POLİTİKA - 29 Ekim 2017 Pazar 23:26

Özhaseki’den Kılıçdaroğlu’na ’Bakırköy’ cevabı

A
A
A
Özhaseki’den Kılıçdaroğlu’na ’Bakırköy’ cevabı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bakırköy sahilleri ile ilgili ortaya attığı iddialara cevap verdi. Özhaseki, "Bakırköy sahillerinde o yüksek katlarda benim imzam yok. Kemal Bey bu kadar yalanı bir araya getirip nasıl söylüyor" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katıldı. Bakan Özhaseki, resepsiyona katılmadan önce ana muhalefet partisinin Laiklik ve Cumhuriyetin yıkılacağı yönündeki söylemleri ile ilgili bir soruya, "Aslında muhalefet o tezi terk etmişti. Bundan birkaç sene öncesine ait Cumhuriyet mitingi yaptıkları ve laik elden gidiyor, tehlikede dedikleri dönemler hep geride kaldı. Son günlerde bunu söylemenin hiç prim yapmadığını anlamışlardı ama bazen ara ara depreşiyor sızıları söylüyorlar. Herhalde bunu diyen herkes de gülümsüyordur. Ne demek istiyor bunlar ya demek istiyorlardır. Çünkü hiç kimsenin laiklikle ilgili bir problemi yok. Eskiden olan problemler dindar insanlara yapılan baskı ve zulümden dolayıydı. Laikliğin herkesçe eşit şekilde, hür bir şekilde yaşaması esas değil midir? Eskiden başını örten çocuk yaşamıyordu. Okula gideceği zaman önü kesiliyordu. O zaman da büyük bir kavga sebebiydi. Meclise giren bir hanımefendiye yaptıklarını biliyorsunuz. Hep birlikte bağırarak dışarıya atmışlardı. Milletvekilliğini de elinden almışlardı. Şimdi o dönem geride kaldı. Mecliste ben soruyorum başı açık ve örtük bir çok hanımefendi var. Valla ben bakınca hangisi örtük hangisi açık aklıma bile gelmiyor. Kendi aralarında dostça geçiniyorlar. Orada milleti temsil görevini hakkıyla yerine getiriyorlar. Peki soruyorum Türkiye’de laiklik güçlendi mi ? Yoksa tehlikeye mi girdi ? O manzara ortaya çıkınca başörtülü çocuklar istedikleri gibi okullarına gidiyorlar. Laiklik tehlikeye mi girdi ? Cumhuriyet’e bir şey mi oldu ? Böyle bir şey yok. Artık bizim ana muhalefetin bu istismardan bir an önce vazgeçmesi lazım. Doğrular üzerinde bir araya gelmemiz lazım. Onların da artık insanların inançlarına saygı göstermesi lazımdır. Kimse nasıl ki bir hanımefendiye niye başın açık demiyorsa o tiplerinde birine niye başın kapalı dememesi lazım. Bu kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. Türkiye öyle bir yere geldi ki müthiş bir olgunluk içerisinde herkes hürce yaşayabiliyor. Ben öyle bir sıkıntı olabileceğini sanmıyorum" cevabını verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bakırköy sahilleri ile ilgili iddialarına ise Bakan Özhaseki, şu şekilde cevap verdi: "Geçenlerde bir kanalda yine arka arkasına benimle ilgili yalanlarına devam etti. Bakırköy sahillerinde kendi imzasıyla çıkan diye bir şeyler söyledi. El insaf ya, Allah’tan korksun. Kemal Bey bu kadar yalanı bir araya getirip nasıl söylüyor ben merak ediyorum. Bakırköy sahillerinde o yüksek katlarda benim imzam yok. Belediye başkanlığı yaptığı dönemde neler yaptığını biliyoruz. Hadi yaptığımı söyle. Çıktın daha önce bir dosya ile ne yaptığını söylemeye çalıştın. Bende senin burnundan fitil fitil getirdim. Daha önce bir dava açılmıştı. Orada masumiyetim tescillendi. Sonra söylediği yalanları mahkeme tek tek ibraz etti. Benim arkadaşlarım 100 bin liraya yakın tazminat aldık. Onunla da sucuk dağıttık. İstiyorsa bir daha gündeme getirsin büyün evraklarını yeniden dağıtayım. Kemal Bey’in de böyle bir yol izlediğini açıkçası merak ediyorum. Aslında ana muhalefetin inşalara ümit vermesi lazımdır. Ana muhalefetin dediğinin hepsinin doğru olması lazımdır ki inşalar güvensinler. Zaten inandırıcılıkları olmadığı için bir yere çakıldılar. Oradan da ileriye gitmiyorlar. Kendileri bilir, güya bizim belediyelerde yaptığımız parti olarak işlemden dolayı bir cephe kazanmanın sevinci ve hevesiyle böyle bir şey teklif ediyorlar. Hakikaten Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi, hadi seçime desek kaçacak delik ararlar. Sanki yarın belediye seçimleri olsa insanlar bunların yaptığı belediyeciliğe bakıp aferin ne güzel yaptılar deyip bunlara mı dönelim diyecekler. Yok öyle bir şey. Siyasi bir heyecan içindeler. Allah sonlarını hayır getire. Bunlar demokrasi de olağan şeylerdir. Bunlara gülünüp geçilir. Bizde söyledikleri zaman cevaplarını veririz.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.