GÜNDEM - 10 Haziran 2021 Perşembe 13:08

Okul müdiresi, atandığı harabe köy okuluna adeta hayat verdi

A
A
A
Okul müdiresi, atandığı harabe köy okuluna adeta hayat verdi

Adana’da okul müdiresi Songül Parlak, 1 buçuk sene önce atandığı harabe durumdaki 75 yıllık köy okulunu muhtar ve hayırseverlerin de desteğiyle modern bir eğitim binası haline getirdi. Müdire Parlak, içerisine oyun parkı, basketbol ve futbol sahası, internet altyapısı kurulan, klima ve elektronik tahtalar alınıp bütün derslikler baştan sona yenilenen okula artık öğrencilerin koşarak geldiğini söyledi.

Öğretmen Songül Parlak (37), 2019 yılının Ekim ayında merkez Yüreğir ilçesine bağlı Köklüce Anaokulu-İlkokulu ve Ortaokulu’na müdüre olarak atandı. Genç ve idealist müdüre, göreve başladığı okulun ortamının çok bakımsız ve berbat bir durumda olduğunu görünce öğrencilerinin daha iyi şartlarda eğitim öğretim görmesi için hemen harekete geçti.

Parlak önce Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Köklüce Mahalle Muhtarı Aziz Sarı’ya durumu aktararak istedi. Mahalle Muhtarı Sarı da Yüreğir Kaymakamlığı, Yüreğir Belediyesi, Adana Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi mimar Sedat Gül ve hayırseverlere ulaşarak yardım istedi. Okul müdiresi, muhtar, belediye ve meclis üyesi el ele vererek yer yer ahır görüntüsü veren okulun önce kapı, pencere ve fayanslarını yeniledi ardından da boya ve çevre düzenlemesini yaptı. Parlak’ın bizzat nezaret ettiği yenileme çalışmaları sonrası adeta okul binası ve bahçesi, duvarı, çeşmesi, oyun alanları ile adeta sıfırdan yapılmış gibi oldu. Okulun içerisine oyun parkı, basketbol ve futbol sahası kuruldu, İl Milli Eğitim Müdürlüğü de dersliklere elektronik tahtalar gönderdi.
Okul modern hale geldikten sonra çevre mahallelerdeki vatandaşlarda çocuklarını Köklüce Anaokulu-İlkokulu ve Ortaokuluna gönderdi.

“Okulumuzun durumu kötüydü”

Okulu yenilemek için başlattığı girişimin büyük destek gördüğünü İhlas Haber Ajansı’na anlatan Songül Parlak, “Buraya 1 buçuk sene önce atandım. 210 öğrencimiz var. Taşımalı eğitimde yaparak civar köylerden de öğrenciler allıyoruz. İlk geldiğimde okulumuzun durumu kötüydü. Daha sonra girişimlerde bulundum ve bu noktaya getirdik okulu. Çokta mutluyuz. Öğrenciler daha keyifli okula geliyorlar. Yaralanmalar oluyordu önceden ama artık öyle bir durum yok. Sınıflarda internetimiz var, projeksiyon cihazlarımız var. Daha kapsamlı eğitime adanmış bir halde devam ediyoruz” diye konuştu.

“Eğitim sadece duvarlardan ibaret değil”

Hayallerinin daha bitmediğini, eğitimi daha kaliteli hale getirmek için çalışmaların sürdüğünü belirten Parlak, “Okul güzelleştikçe sınıflarımızın mevcutları da artıyor. Geçen sene anaokulumuzda sayı azdı ama bu sene 2 öğretmen talebimiz oldu. Çocuklarımız da artık mutlular. Çimlerde oturan çocuklarımız var. Parkımız var. Kapalı oyun alanımız oldu. Sınıf içi donanımlarımızı tamamladık. Tüm sınıflarımız çok güzel. EBA’ya da girebiliyoruz. İnternete de bağlanıp güzelce derslerimizi işliyoruz. Benim ve öğrencilerimizin hayali gerçek oldu. Benim hayalim daha bitmedi, yapılacak çok iş var. Öğrencilerimin daha üst noktalara gelmesini istiyorum. Eğitim sadece duvarlardan ibaret değil. Bundan sonra işler yeni başlıyor. Eğitimimizde ileriye gideceğiz. İnşallah bir Fen-Anadolu lisesi hedefimiz var” ifadelerini kullandı.

