerine getirmek üzere önemli adımlar atıldı. Bugün itibarıyla baktığımızda ürünlerimiz hem güvenlik güçlerimize hem de uluslararası alanda farklı coğrafyalarda dost ve müttefik ülkelere başarıyla hizmet ediyor. Biz de bunların başarıyla kullanılmasından memnuniyet duyuyor ve desteklerimizi dost ve müttefik ülkelerimize veriyoruz. Dünyanın geçmekte olduğu konjonktüre bakıldığında sıcak temasların olduğu birçok bölge var. Bununla birlikte barış zamanının olduğu bölgeler de mevcut. Buradan her iki durumda da bizim üzerimize düşen fırsatları en iyi şekilde yerine getirmenin farkında olarak çalışmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Aslında sıcak temasın olduğu bölgelere baktığınızda sahada sürpriz etkisi oluşturan, bununla beraber hasımlara fırsat vermeyecek teknolojileri oluşturmanın önemini görüyoruz. Bunun için de biz savunma sanayii ekosisteminde başkanlığımızın koordinasyonunda tüm ana yüklenicilerimiz, alt yüklenicilerimiz, KOBİ’lerimiz, STK’larımız, kümelenmelerimizle birlikte çok sıkı ve koordineli bir şekilde hizalanmamız gerektiğinin de farkındayız. Savunma Sanayii Başkanlığı olarak biz özellikle çalışma gruplarını çok önemsiyoruz. Kendi içimizde on farklı başlıkta çalışma grupları oluşturarak, bu koordinasyonu sağlamaya gayret gösteriyoruz. İnsan kaynakları kurumsal akademiler, hukuk, sözleşmeler, iş sağlığı ve güvenliği, inşaat ve altyapı, iletişim, denetim, tedarik, sosyal gruplar ve dernekler olarak bunları ana başlıklar altında topladık. Burada hep beraber bir savunma sanayi ekosistemi olarak ihtiyaç duyulan, bizden beklenileni, yüksek teknolojileri en hızlı ve en maliyet etkin şekilde ortaya çıkarabilmek adına hizalamaya, hizalandırmaya ve bunu ortak akılla birlikte yürütmeye gayret gösteriyoruz” ifadelerini kullandı. “KOBİ’lerimizin aslında farkındalığını arttıracak etkinlikleri yapmaya gayret gösteriyoruz” Savunma Sanayii Başkanlığı olarak KOBİ’lere önem verdiklerini vurgulayan Görgün, “KOBİ’lerimizin özellikle oluşturulan piramit yapıdaki önemli yerini vurgulayacak, sağlamlaştıracak, entegratör şirketlerimizin gözünde de KOBİ’lerimizin aslında farkındalığını arttıracak etkinlikleri yapmaya gayret gösteriyoruz. Bunun en somut örneklerinden bir tanesi; işte çok yakında bir ülkeye 135’in üzerinde KOBİ firmasını ülkenin savunma bakanıyla toplantı yapacak bir zemin oluşturduk. Etkinlikte OSTİM’de faaliyet gösteren dokuz firmamız vardı. KOBİ’lerimizin yetkinliklerini, becerilerini aktarmaya hep beraber gayret gösterdik. Sürdürülebilir bir sistem oturtmaya, sürdürülebilir bir yaklaşımla ilişkileri özellikle uluslararası anlamda kurgulamayı önemsiyoruz. Biraz evvel bahsettiğim o çalışma grupları da hep beraber bizleri savunma sanayiinde hizalarken, aynı zamanda da uzun soluklu sonuçların alınması için de önemli olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim” dedi.
