SAĞLIK - 04 Kasım 2019 Pazartesi 10:28

Prof.Dr. Celkan: 'İmmün sistemi erken dönemde aktifleşirse lösemi olma olasılığı azalır'

A
A
A
Prof.Dr. Celkan: 'İmmün sistemi erken dönemde aktifleşirse lösemi olma olasılığı azalır'

THD İkinci Başkanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, immün(bağışıklık) sisteminin erken dönemde aktifleşmesi halinde lösemi olma olasılığının azaldığını söyledi.

Türk Hematoloji Derneği(THD) tarafından düzenlenen 45’inci Ulusal Hematoloji Kongresi Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan THD Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, 45. Ulusal Hematoloji Kongresi’nde hematoloji alanında “Ölçülebilir Kalıntı Hastalık” ve “13. Mezuniyet Sonrası Hematoloji Eğitim Kursu- Zor Olgular” kurslarının büyük ilgi gördüğünü kaydetti.

Kongrede 25 bilimsel oturum, 12 uydu sempozyum, 4 uzmanına danış oturumu, 12 sözlü sunu oturumunun yapıldığını kaydeden Özsan,“ Kongreye gönderilen 400’ü aşkın bildiriden değerlendirmeler sonucu, 5’ini başkanın seçtiği oturumunda; 84’ünü sözlü sunum oturumlarında; 50’sini tartışmalı poster oturumda dinleme imkanı bulduk” diye konuştu.
Emotolojinin kan hastalıklarının olduğunu aktaran Özsan, “Tüm gelişmeleri kongrede dinledik. Habis hastalıklarda, çok süratli bir devinim var. Her geçen gün yeni ilaçlar ve olanaklar ve bunların sonuçları karşımıza çıkıyor. Şunu hala söyleyemiyoruz, bir sihirli değnekle bu hastalıkları biranda yok edemiyoruz ama sonuçlarımız eskisine göre daha iyi. Hala tedavinin büyük omurgasını kemoterapi oluşturuyor. Hedefe yönelik ilaçların eklenmesiyle başarı oranları artıyor. Sınırlı sayıda bazı hastalarımızda ise bu ilaçlar kemoterapi olmaksızın da etki gösterebilir ama oldukça sınırlıdır” diye konuştu.

THD 2’’inci Başkanı Prof.Dr. Tülin Tiraje Celkan, hemofilinin vücutta kanamanın durdurulmasıyla ilişkili olan bir faktörün eksikliği sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu kaydetti.

Hemofilinin bir kraliyet hastalığı olduğunu aktaran Celkan, “Kanamaların durdurulamaması sonrasında kaybedilen erkek çocuklar var. Bu hastalıkta uzun zamandan beri 1900’lü yıllardan bu yana plazma denilen kanımızın sıvı kısmının verilmesi ya da buradan elde edilen faktör 8’lerin izole edilmesi tedavisiydi. Bundan iyi sonuç almaya başlamıştık. Son yıllarda özellikle bilimsel olarak başka boyuta geçilmesiyle dışarıdan yapılan kombinat olarak yapılan faktörün, faktör 8’i, 9’u atlayarak daha ileri ki aşamada etkili olabileceği gösterildi” diye konuştu.

"Tek faktör yok"

Celkan, hemofili hastalarının çoğunun artık erişkin yaşa gelebildiğinin altını çizerek, “ Hemofili de artık oran değişmeye başladı. Yüzde 60’ı artık erişkin hasta hemofililerin. Hemofili hastasına hematolog bakar.” dedi. Yıllardan bu yana lösemi oranının değişmediğini kaydeden Celkan, “Hijyen şartlarının artmasıyla azalması, toplumdan topluma ırksal bir özelliği yoktur. Görülme oranı 100 binde 4’tür genelde. Gördüğümüz sıklıktaki değişim itibariyle çok fazla çalışma var. Anne babanın mesleğinden tutunda, annenin hamlelik sırasında yedikleri de bakılmış. Ama bunların hiçbiri kanıta dayalı bir şey değil. Bunlar olabilir şeklinde gösterilen çalışmalar. Hijyen kurallarının immünolojik olarak çocuğun erken gelişmesini sağlaması açısından, bunun haricinde aynı ortamda bulunan iki kardeş ve aynı şekilde besleniyorken birinde lösemi gelişirken diğerinde gelişmeyebiliyor. Lösemi gelişmesi tek faktör değildir. Genetik getirdiklerimiz, üstüne binen çevresel faktörler o anki vücudunun immünolojik cevabı. Tek bir nedene bağlamak hiçbir zaman olası değildir. Her şeyin birlikte olduğu etkileşim sonucu ortaya çıkar" ifadelerine yer verdi.

