ASAYİŞ - 01 Ağustos 2024 Perşembe 16:14 | Son Güncelleme : 02 Ağustos 2024 Cuma 00:05

MİT'ten büyük takas operasyonu

A
A
A

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Ankara'da yedi ayrı ülkenin cezaevlerinde bulunan 26 kişinin karşılıklı değişimini içeren son dönemin en geniş kapsamlı takas operasyonu gerçekleştirdi.

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre MİT, Ankara'da ABD, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç, Rusya ve Belarus cezaevlerinde bulunan toplam 26 kişinin karşılıklı değişimini içeren son dönemin en geniş kapsamlı takas operasyonunu gerçekleştirdi. Takas operasyonu kapsamında ABD'den 2, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Rusya'dan birer uçak olmak üzere toplam 7 uçak ile Türkiye'ye nakledilen şahıslardan 2'si çocuk 10 rehinenin Rusya'ya, 13 rehinenin Almanya'ya, 3 rehinenin de ABD'ye nakledilmesinin sağlandığı öğrenildi.

Tarihe geçen operasyonda MİT imzası

Bu operasyon son yıllarda ABD, Rusya ve Almanya arasında gerçekleşen en geniş kapsamlı rehine değişimi olarak tarihe geçti. Operasyonun diyalog kanallarının kurulmasını MİT'in sağladığı, istihbarat diplomasisini etkin şekilde kullanan MİT'in organizasyonu ile Temmuz 2024'te tarafların Türkiye'de bir araya geldiği öğrenildi. ABD, Almanya, Polonya, Norveç, Slovenya ile Rusya ve Belarus'ta cezaevinde bulunan Batı ülkeleri vatandaşları ile Rusya vatandaşları arasında gerçekleştirilecek takas faaliyetinin müzakereleri yapıldığı ve MİT'in müzakerelerin başından sonuna kadar arabuluculuk faaliyetini başarı ile yürüttüğü belirtildi.

Takasa tüm tarafların uzun bir süredir istediği ve yerel basınlarında yankı uyandıran önemli isimler konu oldu. Bu kişiler arasında Rusya'da cezaevinde bulunan The Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovıch ile ABD'li deniz piyadesi Paul Whelan, Belarus'ta cezaevinde bulunan Almanya vatandaşı paralı asker Rico Krieger, Rus muhalif İlya Yashin ve Almanya'da cezaevinde bulunan FSB subayı Vadim Krasikov gibi kamuoyunda adı sıkça duyulan isimlerin yer aldığı ifade edildi.

Takas operasyonunu MİT yönetti

Ankara'da 7 ayrı ülke arasındaki takas operasyonu müzakere süreci, en başından takasların gerçekleştirildiği son ana kadar MİT tarafından yönetildi. Takas faaliyetinin bütün güvenlik önlemleri, lojistik planlamaları ve ihtiyaçları MİT tarafından sağlanırken, yine taraflar arasındaki iletişim ve koordinasyonun da MİT üzerinden sağlandığı aktarıldı. Bu çerçevede takasın gerçekleştiği Ankara'da da rehinelerin değiş-tokuşunun MİT'in kontrolünde yapıldığı belirtildi. Takas yapılacak rehine sayısının çok olması nedeniyle şahısların tamamının MİT personeli gözetiminde uçaklardan alınarak güvenli alanlara intikal ettirildiği ifade edildi. Taraf ülkelerin tasdik işlemlerinin tamamlanması, rehinelerin sağlık kontrolleri ve talep edilen diğer ihtiyaçların karşılanması sonrasında rehineler gidecekleri ülkelerin uçaklarına MİT'in onayı ve talimatları ile yerleştirildi. Taraf ülkelerin uçaklarının dönüşü de yine MİT'in onayı ile gerçekleştirildi.

MİT, ülkeler arasındaki diyalogda kilit rol üstleniyor

Dünya genelinde gerginliğin tırmandığı bu dönemde Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde uluslararası alanda barış ve istikrarın sağlanması için katkı sunmaya devam ettiği vurgulandı. Ülkeler arasındaki her türlü sorunda diyalog kanallarının sonuna kadar açık tutulması yönünde çağrılarını sürdüren Türkiye ve Milli İstihbaratı Teşkilatı (MİT) Başkanlığı, tüm tarafların bir araya geldiği ortak platformlar kurma ve arabuluculuk faaliyetleri gerçekleştirme yönünde adımlar atıyor. MİT, istihbarat diplomasisi başta olmak üzere tüm istihbarat araçlarını kullanarak, uluslararası alanda çatışmaların çözümüne katkı sağlıyor.

Ankara'da 2'si çocuk toplam 26 kişinin takas faaliyeti bitti

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre MİT, Ankara'da ABD, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç, Rusya ve Belarus cezaevlerinde bulunan toplam 26 kişinin karşılıklı değişimini içeren son dönemin en geniş kapsamlı takas operasyonunu gerçekleştirdi. Takas operasyonu kapsamında ABD'den 2, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Rusya'dan birer uçak olmak üzere toplam 7 uçak ile Türkiye'ye nakledilen şahıslardan 2'si çocuk 10 rehinenin Rusya'ya, 13 rehinenin Almanya'ya, 3 rehinenin de ABD'ye nakledilmesinin sağlandığı öğrenildi. Bu kapsamda esir durumunda bulunan 2’si çocuk toplam 26 kişinin takas faaliyeti tamamlandı.

Bu operasyon son yıllarda ABD, Rusya ve Almanya arasında gerçekleşen en geniş kapsamlı rehine değişimi olarak tarihe geçti. Operasyonun diyalog kanallarının kurulmasını MİT'in sağladığı, istihbarat diplomasisini etkin şekilde kullanan MİT'in organizasyonu ile Temmuz 2024'te tarafların Türkiye'de bir araya geldiği öğrenildi. ABD, Almanya, Polonya, Norveç, Slovenya ile Rusya ve Belarus'ta cezaevinde bulunan Batı ülkeleri vatandaşları ile Rusya vatandaşları arasında gerçekleştirilecek takas faaliyetinin müzakereleri yapıldığı ve MİT'in müzakerelerin başından sonuna kadar arabuluculuk faaliyetini başarı ile yürüttüğü belirtildi.

Takas faaliyetleri sona erdi

Takasa tüm tarafların uzun bir süredir istediği ve yerel basınlarında yankı uyandıran önemli isimler konu oldu. Bu kişiler arasında Rusya'da cezaevinde bulunan The Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovıch ile ABD'li deniz piyadesi Paul Whelan, Belarus'ta cezaevinde bulunan Almanya vatandaşı paralı asker Rico Krieger, Rus muhalif İlya Yashin ve Almanya'da cezaevinde bulunan FSB subayı Vadim Krasikov gibi kamuoyunda adı sıkça duyulan isimlerin yer aldığı öğrenildi.

Mehmet Kalay - Ali Oğulcan Arslan - Kaan Taşkın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.