Samsun ’Göğüs büyüklüğü bazı sağlık problemlerine yol açabilir’ Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerinden bahseden Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Kağan Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz” dedi. Liv Hospital Samsun Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği’nden Opr. Dr. Kağan Bekircan, meme estetiği hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Meme estetiği öncesi her hastada tarama yapıyoruz” Kadında vücut estetik görseli oluşturan yapılardan birinin göğüslerinin olduğunu dile getiren Opr. Dr. Bekircan, “Özellikle kadınlarda özgüven yokluğuna neden olmaktadır ve bu durum sosyal hayatlarına yansımaktadır. Göğüslerin çeşitli estetik bozuklukları mevcuttur ve bunlar estetik ameliyatlar ile çözülebilmektedir. Göğüs yapısının büyüklüğü, küçüklüğü veya sarkmasına yönelik estetik cerrahiler günümüzde sıkça yapılmaktadır. Göğüs ameliyatlarından önce her hastalarımıza meme taraması yapıyoruz. Estetik ameliyatından önce memede herhangi bir kitle olup olmadığını yaptığımız görüntüleme yöntemleri ile tarıyoruz. Kitle olması durumunda ilgili bölüme yönlendiriyoruz” diye konuştu. “Göğüs büyüklüğünü problemlere neden olabilir” Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerine dikkat çeken Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyattan önce hastamıza detaylı çizimler ile ameliyat planı yapmaktayız ve fazla olan cilt ve meme dokusunu çıkarmaktayız. Ameliyattan sonra göğsün altından başlayıp yukarı uzanan ters T şeklinde bir ameliyat izi kalabilmektedir. Bu iz başta kırmızı renkte olur ve ameliyattan sonra altıncı aya doğru solarak ince çizgi haline dönmektedir. Bu izin azalması için çeşitli iz giderici tedavileri hastalarımıza öneriyoruz” dedi. “Göğsün küçük ya da büyük olması genetik olabilir” Göğüslerde küçüklük olması veya göğüslerin hiç büyümemesinin, genetik ve çeşitli hormonal dengesizlik durumlarına bağlı gelişebildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, şu bilgileri paylaştı: “Bu hastalarımızın göğüs hacmini kazandırmak için göğüs protezi önermekteyiz. Çeşitli şekillerde, hacimlerde ve yüksekliklerde protezle bulunmaktadır. Hastanın göğüs yapısına ve isteğine göre bu protezlerden en uygun olanını seçiyoruz. Bu ameliyatta göğüs altında yapılan kısa bir kesi yardımıyla girilerek uygun olan göğüs protezini yerleştiriyoruz. Bu ameliyatta yaptığımız iz kısa ve göğüs altındaki katlantıda gizleneceğinden dolayı belirgin bir iz kalmamaktadır. Bu iz ilk altı ay kırmızı renkte olup sonrasında solarak normal cilt rengine dönmektedir. Protezler ömür boyu kullanılabilmektedir ve değişmesi gerekmemektedir. Göğüs büyütme ameliyatından sonra gebelik durumunda hasta emzirebilmektedir. Bu ameliyatla süt gelmesinde azalma görülmemektedir.” “Gebelik sonrasında göğüs sarkması olabilir” Göğüslerde sarkmanın genellikle kilo verme ve gebelik sonrasında oluşabildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ucunun göğüs katlantı hattından aşağıda olması olarak tariflenebilir. Bu durumdan şikâyeti olan hastalarımıza yeterli dokusu olması durumunda meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Meme dokusu yetersiz olan hastalarımızda protez ile birlikte meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyatta meme küçültme ameliyatından daha kısa olan ters T şeklinde bir iz kalabilmektedir. Bu iz ameliyattan sonraki altıncı aya doğru solarak normal cilt rengine yaklaşmaktadır. Bu ameliyattan sonra gebelik durumunda hasta emzirmesi durumunda süt gelmesinde azalma olabilmektedir” diye konuştu. “Ameliyat sonrası 2 gün misafir ediyoruz” Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenlere değinen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ameliyatlarından sonra hastalarımızı ortalama olarak 2 gün kadar hastanemizde misafir etmekteyiz. Hastalarımıza taburculuk sonrasında 2 aya kadar korse dediğimiz ayarlanabilir sütyen kullanmasını öneriyoruz. Bu süre zarfında hastamızın ağır işlerden kaçınmasını öneriyoruz. Hastalarımız gündelik hayatlarına bir hafta içerisinde dönebilmektedirler. Bu ameliyatlar ile hastalarımıza daha estetik ve doğal bir görünüm kazandırmaktayız. Bununla birlikte hastalarımızın özgüvenleri artmaktadır ve bu durumda hastalarımızın sosyal hayatına yansımaktadır” ifadelerini kullandı.