"İmmü sistemi erken aktifleşmeli"

Celkan sözlerini şöyle tamamladı: "Ne kadar erken immün sisteminiz aktifleşirse, immün sistemini erken uyanıyor. Çok steril ortamda, immün sisteminiz iyi değil. Onun için gün içinde vücudunuzda çok sayıda kanser hücresi oluyor ama vücudumuzda süzgeç var. Süzgeçler tutuyor, süzgeç dediğimiz olay immün sitemimiz. İmmün sistem erken dönemde aktifleşirse o zaman lösemi olma olasılığınız daha azalır. O açıdan çevresel faktörlerin önemlilerinden bir tanesi."

"Kesin ispatlanmış nedeni yok'


THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Meltem Kurt Yüksel lösemilerin kesin ispatlanmış bir sebebinin olmadığına dikkat çekti. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra atılan atom bombasından sonra lösemilerin insidansının arttığını görüldüğünü kaydeden Yüksel, “Demek ki radyasyon önemli bir etken. Genetik bir takım risk faktörleri lösemiyi kolaylaştırıyor. Ortaya çıkan hastalık tek bir hücrenin anormal bir şekilde çoğalarak kemik iliğinin dolmasına sebep olmakta. Bu da kan hücrelerinin görev yapamamasına neden oluyor. Lösemili hastalar bize genellikle kanama, ateş, halsizlik ve yorgunluklarla başvuruyor. Akut lösemiler hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkıyor. Kronik lösemilerde ise kişi boynunda bir beze ve yada kan değerlerinde anormallikler bize gelmiştir” diye konuştu.

"Doping"

THD Genel Sekreteri Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, dopingte amacın bir şekilde performansı arttırmak olduğunu kaydetti. Performansını artırmanın yolunun kas gücünü arttırmaktan geçtiğini kaydeden Ar, “Kas gücünü arttırmanın farklı maddelerle yapabilirsiniz. Denetimde bu maddeyi kanda ve idrarda tespit edilebilir. Kas gücünü arttıran şeylerden biri kasa giden oksijen miktarını arttırmaktır. Kasa giden oksijen miktarında kan miktarınızı hemoglobininizi arttırırsanız kasa giden oksijen artar. Önce başkasından kan nakli ama tehlikeli olabilecek şey. Onun için kendi kanlarını alıp saklayıp performans zamanına yakın dönemlerde kendi kanlarına kendilerine nakletmelerini bir yol olarak bulmuşlar. 1980’lerde kan yapımını kolaylaştıran hormonun ilaç olarak devreye girmesiyle kendine bunu enjekte etmeye başlamışlar. Böylece kas performanslarını artmayı hedeflemişler bunu da başarmışlar. Bu bir takım yöntemlerle dışarıdan aldığınız hormonu tespit etmek mümkün” dedi.

