TEKNOLOJİ - 17 Temmuz 2020 Cuma 09:29

Öğr. Gör. Meltem Bağış Akkaya: 'Akıllı telefonlarınız sizi hem dinliyor hem de izliyor'

A
A
A
Öğr. Gör. Meltem Bağış Akkaya: 'Akıllı telefonlarınız sizi hem dinliyor hem de izliyor'

Teknolojinin ve internetin gelişmesi ile bilgi, üretilmesinin yanında paylaşılabilen bir araç haline geldi. Bu sayede kişisel veriler kullanılabilir ve pazarlanabilir bir araca dönüştü. Verilerin paylaşımı ve dijital ortamda gizliliğinin korunması konusunda dijital şirketlerin belirttiği ölçüde bilgi sahibi olunduğunu belirten rekabet uzmanı Öğr. Gör. Meltem Bağış Akkaya, “Akıllı telefonlarınız sizi hem dinliyor hem de izliyor” dedi.

Büyük veri, veri gizliliği ve korona virüs döneminde dijital yönelimin nasıl şekillendiği hakkında dijital ekonomi ve rekabet hukuku konularında uzman olan Atılım Üniversitesi İktisat Bölümü Öğr. Gör. Meltem Bağış Akkaya, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu.

Korona virüsle mücadelede şu an gelinen süreçte yeni normallere adaptasyonun tam gerçekleşmediğini belirten Akkaya, “İster istemez online (çevrimiçi) alışverişe yöneldik. Özellikle de market alışverişlerinde online kullanımın çok arttığını gördük. Geçtiğimiz aylarda medyada Covid yasaklarına uyma konusunda toplumumuza ilişkin o kadar net bir yüzde açıklandı ki bu hepimizi şaşırttı. Öğrencilerimin bu konuda bana yönettikleri tek soru; ‘nasıl ölçüldü’ sorusu oldu. Mesela Türkiye’nin yüzde şu kadarı eczaneye gitmiş, şu kadarı evde kalmış, şu saatlerde parklar dolmuş, bunları nasıl ölçtüler? İşte enteresan olan nokta burası. Dünya değişti artık, dijitalleşme sizin akıllı telefonunuz sayesinde sizin kısmi olarak kontrolünüz dışında, telefonunuz kapalı dahi olsa nerede olduğunuzu lokasyon olarak buluyor. Bu telefonunuzun içerisinde bulunan ‘Haritalar’ adında bir adet aplikasyon (uygulama) sayesinde gerçekleşiyor. Haritalar uygulaması sizin anlık olarak nerede olduğunuz bilgisini Ankara’da parka mı gittiniz, yoksa hükümetimizin uyguladığı sokağa çıkma yasağına mı uydunuz gibi bilgileri Amerika’daki Silikon Vadisi’ne veri olarak gönderiyor. Gerek Google Haritalar aplikasyonu yüklü telefonlarımızda veya benzer diğer yüklü aplikasyonlar aracılığı ile veri aktarımı neredeyse tam ve eksiksiz olarak gerçekleşmektedir. Bu yöntemle yapılan ölçümler sayesinde bu platformlar açıklamalarda bulundular ve dediler ki; Türkiye yüzde 99 oranında sokağa çıkma yasağına uydu, şu saatlerde sadece eczaneye gitti, Türkiye’nin şu kadarı alışveriş yaptı, şu kadarı markete fiziksel olarak gitti” diye konuştu.

“Akıllı telefonlarınız sizi hem dinliyor hem de izliyor”

Korona virüs sebebiyle sanal alışverişin oldukça yoğunlaştığını, kullanımın arttığını ve fizikselden dijitale bir geçiş olduğunu belirten Akkaya, “Tabii ki bu geçiş süreci herkes için çok sarsıcı oldu. 65 yaş ve üzeri grup yasaklardan dolayı sokağa çıkamadılar. Türkiye’de içlerinde özellikle bu yaş grubunun da bulunduğu, bir kesim teknolojiye o kadar da yatkın olmadıklarından bu süreçte hayli zorlandılar. Çevrelerindeki insanlardan yardım alarak online alışverişe yöneldiler. Gençler ise oldukça yoğun bir şekilde sanal alışveriş kullanımlarını arttırdılar. Bu durum akıllara şu soruyu getirdi; ‘Biz bu uygulamalar üzerinden alışveriş yapıyoruz. Peki bizim verilerimiz ne oluyor?’ Mesela bana şu soruyu yönelttiler; ‘Benim alışveriş yapmadığım bir mağazadan bana reklamlar gelmeye başladı. Acaba telefonum beni mi dinliyor?’ Evet akıllı telefonlarınız sizi hem dinliyor hem de izliyor. Yüklediğiniz uygulamalar ve bu uygulamalara zorunlu olarak verdiğiniz izinler aracılığı ile telefonunuz sizi dinlemeye başlıyor. Ayrıca da sizi izliyor. Mesela bir alışveriş merkezine gittiniz ve favori ayakkabı markanızın mağazasını gezdiniz, eve geldiniz telefonunuzu, bilgisayarınızı açtınız hemen o markanın ayakkabılarını görmeye başlıyorsunuz. Sonra düşünüyor ve şaşırıyorsunuz. Nereden geldi bu reklam benim önüme? Daha sonra bugün ben mağazaya girmiştim diye hatırlıyorsunuz. Çünkü telefonunuz sizi lokasyon olarak yakaladı artık. Sizin nereleri ziyaret ettiğinizi biliyor ve size o alışveriş merkezi içerisinden ilanlar göndermeye başlıyor. Ses aplikasyonları da aynı şekilde” ifadelerini kullandı.