Antalya ’Plastik ajanlar’ sağlığı tehdit ediyor TEMD Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, insan hayatının her aşamasında olan plastik ürünlerin, çeşitli hastalıklara yol açtığına dikkat çekti. Ertörer, "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor" dedi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, Antalya’da katıldığı 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde, "Endokrin Bozucular ve Sağlığımız" başlıklı sunumunda, plastik ajanların sağlığı tehdit ettiğine dair açıklamalarda bulundu. "Birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, endokrin bozucuları, üreme ve gelişimsel süreçlerin dengesi için gerekli hormonların; sentezi, salgısı, dolaşımı, metabolizması, duyarga bağlanma fonksiyonu ve yıkımı ile etkileşime geçen dış maddeler olarak ifade etti. Ertörer, "Plastik ajanlar, günlük hayatımızın her alanına girmiş, endüstrileşmenin getirdiği bir takım dış maddeler. Bu ajanların içinde, ftalat gibi endokrin bozucu olarak adlandırılan, endokrin sistemin üzerinde üreme ve gelişimsel süreçleri olumsuz etkileyen maddeler var. Bu ajanlar, kısırlık, mükerrer düşüşler, meme ve rahim kanseri, erkekte prostat kanseri, diyabet, obezite, astım gibi olumsuzlara sebep olabiliyor, çocuklarda ise dikkat eksikliği sendromuna neden olabiliyor. Çevreye karıştığı takdirde, bu ajanların etkileri 10 yıllarca besin zincirine girerek, nesilden nesile aktarılıyor ve nefes yolunda birikiyor. Ağız, cilt ve solunum yoluyla alınabiliyor. Biz aynı anda birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" diye konuştu. Güzel kokulu deterjanlar endokrin bozucu Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, plastik ajanların insanları birçok alanda etkileyebileceğine vurgu yaparak, sık maruz kalınan yerleri açıkladı. Ertörer şöyle konuştu: "Bu ajanlar, plastik şişenin içinde plastiği sertleşmek için kullanılan, iki plastiği birbirine yapıştırmada kullanılan ajanlar. Güneş kremleri ve kozmetiklerin içinde varlar, özellikle koku molekülleri içine entegre olmuş olanlar var. Bu ajanlara nasıl maruz kalınabiliyor? Örneğin; bir plastik içeriği, mikrodalga fırında ısıttığınızda, içeriğine geçiyor. Bir plastik şişede bulunan su, güneşte beklediği zaman, sıvı içeceğine geçebiliyor. Bir oda kokusu sıktınız ya da banyoyu çok iyi bir deterjanla yıkadınız, bu deterjanların içindeki kokularda var. Eğer çok iyi havalandırmazsanız, o ortama maruz kalabilirsiniz. Bu ajanlar, pestisit denilen tarımda verimliliği artırmak için kullanılan ajanlar, endokrin bozucu olarak geçmekte." "Bu konuya kaynak aktarılması gerekiyor" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, son olarak plastik ajanlarla nasıl mücadele edileceğine dair bilgiler de verdi. Hastalıkların önlenmesi için, öncelikle yasa koyucuların harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ertörer, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Bebeği soya bazlı mamalarla değil, anne sütüyle beslemek de bir diğer korunma yöntemi. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor. Çok fazla derin su balığı tüketmememiz lazım, çünkü ağır metaller de endokrin bozucu ajanlar olarak sayılmakta. Alınabilecek önlemler basit önlemler ama maliyetli, plastik ucuz ama cam pahalı. Yasa koyucuların bu konuda çok akıllıca davranması, dünyada bu konuya çok mesai harcayan bağımsız uluslararası kuruluşlarla beraber çalışılması gerekiyor. Bu konuya, kaynak aktarılması gerekiyor. Endüstriyel atıkların, çevreye karışma sürecinde evrensel olarak uygulanan kuralların, hayata geçmesinin sağlanması gerekiyor."