ASAYİŞ - 08 Ağustos 2014 Cuma 10:14

Öldürülen Çeçen Konsolosun yeni görüntüleri güvenlik kamerasında

A
A
A
Öldürülen Çeçen Konsolosun yeni görüntüleri güvenlik kamerasında

Ankara’daki ofisinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Çeçenistan Fahri Konsolosu Medet Önlü’nün ölümüne ilişkin yeni güvenlik kamerası görüntülerine ulaşıldı.

Ankara’daki ofisinde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Çeçenistan Fahri Konsolosu Medet Önlü’nün ölümüne ilişkin yeni güvenlik kamerası görüntülerine ulaşıldı. Polis fezlekesinde olayla ilgili 6 şüphelinin yer aldığı belirtilirken görüntülerde şüphelilerin olaydan dört gün önce farklı zaman dilimlerinde bölgede keşif yaptıkları görüldü. Suikasti gerçekleştirdikleri iddia edilen şüphelilerden Ö.P. ile M.A.’nın Önlü’nün ofisine giriş çıkışları da saniye saniye görüntülendi. 

22 Mayıs 2013 yılında Ankara’daki konsolosluk olarak da kullandığı ofisinde boynundan iki, ensesinden bir kez ateş edilerek öldürülen Çeçenistan Fahri Konsolosu Medet Önlü’nün suikastine ilişkin yeni güvenlik kamerası kayıtlarına İHA tarafından ulaşıldı. Olaydan 15 ay sonra ortaya çıkan yeni görüntülerde Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) tarafından hazırlanan 49 sayfalık polis fezlekesinde adı geçen 5 şüpheliden M.A., Ö.P., M.M., D.K, O.K. ve Rus vatandaşı olan Rivzan Ezbulatov’un 17-22 Mayıs tarihleri arasında farklı zaman dilimlerinde merhum konsolos Önlü’nün hem ofisinde hem de bölgede keşif yaptıkları görüldü.

GÖRÜNTÜLERDE NE VAR?
17 Mayıs günü saat 18.28’de şüpheli M.A. yüzü belirgin şekilde Önlü’nün ofisinin önüne gelerek kısa süreli keşfinden sonra geri dönüyor.

18 Mayıs saat 11.29’da şüpheliler M.A. ile Ö.P. birlikte Önlü’nün ofisine gelerek sekreter S.K. ile ayak üstü görüşerek içeri giriş yapıyor. Daha sonra iki şüpheli 11.32’de ofisten ayrılıyor. Şüpheli M.A. aynı gün içerisinde binaya saat 12.13’de tekrar giriş yaparak 12.26’da ayrılıyor.

21 Mayıs saat 17.53’te şüpheli M.A., Önlü’nün ofisine geliyor. Şüpheli M.A. 17.55’de binadan ayrılıyor.
Ve cinayet günü 22 Mayıs saat 19.07’de suikastı gerçekleştiren şüpheli M.A üzerinde mavi bir tişört ile elinde binaya giriş yaptıktan sonra kafasına taktığı şapkasını çıkararak elinde tuttuğu görülüyor. Kafasını önüne eğerek ofis önüne gelen M.A., içeri girerek ofiste 4 dakika kalarak saat 19.11’de binadan ayrılıyor. Çıkışında kendisini bekleyen beyaz renkli araca binerek bulunduğu noktadan hızla uzaklaşıyor. Olayda susturucu takılı tabanca kullanıldığı gerekçesiyle silah sesi de duyulmadı.

“17 ARALIK OPERASYONU DOSYAYI ETKİLEDİ”
Önlü ailesinin avukatı Erdal Doğan, olayın faillerinin kimlikleri tespit edilmesine rağmen yakalanmadıklarını ve 15 aydır iddianamenin de oluşturulamadığına dikkat çekti. 17 ve 25 Aralık tarihleri arasında hükümete yönelik gerçekleştirilen iki operasyon süresince dosyanın da olumsuz etkilendiğini aktaran Avukat Doğan, açıklamasına şöyle devam etti: “17 Aralık operasyonu bu dosyada da çok olumsuz etki oluşturdu. Çünkü fezleke diye tabir ettiğimiz savcılara yardımcı niteliğindeki taşıyan bilgi notlarını toparlayan ekip şu anda dosyada görevli değil. Aynı zamanda cinayetin işleyen şahısların ikamet adresleri yaşamlarını sürdürdüğü il İstanbul. Savcılığın bunu İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile bir ilerleme yapılabilir. İddianamenin hazırlanamama hususunda bu dosyada ciddi eksiklikten ziyade faillerin yakalanamamış olması bir eksikliktir. Bu konuyla alakalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordinasyon halinde yürütülmesi ve bu işin izini sürmeleri gerekiyor.”

