“Buradan sadece kriminal sonuç çıkmıyor, politik ve stratejik sonuçlarda çıkıyor” diyen Hacısalihoğlu, “Bu saldırı çok açık olarak Türkiye’nin yükselişine, büyümesine, gelişmesine, istiklaline ve istikrarına karşı yapılan bir saldırı. Bu saldırı, Türkiye’yi terör örgütleriyle dizginleyebilmenin, ilerleyişini durdurabilmenin çabası içinde olanların tezgâhı, devletlerarası güç mücadelesinin yansıyan yüzüdür” dedi.
İstanbul Vezneciler’de, Celal Ağa Konağı Oteli önünde Çevik Kuvvet ekiplerinin geçişi sırasında bombalı araçla saldırı düzenlendi. Patlamada 7 polis şehit oldu, 4 sivil hayatını kaybetti. Saldırıda 3'ü ağır 36 kişi de yaralandı.Celal Ağa Konağı Oteli önünde bombalı araçla gerçekleştirildiği açıklanan saldırının hedefi, İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'ne nöbet değişimi için giden Çevik Kuvvet ekibiydi.
“BU SALDIRILAR BÜTÜN DEĞERLERİMİZE YÖNELİK YAPILIYOR”
Birbirinden farklı fonksiyonları olan, insan hareketliliğinin oldukça yoğun olduğu bir bölge de saldırının gerçekleştiğine dikkat çeken Hacısalihoğlu, “ Bir yandan İstanbul Üniversitesi’nin sınav haftası diğer yandan turizm açısından hareketliliğinin olduğu bölge öte yandan güvenlik açısından devamlı nöbet değişimi yapan çevik kuvvetin varlığı. Aynı zamanda tarihi bir yarımadanın önemli bir bölgesi eski Osmanlı şehir dokusunun özelliklerini taşıyan Şehzadebaşı caminin hasar almasından yola çıkarak bütün bunlar açısından yapılan bu saldırının sadece çevik kuvvete karşı değil oradaki bütün toplumsal dokuya karşı olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Terörünün amacının bu olduğunu vurgulayan Hacısalihoğlu, ramazan ayında birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerektiği halde inanç ikliminin yoğunluk kazandığı böyle bir dönem yapılan terör saldırısının bütün değerlerimize olduğunu görmemiz gerektiğini dile getirdi.
“HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEVLET DESTEĞİ OLMADAN YAŞAYAMAZ”
Terör örgütünün Güneydoğuda sıkıştığını aktaran Hacısalihoğlu, “Türkiye’yi, Suriyelileştirme amacı tutmayınca sıkışmışlığın getirdiği bir hamle olarak Batı’da,büyükşehirlerde bombalı saldırılar düzenleyebilmenin hedefindeler. Bir süre önce 8 terör örgütü PKK ile bütünleşerek, Türkiye’ye karşı birleştiklerini açıklamıştı. PKK bir yandan da bu yolu kullanıyor. Yasadışı sol örgütlerle konsorsiyum yaparak, onları harekete geçirerek bu tür terör saldırılarına yöneliyor. Burada da bu tür bir işbirliği olabilir. Zira PKK’nın Güneydoğu’da şehirlerde aldığı ağır darbe sonucunda bu tür ittifaklara daha fazla yönelmesine yol açabilir.
Her zaman hatırlanmalıdır ki, hiçbir terör örgütü devletlerden bağımsız, onlardan destek almadan yaşayamaz bu mümkün değil. Sonuçta insanın, paranın ve silahın terör örgütü için hayati bir önemi varsa bu üç unsurda ancak devletlerin kontrolünde sınır aşma kabiliyetine sahiptir. Uluslararası güç mücadelesinde statükoyu elinde tutanlar yeni yükselen güçlerin yükselişinden rahatsızlık duyarlar onların büyümesini, gelişmesini istemezler ve onların yolunu kesebilmek için her yolu denerler” açıklamalarında bulundu.
“ALINAN ÖNLEMLER TERÖRÜ YÜZDE 100 ÖNLEYEMEZ, EN AZA İNDİRİR”
Türkiye’nin teröre karşı sürdürdüğü mücadelenin, istiklal ve istikrar mücadelesi olduğunu vurgulayan Hacısalihoğlu sözlerine şöyle devam etti;
“Bugüne kadar 100’e yakın planlanan terör saldırısının etkisiz hale getirildiğini biliyoruz. Hiçbir güvenlik önlemi yüzde 100 terörü ortadan kaldıracağı iddiasında olmaz. Çünkü terör olgusu, uluslararası güç mücadelesinin üzerinde etkin olduğu iç içe geçen denklemlerle yapılanır. Amaç terörü olabildiğince minimize etmek en aza indirebilmektir. Asıl arkalarındaki devlet bağlantılarıyla baş edebilmek için her türlü mücadeleyi verebilmek, toplumsal açıdan kenetlenmeyi ayakta tutmak,terörün propaganda yapmasını kesebilmek, psikolojik açıdan hiçbir zaman yenilmemek gerekir. Bütün bunlar topyekûn mücadeleyi öne çıkarıyor. Saldırı önlenebilir miydi, önlenemezmiydi meselesinde böyle bir duyarlılıkla en aza indirilebilmesi için uğraş vermek durumundayız. Ben bunun yeniden Türkiye’nin milli mücadele duyarlılığıyla yapması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu saldırılar iki üç terör örgütünün bir araya gelerek kendilerince gerekçelendirdikleri konularla ilgili değil. Bu çok açık uluslararası güç mücadelesidir. Türkiye hem paralel yapıyla hem de terör örgütleriyle mücadele ediyor. Türkiye’nin bütün bunları görüp, milletiyle kenetlenerek milli mücadeleyi yeniden vermesi gerekiyor.”
“PATLAMANIN YÖNTEMİ, SEÇİLEN BÖLGE OLARAK BAKTIĞIMIZDA PKK’NIN İZİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
“Patlamada PKK ve uzantılarının öne çıktığını düşünüyorum” diyen Hacısalihoğlu, “ İstanbul’da vur-kaç eylemleriyle kendini duyuran aşırı sol illegal yapılanmalarla da bağ kurmuş olabileceğini ama esas itibariyle PKK terör örgütünün bir izi olduğunu tahmin ediyorum. Ortaya çıkış biçimi, tercihi ve aynı zamanda seçilen bölge ve etkileri açısından da böyle olduğu kanaatindeyim. Ulaşım bağlantısı var metro çıkışı, toplu taşıma ağının olduğu bir bölge Ankara saldırılarını da düşünecek olursak bize o örgütü gösteriyor. Yine bir camiye yakınlık vardı Bursa’daki saldırıda da onu da eklersek bakıldığında adresin PKK’yı işaret ettiği izlenimi veriyor. Ama hangi örgütünün yapıp yapmadığına bakmanın bir önemi yok sonuçta DAEŞ, PKK, Dev-Sol, MLKP gibi sayabileceğimiz bütün terör örgütleri iç içe bir denklemin parçaları gibi hedef aldıkları şey Türkiye’nin istikrarıdır" dedi.
GÜL KABA