GÜNDEM - 29 Eylül 2014 Pazartesi 23:56

'Poşetli Dede'nin cenazesi yakınlarına teslim edildi

A
A
A
'Poşetli Dede'nin cenazesi yakınlarına teslim edildi

Konya’da şehirlerarası otobüs terminalinde geri manevra yapan otobüsün altında kalarak hayatını kaybeden “Poşetli Dede” ve “Garip” olarak tanınan Mehmet Keleş’in cenazesi teslim edildi.

Konya’da şehirlerarası otobüs terminalinde geri manevra yapan otobüsün altında kalarak hayatını kaybeden “Poşetli Dede” ve “Garip” olarak tanınan Mehmet Keleş’in (75) cenazesi, Çorum’dan gelen ablasına ve yeğenlerine teslim edildi.

Cenazeyi teslim alan Keleş'in yeğeni Hüseyin Yar, "Üzerinden de 1.5 trilyona yakın para çıkmış onu da Mevlana’ya bağışlayacağım" dedi.

Konya’da sokaklarda yaşayan, vatandaşların verdiği para ve yemeklerle geçimini sağlayan halk arasında da “Poşetli Dede” ve “Garip” olarak tanınan Mehmet Keleş (75), geçtiğimiz Cumartesi günü gece saatlerinde şehirlerarası otobüs terminalinde geri manevra yapan yolcu otobüsün altında kalarak hayatını kaybetmişti. Yaşlı adamın üzerinden bir parça ekmek ve çok sayıda poşet çıkmıştı. Yaşlı adamın cesedi otopsi ve kimlik tespiti yapılmak üzere Beyhekim Devlet Hastanesi morguna kaldırılmıştı. Olayın ardından polis ve savcılık tarafından yaşlı adamın kimliğinin tespiti için araştırma başlatılmıştı. Yapılan araştırmalar sonucunda Vanlı olarak bilinin “Poşetli Dede”nin adının Mehmet Keleş ve Çorum nüfusuna kayıtlı olduğu belirlendi. Kimlik tespitinin ardından 3 kız kardeşinin bulunduğu öğrenilen Mehmet Keleş’in sadece 85 yaşındaki ablası Zeynep Yar’ın hayatta kaldığı ve Çorum’da ikamet ettiği saptandı.

TORUNUNUN KUCAĞINDA TEŞHİS İÇİN MORGA GİTTİ
Keleş’in yakınlarıyla irtibata geçildikten sonra Mehmet Keleş'in ablası Zeynep Yar ve yeğenleri özel araçlarıyla akşam saatlerinde cenazeyi teşhis etmek için Konya’ya geldi. Polis eşliğinde Beyhekim Devlet Hastanesi’ne getirilen Keleş’in yakınları daha sonra savcının nezaretinde morga götürüldü. Bu sırada yaşlılık nedeniyle yürüyemeyen Zeynep Yar, torununun kucağında morga götürüldü. Yakınlarının teşhis etmesinin ardından Mehmet Keleş’in cenazesi gerekli prosedürlerin tamamlanmasının ardından Zeynep Yar’a ve yeğenlerine teslim edildi. Teşhis sırasında parçalanmış cesedi gören Keleş'in yeğenleri Hatice Erda ve Sevim Arslan fenalık geçirdi.

İKİ BANKA HESABINDA YAKLAŞIK 1,5 MİLYON TL
Polisin Mehmet Keleş’in kimliğini tespit etmek için yaptığı araştırmalar sırasında yaşlı adamın iki farklı kamu bankasında hesabında yaklaşık 1,5 milyon lira parasının olduğu ortaya çıkması herkesi şaşırtmıştı. Vatandaşların yardımıyla geçimini sağlayan Mehmet Keleş’in zaman zaman topladığı paraları takım elbise giyerek bankaya gidip kendi yatırdığı bazen de güvendiği bir esnafa paraları vererek hesabına yatırttığı öğrenildi. Çorum’da iki evlilik yapan Mehmet Keleş’in çocuğu olmadığı ve iki eşinden de boşandığı öğrenildi. Mehmet Keleş’in ikinci eşinin dilencilik yaptığı gerekçesiyle kendisini terk etmesinden sonra köyüne ve hayata küsüp Çorum’dan ayrıldığı ve Konya’ya da 34 yıl önce geldiği belirtildi.

OTOBÜS ŞOFÖRÜNE TEPKİ
Hastanede gazetecilerle görüşmek isteyen Mehmet Keleş’in yeğenlerinden Sevim Arslan, cesedi morgda gördüğünü belirterek, “Ben o şoföre sesleniyorum. Onu kimsesiz sandı diye mi bu kadar bağırsaklarını, iç organlarını çıkartana kadar ezmiş? Hiç mi Allah'tan korkmadı?” diyerek gözyaşı döktü.
Mehmet Keleş’in bir diğer yeğeni Hatice Erda ise, gözyaşları içerisinde şoföre tepki göstererek, “Kafasını yastığına koyup da uyuyor mu?” dedi.

"1,5 MİLYON TL’Yİ MEVLANA’YA BAĞIŞLAYACAĞIZ”
Mehmet Keleş’in yeğenlerinden Hüseyin Yar da, cenazeyi teşhis ettiklerini ifade ederek, “Araba üzerinden kasti geçmiş. Yani arabanın bir şoförü olur. Şoför arabanın arkasını göremez. Ama bir tane muavin olur, arkadan gel gel der. Doğru mudur? Muavin arkada olmadığına göre, bu bir cinayet. Yani muavini nerede bunun? Araba benim dayımı ezeceği yerde başkasını ezerdi. Ama bunun hesabını soracağız. Biz mahkemede davasını devam ettireceğiz ve savcıya da mahkemeye vereceğiz dedik. Şikayetçiyiz” şeklinde konuştu.
Cenazeyi götüreceklerini söyleyen Hüseyin Yar, “Kendi doğduğu yerde toprağa vereceğiz. Üzerinden de 1.5 trilyona yakın para çıkmış onu da Mevlana’ya bağışlayacağım. Hepsini bir araya getireceğim, razı edeceğim. Çünkü orada kazandı, orada kaybetsin ona gitsin” dedi.

GÜVENLİK GÖREVLİLERİNDEN BASIN MENSUPLARINA ENGEL
Keleş’in cenazesi, özel soğutucu sistemi bulunan cenaze aracının gelmesi için bir süre daha morgda bekletildi. Bu sırada morg önünde bekleyen hastanenin güvenlik görevlileri gazetecilere araçlarını park edemeyeceğini ve çekim yapamayacaklarını söyleyince tartışma çıktı. Yaşanan tartışmanın ardından gazeteciler ilgili yerleri aradıktan sonra herhangi bir yasaklamanın olmadığını belirterek çekim yapılabileceğini söyledi. Yaşanan gerginliğin ardından Mehmet Keleş'in cenazesi özel soğutucu sistemi bulunan Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait cenaze aracına konduktan sonra memleketi Çorum’un Laçin ilçesine bağlı Çamlıpınar köyüne götürüldü. 

AHMET ATAŞ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.