ÖNLÜ TEPKİ ÇEKMİŞTİR
Avukat Doğan, katledilen Medet Önlü’nün İçkerya Cumhuriyeti’nin fahri konsolosluğu görevini yürüttüğünü ve aynı zamanda Türkiye’de sığınmacı olarak hayatlarını idame ettiren Çeçenlerle yakından ilgilenen ve yardımlarda bulunan bir isim olduğu için hedefte olduğunu hatırlattı.

Medet Önlü'nün, kendi milli davasına Çeçenlerin kullanılmaması yönünde bir mücadele verdiğini anlatan Avukat Doğan, şöyle konuştu: "Aynı zamanda ailesinin isabetle belirttiği gibi eşi Leyla Eser Önlü’nün de savcılığa verdiği dilekçesinde Çeçen milli davasına bu kişi bazı çevrelerin ve kişilerin tepkilerini çekmiş olabileceği de göz önünde bulundurulabilir. Yakın çevresinin Medet Önlü’nün bir tehdit hedefinde olmasını tahmin etmeleri zor değil. İstediğiniz kadar tedbir alın organize yapının
hedefinde ve sonuçlanması mümkün olabiliyor.”

“AHİM’E BAŞVURURUZ”
Cinayetin Çerkez soykırımının yıldönümüne denk getirilerek böylelikle farklı mesajlar verilmek istendiğine dikkat çeken Avukat Doğan, suikastin siyasi ve organize boyutunun tartışmalı olduğunu dile getirdi. Türkiye’de iç hukuk yollarını tükettikten sonra suikastin aydınlatılması için uluslararası hukuk mücadelesi başlatabileceklerini belirten Avukat Erdal Doğan, şunları söyledi: “Dosyanın savcılık ve emniyet birimleri nedeniyle el değiştirmesi nedeniyle biraz daha bekleyeceğiz. Dosyanın özellikle İstanbul faillerinin bağlantılı olduğu noktasında bu konuyla alakalı belki şikayet yollarına başvuracağız. İç hukuk yollarını tükettiğimiz takdirde öncelikle Anayasa Mahkemesi ardından da gerekirse tabi AHİM’e başvururuz. Ama öncelikle biz Türkiye yargı mekanizması içinde çözülmesi gerektiği çabasındayız. İhlal kararları çıkar ama daha önceki cinayet vakalarından olduğu gibi herhangi bir şekildeki bir fotoğrafı göstermekten başka bir şey olmaz. Önemli olan buradaki hukuki irade ve ona bağlı olan adli birimlerin iradesi hem de bu soruşturmayı siyasi iradenin bu konuyla alakalı olarak bunu erozyona uğratmaması. Yoksa bütünlüğün ve takibin zorlaşacağı anlamına gelir.”

