ASAYİŞ - 20 Nisan 2019 Cumartesi 11:45

Polis, vahşet zanlısını 250 kamera izleyip kroki çıkararak buldu

A
A
A
Polis, vahşet zanlısını 250 kamera izleyip kroki çıkararak buldu

Adana polisi, boşanma davası açan eşini, kayınbiraderi ve baldızını öldürüp, kayınvalidesini de yaraladıktan sonra kaçan zanlıyı 250 güvenlik kamerası izleyip kroki çıkartarak nerede saklandığını tespit edip özel harekat polisiyle baskın yaparak yakaladı.

Olay, 7 Nisan’da akşamı Seyhan ilçesine bağlı Sümer Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre eşinden sürekli şiddet gören 3 çocuk annesi Ayla Öneker, baba evine dönerek boşanma davası açtı. Mehmet Ö. bu duruma sinirlenerek kayınvalidesinin evine gitti. Zanlı eve girer girmez, “Burada kimse sağ kalmayacak" diye bağırdıktan sonra tabancasını ateşledi. Zanlının silahından çıkan kurşunların isabet ettiği Ayla Öneker ile İzzettin Bahri İrketi olay yerinde Reyhan İrketi ise kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Hacer İrketi ise bacağından yaralandı.

"Zanlının fotoğrafları bütün illere dağıtıldı" 

Olayın ardından Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın talimatıyla Cinayet Bürü Amirliği deneyimli dedektiflerinden özel ekip kuruldu. Özel ekip, zanlının fabrikatör olduğu için maddi durumu iyi olduğundan Mersin'den ve Karataş'tan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine, Hatay, Gaziantep ve Kilis'ten Suriye'ye kaçma olasılığına karşılık burada önlemler aldı. Polis, denizde balıkçı kılığına, Suriye sınırında ise Suriyeli kılığına girerek zanlının kaçmaması için önlem aldı. Ayrıca polis, zanlının fotoğraflarını da özellikle kaçma olasılığı olan iller ve ilçeler başta olmak üzere 81 ilde dağıtılarak görüldüğü yerde yakalanması talimatı verildi.

"250 güvenlik kamerasından kroki çizildi" 

Polis, kaçma olasılığına karşı aldığı önlemlerin yanı sıra şahsın olaydan sonra bindiği otomobilin kaçış yönüne doğru güvenlik kameralarını incelemeye alıp şehir merkezinde de adreslere eş zamanlı baskınlar yapmaya başladı. Polis, zanlının olaydan sonra B.T. tarafından kaçırıldığını saptadıktan sonra bu zanlıyı da mercek altına alıp adım adım takip etmeye başladı. 7 Nisan'dan sonra 17 Nisan'a kadar 250'den fazla güvenlik kamerası saniye saniye incelenerek zanlının gitmiş olabileceği ve saklandığı sokağa kadar kroki çizildi. Çizilen kroki sonucunda zanlının B.T.'nin kardeşi G.T.'nin evinde olduğu saptandı.

"Özel harekatlı baskın" 

Polis, evin belirlenmesinin ardından özel harekat polisinin de katılımıyla zanlının saklandığı eve baskın yaptı. Evin 1. katında G.T.'nin evinde yakalanan zanlı, hemen gözaltına alınarak emniyete getirildi. Şahıs, emniyette susma hakkına kullandı. Ayrıca polis, zanlıya yardım eden iki kişiyi de gözaltına aldı. 3 zanlı, sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılardan katil koca tutuklanırken ona yardım eden iki kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.  

