EKONOMİ - 13 Ekim 2021 Çarşamba 12:26

Rize’nin ata tohumları seralarda hayat buluyor

A
A
A
Rize’nin ata tohumları seralarda hayat buluyor

Rize’de belediye tarafından kurulan seralarla geçmişten gelen ata tohumları yeniden hayat buluyor.

Geçmiş dönemlerden kalma, organik özelliğini kaybetmemiş ata tohumları Rize Belediyesi’nin oluşturduğu sera alanında yeniden hayat buluyor. Sadece kadınların çalıştığı seralarda, köylerden toplanarak getirilen tohumlar çelikleme yöntemi ile çoğaltılarak yeniden vatandaşların hizmetine sunuluyor. Böylelikle bölgeye uygun ve bölgeye has bitki türleri yok olmaktan korunuyor. Domates, biber, patlıcanın yanı sıra onlarca süs bitkisi de bu sera alanlarında hayat buluyor.

"Hiçbir şey atıl durumda değil"
Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden ve vatandaştan toplanan tohumlarla ata tohumlarının çoğaltılmasını hedeflediklerini dile getiren Sera Şefi Hatice Kazancı “Bu alanımızda süs bitkileri çelikleme çalışmaları yapıyoruz. Aynı zamanda Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden aldığımız ata tohumların üretimini yapıyoruz. Biber, domates, salatalık gibi çeşit çeşit ürünler üretiyoruz. Dışarıdan sökülüp getirilen bitkilerimiz burada toplanıp bakım yapılıyor. Buranın her fırsatı kullanılıyor. Yani burada hiçbir şey atıl durumda değil. Her şey değerlendiriliyor. Çelikleme üretimi yapıyoruz. Birçok çeşit bitkinin üretimini alanımızda bulunan seralarda yapıyoruz” dedi.

Rize’nin ata tohumları seralarda hayat buluyor

"Daha modern tarım için çalışıyorlar"
İlkel yöntemlerin yanı sıra daha modern bir tarım üzerinde çalışmalar yürüttüklerinin altını çizen Kazancı “Daha modern bir tarım düzenine geçmeye çalışıyoruz. Bildiğiniz üzere yöremiz bir tarım bölgesi fakat çoğu kişi doğru tarımı bilmiyor. Yöremizde de üreticiler çok fazla. Pazar, Hemşin taraflarında bizim üreticilerimiz de var. Onları destekleme çalışmalarımız da devam ediyor. Bu konuda başkanımızın da desteği büyük” diye konuştu.

"200’e yakın Rize’de yetişen süs bitkisi var"
Sebze ve meyvelerin yanı sıra 200’e yakın süs bitkisinin de çelikleme işlemlerini yürüttüklerini dile getiren Kazancı “200’e yakın süs bitkisi çeşidimiz var. Ayriyeten domates, salatalıkta seralarımızda ekerek üretiyoruz. Şubat ve Mart aylarında fide satışlarımız da oluyor. Dışarıdan almak yerine insanlar buradan birçok çeşit ürün alabilir. Aynı zamanda fide ve tohum da alabilir” ifadelerini kullandı.

Rize’nin ata tohumları seralarda hayat buluyor

"Hem öğreniyor hem kazanıyorlar"
İŞKUR’un İş Başı Eğitim Programları sayesinde kadınların hem istihdam edildiği hem de tarımı öğrendiğini hatırlatan Kazancı “Kadınların istihdam konusu benimde en çok önemsediğim konu. Başkanımızda bu konuda bize çok yardımcı oluyor. Bahçe işlerini seven kadınlar burada çalışıyor ve gelir elde ediyor. Buraya gelen kadınlarımıza da aynı zamanda eğitim veriyoruz. Burada çalışan kişilerin çok iyi bilgilerle buradan ayrıldığı bilgileri de bizlere geliyor. Biz burada çok şey öğrendik gibisinden söylemler alıyoruz. İnşallah tarım şehrimizde tarımı daha iyi yerlere getireceğiz. Sadece çaya bağımlı kalmak aslında pek sağlıklı değil. İklim şartları sürekli değişiyor. İklimin bize nasıl imkanlar sunacağını bilemiyoruz” şeklinde konuştu.

