EĞİTİM - 31 Aralık 2020 Perşembe 10:16

Öğrenciler ertelenen ve iptal olan sınavlar sonrası rehavete kapılmamalı

A
A
A
Öğrenciler ertelenen ve iptal olan sınavlar sonrası rehavete kapılmamalı

Pandemi nedeniyle ilk ve ortaokulların sınavları iptal edilirken lise sınavları da ertelendi. Sınavlarda yaşanan değişiklikler hakkında değerlendirmelerde bulunan Gökkuşağı Koleji Genel Müdürü Mesut Döner, “Bu durum öğrencilere ekstra bir rahatlık vermemeli. Aksine bu üç haftalık dönemi tekrar yaparak geçirebilirler” dedi. Döner ayrıca uzaktan eğitimle beraber başarısızlık noktasında yapılan eleştirilere de, “Dezavantajlı gruplar hariç öğrencilerin başarı durumu değişmedi” dedi.

Koronavirüs salgını dolayısıyla okullar uzaktan eğitime geçmişti fakat sınavların yüz yüze yapılması planlanıyordu. Vaka sayılarının artması ile birlikte salgınla mücadele kapsamında bu karar geçen günlerde Milli Eğitim Bakanlığınca değiştirildi. İlkokul ve ortaokullardaki sınavlar iptal edilerek birinci dönem notları ders etkinliklerine katılım durumuna göre verilirken, lise öğrencilerinin de sınavları 15 Şubata ertelendi. Öğrencilerin sınavlarda yapılan değişiklikler sonucunda rehavete kapılmamalarını, aksine bu süreçleri çok daha iyi değerlendirmelerini gerektiğini söyleyen Gökkuşağı Koleji Genel Müdürü Mesut Döner süreçle alakalı olarak önemli tavsiyelerde bulundu. Mesut Döner ayrıca uzaktan eğitim sürecinin öğrencilerin başarı durumunu etkileyip etkilemediğine dair yorumlara da, “Bence değişen çok bir şey çok olmadı. Dezavantajlı durumlara sahip olan öğrenciler dışında, pandemiden önce öğrencilerin durumu nasılsa yine aynı. Başarılı öğrenci yine başarılı, başarısız öğrenci yine başarısız” dedi.

3 haftalık dönemi avantaja çevirip sistematik çalışmalılar

Mesut Döner öncelikli olarak uzaktan eğitim sürecinde ertelenen ya da iptal olan sınavlar dolayısıyla öğrencilerin açıklarını kapatmak adına daha sistematik çalışmaları gerektiğini özellikle 8. ve 12 sınıf öğrencilerinin ilerdeki eğitim hayatları için çok önemli olduğunu dile getirerek sözlerine şu şekilde devam etti;
“Normalde planlanan online eğitim dönüşünde, 4 -22 Ocak arasında öğrencilerin sınavlarının yapılması ve ilk dönemin bitirilmesi planlanmıştı. Yaşanan süreç ve vaka sayılarının artması bu kararın değişmesine sebep oldu. Lise öğrencilerinin sınavları ikinci dönem dediğimiz 15 Şubata ertelendi. İlkokul ve ortaokul öğrencilerin sınavları da tamamen iptal edildi. Fakat ilkokul ve ortaokulların ilk dönemki değerlendirmeleri derse katılımları ve ders içi etkinliklerle belirlenecek. Çocukların bir kısmı uzaktan eğitim sürecinde bazı dezavantajlara sahip ya da kişisel olarak zorlanıyor. Bazı öğrenciler ‘Ben online eğitimde bir şey anlamıyorum katılmadım’ diyor ama şimdi katılmaması bir problem haline gelecektir. Burada önemli olan ilkokul ve ortaokuldaki öğrencilerin o derslere ve etkinliklere katılımı olacak. Lise öğrencileri de ikinci dönem ilk iki hafta içerisinde birinci dönemin konularından sınava tabi tutulacaklar.”

