ASAYİŞ - 20 Nisan 2015 Pazartesi 23:16

Paralel operasyonda flaş tutuklamalar!

A
A
A
Paralel operasyonda flaş tutuklamalar!

‘Paralel Yapı’ya yönelik düzenlenen operasyon kapsamında adliyeye sevk edilen 29 şüpheliden, aralarında eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı ile eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç’ın da bulunduğu 17 şüpheli tutuklanırken, 12 şüpheli serbest bırakıldı.

İstanbul merkezli olarak 20 ilde gerçekleştirilen 'paralel yapı'ya yönelik başlatılan soruşturmada İstanbul Nöbetçi 5’inci Sulh Ceza Hakimliği’nde sorgusu tamamlanan 29 şüpheliden aralarında eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç'ın da bulunduğu 17’ şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderilirken 12 şüpheli polis serbest bırakıldı. Mahkeme serbest bırakılan 10 şüpheli hakkında ise yurt dışına çıkış yasağı koydu.

Şüpheliler Nazmi Ardıç, Mahir Çakallı, Ali Kavlak, Yunus Memişbey, Veysel Barlas, Tunahan Tunçay, Talip Yıldırım, Said Gök, Ramazan Haktan Helvacı, Ramazan Bal, Polat Kongur, Metin Güneş, Mehmet Akif Sakarya, İsmail Erçelik, Ayhan Arıkanoğlu, Ahmet Kalender ve Ahmet Üzümcü ‘nün “Kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Bilişim sisteminin işleyişini engelleme veya bozma suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlarından tutuklanmalarına karar verildi.

“GÖREVLERİNİN SAĞLADIĞI NÜFUZU KULLANDILAR”

Şüphelilerin İstanbul emniyet Müdürlüğü’nde suç tarihi itibari ile çeşitli şube ve bürolarda müdür, müdür yardımcısı, amir ve memur olarak görev yaptıkları, belirtilen tutuklama kararında, şüphelilerin bu görevleri dolayısıyla silahlı kolluk kuvveti olarak görev yaptıkları kaydedildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün hiyerarşik yapısı içerisinde altlık üstlük ilişkilerini kullandıkları kaydedilen kararda, şüphelilerin yasadışı örgütlenme oluşturdukları, devletin emniyet hizmetleri ve faaliyetleri kapsamında görevlerinin sağladığı nüfuz ve gücü yasaların verdiği yetkileri, görevlerinin gereklerine aykırı olarak kullanarak isnat edilen amaç suçlara ulaşmak amacıyla bir kısım araç suçları işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesi ve delilin bulunduğu belirtildi.

“ZİMMET SUÇLARI İLE MÜCADELE EDİYORMUŞ GÖRÜNTÜSÜ VERDİLER”

Şüphelilerin devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapıya göre hareket etmelerinin söz konusu olduğu , bu amaçla siyasal operasyonlara kalkışıldığına dikkat çekilen kararda “Bu amaçla zimmet ve benzeri bir takım suçlar ile mücadele ediliyormuş görüntüsü altında, adli mercilerde yanıltılmak suretiyle tutanaklar tutularak soruşturmaların başlatıldığı, bu soruşturmalar çerçevesinde soruşturma başlatılan suçlar ile ilgisi olmayan özellikle İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin iletişiminin dinlenmesini sağladıkları, bu dinlemenin de istihbarat şube müdürlüğü kadrosuna atanan bir kısım amir ve memurların ne şekilde hareket edeceklerini önceden tespite çalışıldığı” bilgisine yer verildi.

“GİZLİ BİLGİLERİ YASAL GÖRÜNÜMLÜ SORUŞTURMALAR ADI ALTINDA TEMİN ETTİKLERİ ANLAŞILDI “

Bu amaç ile emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire başkanının da dinlenmeye teşebbüs edildiği kaydedilen kararda, “Yapılan dinlemeler çerçevesinde dinleme yapacak personele MİT bölge başkanlığı ile soruşturma konuları ile ilgisi olamayan talimatlar verildiği, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçunun unsurları içerisinde yer alan devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararlar bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri yasal görünümlü bir soruşturma adı altında temin edildiğinin anlaşıldığına dikkat çekildi.

