SAĞLIK - 30 Mart 2015 Pazartesi 11:52

Obsesif Kompulsif bozukluğa dikkat

A
A
A
Obsesif Kompulsif bozukluğa dikkat

Uzman Klinik Psikolog Merve Baydar, takıntı hastalığı olarak da bilinen Obsesif Kompulsif bozukluğun tedavi edilmesi gerektiğini belirterek, "Tedavi için yardım arayışı geciktirilmemeli, rahatsızlığın kendi kendine geçeceği düşünülmemelidir" dedi.

Özel Optimed Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve Baydar, takıntı hastalığı olarak da bilinen Obsesif Kompulsif bozukluğun tedavi edilmesi gerektiğini belirterek, "Tedavi için yardım arayışı geciktirilmemeli, rahatsızlığın kendi kendine geçeceği düşünülmemelidir" dedi.

Özel Optimed Hastanesi’nde göreve yeni başlayan Uzman Klinik Psikolog Merve Baydar, Obsesif Kompulsif Bozukluk hakkında bilgi verdi. Psikolog Baydar, kişinin duyduğu kaygının ve evhamlı olma durumunun, baş etme düzeyini aştığında, günlük hayattaki işlerini yerine getirmesini engellediğinde ve kişinin takıntılı düşünceler üzerinde düşünmekten ya da takıntılı olduğu davranışı yapmaktan kendini alamadığında, çoğunlukla 'Takıntı Hastalığı' olarak bilinen, psikolojik bir rahatsızlık olan Obsesif Kompulsif Bozukluğun ortaya çıktığını belirtti.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun obsesyon ve kompulsiyonlardan oluşan bir hastalık olduğunu belirten Psikolog Baydar, "Kişide sadece obsesyon ya da sadece kompulsiyonlar bulunabildiği gibi, ikisi birlikte de görülebilmektedir. Obsesyon davetsiz olarak akla gelen, tekrarlayan düşünce ya da görüntüleri ifade etmektedir. Kişiler bu düşünce ya da görüntüleri kontrol edememekte ve günlük yaşam işlevlerini bozacak biçimde sıklıkla bu düşünce ve görüntüler akıllarına gelmektedir. Kişiler bu düşünceleri mantıksız olarak değerlendirirler, ancak bu düşünceler kişide ciddi düzeyde kaygı ve sıkıntıya neden olurlar. Kompulsiyonlar, obsesyonların yani kişinin aklına tekrar tekrar gelen takıntılı düşünce ya da görüntülerin kişide uyandırdığı kaygıyı azaltmaya yönelik tekrarlanan takıntılı davranış ya da zihinsel eylemlerdir" dedi.

SIK GÖRÜLEN OBSESYON KOMPULSİYONLAR
En sık görülen obsesyon kompulsiyonların bulaşma, kirlenme obsesyonu ve yıkama temizleme kompulsiyonu, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu, simetri, düzen obsesyon ve kompulsiyonları, cinsel obsesyonlar, dini obsesyonlar, sayma kompulsiyonları, dokunma kompulsiyonları, biriktirme, saklama kompulsiyonları olduğunu söyleyen Psikolog Baydar, Obsesif Kompulsif Bozukluğun tedavi sürecinin uzun süren, kişinin çaba göstermesini ve ilgili tedavi ekibinin yakından takibini gerektiren bir süreç olduğunu dile getirdi.