“Sizin verilerinizi platformun diğer tarafındaki reklam verenler ile paylaşıyorlar”

Veri güvenliği konusunda şirketlerin söylediği kadarını biliyoruz ve onların açıkladığı kadar güvendeyiz diyen Akkaya şunları kaydetti:
“Hiç şunu düşündük mü; bazı hizmetleri ücretsiz alıyoruz. Eskiden SMS atarken bile bir ücret ödüyorduk. Paketler halinde alıyorduk, 10’lu, 20’li veya yüzlü gibi. Şimdi örneğin Whatsapp uygulaması üzerinden sonsuz ücretsiz mesaj atabiliyoruz. Gmail uygulaması üzerinden eşimiz, dostumuz ve iş arkadaşlarımız ile mailleşiyoruz. Bu hizmeti de ücretsiz kullanıyoruz. YouTube izliyoruz, sabahları müzik dinlemek istiyoruz ve ücretsiz dinliyoruz. Peki gerçekten ücretsiz mi dinliyoruz acaba? Bu hizmetler ücretsiz mi geliyor bize? Hayır tabii ki ücretsiz gelmiyor. Bu platformların iş modeli şu şekilde dizayn ediliyor; platformlar özellikle de meşhur olan 5 tanesi var ve dünyada bunlara GAFAM deniyor. Bunlar, Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft. Alanlarının en büyüğü olan bu 5 şirket günümüzde dünyayı domine ediyor. Geçen gün dersimde de sordum; ‘Google nedir?’ dedim. Öğrencilerin birçoğu ‘arama motorudur’ cevabını verdi. Bu doğru Google bir arama motorudur ama benim için Gmail’dir, sizin için YouTube’dur. Birçok insan için Google alışveriş fonksiyonudur. Artık bizim verilerimiz alınan satılan bir olguya dönüştü. Sizin verileriniz bu tarz uygulamalar üzerinden tüm dünyayla paylaşılıyor, işte büyük veri denen şey aslında budur. Sizin dijital dünyadaki ayak izlerinizin diğer insanların dijital ayak izleriyle birleşerek oluşturduğu veri grubudur. Siz kullandığınız uygulamaya para vermiyorsunuz. Ama o platform, bunun karşılığında sizin verilerinizi platformun diğer tarafındaki reklam verenler ile paylaşıyor ve reklam verenler artık size reklam göndermeye başlıyor. İşte o gezinirken gördüğünüz reklamlar sizin ilgi alanlarınıza ve alışveriş kalıbınıza göre hazırlanıp gelen reklamlardır. Kişiselleştirilmiş tanımlama bilgileri sayesinde yan masanızdaki arkadaşınıza aynı reklamlar gelmez. O başka bir alanda işlem yapmıştır ve ona onunla ilgili reklam gider. Dolayısıyla sizin veriniz aslında bir nevi satılmış oluyor.”

“Hibrit eğitim belki önümüzdeki süreçte konuşulur”

Dijitalleşmenin bir anda geldiğinde yıkıcı bir gücünün ama çoğu kez de yapıcı yönünün ağır bastığına değinen Akkaya, online eğitimde video-konferans yöntemine çok hızlı bir şekilde geçilmek zorunda kalındığını belirterek, “Bir anda büyük çoğunluğumuz ‘Zoom’ diye bir uygulama ile karşılaştık. Biz Atılım Üniversitesinde de kullandık. Dünyanın en prestijli üniversiteleri de bunu kullanıyor. Harvard’dan tutun Türkiye’deki tüm devlet üniversitelerine kadar bu yöntem kullanılıyor. Mecburen kullandık, çünkü evlere hapsolduk. Dışarı çıkamıyoruz. Eğitim süreci devam ediyordu ve tam dönemin ortasında Mart ayında yakalandık ve anında çözüm bulmak zorunda kaldık. Hibrit eğitim belki önümüzdeki süreçte konuşulacak bir konu olmasına rağmen ancak o tarihte lafı bile yoktu. Mart ayında hatırlarsanız fizikselden başka eğitim türünü pek de bilmiyorduk aslında. Ne oldu? Zoom diye bir aplikasyon ile tanıştık. Bulunma hikayesi de ilginç, 1994 yılında bir Çinli mühendis kız arkadaşıyla uzakta oldukları için görüşemiyorlar. Görüşmek için 10 saatlik tren seyahatleri yapmak zorunda. Bunu yaparken de düşünüyor ve o zaman neredeyse internet bile ortalarda yok. Ne yapsak da daha kolay görüşsek diye düşünüyor. Kod yazmayı da biliyor. İşte şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı da kod yazacak arkadaşlarımızın önünü açmak üzere projeler geliştiriyor. Ne yapabilirim diye düşünürken Silikon Vadisi’ne gidiyor ve bir video-konferans şirketinde iş buluyor. Daha sonra ayrılarak kendi şirketini kuruyor ve Zoom uygulamasını yapıyor. Bu yılın başında 2 milyon kullanıcısı olan bu uygulama korona virüs süreci ile birlikte 1 ayda tam 300 milyon kullanıcı sayısına ulaşıyor. Bu durum da platform sahibini dünyanın en zengin 200’üncü insanı durumuna getirdi ve Zoom uygulamasının şu anki piyasa değeri 42 milyar dolar” şeklinde konuştu.

Utku Şimşek - Bayram Türüdü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.