Fatih Keçe - Serkan Çetinkaya
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum İrfan Meclisi’nde turizm ele alındı Erzurum’da “İrfan Meclisi” “EİT 2025 Turizm Başkenti Erzurum” gündemiyle ilk toplantısını yaptı. Erzurum’da bir araya gelme kültürünü geliştirmek, ortak aklı şehir ve halkın yararına çalıştırmak ve istişare kültürüne katkı sağlamak için yeni bir oluşum olarak kurulan ve aralarında STK temsilcilerinin, iş insanlarının, akademisyenlerin, eğitimcilerin, yazarların, bürokratların bulunduğu “İrfan Meclisi” ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yaklaşık altmış kişinin katıldığı İrfan Meclisi’nin ilk toplantısında “EİT 2025 Turizm Başkenti Erzurum” konusu ele alındı. Açılış konuşmasını yapan TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş hızla değişen dünyada, şehirlerin de zihinsel ve fiziksel dönüşümler yaşadığı bir çağda şehrin, içinden çıktığı medeniyetin ve yaşadığı çağın gerçeklerini, geleneklerini göz ardı etmeden, dinamik ve yenilikçi bir ortak akılla ancak yaşanabilir olabileceğini belirtti. Murat Ertaş konuşmasında Erzurum’un EİT 2025 Turizm Başkenti seçildiğine dikkat çekerek EİT ve “turizm başkenti” kavramı hakkında bir değerlendirme yaptı. Turizm Başkenti olmanın sosyo-kültürel ve ekonomik birçok fırsatı Erzurum’un ayağına getirdiğini söyleyerek ortak akıl faydasında birleşen “İrfan Meclisi”nin katılımcılarına teşekkür etti. İrfan Meclisi’nin katılımcılarının tek tek fikirlerini beyan etmesinden sonra Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen tüm katılımcılara birbirinden değerli görüşleri, değerlendirmeleri, tenkitleri ve teklifleri için teşekkür etti. Başkan Mehmet Sekmen turizm ve sosyal belediyecilik alanında gerçekleştirdikleri icraatlerden ve başta kentsel dönüşüm, kış turizmi yatırımları, şehrin güzelleştirilmesi, ilçeler dahil Erzurum’un bir bütün olarak kültür varlıklarının turizme kazandırılması gibi konularda yeni dönemde yapmayı düşündükleri projelerden bahsederek seçimlerden sonra işe hız vereceklerini ve Erzurum’un EİT 2025 Turizm Başkenti olmasının getireceği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla, Erzurum Valiliği’yle ve şehrin paydaşlarıyla ortak akılla çalıştıklarını, çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.
Hatay Depremin ardından 1 ay aracının bagajında yaşayarak afetzede vatandaşlara şifa dağıtan doktora, ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülü i Sina Hizmet Ödülleri töreninde; ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldü. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Depreme Hatay’ın Hassa ilçesinde yakalanan Doktor Yasemin Türk ve ailesi ağır hasarlı binadan kurtulmayı başardı. Deprem felaketinde yaşadığı şoka rağmen afetzede vatandaşların yardımına koşan Dr. Türk, davranışıyla takdir topladı. Depremzede vatandaşlara şifa dağıtan Türk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında düzenlenen İbn-i Sina Hizmet Ödülleri töreninde; ‘Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldü. "Deprem gecesi duyduğum tek ses binanın uğultuları ve çatırtı sesleriydi" Deprem anında yaşadıklarını anlatan Dr. Yasemin Türk, "6 Şubat depreminin olduğu gün oğlum korktuğu için yanımda yatmıştı. Kendime geldiğimde her yer sallanıyordu. Duyduğum tek ses binanın uğultuları ve çatırtı sesleriydi. Geçti geçecek derken o kadar uzun geldi ki stresten kaynaklı bu kadar uzun sürdü diye düşündüm, ama geçmedi. Dua ettik ve artık hayatın sonuna geldik, bina yıkılacak ve altında kalacağız diye düşündüm. Çok şükür bina yıkılmayıp ağır hasar aldı. Bu süreçte bütün duvarlar yıkılmıştı. Merdiven duvarı merdivenin üzerine yıkılmıştı. Önde ben, arkada 2 çocuğum, onların arkasında ise eşim gidiyorduk. O enkazı görünce nasıl yapacağımı bilemedim. Bir an durup sonra dedim ki kay, kaydırak gibi enkazların üzerinden kayarak son anda indik" dedi. "Depremden hemen sonra ilk amacım çocuklarıma güvenli bir alan oluşturup, sonra hastaneye geçip hastalara yardım etmekti" Depremin ilk gününden itibaren Hatay’ı asla terk etmediğini dile getiren Dr. Türk, "İlk amacım çocuklara güvenli bir alan oluşturmak daha sonra hastaneye geçip hastalara yardım etmekti. Çocuklarımı arkadaşa sağ salim teslim ettikten sonra yapacağım tek şey memleket ve insanlar için ne yapabilirdim. Oradan hemen hastaneye gittim. Hastane ağır hasarlı olduğu için yeni yapılacak binamız henüz tamamlanmayıp inşaat halindeydi. Öyle olunca hızlı bir şekilde inşaat dahi olsa giriş katı yataklar ve battaniyeler taşındı, hastalar orada karşılandı. İnşaat halindeki hastaneyi ayağa kaldırdık. Bu süreçte il dışından çok sayıda görevlendirme ile doktor arkadaş geldi. Biz bunlarla mobil ekipler kurduk. Hassa’daki bütün köy ve mahalleleri 2 günde bir tarayacak şekilde sağlık hizmeti, muayene, reçete, ilaç dağıtımı yaptık. Sağlık Bakanlığının önerisiyle Cumhurbaşkanlığı tarafından 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle İbn-i Sina Hizmet Ödülleri Töreninde ’Vefa ve Fedakarlık’ ödülüne layık görüldüm. Depremin ilk gününden itibaren Hassa’yı asla terk etmedim. Çocuklarımı Ankara’ya gönderdim 4 ay onlardan ayrı kaldım. 