“Erteleme kavramını duyunca çocuklar maalesef rehavete kapılarak gevşeyebiliyor. Aslında bunu bir fırsat olarak görmeleri gerekiyor şuanda çünkü zaman kazandılar. Nisan ayındaki bir haftalık tatil sömestre ile birleştirildi ve tatil üç haftaya çıktı. Bu üç hafta onlar için bir kazanç ve konular üst üste biniyor. İlk dönemin konularından sorumlu oldukları için üç haftalık kazanç olan bu dönemi rehavetle değil sistemli bir şekilde götürmeleri lazım. Eğer tatil ya da ‘ben bir değerlendirmeye tabi tutulmayacağım’ diye düşünürlerse yanılırlar ki bu hem ortaokul hem de lise öğrencilerini etkileyecek bir süreç. Çünkü ortaokul öğrencileri sınav olmayacak ancak alacakları puanlar yarın liseye giriş sınavında lise öğrencilerinin de yarın üniversiteye giriş sınavlarında etkili olacak. Mevcut durumda alacağı notlar üniversiteye girişini etkileyecek, ortaokul öğrencileri için de alınan notlar liseye girişini etkileyecek. Bu yüzden bunları düşünerek rahat davranmamalı, konuların devam edeceği düşünülmeli ve 3 haftalık zaman diliminde ilk dönemin konuları tekrar edilmeli. Vaka sayıları alınan tedbirlerle inmeye başladı, önümüzde 1-1,5 buçuk ay daha süre var. Tahminimiz yüz yüze eğitime 15 Şubat itibarı ile en kötü ihtimal kademeli olarak yine başlanacaktır.”

Uzaktan eğitim öğrencilerin başarılarını etkilemedi

Uzaktan eğitim ile birlikte öğrencilerin yüz yüze eğitimdeki kadar başarılı olup olmadığı konusunda da görüşlerini dile getiren Döner, dezavantajlı durumlara sahip olan öğrenciler dışındaki öğrencilerin başarısında çok da bir değişiklik olmadığını söyledi. Döner, “Pandemiden önce de eğitim hizmetine ulaşım kriterleri herkes için aynı değildi, bu sübjektiflik o dönemde de vardı. Burada öğrencinin bireysel karakteri, ailenin duruşu önemli hale geliyor. Düzenli çalışma alışkanlığı ve ailenin düzenli takibi şart. Pandemiden önce veli, ‘benim çocuğum odasına kapanıyor ben ders çalışıp çalışmadığını bilmiyorum’ diyordu şimdide aynı veli, ‘çocuk bilgisayar başında ben ne yaptığını bilmiyorum’ diyor. Uzaktan eğitim sürecinde dezavantajlı grupları istisna tutarsak eğer, yani internet, tablet, bilgisayar ya da ekonomik sıkıntıları olanlar hariç, diğer öğrencilerin pandemi öncesi ve sonrasında çok büyük bir farkı yok. Tabi ki bazen kaosa ya da dezavantajlı gruplara odaklanabiliyoruz. Fakat sonuç olarak sınıftaki öğrenciler aynı hocadan ders dinliyor ve aynı sınıfta okuyorlardı ama o sınıftaki öğrencilerin bir kısmı sınavlarında çok başarılı olabiliyorken, bir kısmı çok başarısız oluyordu. Şuan pandemi döneminde mutlaka uzaktan eğitimden verim alamayan, dijital ortamı sevmeyen ya da online eğitime erişimi sıkıntılı olan çocuklar olabilir ve evet bu bir grubu etkiliyor ama genel anlamda değerlendirdiğimizde çok fazla kaotik ve dezavantaj bir durum olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

“Süreç mutlaka kopmadan sağlıklı bir şekilde izlenilmeli”

Son olarak 8. ve 12. sınıf öğrencilerine tekrardan daha dikkatli davranmaları gerektiğini de hatırlatan Döner, “Esas olan gerçekten doğru, verimli, düzenli çalışabilmeleri. Özellikle 8. ve 12. sınıf öğrencilerinin ve ailelerinin hassasiyetle davranması lazım. Okullarda rehberlik birimleri, EBA’nın rehberlik videoları var ve bunların büyük bölümü ücretsiz. Süreç mutlaka kopmadan sağlıklı bir şekilde izlenilmeli. O yüzden bu üç haftalık tatili verimli geçirmek, sınava motive olmak, hem okuldan alacağı notun hem de yapacağı diğer çalışmaların yarın onu çok etkileyeceğini biliyor olması lazım” diyerek sözlerini tamamladı.