“ GÖREVLERİ NEDENİYLE SİLAHLI BİR GÜÇ OLDUKLARI…”

Şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ellerinde bulundurdukları kamu gücü nedeniyle cebir ve şiddet vasıtası olarak kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevini yapmasını kısmen engellemeye teşebbüs ettikleri, personeli oldukları İstanbul Emniyet Müdürlüğü içerisinde görev ifa etmeleri nedeniyle zaten silahlı bir güç olduğu” kaydedilerek, bu itibarla bu şüphelilerin üzerlerine atılı suçlar yönünden tutuklanmalarına karar verildi.

GÖZALTI KARARI 13 NİSAN’DA ALINDI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından başlatılan soruşturmada, aralarında eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç'ın da bulunduğu 29 polis hakkında 13 Nisan’da yakalama ve gözaltı kararı alındı.

17 İLDE EŞ ZAMNLI OPERASYONLAR DÜZENLENDİ

"Paralel yapıya'' yönelik "casusluk, sahtecilik, yasa dışı dinleme, kişisel verileri kaydetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul başta olmak üzere aralarında Diyarbakır, Şırnak, Van, Bitlis, Çanakkale, Tunceli, Hakkari, Siirt, Kars ve Sivas'ında bulunduğu 17 ilde eş zamanlı operasyonlar düzenlendi. Soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski çalışanları olan içlerinde Emniyet müdürü ve müdür yardımcılarının da olduğu 29 şüpheli gözaltına alındı.

ŞÜPHELİLERİN TAMAMI TUTUKLAMA İSTEMİYLE SEVK EDİLDİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcıları, gözaltına alınan şüphelilerin ifadesini İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giderek aldı. Savcılık sorgusu tamamlanan 27 şüphelinin tamamı 17 Nisan Cuma günü tutuklama istemiyle İstanbul Nöbetçi 5’inci Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Organize Suçlarla Mücadele eski Şube Müdürü ve Ankara bağımsız milletvekili adayı Nazmi Ardıç ile başkomiser Ali Kavlak’ın ifadesini ise adliyede alan savcılık Ardıç ve Kavlak’ı da tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti.

Şüpheliler 17 Nisan Cuma günü sabah saatlerinde sevk edildikleri İstanbul 5’inci Sulh Ceza Hakimliği’nde 4 gün sorgulandı.