1 aydan fazla da barınacak yerim olmadığı için kendi arabamın bagajında konakladım. Bunlara rağmen Hatay’ı asla terk etmedim. Gece gündüz demeden sürekli elimden ne geliyorsa sadece hekim olarak değil, insan olarak da neler yapabilirim diye bunları düşünerek çalıştım" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Uzmanı, Ramazan ayında günde kaç litre su tüketilmesi gerektiğini açıkladı Bugünlerde vücudunun susuz kalmaması için ramazan ayı boyunca iftarla başlayıp sahur bitimine kadar geçen sürede tüketilecek su miktarı büyük önem taşırken, Doç. Dr. Ramazan Danış, “Bir kişinin günde en az 2,5 litre su alması gerekiyor” diyerek uyarıda bulundu. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Bilim Şefi ve Organ Nakli Mesul Müdürü Doç. Dr. Ramazan Danış, Ramazan ayı ile birlikte böbrek hastalarının oruç tutup, tutmaması yönünde açıklamalarda bulundu. Şeker ve tansiyon hastalığının böbrek yetmezliği sonucunu doğurduğunu ve hekim kontrolünde bu hastaların oruç tutmaları gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Danış, “Ramazan ayında hastalar tarafından bize çok soru geliyor. Oruç tutalım mı, tutmayalım mı? Ya da oruç tutarken neye dikkat edelim diye sorular geliyor. Su tüketimi Ramazan ayında çok önemli. Öncelikle böbrekler vücutta iki adet bulunan küçük ama büyük görevler yapan, hayati önem arz eden organlardır. Böbreklerimize iyi bakmamız gerekiyor. Çünkü vücudun temizlenmesinden atık maddelerin atılmasına kadar bir sürü ilacın geçtiği yerdir böbrekler. Özellikle Türkiye ve Avrupa’da en sık böbrek yetmezliği yapan iki neden var; şeker hastalığı ve hipertansiyon. Bu hastaların mutlaka ve mutlaka şeker kontrollerini ve tansiyon kontrollerini yapmaları gerekiyor” dedi. Oruç tutan bireylerin iftar ve sahur vakti arasındaki zamana yayacak şekilde günde en az 2,5 litre su tüketmesi gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Danış, “Ramazan ayı aslında manevi yönün dışında vücuda dinlendirici olarak geliyor. Ama özellikle kronik böbrek hastalığı olan, böbrek yetmezliğiyle karşı karşıya olanlara tavsiyem oruç tutmamaları yönünde. Bilim de bu yönden konuşuyor. İslam dini kolaylık ve hoşgörü dinidir. Bu yüzden kronik hastalığı olanların oruç tutmaları konusunda bir dini çağrı yok. Böbreğin en iyi dostu sudur. Bir kişinin günde 2,5 litre su alması gerekiyor. Özellikle iftardan sonra direkt suya yüklenmeden ziyade 2-3 bardak su içip iftarla sahur arasındaki zamana yayılmalı su tüketimi. Bu zaman zarfında mutlaka en az 2,5 litre su tüketilmesi gerekiyor. Ramazan ayı boyunca özellikle toksik maddelerden, ağrı kesicilerden ve diğer maddelerden kaçmak gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Erzurum Şehitlerin aziz hatıralarına vefa Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla ‘Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’ düzenlendi. Erzurum Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi kapsamında, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç öğrenci tarafından çini eserleri hazırlandı. "Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi" Erzurum’da yaşamış ve vatan için canlarını feda etmiş 357 şehidin anısına duyulan saygı ve minnettarlığı ifade etmek amacıyla başlatıldı. Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi bünyesindeki çini ve seramik atölyelerinde gerçekleştirilen bu projede, 25 özel ihtiyaçlı birey ve 50 korunmaya muhtaç çocuk, Türk çini sanatından esinlenerek hazırladıkları eserlerle şehitlerimizin hatıralarına vefa borçlarını somut bir şekilde ortaya koydu. Türk çini sanatı ürünü olan Türk bayrağı ve şehitlerin isminin yer aldığı el yapımı çini tabaklar hazırlanarak 357 şehit yakını aileye, korunma ve bakım altındaki çocuklar tarafından verildi. “Her zaman yanlarında olacağız” Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, şehit ailelerine sunulan manevi hediyenin, aziz şehitlerimizin anısına olan vefanın ve minnettarlığın birer simgesi olarak önem taşıdığını belirterek, "Bu projenin, şehit ailelerimize olan saygı ve sevgimizi ifade etmede küçük ama anlamlı bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu vesile ile şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman ailelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz. Projemizin toplumumuzda şehitlerimizin anısına olan saygıyı pekiştireceğine ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayacağına inancımız tamdır. Şehitlerimizin mukaddes emaneti olan kıymetli ailelerine ’Aziz Hatıralarımıza Vefa Projesi’yle Bakanlığımız ve İl Müdürlüğümüz olarak her daim yanlarında olacağız" dedi. “Devletimiz her zaman yanımızda oldu” Mardin’de çevre güvenliği kapsamında görevli bulunduğu binanın çatısından düşerek şehit olan polis memuru Kubilay Karaman’ın babası Vedat Karaman ve Balıkesir’de kovaladığı şüphelilerin açtığı ateş sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan polis memuru Abdulkadir Güngör’ün babası Muktedir Güngör, devletin her zaman için yanlarında olduğunu ifade ederken, “Aziz Hatıralarımıza Vefa” projesi çerçevesinde yapılan ziyaretten dolayı mutlu olduklarını belirtti.