“Arkadaşlarınızla online çalışma grubu oluşturabilirsiniz”

Öğrencilere aralıklı çalışmaları hakkında tavsiyelerde bulunan Gökkuşağı Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Gayretli ise, “Çalışmalarınızda mutlaka ara verin. Ayrıca çalışmalarınızı sürekli hale getirin. Haftalık, aylık tekrarlarınızı ihmal etmeyin. Tekrar bilgilerin uzun süreli olarak zihnimizde yer almasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Abdülkadir Gayretli konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Pandemi sebebiyle görüşemiyor olabilir ama arkadaşlarınızla online bir çalışma grubu oluşturabilirsiniz. Okuduğunuz kitabı tartışabilir ve çözemediğiniz bir soruyu çözebilirsiniz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana F-16’lar, pilotların kumandasında vatanı koruyor Adana’da 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan ve "Savaşan Şahin" olarak anılan F-16 savaş uçakları, görevli pilotların kumandasında vatanı korurken dosta güven, düşmana korku salıyor. Hava Pilot Binbaşı, "Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacak" dedi. Çok amaçlı, tek jet motorlu savaş uçağı olarak tanımlanan Türk Hava Kuvvetleri bünyesindeki F-16, "Fighting Falcon", diğer adıyla "Savaşan Şahin", Türkiye’nin gökyüzündeki vurucu güçlerinden sadece bir tanesi. Terörle mücadelede etkin şekilde görev alan F-16’lar, 7 yılı aşkın zorlu eğitim süreci ile psikolojik ve fiziksel testleri başarıyla tamamlayan savaş pilotlarının da kumandasında göklere yükseliyor. F-16 savaş uçakları dosta güven, düşmana ise korku salıyor. 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı, kapılarını İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açtı. Adana 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı 152’nci Jet Filo Komutanlığında görev yapan Hava Pilot Binbaşı, 17 yaşında Hava Harp Okulunda başlayıp F-16 sandalyesine uzanan hikayesini İHA’ya anlattı. "Farkında olmadığım savaş pilotluğu kanıma karıştı" 2002 Dünya Kupası’nda 3. olup ülkemizi gururlandıran A Milli Futbol Takımın uçağına, Türkiye’ye dönüşünde F-16’ların eşlik etmesi üzerine televizyonda bu anları izleyen ve pilot olmaya karar veren Hava Pilot Binbaşı, "Pilot olmak bir noktadan sonra çoğu gencin olduğu gibi benim de hayalim olmaya başladı. Ben lise son öğrencisiyken A Milli Futbol Takımımız dünya 3.’sü oldu. Onlar ülkemize gelirken 2 tane F-16 uçağı, onları havada karşıladı. Bu beni çok etkiledi. Daha önce açıkçası farkında olmadığım savaş pilotluğunun kanıma karışmasını sağladı. Bu vesileyle Hava Harp Okulu seçme aşamalarına katıldım. Ben de bir asker çocuğuyum. İlk seçildiğimde çok mutlu oldum. Ben ailenin tek çocuğuyum, bu nedenle annemin çekinceleri vardı. Fakat ben sahip olmadığım kardeşlerimi Hava Harp Okulunda kazandım" diye konuştu. "Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev" Türk hava sahasını korumanın çok ciddi bir görev olduğunu anlatan Hava Pilot Binbaşı, "Bu meslek çok farklı bir duygu. Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev. Bilginin güç olduğu ama aynı zamanda da fiziksel ve mental olarak güçlü olmanız gereken bir meslek. Bunu, uçacağınız her gün sağlamanız gerekiyor. Savaş pilotluğu tamamen disiplin işi. Sabah uyandıktan gece yatana kadar günlük rutinlerin dışına çıkmamaya çalışıyoruz. Genel brifing ile başlayan mesaimiz daha sonra lider brifingi, uçuş ve dönüş brifingi ile devam ediyor. Sağlığımıza, beslenmemize ve uykumuza çok dikkat etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor" Savaş pilotluğunun ciddi disiplin, çalışma ve fedakarlık gerektirdiğine işaret eden Hava Pilot Binbaşı, "Bizim eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor. İlk olarak MSÜ Hava Harp Okulunda mühendislik diploması alıyoruz. MSÜ Hava Harp Okulunda İngilizce dil eğitimine çok önem verilir ve bir havacı için İngilizce çok önemlidir. MSÜ Hava Harp Okulundan mezun olan herkes, pilot olmuyor. Belirli sınavları geçenler pilot adayı oluyor. Daha sonra uçaklarda eğitim alıyorlar ve bu eğitimleri tamamlayanlar Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki uçaklara pilot oluyor. Harbe hazırlığın devamı olarak nitelendirilen birlik içi eğitimler, meslek hayatımız boyunca devam etmektedir. Farklı silahların eğitimleri filolardaki öğretmen pilotlarımız tarafından pilotlara veriliyor" dedi. "Hem dersler hem de İngilizce çok önemli" Hava Pilot Binbaşı, pilot olma hayali kuran gençler için de şu tavsiyelerde bulundu: "Havacılık dünyada sürekli büyüyen bir sektör ve pilot açığı her zaman oluyor. Çok cazip bir kariyer planı. Öncelikle İngilizce havacılık dili olduğu için çok önemli. Bunun yanı sıra Milli Savunma Üniversitesi sınavlarında Hava Harp Okulu en yüksek puanlarla öğrenci kabul eden bir bölüm. Bu nedenle derslere çalışmak şart. Bunun dışında sporcu kişiliğe sahip olmalı, sporu hayatınızın rutini haline getirmelisiniz. Ayrıca sosyal bir kişiliğe sahip olmak çok önemli." "MSÜ Hava Harp Okulu göklerin değil uzayın da anahtarı olacak" Türkiye’deki savunma sanayinin her geçen gün geliştiğini ve kendi uçaklarımızın envantere girmesiyle çok gururlandıklarını vurgulayan Hava Pilot Binbaşı, "Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ’İstikbal Göklerdedir.’ Bu söz o kadar çağın ötesinde bir söz ki kendisini sürekli yeniliyor. Günümüzde artık Türk havacılığı kendi uçaklarını yapar hale geldi. Umuyorum ki çok kısa zamanda operasyonel anlamda da kullanacak. Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. Türkiye artık uzaya çıkarak insanlı uzay misyonunun parçası haline geldi. Bu demektir ki artık MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacaktır" ifadelerini kullanarak tüm pilotların Dünya Pilotlar Günü’nü kutladı.
Aydın Öğretmenlere, meslek liselerine destek çağrısı Aydın’ın Nazilli ilçesinde ilçenin en köklü liseleri arasında ilk sıralarda yer alan Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden, ortaokulların rehber öğretmenlerine, meslek liselerine destek çağrısı geldi. Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek’in öncülüğünde Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde geniş katılımlı bir toplantı düzenlendi. Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Faruk Al’ın ev sahipliğinde düzenlenen kahvaltılı toplantıya Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek başta olmak üzere Aydın Bilim, Teknoloji ve Sanayi İl Müdürü Hacı İbrahim Buğdaycı, Nazilli İş Kurumu Müdürü Yakup Ergenlik, Nazilli İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İhsan Çatma, Nazilli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan, Yönetim Kurulu ve komite üyeleri, iş dünyasından temsilciler ve ilçedeki ortaokulların rehber öğretmenleri katıldı. Meslek Lisesi müdür yardımcıları ile alan şeflerinin de hazır bulunduğu toplantıda Meslek Liselerinin her geçen gün öneminin artması, mezunlarının ise düz liselere ve üniversite