BAŞAK AKBULUT

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Çocuklar Mercan’da ilk kez ’Gece Gözlem Etkinliği’ne katıldı Cumhuriyetin 100’üncü yılında Mersin Büyükşehir Belediyesince çocuklara armağan edilen ‘Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’, kapılarını ‘Gece Gözlem Etkinliği’ne ilk kez açtı. Açıldığı günden bu yana bilim meraklılarının uğrak noktası olan ve her gelenin bir daha gelmek istediği Mercan, bu kez de gökyüzü meraklılarını ağırladı. Etkinliğe yoğun ilgi gösteren çocuklar, büyük bir heyecanla gökyüzünü seyre daldı. Geleceğin bilim insanları etkinlik sayesinde ilk kez böyle bir deneyim yaşamanın keyfine vardı. Yüzlerce çocuğun aileleri ile akın ettiği etkinlik, açık havada ‘Dünyamız ve Uydumuz Ay’ isimli sunum ile başladı. Lazer ile gökyüzü tanıtımı gerçekleştirilen etkinlikte; Türkiye’nin en büyük planetaryumunda ay, gezegenler ve yıldızlar hakkında eğlenceli ve bilgilendirici bir film de izleyen çocuklar, teleskoplarla ayı ve ayın yüzeyini büyük bir heyecanla inceledi. 19.30-23.30 saatleri arasında gerçekleşen etkinlikte, çocuklar pür dikkat ayı gözlemledi. “Bizim için heyecanlı bir gün. İlk gözlem şenliğimizi gerçekleştiriyoruz” Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu, Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’nin her zaman kalabalık ve cıvıl cıvıl olduğundan söz ederek, ‘Gece Gözlem Etkinliği’ hakkında da bilgi verdi. Zorlu, vatandaşların katılımıyla ilk gözlem şenliğini gerçekleştirdiklerini ve ay gözlemi yaptıklarını ifade ederek, “100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezimiz oldukça kalabalık. Burada gözlem ve ay ile ilgili bilgilendirmeler yapıldı. Sonra da çocukları ve ailelerini gözlem evimize aldık, gözlem için yukarıya geçtiler. Bahçede de 2 tane mobil teleskopumuz kuruldu. Bizim için gerçekten heyecanlı bir gün. Çünkü ilk gözlem şenliğimizi gerçekleştiriyoruz. Bundan sonrası için de yine hem merkezimizde hem de merkezimizin dışında, ışık kirliliğinin az olduğu yaylalarımızda gözlem şenlikleri gerçekleştireceğiz” dedi. “Çocukların, belediye aracılığıyla gökyüzüne başlarını çevirmeleri bizde bir heyecan oluşturuyor” Çocukların heyecanının kendilerini de heyecanlandırdığını kaydeden Zorlu, 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’ne çok yoğun bir talep olduğundan söz ederek, “Çocukların, Mersin Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla gökyüzüne başlarını çevirmeleri ve dünyadan uzak diyarlara bakmaları, ayı ve ayın kraterlerini görmeleri heyecan oluşturuyor. Onlar mutlu oldukça ve heyecanlandıkça biz de mutlu oluyoruz. Bundan sonra bu etkinliklerimiz devam edecek” diye konuştu. Bilim meraklısı çocukların heyecanı gözlerinden okundu Çocuklardan Duru Balcı da 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’ni çok güzel bulduğunu belirterek, “Buraya okulca geldiğimizde çok eğlendik ve çok güzeldi. Benim haberim yoktu, arkadaşımın annesi getirdi. Ayı daha önce hiç izlemedim, şansım olmamıştı. Çok heyecanlıyım. Burası çok güzel bir yer” ifadelerini kullandı. Aileler, çocukların heyecanına ortak oldu Çocuklar için çok büyük ve keyifli bir etkinlik olduğunu söyleyen veli Mehtap Erdem, “Burada ayı birebir görmek, gözlemlemek ve doğru yerden anlatmak onlar için faydalı oldu. Derslerine biraz daha katkı olduğuna inanıyorum. İçeriye girdik dolaştık, çok güzel olmuş. Vahap Beye katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz. Bu etkinlikler devam ettiği sürece çocukların okula daha başarılı olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
Antalya Tavuk ihracatına getirilmesi planlanan sınırlama, et fiyatını etkiler Son zamanlarda artan beyaz et fiyatları nedeniyle Ticaret Bakanlığı harekete geçti. İhracat yasağı getirilerek iç piyasaya arzın artırılması planlanıyor. İhracat yasağı düzenlemesine ilişkin konuşan Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, ihracat sınırlamasının kırmızı et fiyatını da etkileyeceğini kaydetti. Yardımcı, “İhracata yasak geldiğinde mamul elde çok olursa ve tavuk ucuzlarsa et dengelenir. Tavuk fiyatı ucuzlarsa vatandaş tavuğa yönelir. Etin, üreticinin ahırında beklemesi de işine gelmez, tabii et fiyatlarında da düşme olur” diye konuştu. Öncelik iç piyasa olmalı Ticaret Bakanlığı’nın, tavuk ihracatına yasak getirmeyi de kapsayan bir dizi tedbir üzerinde çalıştığı yönünde çıkan haberler üzerine, Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı açıklamalarda bulundu. Başkan Osman Yardımcı, alınan kararı desteklediğini ifade ederek, şu sözlere yer verdi: “Güzel bir karar, neden güzel bir karar? Önce iç piyasayı doyuralım, sonra dışarıya ihracat yapalım. Eğer iç piyasaya yeterli mamul veremiyorsak, bu zammın gelmesi de