“Öğrenciler koşarak geliyor”

Öğrencilerin okula artık koşarak geldiklerini kaydeden Songül Parlak, “Kötü bir durumdaydı bu okul. Ben çok severek işe başladım. Kurumlara başvurular yaptık ve sonunda bu hale getirdik. Önceki ve sonraki hali arasında gerçekten 40 fark gibi bir durumu var. Şuan çok mutluyuz. Öğrenciler koşarak geliyorlar. Velilerde dışarıdan içeriye teşekkür ederiz diyerek giriyor” dedi.

“Okulumuz çöküktü”

Köklüce Mahallesi Muhtarı Aziz Sarı ise okulu modern bir hale getirdiklerini söyleyerek, “Kırsal bir mahalle olduğumuz için okulumuz eski, yıpranmıştı. Müdürümüzle birlikte siyasi desteğinde katkısıyla okulumuzu ayağa kaldırdık. Okulumuz çöküktü ama modern duruma getirdik” şeklinde konuştu.

“Yapmamız gereken katkıyı koyduk”

Adana Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi mimar Sedat Gül de 75 yıllık bir okulu ayağa kaldırdıklarını belirterek, “Tarihi bir okulun restorasyonuna katkı sunduk. Yapmamız gereken katkıyı koyduk. Adana Büyükşehir Belediyesi olarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Burası bir eğitim kurumu, buranın ayağa kalkması için gerekli bütün katkıyı sağladık” ifadelerini kullandı.

Hülya Yeşil ve Yasin Arıca isimli öğrenciler de okulu çok beğendiklerini, keyifle derslere girdiklerini söyledi.