İŞTE O FEZLEKE
Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan 49 sayfalık polis fezlekesinde yaşanan suikast şöyle anlatıldı:
“Olay gününe ilişkin ofisin bulunduğu binanın güvenlik kameraları görüntüleri öncelikli olarak incelenmiş, 22.05.2013 günü saat 17.45 sıralarında polis memuru Ş.Y.’ın Medet Önlü’nün ofisinden ayrıldığı, daire kapısını gören güvenlik kamerasından tespit edilmiştir. Bu saatten itibaren 180-185 cm boylarında mavi tişörtlü koyu pantolon giyimli elinde şapka olan ofise giriş yaptığı saat 19.07’ye kadar ofise herhangi bir şahsın giriş-çıkış yapmadığı, söz konusu şahsın saat 19.07 sıralarında belirtilen ofise girdiği, saat 19.10 sıralarında ofisten hızlı adımlar ile başında tanınmamak amacıyla taktığı değerlendirilen bir şapka ile çıktığı tespit edilmiştir. Sonrasında da polis memuru Ş.Y. ile sekreter S.K.’ın Medet Önlü’nün kardeşinin istediği üzerine Önlü’nün ofiste bulunup bulunmadığını kontrol etmek için ofise giriş yaptıkları saat 23.55’e kadar ofise herhangi bir şahsın giriş yapmadığı tespit edilmiştir. Sekreter S.K.’nın maktul Medet Önlü’nün günlük olarak yaptığı bütün işlemleri ve görüşmüş olduğu şahısları Kiril alfabesi ile ajandasına not ettiğini belirtmesi üzerine cumhuriyet savcısından gerekli araştırma talimatı alındıktan sonra ajanda üzerinde tercüman vasıtasıyla yapılan çalışmada, ajanda da yazılı notlarla ilgili olarak, ofisin bulunduğu binanın güvenlik kamera görüntüleri, elde edilen telefon numaralarına ilişkin HTS kayıtları ve baz bilgileri üzerinde çalışma ve birbirleri ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Söz konusu şahsın Medet Önlü’nün ofisine gelişi hakkında ajanda da not olup olmadığı konusu araştırılmış; 18.05.2013 tarihine ilişkin alınan notta ‘K. Bey geldi R.İstanbul 700 TL getirdi’ , 21.05.2013’te ‘K. Bey R. geldi gitti’ şeklinde notların bulunduğu dikkate alındığında K.AK isimli şahısla ilişkisi olduğu ya da K. AK isimli şahsın R. AK isimli şahsın referansı ile Medet Önlü’nün ofisine geldiği değerlendirilmiştir.”

Fezlekede, HTS kayıtlarının incelenmesi sonucu Medet Önlü’nün R.K. olarak ajandaya aldığı notta geçen şahsın R.E. olduğunun belirlendiği anlatıldı. Daha sonra söz konusu şahıslarla irtibatlı olan kişilerin yine HTS ve kamera görüntüleri ile kimliklerinin tespit edildiği ifade edildi.

FEZLEKEDE SUİKASTTEN SONRA YAPILAN GÖRÜŞME
Cinayetin olduğu gün fezlekeye şöyle yansıdı: “R.E. isimli şahsın kullandığı ve baz bilgisi İstanbul adresini gösteren 0 554 ……. numaralı telefon ile maktul Medet Önlü’nün sabit telefonun saat 19.03 ve 19.06 sıralarında arandığı ve 77-97 saniyelik iki görüşme yapıldığı, ardından saat 19.07 sıralarında M.A.’nın Medet Önlü’nün iş yeri kapı zilini çaldığı ve kapının açılması ile içeriye girdiği, aynı şahsın 22.5.2013 günü saat 19.10 sıralarında ofis kapısını açmak suretiyle kafasında koyu renkli şapka takılı vaziyette, hızlı adımlarla merdivenleri inerek bina çıkışından 52 numaralı binaya yakın yerde hazır bekleyen gri renkli hachback tipi bir araç ile olay yerinden ayrıldıkları güvenlik kameraları görüntülerinden tespit edilmiştir. Akabinde saat 19.14 sıralarında M.A. kullanmış olduğu ve baz bilgilerinden Kızılırmak Çankaya Ankara adresini gösteren 0 507 ……. numaralı telefon ile olayın azmettiricisi olan R.E. isimli şahsı aradığı ve 29 saniyelik bir görüşme yaptıkları tespit edilmiştir. Bu görüşmede M.A.’nın eylem sonrası R.E.’yi arayarak eylemi gerçekleştirdiğini söyleyen bir görüşme yaptığı değerlendirilmiştir.” 

