ASAYİŞ - 20 Aralık 2021 Pazartesi 15:26

Pınar Gültekin cinayetinde şifre geldi, görüntüye rastlanmadı

A
A
A
Pınar Gültekin cinayetinde şifre geldi, görüntüye rastlanmadı

Muğla’da Cemal Metin Avcı tarafından öldürülen Pınar Gültekin cinayetinin 8’inci duruşması Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde başladı, ABD'den beklenen Android şifresi geldi, iddia edilen görüntülerin hiçbirine rastlanmadı.

Duruşma öncesi Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir yaptığı açıklamada, ABD’den istenen müzekkereye istinaden istenen cep telefonu şifresinin çözüldüğünü ve sanık Cemal Metin Avcı’ya ait telefonda hiçbir kaydın bulunmadığını açıkladı.

Pınar Gültekin cinayetinde şifre geldi, görüntüye rastlanmadı

Avukat Epözdemir açıklamasında, “16 Temmuz’dan beri yaklaşık bir buçuk yıldır bizim de mağdur aile vekilliği yaptığımız bir süreç var. 16 Temmuz 2022 tarihi itibari ile bir cinayet işlendi burada. Maktul önce odunla, daha sonra benzinle yakıldı. Diri diri yakıldı. Akabinde 1,83 boyunda ve 68 kilo olmasına rağmen cenin pozisyonunda varile konuldu, üzerine beton döküldü ve dereye atıldı. Cinayet o kadar planlı ve senkronize idi ki sonrasında, önce sim kart üçe ayrıldı, akabinde telefon üçe ayrıldı ve cinayet mahallinden uzaklara bırakılarak aslında sanık izini kaybettirmeye çalıştı. Cinayet failinin olduğunun ortaya çıkmasını engellemeye, bertaraf etmeye çalıştı. Akabinde biz, müteakip defalar son bir buçuk yıldır soruşturma ve kovuşturma aşamasında bu cinayetin tek başına işlenemeyeceğini ifade ediyorduk ve söylüyorduk. Muhakkak suç delillerini gizleyen ve yok eden veya cinayete iştirak eden başkaca faillerin olduğunu söylüyorduk. Cinayet tek sanığın üzerine yıkılarak dosya kapatılmaya çalışılıyordu. Ama geldiğimiz noktada 6 sanıklı bir davaya dönüştü. Bir buçuk yıldır yaklaşık biz Amerika Birleşik Devletlerinden maktulenin telefonuna ait Android şifresini bekliyorduk. Burada da söyledik, reddi hakim taleplerimizi ilettik ve dedik ki ‘Burada yargılanan sanıktır, bir kadını özel hayatı üzerinden yargılayamazsınız. Kovuşturma aşamasında ‘benim hemcinslerim ile görüntülerimi çekti, onunla ilgili beni tehdit etti, şantaj yaptı, o yüzden öldürdüm’ dedi. Ne yazık ki mahkeme sadece sanık ifadesi ile ısrarla ABD’den maktulenin geriye dönük 2 yıl boyunca maktulenin yazışmaları, mesajları, görüntüleri ve paylaşımlarının tamamına ilişkin Android şifresini istemişti. Bir buçuk yıl bu mahkemeyi sürüncemede bırakan müzekkere cevabı geldi, döküm yapıldı, Android şifresi ile birlikte telefon incelendi. Siber suçlar kapsamında ve dosya geldi. Raporda, ‘Bu görüntülerde Cemal Metin Avcı’ya ait herhangi bir bilgi veya görsel bulunmadığı anlaşılmıştır’ denildi. Yani bir buçuk yıl boyunca biz sadece sanığın cezasını minimize etmek ve sorumluluktan kurtulmak amacıyla kurgu şeklinde dermayen ettiği haksız tahrik savunmasını itibar ettik. O kapsamda adeta maktulenin hunharca, vahşice katledilen maktulenin özel hayatını tartışılır hale getirdik. Cinayeti meşrulaştırmaya çalıştık. Telefon görüntülerini de cinayet dönemi ile örtüşmeyecek şekilde geriye dönüm iki yıl istedik. İki yılın sonunda aslında ortada hiçbir şeyin olmadığı ortaya çıktı. Kim verecek şimdi bunun hesabını? Adli Tıp raporu diyor ki 'Henüz yaşarken boğuldu, diri diri yakıldı.’ Buna itiraz ediyor sanık müdafileri. Genel kurula gidiyor. Adli Tıp Genel Kurulu 30 tane akademisyen ile diyor ki ‘Henüz yaşarken yakıldı diri diri ve boğmayla ölümü meydana geldi’ diyor. ‘Ölüm zamanını tespit edemiyorum, çünkü dokular bile yanmış’ diyor. Biz artık 8’inci celsede karar istiyoruz. Emsal mahiyette bütün sanıkların cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da ulusal, uluslararası bütün hukuki yolları sonuna kadar takip edeceğiz” dedi.

Pınar Gültekin cinayetinde şifre geldi, görüntüye rastlanmadı

Bekir Tosun - Mustafa Altar Zeyhan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.