TEKNOLOJİ - 28 Temmuz 2022 Perşembe 11:02

Oyun endüstrisini şekillendiren 9 farklı oyuncu profilini açıkladı

A
A
A
Oyun endüstrisini şekillendiren 9 farklı oyuncu profilini açıkladı

Milyar dolarlık bir endüstriyi oluşturan oyuncular, karakterleri ile oyun ve donanım üreticilerine yön veriyor. Kimileri oynamak istedikleri oyunlarla kimileri de satın alma tutumlarıyla oyun endüstrisini şekillendiriyor.

Oyunlar günümüzün en büyük eğlence kaynaklarından biri haline geldi. Gittikçe çeşitlenen oyunlar beraberinde de yeni teknolojiyi ve kitleleri getiriyor. Oynamak istedikleri oyundan kullanım sıklığına ya da satın alma tutumuna kadar değişkenlik gösteren oyunseverler hem oyun hem de bilgisayar üreticilerine yön veriyor. Türkiye’nin teknoloji markası Casper’ın güç ve performans bilgisayarı Excalibur, oyun endüstrisini ve oyuncuları anlamanın klasik ve temel ayrıştırmalar üzerinden gidemediğine dikkat çeken güç ve performans bilgisayarı oldu. Excalibur oyun pazarının değişen etkileşimini yansıtan ve oyun meraklılarını oynamaya, görüntülemeye, sahip olmaya ve sosyal davranışa dayalı olarak segmentlere ayıran 9 farklı oyuncu profiline dikkat çekiyor.

1. Üst Düzey Oyuncu: Oyun endüstrisinin her alanında bulunan ve oyunları yaşayarak oynayan üst düzey oyuncular, oyun kültürünün eski ve yeni tüm unsurlarına sahipler.

2. Çok Yönlü ve Meraklı Oyuncu: Üst düzey oyuncu profilinin bir altında bulunan bu oyuncu profili, oyunla ilgili tüm unsurlara hevesli konumda.

3. Zaman Öldüren Oyuncu: Boş zamanları olduğunda veya sosyal etkinliklerde daha rahat bir şekilde oyun oynayan profili kapsıyor.

4. Pazarlıkçı Oyuncu: Yüksek kaliteli oyunlar oynamayı seven ancak tercihen oynaması ücretsiz veya indirimli olan oyunları oynayan bu kitle, yalnızca gerektiğinde donanım satın alıyor.

5. Topluluk Oyuncusu: Topluluk tartışmalarından asla çekinmeyen ve sadece oyun oynamanın yanı sıra oyunla ilgili podcast'lerin, forumların, haberlerin ve videoların da takibini yapan profili oluşturuyor.

6. Donanım Meraklısı Oyuncu: Her zaman optimize edilmiş bir oyun deneyimi arayan donanım meraklılarını kapsayan bu oyuncu profili, ayrıca en son donanım trendlerini ve haberlerini de hevesle takip ediyor.

7. Abur Cubur Oyuncusu: Kendileri az oynamasına rağmen başkalarının oyun oynamasını izlemekten zevk alan, daha amatör yaklaşan ve abur cubur tüketmeyi seven oyuncu kitlesini tanımlıyor.

8. Arka Koltuk Oyuncusu: Eskiden çok oyun oynayan ancak artık yalnızca oyun içeriğini görüntüleyerek tutkularını yeniden canlandırmayı tercih edenlerden oluşuyor.

9. Eski Oyuncu: Eskiden çok oyun oynayan ancak o zamandan beri başka ilgi alanlarına veya önceliklere geçen kitleyi kapsıyor.

Her Tür Oyuncunun İhtiyaçlarına Uygun

Özellikle yeterli performansı sergilemeyen bilgisayarla oyun oynamaktan muzdarip olan oyun tutkunlarının imdadına, oyun deneyimini artıracak ürün ve aksesuarlarını sunan Excalibur yetişiyor. Oyunseverlerin ihtiyaçlarını oyuncu dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarıyla karşılıyor. Özellikle kazanmak için oynayanlara, Intel’in 12. Nesil işlemcileri ve en yeni RTX ve GTX serisi NVIDIA ekran kartları ile donatılan oyun bilgisayarları, rakiplerin görmediğini gösteren, zengin renkler ve daha net detayları barındıran oyuncu monitörlerini de eksik etmiyor. Ayrıca oyun keyfini başka boyutlara taşıyan yeni aksesuarlarıyla Excalibur, hız, tarz ve performansı oyunseverlere RGB’li oyuncu klavye, oyuncu kulaklık ve oyuncu mouse ile de sunuyor.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.