ALEV HAMİTOĞULLARI

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Çocukken söz verdiler büyüyünce sözlerini tuttular Aydın’ın Çine ilçesinde yaşayan Cansu Güngördü ile Berkay Çakır, 27 yıl önce birbirlerini verdikleri sözü 27 yıl sonra imza altına alarak ‘ömür boyu birlikteliğe evet’ dediler. Genç çift, aşklarının 3 yaşında çocukken düğünlerinden 27 yıl önce başladığını ve çocukluk hayallerini gerçeğe dönüştürdüklerini belirttiler. Aydın’ın Çine ilçesinde yaşayan öğretmen çiftler Nilgün-Metin Güngördü’nün kızları Cansu ile yine öğretmen olan Emel-Yaşar Çakır çiftinin oğlu Berkay Çakır görkemli bir törenle dünya evine girdi. Yıllarca mesai arkadaşlığı yapan ve bugün dünür olan gelin ve damadın ebeveynleri duygusal anlar yaşarken gelin ve damadın 27 önce çocukken çektirdikleri bir fotoğraf ise herkesi şaşırttı. "Beşik kertmesi değil ama çocukluk aşkı" Bugün kocası olan Berkay ile deyim yerindeyse beraber büyüdüklerini ve çocukluklarından beri birbirlerine ilgi duyduklarını belirten gelin Nilgün Güngördü, "Her ikimizin anne babası öğretmen idi. Ve mesai arkadaşları oldukları için sık görüşürlerdi. Bugün beyim olan Berkay benden birkaç ay evvel doğmuş. Deyim yerindeyse beraber büyüdük. Çocukken aramızda bugünlere dair o gün oldukça saf ve masum olsa da hayallerimiz vardı. 27 yıl önce birlikte çektirdiğimiz fotoğrafı bugün gelinlik ve damatlıkla çektirmenin mutluluğunu yaşıyoruz" diye konuştu. Çocukluk hayaline kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirten damat Berkay Çakır ise "Hayallerimiz gerçeğe dönüştü. Mutluyuz" diyerek dünyada tüm sevenlerin kavuşmasını diledi.
Hatay Hatay’da kavurucu sıcakta pamuk tarlasında 650 TL yevmiyeye zorlu mesai Termometrelerin 40 dereceye aştığı Hatay’da pamuk tarlasında çalışan tarım işçileri 650 TL yevmiyeyle zorlu mesaiyi sürdürüyor. Hava sıcaklıklarının artmasıyla Hatay’da termometreler 40 dereceyi aştı. Kavurucu sıcak en çok tarım arazilerinde zorlu şartlarda çalışan tarım işçilerini etkiliyor. Reyhanlı ilçesi Beşaslan Mahallesi’ndeki 150 dönümlük pamuk tarlasında yabani otları temizleyen tarım işçileri, 650 TL yevmiyeyle zorlu mesaiyi sürdürüyorlar. Kavurucu sıcaklılara rağmen zorlu şartlarda mesai yapan tarım işçileri, sıcaklığın yüksek olduğu günlerde yarım gün mesai yaparak çalışıyor. "725 TL yevmiyenin 75 TL’sini çavuş alıyor ve işçinin eline kalan temiz para 650 TL" Tarlada çalışan tarım işçilerinin yevmiyelerinin 650 TL’ye geldiğini söyleyen çavuş Süleyman Dolgun, "Burası 150 dönüm pamuk tarlası, şu an biz pamuk tarlasında kazma işi yapıyoruz. Pamuk tarlasında istenmeyen otları alıyoruz. Gördüğünüz gibi 40 derece ve 38 derece sıcaklıkta çalışıyoruz. Biz Ziraat Odası’nın kestiği fiyat üzerinden yevmiye alıyoruz. Ziraat Odası’nın kestiği yevmiye 725 TL’nin 75 TL’sini çavuş alıyor. İşçinin eline kalan temiz para 650 TL’dir. Geçen çavuşlar arasında bir anlaşmazlık oldu. Kesinlikle ne 800 TL ne de 1000 TL alıyoruz. Aldığımız yevmiye 650 TL’dir" dedi. "44 derece sıcakta mecburen yarım yevmiye çalışıyoruz, işçiler sıcağı sevmiyor" Sıcak havalarda açık alandaki tarım arazisinde çalışmanın zor olduğunu söyleyen Dolgun, "Sıcak ama biz de bunun için sabah 04.00’te işçileri toplamaya başlıyoruz. Tarlaya yetişene kadar 5’te iş başı yapıyoruz. Öğlen yemeğine oturmuyoruz. Hava sıcak olduğu için saat 12.30’ta paydos yapıyoruz sıcağa kalmamak için. Yabani otlar olursa pamuk yetişmez. Bu otları bırakırsak pamuktan daha yüksek olur ve verimi düşer. Hayat şartları biraz zor ve yevmiyeler de aslında yetersiz. Yine de mecbur çalışıyoruz yani ne yapalım. Ben 5 yıldır bu işi yapıyorum, Sıcaklıklara alıştım. İşçi de alıştı. Bazen işte böyle hava çok sıcak oluyor. Mesela 42 derece veya 44 dereceyi gördük. 