İsa Akar - Huriye Ferah Vanlı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da düzenlenecek yarı maraton için pazar günü bazı yollar trafiğe kapatılacak İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada 28 Nisan Pazar günü düzenlenecek 19. İstanbul Yarı Maratonu için bazı yolların trafiğe kapatılacağı belirtildi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada 28 Nisan Pazar günü düzenlenecek 19. İstanbul Yarı Maratonu için bazı yolların trafiğe kapatılacağı ve alternatif güzergahların oluşturulduğu belirtildi. Saat 02.00’dan etkinlik sonuna kadar kapatılacak yollar Sahil Kenndy Caddesi Güney Yol Samatya varyant ile Yenikapı etkinlik alanı arası Sahil Kenndy Caddesi Kuzey Yol Namık Kemal Varyant dönüşleri Saat 04.30’dan etkinlik sonuna kadar kapatılacak yollar Ayvansaray Caddesi Mürselpaşa Caddesi Abdulezelpaşa Caddesi Ragıpgümüşpala Caddesi Galata Köprüsü Reşadiye Caddesi Ankara Caddesi (Hamidiye Caddesi Kavşağı ile Reşadiye Caddesi Kavşağı arası ) Ankara Caddesi Ebu Suud Caddesi Kavşaktan Sirkeci istikameti Sahil Kennedy Caddesi (Samatya Varyant ile Sirkeci ışıklar arası ) Namık Kemal Caddesi Sahil Kenndy Caddesi’ne katılım Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi Sahil Kennedy Caddesi katılım Sahil Kenndy Caddesi Kuzey Yol Avrasya Tüneli Aksaray ayrımları ile Namık kemal varyant arası Avrasya Tüneli acil çıkışları Ulaşım araçlarıyla ilgili yapılan açıklamada, Sirkeci arabalı vapur seferleri 06.00-13.30 arası durdurulacak. Beyazıt ve Kabataş tramvay seferlerinin geliş-gidiş olarak 07.00-13.30 arası seferler durdurulacak. Parkur üzerinde bulunan otobüs durakları için İETT Genel Müdürlüğü saat 07.00 itibariyle sefer düzenlemeyecek. Alternatif Güzargahlar Atatürk Bulvarı Avrasya Tünel Atatürk Köprüsü Haliç Köprüsü Vatan Caddesi Millet Caddesi Fevzipaşa Caddesi D 100 Kuzey Güney Yol Türkeli Caddesi Aksaray Caddesi Namık Kemal Caddesi (İDO’ya gidiş geliş yapan araçlar) Orgeneral Nafız Gürman Caddesi Kızılelma Caddesi Onuncu Yıl Caddesi Sahil Kennedy Caddesi Samatya Güney Yenikapı etkinlik alanı dönüşleri Sahil Kuzey Kennedy Caddesi Samatya çıkışlarından gidişli gelişli havuzlu kavşağa kadar Küçük Langa Aralığı Caddesi
Kocaeli 2 kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla yargılanıyor Kocaeli’de kızının 11 ve 12 yaşlarındaki 2 arkadaşını taciz ettiği iddia edilen 52 yaşındaki sanığın, 2’şer kez 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapsi istendi. İddiaya göre; Kocaeli’de yaşayan H.N.Y. (11) ile S.N.B. (12) isimli kız çocukları, 2020’nin yaz aylarında ve 2022’nin ocak ayında arkadaşlarının babası İ.K. (52) tarafından cinsel istismara maruz kaldı. Çocukların bu durumu öğretmenlerine anlatmasıyla konu polise intikal etti. Suç duyurusunun ardından İ.K. gözaltına alındı. İfadesi alınan İ.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sanık hakkında "Çocuğa karşı cinsel istismar" suçundan dava açıldı. Olayla ilgili açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuksuz sanık, tanıklar ve taraf avukatları katıldı. Olaya ilişkin dinlenen S.N.B’nin ablası Z.B., "Tam zamanını hatırlamamakla birlikte pandemi sonrasında kardeşim bana sanık ve kızı ile motosiklete bindiklerini söyledi. Kardeşim, sanığın motosiklette bacaklarına ve bikini bölgesine dokunduğunu söyledi. Emin olup olmadığını sorduğumda emin olduğunu söyledi. Kardeşimin cep telefonunu denetlemek amacıyla kontrol ettim. Kardeşim arkadaşına yolladığı mesajda kendisine dokunduklarını yazmıştı. Kardeşime mesajların ne olduğunu sorduğumda şaka olduğunu söyledi ve bana tepki gösterdi. Telefonunu kontrol ettiğim başka tarihte ise intihar etmek amacıyla hap içtiğini yazmıştı. Daha sonra olayı anneme anlattım. Ben anlatmadan önce de kardeşim olayı öğretmenine anlatmış. Daha sonra olay polise intikal etti" dedi. "Mağdurlar, iddia ettikleri eylemler tarihinden sonra da sürekli bize gelmeye devam etti" Tanık olarak dinlenen sanığın kızı ise "Mağdur kızlar benim arkadaşlarım olur. Evimize gelip giderlerdi. Kızlar bizim eve geldiğinde sürekli yanlarındaydım. İddia konusu olaylar yaşanmamıştır. Mağdurlar, iddia ettikleri eylemler tarihinden sonra da sürekli bize gelmeye devam etti. S.N.B. çok yalan söyler ve olayları abartarak anlatır. Bu huyu sebebiyle kendisiyle çok kavga ettiğimiz olurdu" şeklinde konuştu. Sanık ise suçlamaları kabul etmediğini belirtti. 2’şer kez 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapis talebi Cumhuriyet savcısı mahkeme heyetine sunduğu mütalaasında, sanık İ.K’nın her 2 çocuğa karşı işlemiş olduğu iddia edilen "çocuğa karşı cinsel sarkıntılık" suçundan ayrı ayrı 3 yıl 9 aydan 14 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.