"Ellerinde tohum varsa buraya getirebilirler"
Vatandaşların ellerinde olan eski tohumlarını getirmeleri halinde yeniden vatandaşlara dağıtılmak üzere çoğaltabileceklerini sözlerine ekleyen Kazancı “İl dışından gelen bitkilerimiz oluyor. Her yöreden gelen bitkiler toprağa uyum sağlayamıyor. Burayla Trabzon’un arasında bile çok büyük farklar görülüyor. Trabzon’da yetişen domates, biber bile bazen burada yetişemeyebiliyor. Bunun üzerine şunu söyleyeyim vatandaşlarımızın tohumları varsa buraya getirebilirler. Vatandaşların ellerinde bulunan ata tohumları oluyor. Biz burada onları yetiştirip çoğaltıp onlara tekrar verebiliyoruz. Eğer varsa buraya getirebilirler” dedi.

"Yapay gübre yerine doğal gübreler üretip kullanıyoruz"
Zeliha Akın isimli sera çalışanı ise yaptığı açıklamada “Serada geçici olarak çalışıyorum. Üretmeyi çok seviyorum. Hatice hanım ve başkanlarımız sayesinde buraya gelme fırsatımız oldu. Birçok bilgi edindik. Burada çalışmaktan çok mutluyum. Toprakla uğraşmayı bütün kadınlarımıza tavsiye ederim. Hem kendimize hem de çevremizdeki insanlara çok faydalı. Ayriyeten sağlığımız içinde iyi. Ata tohumlarını burada toplayıp büyüdüklerini görmek çok güzel. Bütün bitkilerin üretimleri farklı oluyor. Bunlarla uğraşmaktan da gerçekten mutlu oluyoruz. Buradaki arkadaşlarımızla imkanlardan faydalanıyoruz ve öğreniyoruz. Bu hissi toprakla uğraşınca insan anlayabiliyor. Huzur verici. Buradaki bitkiler diğer bitkilerden biraz daha farklı oluyor. Yapay gübre yerine doğal gübreler üretip kullanıyoruz. Asla ilaç kullanmıyoruz” ifadelerini kullandı.

Osman Kubilay Küçükmustafa - Hasan Fehmi Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Burak Yazgı, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi Performans antrenörü Burak Yazgı ’Turkish Get-Up’ hareketinde 116.8 kilo kaldırarak, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. İzmirli performans antrenörü Burak Yazgı, ’Turkish Get-Up’ adı verilen ve ismini Ulubatlı Hasan’ın İstanbul’un fethi sırasında yaralanmasına rağmen Osmanlı sancağını başını üzerinde tutarak surlara dikmesinden alan hareketi, 116.8 kilo ile gerçekleştirerek ismini Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırdı. İzmirli rekortmen, İsveçli Hamdi El Hissy’ye ait olan 80.5 kiloluk rekoru önce 90.97 kilo ile kırarak Guinness’e girdi. Ancak kısa süre sonra ABD’li Michael Aidala, rekoru 115.6 kiloya taşıdı. Rekoru yine ele getirmek için aylarca çalışan Burak Yazgı, sonunda 116.8 kg. kaldırarak rekoru bir kez daha kırmayı başardı. Rekortmen Burak Yazgı, sporu yaşam biçimi olarak gördüğünü belirterek, "Ruhen ve fiziken karşılaşabileceğimiz her türlü olumsuzluğa karşı koyabilmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla, bugüne kadar birçok farklı branşta aktif olarak yarıştım; aynı zamanda farklı branşlardan sporculara antrenörlük yapmaya devam ediyorum. Bu çok yönlü sportif geçmişim sayesinde, Turkish Get-Up gibi son derece yüksek disiplin gerektiren bir harekette bir yıl içinde iki kez dünya rekoru kırabilecek seviyeye ulaştım. Birçok atletin hedeflediği bir rekorun bir Türk sporcuda olması gerektiğine inanıyordum ve başardım. Sağlığım el verdiği sürece bu mirası taşımaya ve Turkish Get-Up dünya rekorunun sahibi olmaya devam edeceğim" dedi.