ASAYİŞ - 21 Şubat 2017 Salı 10:31

Ömer Halisdemir'in şehit edilmesi davası başladı

A
A
A
Ömer Halisdemir'in şehit edilmesi davası başladı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılanmasına başlanıldı.

Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar yoğun güvenlik önlemleri altında Ankara Adliyesi'ne getirildi. Duruşma salonu içerisinde de polis ve jandarma ekipleri hazır bulunuyor. 

Davayı takip etmek isteyen vatandaşlar, üst aramalarının yapılmasının ardından duruşma salonuna alınıyor. Ömer Halisdemir'in ailesi davada müşteki sıfatıyla yer alıyor. Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir, duruşmayı takip etmek üzere salonda yer alıyor.

Davada 18 sanıktan 17'si hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ayrıca bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 

Abdullah Sarıca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kemik erimesi, çocuklukta ortaya çıkıyor Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeynep Cantürk, Türkiye’de 50 yaş üzerindeki her 4 kişiden birinde görülen kemik erimesinin, çocuklukta ortaya çıktığını ve önlenebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Cantürk, “Günümüzde artık kemik erimesinin çocuklukta ortaya çıkan çocuk hastalığı olduğu ancak erişkin yaşta kendini belli ettiği, erişkin yaşta klinik olarak görüldüğü anlaşılmış durumda. Biz bu hastalığı önleyebiliriz” dedi. Kemik kütlesi, 30 yaşına kadar artabilir 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde konuşan Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeynep Cantürk, “Osteoporoz (Kemik Erimesi) Risk Faktörleri” başlıklı sunum yaptı. Prof. Dr. Cantürk, yapılan yeni araştırmalar üzerine kemik yapımın 30 yaşına kadar sürdüğünü açıklayarak, şöyle konuştu: “Kemik yapımı aslında vücutta doğumdan itibaren ergenliğe kadar sürekli artış göstermektedir. Eskiden ergenliğe kadar diye bilirdik, artık günümüzde yapılan araştırmalarda 30 yaşına kadar kemik yapımının, kemik kütlesinin arttığı tespit edilmiş durumda. 30 yaşına kadar eğer yeterli, dengeli, kalsiyumdan zengin beslenme sağlanır, kanda D vitamini düzeyi normal aralıklarda tutulur, egzersiz yapılırsa o zaman kemik kazanımı giderek daha güçlü olur. Kemik kütlesinin asıl olarak belirleyicisi genetiktir ama yaklaşık yüzde 25 oranında sağlıklı beslenip, elimizden geldiğince artırabiliriz. Biz buna doruk kemik kitlesi deriz, bu kazanım 30 yaşına kadar ne kadar iyi olursa; zaman içinde menopozun devreye girmesi yani adetten kesilmeyle artan kemik erimesine karşı ya da yaşlanmayla ortaya çıkan kemik erimesine karşı kemik daha güçlü olur ve kemik erimesi görülme oranı azalır”. Prof. Dr. Zeynep Cantürk, kemik erimesinin önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Çocuk yaşta yapılabilecek kemik taramasıyla önlem alınabileceğini kaydeden Cantürk, şöyle konuştu: “Günümüzde artık kemik erimesinin çocuklukta ortaya çıkan çocuk hastalığı olduğu ancak erişkin yaşta kendini belli ettiği, erişkin yaşta klinik olarak görüldüğü anlaşılmış durumda. Biz bu hastalığı önleyebiliriz, 50’li yaşlardan itibaren önce kamburlaşma giderek küçülme sonra tekerlekli sandalyeye maruz kalma gibi durumlar aslında önlenebilir. Bunun için de riskli kişilerin, çocukluktan itibaren sağlıklı beslenmeyi benimsemesi, uygun kontrollerle kemik erimesinin taranması, sonra uygun zamanda zaman geçirmeden tedavi edilmesiyle bu kötü gidiş önlenebilir.”