Kişinin idrar, dışkı, tükürük gibi vücut atık ya da salgılarının, toz, kir, mikrobun, deterjanların vücuduna, kıyafetlerine, eşyalarına bulaşacağına dair takıntılı düşüncelerinin bulaşma kirlenme obsesyonları olarak adlandırıldığını belirten Psikolog Baydar, "Kişinin bu takıntılı düşüncelerinin oluşturduğu kaygıyı azaltmak için takıntılı şekilde banyo yapma, ellerini yıkama, etrafı temizleme, bulaşık yıkama gibi tekrar tekrar yaptığı davranışlar ise yıkama, temizleme kompulsiyonlarını oluşturmaktadır. Örneğin, kişinin kapı kollarına dokunduğunda ellerine kir bulaştığını düşünüp ellerini defalarca yıkaması gibi. Kuşku obsesyonu kişinin evden çıkardan elektrikli ev aletlerini prize takılı bıraktığı, ocağı açık bıraktığı, kapıyı kilitleyip kilitlemediğiyle ilgili takıntılı şekilde kuşku duymasıdır. Kontrol kompulsiyonu ise, kişinin bunları yaptığından emin olmak için örneğin 10 kere ocağın kapalı olduğunu kontrol etmesi, ütünün fişini çekip çekmediğini kontrol etmek için 4 defa tekrar kontrol etmesidir. simetri, düzen obsesyon ve kompulsiyonları kişinin etrafındaki nesnelerin simetrik ve düzenli olmasıyla ilgili takıntılı düşüncelerinin olmasıdır. Kişi simetrik ya da düzenli olmayan nesneler karşısında ya da böyle bir ortamda yaşadığı kaygıyı azaltmak için o eşyaları simetrik ve düzenli hale getirmeye yönelik kompulsif davranışlar sergilemektedir. Cinsel obsesyonlar kişinin elinde olmaksızın aklına gelen ve kendisine yakıştıramadığı cinsel içerikli tekrarlayıcı düşünceler ve görüntüleridir. Dini obsesyonlar ise kişinin inançlarına zıt düşen tekrarlayıcı düşüncelerinin olmasıdır. Saldırganlık obsesyon türünde ise kişinin etrafındaki insanlara elinde olmaksızın zarar vereceği ya da onların hoş karşılamayacağı şeyler söyleyeceğiyle ilgili takıntılı düşünceleri vardır. Sayma kompulsiyonlarında ise kişi bir işi belli bir sayıya kadar yapmadığında kaygı duymakta ve bu yüzden kendisine ya da yakınlarına zarar gelebileceğini, bir şeylerin ters gidebileceğini düşünebilmektedirler. Örneğin, kişinin sabah kalktığında yüzünü 5 kere yıkamazsa o gün başına bir iş geleceğini düşünmesi gibi. Dokunma kompulsiyonlarında ise kişi bazı davranışlarda bulunmadan önce belli bir nesneye dokunma ihtiyacı duymaktadır. Örneğin, kişinin evden çıkmadan önce komidinin ucuna dokunmazsa, başına kötü bir iş geleceğini düşünmesi gibi. Biriktime kompulsiyonlarında da kişi ileride lazım olabileceğini düşünerek belki de hiç gerekli olmayacak eşyaları biriktirebilmektedir" ifadelerini kaydetti.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun tedavisine yönelik ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulandığına dikkat çeken Psikolog Baydar, "Yapılan çalışmalarda hem ilaç tedavisinin hem de psikoterapinin Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan hastaların şikayetlerinin azaltılmasına yardımcı olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, eğer kendinizde bu rahatsızlığın olabileceğine dair kuşkularınız varsa, en yakın psikiyatrist veya psikologtan yardım almanız faydalı olabilir. Ancak burada bir noktaya dikkat edilmelidir. Bahsedilen obsesyon ve kompulsiyon türleri çoğu kişinin zaman zaman kaygı duyduğu ya da evhamlandığı durumlar olabilir. Obsesif Kompulsif Bozukluğu düşündüren ayırıcı nokta, bu takıntılı düşünce ve davranışların kişinin günlük yaşamını, aile ilişkilerini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemesidir. Bu rahatsızlığı olan kişilerin çoğu bu takıntılı düşünceleri düşünmekten ve davranışları yapmaktan kaçınmaya çalıştıkça kaygıları daha çok artmakta, bu düşünce ve davranışlar daha sık tekrarlanmaya başlamaktadır. Tedavi almadan geçen sürenin uzaması, bu takıntılı düşünce ve davranışların kişide daha çok yerleşmesine ve bunun sonucunda ise kişinin çaresizlik, üzüntü, umutsuzluk gibi duygular yaşamasına, kendine olan güveninin azalmasına ve kişinin kendini suçlamasına yola açabilmektedir. Bu yüzden tedavi için yardım arayışı geciktirilmemeli, rahatsızlığın kendi kendine geçeceği düşünülmemelidir" dedi. 

MELTEM KAY
TEKİRDAĞ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.