44 dereceyi gördüğümüz günler mecburen yarım yevmiye çalışıyoruz. İşçiler sıcağı sevmiyor, genelde ağaç işlerini tercih ediyor ama sürekli ağaç işi de olmaz" ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa Şanlıurfa’da bir günde 33 kaçak trafo tespit edildi Şanlıurfa’da dron destekli denetimlerde bir günde 33 adet kaçak trafo tespit edildi. Toplam 4 bin 950 KVA gücündeki trafoların, 3 binin üzerinde konutun elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye sahip olduğu belirlendi. Dicle Elektrik Genel Müdürlüğü, "Ekonomiye ve elektrik altyapısına zarar veren bu yasa dışı kullanımla mücadelemiz, teknolojik imkanların da desteğiyle kararlılıkla devam edecek" açıklamasında bulundu. Kayıpsız, kesintisiz ve kaliteli enerji arzını sağlama hedefiyle yatırımlarını sürdüren Dicle Elektrik, yürüttüğü teknolojik denetimlerle kaçak elektrikle mücadelede etkin adımlar atmaya devam ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun regülasyonları çerçevesinde hizmet veren Dicle Elektrik, Şanlıurfa’da dron destekli kontrollerle bir günde tam 33 kaçak trafo tespit etti. Tarımsal sulama alanlarında yer alan bu trafoların toplam gücü ise 4.950 KVA olarak belirlendi. Gömme ve mobil trafo teknikleri dikkat çekti Dicle Elektrik kaçak denetim ekipleri, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Yoğurtçu, Uzunpınar ve Yoğunca mahallelerinde dron destekli güzergah taramaları gerçekleştirdi. Bu kontrollerde kimi toprağa gömülü, kimi traktör römorkuna yerleştirilerek mobilize edilen toplam 33 adet kaçak trafoya ulaşıldı. Dron kameraları söz konusu trafoların koordinat bilgilerini, marka ve güçlerini de kayıt altına aldı. 3 bini aşkın konutun elektrik ihtiyacına denk Tespit edilen 4 bin 950 KVA gücündeki kaçak trafolar, 3 bini aşkın konutun tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Kullanıldıkları her gün kamuya milyonlarca lira zarar veren bu trafolar, kayıp-kaçağın azaltılması ve enerji arz güvenliğinin sağlanması açısından büyük risk taşıyor. Dicle Elektrik Genel Müdürlüğü, "Ekonomiye ve elektrik altyapısına zarar veren bu yasa dışı kullanımla mücadelemiz, teknolojik imkânların da desteğiyle kararlılıkla devam edecek" mesajını paylaştı. Denetimler sırasında dron görüntülerinde, kaçak trafoların bulundukları yerden hızla sökülerek taşındığı, sulama kaynaklı aşırı elektrik kullanımının ise tarımsal alanları adeta bataklığa dönüştürdüğü gözlendi. Kaçak kullanım nedeniyle sistemde yaşanabilecek teknik arızalar ve ekonomik kayıpların önüne geçmek için Dicle Elektrik savcılığa başvurarak trafolara el konulması talebinde bulundu. Şanlıurfa’daki yatırımlar 20 milyar TL’yi aşacak 2013 yılında gerçekleşen özelleştirmenin ardından Şanlıurfa’da enerji altyapısına yönelik yatırımlarını aralıksız sürdüren Dicle Elektrik, bugüne kadar kent genelinde toplam 17 milyar TL’yi aşkın yatırım gerçekleştirdi. 2025 yılı hedefleri doğrultusunda bu rakamın 20 milyar TL’yi geçmesi öngörülüyor. Bu yıl için belirlenen yatırım programı kapsamında ise mevcut elektrik şebekesinin yenilenmesi, kapasite artırımları ve akıllı şebeke dönüşümünü içeren toplam 90 farklı projenin hayata geçirilmesi planlanıyor. Böylece Şanlıurfa’nın enerji altyapısı çok daha güçlü, modern ve sürdürülebilir hale getirilecek.
