SAĞLIK - 11 Ağustos 2017 Cuma 11:37

Öfke hastalık değil bir durumdur

A
A
A
Öfke hastalık değil bir durumdur

Psikolog Pelin Su Uzun, öfkenin hastalık değil bir durum olduğunu belirtti.

Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, “Öfke, saldırganlık ve şiddet geçmişten günümüze kadar insanlık tarihinin önemli bir parçası olmuştur. Son yıllarda dünyada özellikle de ülkemizde şiddet içerikli olaylarda bir artış yaşandığı görülmektedir, bunun farklı birçok sebebi olmakla birlikte öfke duygusunun sağlıklı yollarla ifade edilememesi bu nedenler arasında belki de en önemli olanıdır” dedi.

Öfkenin, bireyin kendisini engelleyen herhangi bir durum, olay veya kişiyle karşılaştığında ortaya çıkan herkes tarafından hissedilen doğal, normal ve gerekli bir duygu olduğunu ifade eden Uzun, “Ancak öfke bir davranış değildir. Öfkenin davranışa dönüşmüş şekli saldırganlıktır. Saldırganlık öfkenin doğru biçimde ifade edilememesinden kaynaklanır. Kaynağı her ne olursa olsun önemli olan nokta, öfkeyi doğru biçimde ifade edebilmektir. Öfke duygusunun bireyin kontrolü dışına çıkması durumunda saldırgan davranış ortaya çıkar.

Öfke denetlenebildiği sürece sağlıklıdır ve işe yarar. Öfke çoğu zaman insanlar için tanımlanması zor bir duygudur. Ancak öfkenin kaynağını ve nedenlerini tanımlamak kişi için son derece önemlidir çünkü öfke kontrol edilemediğinde kişinin kendisi ve çevresi için zararlı olabilir, kişi öfkesinin kaynaklarını keşfederek öfkesini kontrol altında tutabilir ve doğru biçimde ifade edebilir. Öfke bir problem çözme aracı değildir. Öfke duygusal bir tepkidir. İnkar edilmeyen, bastırılmayan, kabul edilen, tanınan ve doğru biçimde ifade edilen öfke sağlıklıdır hatta araştırmalar gösteriyor ki, öfke yeni öğrenmeler için motivasyon kaynağıdır” diye konuştu.

Öfkenin şiddetinin kişiye, olaya ve duruma göre değişebilmekte olduğunu kaydeden Uzun, “Öfke bireyin kendi kişisel sorunlarından kaynaklanabileceği gibi daha önceden yaşanmış üzücü, can sıkıcı veya travmatik bir olayın hatırlanması sonucu da ortaya çıkabilir. Unutulmamalıdır ki öfke uyarıcı bir işarettir. Öfke kişiyi tehditlere karşı uyarır ve kendini korumasına fırsat sağlar. Öfke bir haklı çıkma yolu değildir. Öfke başkalarını suçlama biçimi değildir Öfke başkalarını kontrol etme yolu değildir ve en önemlisi öfke şiddeti ve suç işlemeyi haklı kılmaz. Öfke kontrolü ise, öfkeyi doğru ifade etmek demektir. Bir kişinin öfkesini kontrol edemediği durumlarda fizyolojik, zihinsel ve davranışsal birtakım olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Fizyolojik Tepkiler arasında Aşırı miktarda adrenalin salgılanması, Nefes almada güçlük, Kan basıncının yükselmesi, Baş ağrısı, Kas ve eklem ağrıları, terleme ve titreme, uykusuzluk, bayılma başlıcalarıdır. Zihinsel Tepkiler ise, yüksek düzeyde kaygı, performans kaybı, unutkanlık ve dikkatsizlik, motivasyon eksikliği, düşünce yapısında bozulmalardır. Davranışsal Tepkiler, saldırganlık, kendini ifade etmede yetersiz kalma, etkili iletişim kuramama, kendine fiziksel zarar verme, konuşma bozuklukları, aşırı alkol sigara kullanımı, acelecilik, takıntılı davranışlardır” ifadelerini kaydetti.

Eğer öfkeyi kontrol etmede güçlük yaşanıyorsa psikolog veya psikolojik danışmanlardan profesyonel yardım alınabileceğini vurgulayan Uzun, “Fakat kendiniz de bir takım yöntemlerle durumu daha sağlıklı atlatabilirsiniz. Sakin ve rahat hissettiğiniz durumları düşünerek derin derin nefes alıp vererek nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri yapmaya çalışın. Düşüncenizi mantıklı şekilde ifade ettiğinizde, kızgınlığınızın azaldığını, abartılı şekilde ifade ettiğinizde ise arttığını fark edeceksiniz. Duygularınızı doğru analiz ederek tanıyın. İnsanlar, hayal kırıklığı, engellenme, incinme gibi durumların yarattığı acıdan kaçmak için kızgınlığı kullanırlar. Fakat kızgınlık bu acının yaşanmasını ne yazık ki engellemez. Sizi sinirlendiren olay ve kişilerden zaman zaman uzaklaşın ve mola verin. Spor yapın, spor vücudunuzda biriken enerjiyi boşaltmanıza yardımcı olacak ve gerginliğinizi azaltacaktır. Sizi öfkelendiren kişiye duygularınızı yapıcı bir şekilde ifade edin” açıklamalarında bulundu.