Umutcan İşledici - Elif Ayşenur Bay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Down sendromlu doğmuştu: Özel hastaneye 21 milyonluk tazminat şoku Kocaeli’de bebek bekleyen çift, hamilelik sürecinde başvurdukları özel hastanede dörtlü tarama testi talep etti. İstedikleri testlerin yaptırılmadığını iddia eden çift, doğumun ardından bebeklerinin down sendromlu olduğunu öğrendi. Hastaneye ve gebelik durumunu takip eden doktora dava açan çifte, 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından 21 milyon 289 bin 691 TL tazminat ödenmesine karar verildi. İzmit’te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Gürdal (40) çifti, 2016’da ikinci kez bebek bekledikleri dönemde hamilelik süreciyle ilgili destek almak için ilçedeki özel bir hastaneye başvurdu. Gürdal çiftinin iddiasına göre dörtlü tarama testi talepleri doktorun, “Bana güvenmiyor musunuz? Bebeğiniz gayet sağlıklı, bu işin uzmanıyım” söylemleriyle gerek görülmemesi üzerine reddedildi. Hamilelik sürecinin 7’inci ayına giren Serpil Gürdal, bebeğin karnında hareket etmemesi sebebiyle eşi Faruk Gürdal ile hastanenin yolunu tuttu. Yapılan incelemenin akabinde Serpil Gürdal, bebekte bağırsak enfeksiyonunun yaşandığı öne sürülerek ameliyata alındı. Sezaryen ile dünyaya gelen erkek bebeğin yapılan tetkiklerin ardından down sendromlu olduğu belirlendi. Bunun üzerine Gürdal çifti konuyu mahkemeye taşıyarak, doktor ve hastaneden şikayetçi oldu. 21 milyonluk tazminat Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava 8 yılın ardından karara bağladı. Mahkeme, aileye 21 milyon 89 bin 691 TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetti. “İlk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı” Süreci anlatan Faruk Gürdal, “İlk çocuğumuzu Allah 8 yıl sonra nasip etti, sonrasında tüp bebek yaptık. İkinci çocuğumuz doğal yollardan geldi, hamilelik sürecinde üzerinde çok durduk. Özel bir hastaneye gitmek istedik. Aslında maddi durumumuz çok da iyi değildi, işsizdim. Özel hastanede insanlar özel ilgi bekler. 15 günde bir gidersiniz ense yapısı, kalp atışına bakarlar, fakat bunların hiçbiri fark edilmedi. Hamilelik sürecinin 7’nci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi süreçlerini yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. Tahlillerin tamamını yaptırmak istedik fakat ilk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı. Biz yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Doktorumuz ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Gerek yok bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde ise ‘Hayır ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ dedi” ifadelerini kullandı. “8 yılın sonunda dava lehimize sonuçlandı” Eşinin hamileliğinin 8’inci ayında doğuma alındığını kaydeden Gürdal, “Sebebini sorduğumuzda bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alınması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. 1 gün sonrasında ameliyata alındı ve down sendromlu olduğunu öğrendik. Biz down sendromunun ne olduğunu bilmiyorduk. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. İyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdik. 8 yılın sonunda dava çok şükür lehimize sonuçlandı” diye konuştu. "Emsal olmaktan mutluyum" Emsal niteliğinde bir karar çıktığını söyleyen Faruk Gürdal, “Karar lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik, maddiyatta gözümüz yok. 21 milyon TL lehimize sonuçlandı. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Türkiye’deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Çocuğumun eğitimi için harcayacağım. 8 yaşına geldi, hala bezleniyor. Konuşamıyor, çok geç yürüdü. 3,5 yaşında yürümeye başladı. 36 günlük yoğun bakım süreci vardı. Bu süreç bizi çok etkiledi. 35 gün yavrumuza kavuşamadık. Annesi boğazından hortum salarak beslemişti. Bu süreçler bizi çok yıprattı. O benim evladım, down sendromlu olduğu için bu davayı açmadım. Çocuğumun hakkı olduğu için bu davayı açtım” dedi.
Muş Muş’ta iki araçta silah ve uyuşturucu ele geçirildi Muş’ta düzenlenen operasyonda iki araçta uyuşturucu madde ve ruhsatsız silah ele geçirilirken, gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Muş Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda iki araçta silah ve uyuşturucu madde ile yakalanan 3 kişi, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada, “Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce ilimize veya batı illerine uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda uyuşturucu madde taşıdığı tespit edilen 2 araç ekiplerimiz tarafından takibe alınmış ve belirtilen araçlar durdurularak narkotik madde arama köpeği Thor eşliğinde arama yapılmıştır. Yapılan kontrollerde bin 53 gram metamfetamin maddesi, 13,4 kilogram skunk maddesi, 1 adet AK-47 piyade tüfeği, 2 adet şarjör, 4 adet 7,62 mm fişek ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili olarak Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 4 şüpheli şahıs TCK 188 kapsamında işlem yapılmak üzere gözaltına alınmış, ayrıca bu şüphelilerden 2’si hakkında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 6136 S.K.M suçundan adli işlem başlatılmış ve şüpheli şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmiş olup, 3 şahıs mahkemece tutuklanırken, 1 şahıs adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır” denildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci olduğunu belirterek, bunlardan bin 164 kişinin örgün eğitimde ön lisans, bin 269 kişinin de lisans eğitimi gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Tunç, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısına katıldı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi yürürlülükten kaldırıldıktan sonra 2021 yılında 343, 2022’de 358, 2023’te 315, bu yıl içinde de şu ana kadar 107 kadın cinayeti yaşandığını belirterek, "Dolayısıyla hiç olmasın, yani bu noktada en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Ama bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ve meslek liseleri açtıklarını ifade eden Tunç, “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunların tabii yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokulu okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim fakültesi ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula gidenler, örgün eğitim liseye gidenler; 494 kişi. Örgün eğitim ön lisans bin 164 kişi. Örgün eğitim lisans, yani gündüzleri üniversiteye gidiyor, akşamları cezaevine dönüyor. Okulda da kimse onun cezaevinde kaldığını bile bilmiyor, yani böyle insancıl bir ortam var. Cezaevlerinde bin 269 kişi lisans eğitimi görüyor. Yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitimle lisans 91, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi’nde 8 Mayıs itibarıyla bin 550 kişi şu anda mesleki eğitim görüyor. Çok programlı liselerde de 237 kişi” dedi.