ASAYİŞ - 15 Ocak 2022 Cumartesi 10:22

Operasyonların gizli kahramanı 'dedektör köpekler' böyle eğitiliyor

A
A
A
Operasyonların gizli kahramanı 'dedektör köpekler' böyle eğitiliyor

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün suç ve suçlularla mücadelesinde en önemli yardımcılarından olan dedektör köpeklerin eğitildiği Köpek Eğitim Merkezi (KEM) kapılarını İhlas Haber Ajansı’na açtı. 13 değişik branşta eğitilen 6 farklı ırka ait yüzlerce köpek belirlenen testlerden geçtikten sonra yurdun dört bir yanında görev alacak.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı çatısı altında bulunan Köpek Eğitim Merkezi’nde 6 farklı ırka ait yüzlerce köpek vatandaşların huzurunu sağlamak için eğitiliyor. Üretim, hibe ve satın alma yoluyla temin edilen köpeklerin anne sütünden kesildikten sonra başlayan eğitimleri ise bir yılı buluyor.

Eğitim süreleri boyunca her 3 ayda bir teste tabi tutulan hassas burunlar testlerden başarılı geçmeleri halinde ise görev alacağı birimle ilgili eğitim almaya başlıyor. KEM’de; canlı insan aramasından asayiş devriyesine, banknot aramasından koku molekülü iz takibinden 13 farklı branşta eğitimin veriliyor. Çeşitli türlerden cins köpekler tüm aşamaları geçtikten sonra ise ülkenin dört bir yanındaki operasyonlarda görevlendirilmek için hazırlanıyor.

“Bir köpeğin anne sütünden kesildikten sonra eğitimi başlar”

KEM Eğitim ve Planlama Büro Amiri Komiseri Kürşad Samet, köpeklerin doğumundan merkezden ayrılışına kadarki aşamalardan bahsederek şunları dedi:

"Köpek Eğitim Merkezi Şube Müdürlüğü’nde 13 farklı branşta eğitim verilmektedir. Bunlardan bazıları; narkotik madde arama, patlayıcı madde arama, kadavra arama, asayiş devriye köpeği ve canlı insan aramadır. Köpek eğitim merkezimizde Belçika Malinios, Alman Çoban Köpeği, Hollanda Çoban Köpeği, Golden, Labrador ve Cocker ırkı köpekler tercih edilmektedir. Şube Müdürlüğümüze köpekler; üretim, hibe ve satın alma yoluyla temin edilmektedir. Bir köpeğin anne sütünden kesildikten sonra eğitimi başlar. Köpeklerimiz; 3, 6, 9 ve 12’nci aylarda yeterlilik testlerine tabi tutulurlar. Testi geçen köpekler amacına uygun olarak bir sonraki aşama için eğitilmeye devam eder” dedi.

“Eğitim alan köpeklerimiz ülkemizin dört bir yanında görev yapmaktadır”

Köpeklerin 10 yıla kadar görev yapabildiğini söyleyen Özkan, “Eğitimlerimiz, köpeğin avlanma ve oyun oynama içgüdüsü kullanılarak yapılmaktadır. Şubemizde eğitim alan köpeklerimiz ülkemizin dört bir yanında görev yapmaktadır. Eğitimini tamamlayan köpeklerimiz yaklaşık 8 ile 10 yıl arasında görev yapmaktadır. Can dostumuz köpeklerimiz suç ve suçlularla mücadelelerde, bir çok başarılı operasyonlarda gizli kahramanı olmuşlardır. Köpeklerimizin daha iyi bir dedektör henüz yoktur” ifadelerine yer verdi.

Ali Nargüner - Cem Geçim - Yunus Özkan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.