“Bastırılan öfke sonradan patlamaya sebep olabilir”

Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, “Eğer öfkenizi bastırıyorsanız, ki bu sonradan patlamalar (hakaret etme, küfür etme, kavgaya girişmek vb.) şeklinde açığa çıkar ve aslında sizi rahatlatmaz ya da yok sayıyorsanız, inkar ediyorsanız sağlığınıza ve kendinize zara veriyorsunuz demektir .En önemlisi de öfkeli davranmayı, yaşam biçimi haline getirdiyseniz öfke ile baş etmede kullanılan sağlıksız yöntemler kullanıyorsunuz ve bir süre sonra vücudunuz zihniniz size dur diyecektir. Artan öfke, uygun biçimde ifade edilmediğinde yıkıcı bir duygu haline gelir, aile ve iş yaşantılarında, kişiler arası ilişkilerde sorunlar çıkarır. Öfkenin uygun yolla ifade edilmemesi, saldırganlık; kalp-damar sistemi, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi hastalıklarına yakalanma riskini arttırır. Kısaca öfkenizi sağlıklı yaşarsanız sizde sağlıklı kalırsınız, hem ruhen hem zihnen hem fiziken” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de konser verecek olan Kızılordu Korosu’na protesto Çoğulcu Demokrasi Partisi, önümüzdeki günlerde Türkiye’de konserler verecek olan Kızılordu Korosu’nu protesto etti. Çeşitli pankart ve dövizlerin açıldığı eylemde konuşan partinin Genel Başkanı Faruk Arslandok, "Bu yas ve anma günlerine denk gelen tarihlerde, soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" dedi. Çoğulcu Demokrasi Partisi, Mayıs ayında Türkiye’de konserler verecek olan Rus Kızılordu Korosu’nu, Kırım Tatar ve Çerkez halklarının sürgün ve soykırım kurbanlarını andığı günlerde konser vereceği gerekçesiyle protesto eylemi düzenledi. Beyoğlu’nda düzenlenen eylemde ’Kanımızı içtiniz, hiç olmazsa yasımıza saygı gösterin’, ’Kafkasya ve Kırım Yas Tutarken Kızılordu Baykuşları Çatımızda Ötemez’ gibi yazıların olduğu dövizler ve pankartlar açılarak koro için tepki gösterildi. "Soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" Konuya ilişkin açıklama yapan Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok, "Çerkes’ler ve Kırım tatarları Rus çarlığı tarafından anayurtları işgal edilmiş, Rus çarlığı ve Sovyet Rusya tarafından farklı zamanlarda soykırıma ve sürgüne uğratılmış iki halktır. Çerkes’ler Rus Çarlığı’nın anavatanlarını işgal girişimine karşı 101 yıl yurtlarını ve özgürlüklerini korumak için, bu orantısız güce karşı destansı bir özgürlük mücadelesi vermişlerdir. Bu mücadele sırasında Rus Çarlığı’nın devasa imparatorluk ordusu orantısız bir güçle, yurdunu ve özgürlüğünü savunan Çerkes halkına acımasız bir soykırım uygulamıştır. Bu yıl da, Çerkes’ler ve Kırım Tatarları, önceki yıllarda olduğu gibi Soykırım ve sürgün anmalarına hazırlanırken çok talihsiz bir gelişme gündeme gelmiştir. Rus Kızıl Ordu Korosu’nun tam da bu anma tarihlerine denk gelen bir organizasyonla, 14 - 25 Mayıs tarihleri arasında, ülkemizde bir dizi konser vereceği duyurulmuştur. Çerkes ve Kırım Tatarları için çok büyük anlamı olan bu yas ve anma günlerine denk gelen tarihlerde, soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" ifadelerini kullandı.
Mersin Volkan Demirel: "İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı" Hatayspor Teknik Direktörü Volkan Demirel, Başakşehir mağlubiyeti sonrası yaptığı açıklamada, bütün sorumluluğun kendisine ait olduğunu belirterek, ""İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı"" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Hatayspor, Mersin Stadyumun’da oynan karşılaşmada Başakşehirspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılama sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Hatayspor Teknik Direktörü Volkan Demirel, alınan sonuca rağmen oyuncularının hem bugünkü maçta hem de geçen haftaki Antalyaspor