GÜNDEM - 25 Kasım 2015 Çarşamba 17:11

Öğretmeninin darp ettiği iddia edilen öğrenciye 17 dikiş

A
A
A
Öğretmeninin darp ettiği iddia edilen öğrenciye 17 dikiş

Kocaeli'nin İzmit ilçesinde öğretmenin attığı tokat sonucu gözü elbise askılığına girdiği iddia edilen öğrencinin gözüne 17 dikiş atıldı.

Alınan bilgiye göre, Akçakoca Mahallesi'nde oturan Eyüp H. ile ev hanımı Sultan H.’nin iki çocuğundan biri olan 13 yaşındaki S.H., boyunun yaşıtlarından uzun olması sebebiyle arkadaşları tarafından dalga geçildiği için bir süre okula gitmedi. S.H., Pazartesi günü eve giderken tuvalet ihtiyacını gidermek üzere yolu üzerindeki 50. Yıl İlkokulu’nun tuvaletine girdi. Okulun tuvaletini kullandıktan sonra dışarı çıkan S.H., bahçede kendinden yaşça küçük olan öğrencilerin basketbol topu ile potaya atış yapmak istedi. Bu nedenle öğrencilerle tartışan S.H. daha sonra okuldan uzaklaştı. İddiaya göre, tartışmayı gören okulun beden eğitimi öğretmeni Z.K., okuldan uzaklaşan S.H.’yi evinin önünden alarak tartıştığı öğrencilerle barıştıracağını söyleyip okula geri götürdü. Yine iddiaya göre, S.H.’ye yol boyunca iyi davranan Z.K., okuldan içeri girince S.H.’ye bağırmaya başladı.

Okul müdürünün odasında S.H.’yi okula bir daha girmemesi konusunda uyardığı ileri sürülen öğretmen Z.K., iddiaya göre S.H.’ye tokat attı. Tokadın etkisiyle S.H.’nin sağ gözü duvardaki elbise askılığına çarptı. Elbiseleri kanlar içinde kalan S.H. hemen okuldaki öğretmenler tarafından çağrılan ambulansa Umuttepe Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan S.H.’nin sağ gözüne 17 dikiş atıldı. Yaşanan olayı haber alan S.H.’nin ailesi hastaneye geldi. Çocuklarının durumunu öğrenen aile, beden eğitimi öğretmeni Z.K.’dan şikayetçi oldu.

Yaşanan olaydan dolayı mağdur olduklarını savunan baba Eyüp Hasırcı, “Pazartesi gününden bu yana hastanelerdeyiz. Büyüklerimizden gerekeni yapmasını rica ediyoruz. Biz yasal işlemlerimizi başlattık. Savcılık kanalıyla karşı taraftan ve okul yönetiminden, bu olayda kimin sorumluluğu varsa hepsinden şikayetçiyiz. Milli eğitim müdürümüzden de ricam bu konuyla ilgilenmesini istiyorum. Oğlumun başına gelen olay başka öğrencilerin başına gelmesin. Oğlum 10 gün rapor aldı. Gözünde 17 tane dikiş var. Daha kötüsü de olabilir gözünü kaybedebilirdi” dedi. Kocaeli Milli Eğitim Müdürü Fehmi Rasim Çelik ise, konuyla ilgili gerekli incelemenin başlatıldığını söyledi.  

NURİ DİNÇER AKÇAHARMAN 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.