SAĞLIK - 16 Nisan 2018 Pazartesi 15:58

Prof. Dr. Semih Ayan “Hazır gıda erkeklerde kısırlık, kadınlarda meme kanseri sebebi”

A
A
A
Prof. Dr. Semih Ayan “Hazır gıda erkeklerde kısırlık, kadınlarda meme kanseri sebebi”

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, hazır gıda tüketimi konusunda uyarılarda bulunarak, hazır gıdanın erkeklerde kısırlık, kadınlarda meme kanserine sebebiyet verebileceğini dile getirdi.

Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz fitalat aslında plastik maddelere esneklik kazandırmak için kullanılan bir madde. İnsan sağlığına zararları saymakla bitmeyen fitalat, gıdalarda, oyuncaklarda, hatta emziklerde, kıyafetlerde, tıbbi araç gereçlerde kullanılıyor. Yağ ve ısı ile çözülen bu madde, vücuda girdiğinde neredeyse tüm sağlık sistemini tehdit ediyor. Masum görünen hazır gıdaların neredeyse tamamı içinde fitalat bulunduran ambalajlarla satışa sunuluyor.

İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, hazır gıda tüketimine ve fitalata dikkat çekti. Hazır gıda tüketen erkeklerin fitalata maruz kalmasının risklerini anlatan Ayan, “Hazır paketlenmiş gıdalarda fitalat gibi bazı maddeler var ve bunlar fenol halkalar içeriyor, vücuda girmesiyle de östrojene benzer etki ortaya çıkarabiliyor. Yani erkeklik hormonunun karşıtı olarak çalışan bir hormon, östrojen. Bu nedenle erkeklerde kısırlıkla ilişkilendirilebiliyor ve çocuk sahibi olmada problemlere yol açabiliyor, erkek cinsel sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Hatta doğum öncesinde annelerin hazır gıdalardan fitalat, phthalates gibi maddelere maruz kalması, doğan çocukta doğuştan gelen problemlere yol açabiliyor” dedi.

Paketli sütlere dikkat

“Fitalat temel olarak plastik ürünlerde bulunan bir madde, tüm ambalajlarda bu madde maalesef kullanılıyor. İnsan sağlığını en çok riske eden paketler ise süt paketleri. Fitalat yağda kolay çözülen bir madde, süt de yoğun yağ içeren bir gıda, bu nedenle fitalat en kolay süt paketlerinden gıdaya karışıyor” diyen Ayan, tüm ambalajlı ürünlerden kaçınmak gerektiğini söyledi. Sütten sonra fitalat alımını en çok kolaylaştıran yolun ise sıcak yemeklerin plastik kaplarda tüketilmesi ya da saklanması olduğunu belirten Prof. Dr. Semih Ayan, “İkinci önemli risk sıcak yemeklerin plastik kaplarda servis ya da saklanması noktasında ortaya çıkıyor. Sıcak yemeğin plastikle buluşması, plastikteki, fitalat, pkthalates gibi maddelerin ortaya çıkması ve yemeğe karışması riskini artırıyor. Plastik kaplar, tabaklar ya da ambalajlar asla sıcak yemek için kullanılmamalı” diye konuştu.

"Hazır gıdalar meme kanserini tetikliyor"

Sıcak yiyeceklerin plastik kaplarda servis edilmesi ve saklanmasının Tayvan’da çok yaygın olduğunu, bu nedenle fitalat ve sıcak yemek ilişkisinin en iyi örneklerinin Tayvan üzerinden okunabileceğini belirten Ayan, “Sıcak yiyeceklerin plastik kaplarda servisi Tayvan’da çok yaygın. O yüzden Tayvan’da östrojenin erkeklerde yol açtığı risk, çocuk sahibi olamama ya da cinsel bozuklukken, kadınlarda da meme kanseri gibi etkileri var. Meme kanseri, östrojen ile tetiklenen bir hastalık, fitalat da kadınlarda östrojon hormonunun fazla salgılanmasına neden oluyor. Ve tabii Tayvan’daki kadınlarda meme kanserinin Avrupa’daki hem cinslerine göre çok daha erken yaşlarda ortaya çıktığı biliniyor” ifadelerini kullandı.

"Plastik şişedeki sular güneşe maruz kalmamalı"

“Bütün bu riskleri bertaraf etmenin yolu, bütün plastik kaplardan, ambalajlardan kaçınmak ama cam kaplarda servis edilen bir ürüne yöneldiğinizde de risk tamamen ortan kalkmıyor. Örneğin cam şişede satışa sunulan bir süt aldığınızda bile tam olarak fitalatlardan kurtulamıyorsunuz, çünkü sütün hayvandan sağılmasından başlayan süreçten itibaren plastikler işin içine giriyor. Tüm üretim aşamalarında plastiğe maruz kalıyor, sonuçta cam şişede satışa sunulsa bile fitalattan arınmış olmuyor. Bu yüzden gerçek hayatımızda fitalattan uzak kalabilmemiz mümkün değil. Plastik şişelerdeki sular, özellikle güneşe ya da ısıya maruz kaldığında bu risk artıyor” dedi.

Prof. Dr. Ayan, "Ne yazık ki Avrupa Birliği’nde, Amerika’da ve ülkemizde bu ürünlerin üzerinde fitalat içerdiğine dair herhangi bir uyarıcı ibare yok, yasal zorunluluk da yok” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.