GÜNDEM - 14 Mart 2018 Çarşamba 12:05

Prof. Dr. Bulakbaşı:“İyi bir hekim, öncelikle iyi bir insan olmalıdır”

A
A
A
Prof. Dr. Bulakbaşı:“İyi bir hekim, öncelikle iyi bir insan olmalıdır”

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Başhekimi ve Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Bulakbaşı 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla açıklamada bulundu. Bulakbaşı .“İyi bir hekim, öncelikle iyi bir insan olmalıdır” dedi.


Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasını takiben kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde 14 Mart tarihinin, modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edildiğini ve Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlandığını belirten Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Başhekimi ve Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Bulakbaşı, bu tarihinTürkiye Cumhuriyeti ve KKTC’ye özgü bir gün olmakla birlikte, dünyadaki birçok ülkede Tıp Bayramı’nın benzer içerikle ancak farklı tarihlerde kutlanmakta olduğunu kaydetti.
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla açıklamada bulunan Prof. Dr. Nail Bulakbaşı, son yıllarda Tıp Bayramı’nın, genelde hekimlerin ve sağlık sisteminin mesleki sorunlarının dile getirilip tartışıldığı bir ortam olarak değerlendirilmesine rağmen aslında, toplumdaki saygın konumu gün be gün erozyona uğrayan “hekimliğin” anlam ve öneminin vurgulanıp, tekrar hatırlananacağı bir tarih olması gerektiğine dikkat çekerek, “Çünkü tarih boyunca hekimler bulundukları topluma sadece sağlık dağıtmakla kalmamış, yaşamın her alanında toplum değerlerinin yükselmesine katkı koyan görev ve sorumluluklar almışlardır.” diye konuştu.

Tıbbın ilk kuralı, önce zarar verme ilkesidir

Son zamanlarda hekimlik mesleğinin değerini azaltan ve hekimleri hedefe koyan her türlü tavır, söylem ve uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Çünkü herkes bir gün iyi bir hekime ihtiyaç duyacağına dikkat çeken Prof. Dr. Nail Bulakbaşı, “Günümüzün çalışma koşullarında ve tıp biliminin geldiği noktada yapılması gereken hekimliğin şekli çok değişmiş, büyük teknolojik gelişmelerle desteklenmiş uygulamalar ön plana çıkmış olsa da tıbbın ilk ve en temel kuralı halen geçerliliğini korumaktadır: “Önce zarar verme”. Bu nedenle öncelikle tıp eğitiminin mükemmelleştirilmesi konusunda herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmeli, hekimlerin yetişmesi ve tecrübe kazanması için gerekli eğitim şartları yaratılmalı ve her şeyden önemlisi ustalardan çıraklara verilen “el”in temiz ve doğru olması sağlanmalıdır. Çünkü iyi hekimlik için; kılı kırk yaran bir titizlik, deneyimle özümsenmiş bilgi ve vicdani sorumluluklarla sarmalanmış sağlam bir etik anlayış gereklidir. Bu vesile ile özellikle genç meslektaşlarıma hatırlatmak isterim ki, hekimliği kutsal kılan, önceliklebizlere bahşedilen “Can”ın kıymetini bilmek ve korumak, daha sonra da her şart ve durumda; yaş, inanç, dil, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özellik ayrımı gözetmeksizin eşit olarak sağlık hizmeti vermektir. Bu hizmetin ana teması insan olsa da genel anlamda tüm canlılar yani yaşamın kendisidir. Bu nedenle çağdaş iyi hekimlik uygulaması, hastalıkların tanı ve tedavisi kadar hastalıkların ortaya çıkışını engellemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetini de içermelidir. Ama tüm bu özelliklerin ötesinde iyi bir hekim, öncelikle iyi bir insan olmalıdır.
Göreve başlarken ettiğimiz Hekimlik Ant’ında da belirtildiği gibi, Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücüyle koruyan ve geliştiren;hastasının sağlık ve esenliğine her zaman öncelik veren; yaşamını insanlığın hizmetine adamış tüm meslektaşlarımın, Tıp Bayramı’nı kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim.” şeklinde konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Bu çay ocağında duygulanmamak elde değil Adıyaman’da bir çay ocağının duvarları, ‘deprem şehitlerinin’ fotoğraflarıyla adeta albüme döndü. Adıyaman Eskisaray Mahallesi’nde çay ocağı işleten Mustafa Sapdüzen, depremde ikiz kardeşi Ayhan Sapdüzen ve yakınlarını kaybetti. İkizler Çay Ocağı’nın duvarına kardeşi ve yakınlarının fotoğraflarını astı. Çay ocağına gelen müşterilerde kendi yakınlarının fotoğraflarını getirerek, duvara astı. Depremden sonra her gecen gün fotoğraf sayısı arttı. İşletmenin tüm duvarları depremde şehit olan kişilerin fotoğraflarıyla kaplandı. Onlarca deprem şehidinin fotoğrafının bulunduğu işletmeye gelen müşteriler duygulanıyor. Duvarda asılı olan onlarca fotoğraf adete duvar albümünü andırıyor. İşletme sahibi Mustafa Sapdüzen, “6 Şubat depreminde ben ikiz kardeşimi kaybettim. Kardeşimin, mahalleden birkaç dost, arkadaşın fotoğraflarını astım. Daha sonra buraya gelen müşteriler kendi yakınlarının fotoğraflarını getirip asmaya başladı. Burası adeta bir albüm halini aldı” dedi. Müşteri Oktay Gici, fotoğrafları görünce duygulandıklarını, 6 Şubat depremini bir daha yaşamak istemediklerini aktardı. Müşteri Yüksel Gökdemir ise “Depremden önce birlikte oturduğumuz, hayaller kurduğumuz arkadaşlarımız, akrabalarımız depremde hayatını kaybetti. Mustafa abiden Allah razı olsun, fotoğrafların hepsini koymuş” dedi.