mezunlarına karşı avantajları anlatıldı. Beyaz yakalı-mavi yakalı kavramlarının değişimi, mesleki eğitimin önemi ve iş avantajları tartışıldı. “Meslek liseleri çok önemli” Toplantının açılış konuşmasını yapan Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Faruk Al, okullarının öneminden söz ederek ülkenin ve ekonominin kalkınmasında çok önemli olduğunu ifade etti. Öğrencilerin meslek liselerine yönlenmesi konusunda rehber öğretmenlerin kanalize etmeleri açısından paydaşlarla bilgi alışverişinde bulunmayı amaçladıklarını belirtti. “Meslek lisemizdeki teknoloji dışarıyla yarışıyor” İlçedeki meslek liseleri hakkında bilgi veren Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek: “Nazilli’deki Mesleki Eğitim Merkezi dahil olmak üzere meslek liselerimizde toplam 3 bin 337 öğrencimiz var. İlçemizdeki 7 bin 800 olan toplam lise öğrencilerimizle oranladığımızda yüzde 42 ediyor. Bizim için bu oran yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 60’larda. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 70’lerde olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda toplantı yaptığımız okulumuz Türkiye’de köklü geçmişi olan en başarılı okullar arasında yer alıyor. İlçemizdeki toplam 5 meslek okulumuzda farklı misyon ve vizyona sahip. Bu okulumuzda geleceğin meslekleri diyebileceğimiz 8 alanımız var. Geçen 10 yıl içerisinde de bu okulumuz son teknoloji sanayilerle yarışır teknolojiye sahip hale geldi. Her geçen yıl da kendini geliştirerek teknoloji ve imkanları ile en iyi eğitimi vermeye devam ediyor. Bizlerin düşüncesi siz rehber öğretmenlerimizin meslek liselerimizi iyi tanımaları ve gelecekte vasıfsız eleman sayısının azaltılmasında önemli rol oynamanız. Teknolojiyi iyi kullanan vasıflı elemanlar meslek liselerinde yetişiyor. Sanayici ise vasıflı çırak, kalfa ve usta tercih ediyor. Bu da meslek liselerimizin önemini kat kat artırıyor. Rehber öğretmenlerimizden ricamız, çocuklarımıza meslek liselerimizi en iyi şekilde anlatarak vasıflı eleman olarak daha kolay iş bulmalarını sağlamak için yönlendirme yapmanızdır” dedi. “Üretimin artması gerekiyor” Aydın Bilim, Teknoloji ve Sanayi İl Müdürü Hacı İbrahim Buğdaycı ise kendisinden örnek vererek 1990’lı yıllarda beyaz yakalının az, mavi yakalının ise çok olduğunu ifade etti. Günümüzde ise beyaz yakalının çok olması nedeniyle iş bulmada büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirtti. Ancak meslek lisesi mezunlarının kısa sürede meslek edinmesi ile iş sıkıntısı yaşamadıklarını, üretimi artırarak enflasyonun düşmesinde büyük rol oynadıklarını ifade etti. “Lisans mezunu olmak sorunları çözmüyor” Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan da konuşmasında meslek liselerinin üretimde büyük önem arz ettiğini ifade ederek: “Biz üretmeden büyüyecek bir ülke değiliz. Çocuklarımızın gelecekte refah düzeyinin artmasını istiyorsak bizim gibi odaların katkıda bulunması ve meslek liselerinin öneminin acilen anlatılması gerekiyor. Bizlerin acilen sorunların tespitini yapmamız lazım. Çocukların lisans mezunu olması sorunları çözmüyor. Bizim dileğimiz meslek lisesi çıkışlı olarak çocuklarımızın mühendisliklere geçmesidir. Çocuklarımız gelecekte başarılı olacaksa en azından meslek lisesi mezunu olmaları hayatlarını kolaylaştıracaktır” dedi. Toplantıya katılan rehber öğretmenler ve sanayiciler, sıkıntılarını ve düşüncelerini dile getirerek uzun bir süre fikir alışverişinde bulundu.