maçında ellerinden gelen mücadeleyi yaptıklarını vurguladı. Demirel, "Bu hafta pozisyona dahi girmeden iki farklı üstünlük kurdular. Son yaptığımız değişikliklerle Dadashov’un golü ve sonra yine hem maçın başındaki pozisyonlar hem de gollerden sonraki pozisyonlarda alabileceğimiz maçı ne yazık ki mağlup olarak yine hanemize sıfır puanla bir sonraki haftaya taşıyoruz" diye konuştu. "Bu takımı kuran benim, sorumluluk bana ait" Antalyaspor maçının da aynı şekilde, Antalyaspor’un herhangi bir pozisyonu olmadan yine iki şutla bittiğini kaydeden Demirel, "Bu hafta da aynı şekilde. Yani şunu demek istiyorum. Oyuncular ellerinden gelen mücadeleyi yapıyor. Biz genç bir takımız. Türkiye ligini bilmeyen oyunculardan kurulu bir takımız. Bunları neden söylüyorum? Son dakika 2-1, bütün herkes gitmiş. Orada bile pas yapmaları aslında ne kadar bu lige yabancı olduklarını ya da ne kadar genç olduklarını gösteriyor. Tecrübeli olmadıklarını gösteriyor. Bunu da söylüyorum hep. Bu takımı kuran benim, sorumluluk bana ait. Ama elimizden geldiği kadar bu sene sezon başından beri ettiğimiz bir çok mücadele var. Bu 4 maçta da saha içinde yine elimizden gelen mücadeleyi vermek istiyoruz, vereceğiz de. Kimsenin şüphesi olmasın. Ama sonucunda inşallah hakkımızda, tüm herkes için bunun altını çizerek söylüyorum. Tüm herkes için inşallah en hayırlısı olur. Ama biz elimizden geldiği kadar 4 hafta boyunca ligde kalmak için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Bu takım düşecekse, bütün sorumluluk bende" Volkan Demirel, ilk gol öncesi yaşanan pozisyondaki penaltı itirazıyla ilgili bir soruya ise şu şekilde yanıt verdi: "Bu da bizim tecrübesizliğimizi gösteriyor. Çünkü mesela evet penaltı pozisyonunda biz itiraz ediyoruz ama takım o ara yine bir durdu. Sonrasında atılan bir uzun top, indirilen top ya da şut attıklarından sonra direğe çarparak gol olan bir pozisyon. Yani aslında futbol detaylarda gizli. Ama tabii ki bunu kimseye anlatamıyorsunuz. Futbol biraz ülkemizde at gözlüğü ile izlendiği için herkes olan duruma veya olan skora göre, her şey sonuç odaklı olduğu için ülkemizde, o yüzden diğer detayları görmekten, düşünmekten, konuşmaktan çekiniyoruz. Ben yine söylüyorum. Ben bunların arkasına sığınmıyorum. Eğer bir pasta varsa ve bu takım düşecekse bütün sorumluluk bende. El kaldırıyorum. Ama bu takım düşmeyecekse, ligde kalacaksa da pasta ortada isteyen istediğini yiyebilir. Ne olduğunu, ne bittiğini biz biliyoruz, oyuncular biliyor, çalışanlar biliyor, personel biliyor. Evet, bu takım burayı hak etmiyor ama dediğim gibi tecrübesizliğimiz, gençliğimiz, yeni kurulmamız ve birçok engele rağmen mücadele etmemiz bizi ne yazık ki buralara getirdi." "İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı" Mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Demirel, "Belki istifa eder misin, etmez misin, tribünler bağırıyor, haklılar, saygı duyuyorum. Yazıyorlar, haklılar saygı duyuyorum. Ama dediğim gibi bundan sonra, benden sonra buraya 4 maçlık birisi de gelse, belki istifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı. Neden olmadığını da yeri gelince konuşuruz. Ama 4 hafta boyunca şimdi ben buradayken takımı bırakmak, tabii ki ’git derlerse’ yine giderim hiç başımın üstünde yerleri var. Hiç öyle bir derdim de yok ama 4 hafta boyunca burada nasıl bir sene bütün mücadeleleri biz verdiysek, bu ekiple çalışanlarla, futbolcularla nasıl bir mücadeleyi verdiysek, bundan sonra da 4 maç vereceğiz. Ondan sonra da oluyorsa olacak, olmuyorsa olmayacak. Oluyorsa da yine dimdik duracağım buraya çıkıp olmuyorsa da yine buraya dimdik çıkacağım. Çünkü bu çocuklar her şarta ve koşula rağmen mücadele ediyorlar. O yüzden saygıyla hak ediyorlar" şeklinde konuştu.