alınacak olan kararın bir bağlantısıdır. Biz önce iç piyasayı doğru doyuralım, sonra dışarıya ihraç edelim. Zaten iç piyasaya da ucuz vermiyorlar ki, her gün plasiyer gelip ürünü indirdiğinde rakamı faturada görüyorsun. Kısaca, size bir gün iki gün evvel fiyat geliyor, zam var diye bir söyleyen olmuyor. Bundan dolayı güzel bir karar”. “Ramazan Bayramı’nda tavuk satamadık” Tavuk fiyatlarına son aylarda art arda gelen zamları girdi maliyetlerinin artmasına bağlayan Başkan Osman Yardımcı, üreticilerin karşılaştığı zorluklara değindi. Yardımcı, “Fırsatçılık demeyelim de çünkü onların da girdileri var. Elektriğe yeni artış yapıldı, tavuklar ısıtma sistemiyle besleniyor. Tabii ki şu an Yaz mevsimine yaklaştığımız için daha rahat edecekler ama yem var bakım var, bir civciv yetiştirmek öyle kolay değil. Tavukçuluk da zor ama fırsatçılık daha kolay, son zamanlarda karşılaştığımız en büyük olay; Ramazan Bayramı’nda tavuk satamadık. Beş kasa istiyorsak bir kasa verdiler, piyasadan mallarını çekince esnaf zor durumda kaldı. Bayram tatilinde millet pikniğe gidecek, biz mal satamadık” dedi. “Tavuk ucuzlarsa et de ucuzlar” Tavuk ihracatına sınırlama getirilirse kırmızı et fiyatını da etkileyeceğine dikkat çeken Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, Türkiye’de temel gıda maddeleri içinde en az zammın kırmızı ete geldiğini fakat vatandaşın alım gücü olmaması nedeniyle pahalı geldiğini açıkladı. Yardımcı, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Pandemide zam yapmayan kesim et kesimidir, her ne olduysa bir sene zarfında böyle oldu. En geriden gelen etti, şimdi de hesaplasalar Türkiye’de temel gıda maddelerinin içinde en az zam gelen yine et. Pahalı mı pahalı mı, çünkü alım gücü yok. İhracata yasak geldiğinde mamul elde çok olursa ve tavuk ucuzlarsa et dengelenir. Tavuk fiyatı ucuz olursa vatandaş tavuğa yönelir, tezgahta eti satamazsan üreticiden de aracıdan da almazsın. Etin, üreticinin ahırında beklemesi işine gelmez, tabii et fiyatlarında da düşme olur. Tavuk ucuzlarsa et de ucuzlar.” (BA-FD)
İstanbul Türkiye kompozit üssü olacak Dünyada ‘çağın malzemesi’ olarak adlandırılan kompozitte Türkiye atağa kalktı. Hedef, Türkiye’yi kompozit üssü haline getirmek. Türkiye’de yaklaşık 3 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip kompozit sektörü, 5 yıl içinde 7 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmayı hedefliyor. Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı Barış Pakiş, "Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip” diye konuştu. Pakiş, ‘çağın malzemesi’ olarak nitelendirilen kompozitin, havacılıktan savunma sanayine, otomotivden tekne üretimine, yapı malzemelerinden tarıma, enerji sektöründen altyapı çalışmalarına, gıda depolamadan banyo malzemelerine kadar onlarca sektörde kullanıldığına dikkat çekerek, "Türkiye ’kompozit konusunda dünyada öne çıkan ülkeler arasında. Hafif ve mukavemeti yüksek bir ürün. Bu sayede, kullanılan tüm sektörler için büyük avantajlar sağlıyor. Yanmaz ürün de üretilebiliyor, görselliği yüksek ürün de. Dünya çapında birçok üretim alanında kompozit ürünlere olan talep hızla artıyor. Uçaklar, otomobiller bu ürünle hafifleyip, daha az yakıt harcarken savunma sanayinde çok kritik bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Gelecekte hidrojen depolama kısmında da karşımıza çıkacak en önemli malzemeler arasında kompozit yer alıyor. Bu malzeme Türkiye’de de ciddi şekilde kullanılıp, üretiliyor. Kompozit pazarında Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, Çin ve Brezilya güçlü konumda. Tüm dünyada global kompozit pazarının, 2026 yılında yüzde 7,5 büyüyerek 126,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin bu ticaretten aldığı pay ise yüzde 1 ile 1,5 arasında değişiyor. Biz, bu pastadan daha fazla pay almak istiyoruz. Bizim hedefimiz, Türkiye’yi bir ‘kompozit üssü’ haline getirmek. Aslında bu ortama da sahibiz. İlgili bakanlıklarımız da kompozit sektörüne ciddi şekilde eğilmiş durumda. Kompozit konusunda iki ana ham madde var ve Türkiye olarak bunlara sahibiz. Bunları işleyecek yerli-yabancı üretici şirketlerimiz de var. Tüm bunlar birleşince ‘neden daha iyi noktalara gelmeyelim?’ diyoruz. Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip. Bu da ihracatımızın hızlı bir şekilde artmasına yardımcı olacak. Sektörümüz, üretim teknolojileri bakımından da çok iyi noktalarda. Aynı zamanda ülkemizin istihdamına da ciddi katkı sunuyoruz. Türk kompozit endüstrisinin uluslararası buluşma noktası olması hedefiyle 10-12 Ekim 2024 tarihleri arasında ‘Meet4Composite’ fuarı düzenlenecek. Gelecek 5 yıl içinde sektörümüzün büyüklüğünü 7 milyar dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.