Ankara 15 Temmuz Gazisi Bükecik: "Akıncı Üssü’ne giderken niyetimiz ölmekti" 15 Temmuz Gazisi ve İmam Erdal Bükecik, "Akıncı Üssü’ne giderken bizim niyetimiz ölmekti, yaralanmaktı veya sağ olarak geri dönmekti. Kesinlikle canımızı vermeye hazırdık" dedi. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde bulunduğu gece Ankara’nın Kazan ilçesinde 9 kişinin şehit oldu ve 92 kişi gazi ünvanı aldı. Darbe gecesinin ardından birçok kahramanlığa imza atılan Kazan ilçesi ‘Kahraman’ ünvanı aldı. İlçede imamlık yapan Erdal Bükecik ise o gece bacağından, kalçasından ve elinden yaralandı. O geceyi İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlatan Bükecik, yaralandığı ilk anda vatan müdafaasının vermiş olduğu hisle acı hissetmediğini dile getirdi. "‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diye slogan atarken üzerimize ateş açtılar" 15 Temmuz Gazisi Erdal Bükecik, gece uçakların kalktığını söyledi. Televizyondan darbe olduğunu öğrendiğini belirten Bükecik, "Bize mesaj geldi sela verilmesi konusunda. Selayı verdik. Uçakların Akıncı Üssü’nde kalktığını öğrendik ve halkla beraber Akıncı Üssü’ne gittik. Nizamiye kapısına yaklaştığımızda ‘bu uçaklar, barış uçağı’ dediler. Tereddüt ettik. Belli bir süre sonra uçak kalktı. İnternete baktığımızda meclisin bombalandığını gördük. Bu kalkan uçakların meclisimiz başta olmak üzere ülkemizin bazı önemli noktalarını bombaladığını öğrendik. Nizamiye kapısına doğru yürüdük. Önce havaya ikaz ateşi açtılar. Daha üzerimizden alçak uçuşla helikopter geçti. Daha sonra biz ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diye slogan atarken üzerimize ateş açtılar" diye konuştu. "Akıncı Üssü’ne giderken bizim niyetimiz ölmekti" Sol elinden yaralandığını kaydeden Bükecik, sağ bacağı ve kalçasına da şarapnel parçalarının girdiğini aktararak, "Elime giren parçanın ne olduğunu bilmiyorum ama kalçama giren şarapneldi. İlk etapta acı hissetmedim. 15 dakika sonra acı hissettim. İçimden, bize ateş edenler Türk askeri, bu FETÖ örgütü nasıl oldu da bizim ordumuzun içine girdi diye düşündüm. Akıncı Üssü’ne giderken bizim niyetimiz ölmekti, yaralanmaktı veya sağ olarak geri dönmekti. Kesinlikle canımızı vermeye hazırdık" ifadelerini kullandı. "Gençlerimizin darbeye karşı ayaklandığını görünce mutlu oldum" Ambulansla hastaneye giderken ‘keşke kendi askerim bana ateş etmeseydi de terörist etseydi’ dediğini ifade eden Bükecik, "Belli bir zaman sonra onların da ordunun içine sızmış bir terörist olduğunu gördüm. Halkımızın birlik beraberliğini gördüm. Gençlerimizin darbeye karşı ayaklandığını görünce mutlu oldum. Halkımızın, başka zaman ayrım içinde olsa da böyle önemli zamanlarda, devletimiz tehlikeye girdiği zamanlarda birlik beraberlik içinde olup her türlü tehlikeye karşı göğüs gerebileceğini düşündüm" açıklamasında bulundu.