SAĞLIK - 18 Nisan 2013 Perşembe 11:16

Sağ beyin mi, sol beyin mi?

A
A
A
Sağ beyin mi, sol beyin mi?

Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, sorgulayan mantıklı sol beyin ile anlık ve aceleci hareket eden duygusal sağ beyin arasındaki farkları anlattı.

ERZURUM

İnsan beyninin yaratılış itibarıyla bir öğrenme programıyla yüklü olarak dünyaya geldiğini ifade eden Dr. Yavuz, “Beynimiz doğuştan genetik kodlarımızla gelen yazılımın yanı sıra aile, çevre ve sonradan edinilen bilgilerin yani eğitimin katkıları ile şekillenmektedir. Ama yine de hayatımızın kendi rotasını bulmasında, doğuştan gelen yapısal özelliklerin ve yüklenmiş olan yazılımın rolü büyüktür. Beynimizin sağ ve sol hemisferleri (yarımküreleri) bilgiyi farklı şekilde işler. Genelde her birey beyninin bir tarafını ağırlıklı olarak kullanır. Fakat düşünme ve öğrenme işlemleri her iki tarafta dengeli olarak kullanıldığında gerçek verimine ulaşır. Bu nedenle daha az kullanılan tarafı, eğitim ve kişisel gelişim ile güçlendirmek gerekir. Nitekim beyin hemisferleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi depolamış olurlarsa olsunlar, düşünce, muhakeme ve akıl yürütme becerilerini geliştiremezler” dedi.

REEM Nöropsikyatri Merkezi kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, beynin genel olarak bir bütün olsa da sağ ve sol yarımkürelerin üstlendikleri farklı misyonların var olduğunu belirterek, “Ancak sol beynin, sağ beyinden daha önemli görevler üstlendiğini söyleyebiliriz. Sol beyin daha baskındır. Konuşma merkezi ve duygudurum merkezi soldadır. Sağ beyin özellikle boyut ve hacim değerlendirmelerinde ön plana çıkar, bilgiyi şekil ve hayal gücü ile işlemede önemli görevler üstlenir. Bu da demektir ki, estetik zekâ yani mimari ve mühendislik işleri için sağ beyine çok ihtiyaç vardır. Buna karşılık matematik işlemleri için de sol beyine ihtiyaç duyulur. Ünlü mimar ve mühendislerin sağ beyinlerinin çok gelişmiş olduklarını söyleyebiliriz. Aynı şekilde müzikle uğraşan, müzik icra eden ya da enstrüman çalan müzisyenlerde sağ beyin daha iyi gelişmiştir. Şairlerde ve ressamlarda da sağ beyin özellikleri baskın durumdadır. Bu nedenle sağ beyin fonksiyonları iyi olmayan kişilerden iyi şair ya da besteci çıkmayabilir.

Korpus kallosum ne kadar iyi gelişmiş ise insanın beyinsel yeteneklerini sergilemesi ve beynini bir bütün olarak en üst seviyede kullanabilme ihtimali o kadar artar. Eğer korpus kallosum iyi gelişmemişse o zaman sağ ve sol beyinden hangisi baskın ise kişi o özellikleri ön plana çıkararak hayatını sürdürür. Toplumda lider kişilerin, beynini bütünsel olarak iyi kullanmayı beceren kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişilerde korpus kallosum iyi gelişmiştir. Aslına bakılırsa sözünü ettiğimiz kişilerin hangi eli daha iyi kullandıkları çok da önemli değildir. Çünkü onlar, her iki hemisferlerini, her durumda çok iyi kullanabilirler. Dolayısı ile korpus kallosumun yetersiz geliştiği kişiler, lider olma vasıflarını taşıyamazlar” diye konuştu.

SOL YARIMKÜRE, VÜCUDUN SAĞINI, SAĞ YARIMKÜRE İSE SOLUNU İDARE EDER

Beynin ve vücut ilişkileri çapraz yürüdüğünü kaydeden Dr. Yavuz, “Beyin korteksinde hareketlerimizle alakalı motor lifler, üst boyun bölgesinde çapraz yaptığı için; sağ beyin vücudun sol tarafını, sol beyin ise vücudun sağ tarafını idare eder. Bu nedenle beyninin sağ tarafındaki damarları tıkananların sol taraflarında, sol tarafında tıkanıklık olanların sağ tarafında felç görülür. Günlük hayatında sol elini kullanan ve solak olanların sağ beyinleri baskın durumdadır. Eğer kişi sağ elini kullanıyorsa o zaman da sol hemisfer baskındır. Aslında hem sağ hemisfer hem de sol hemisfer matematikle ilgilenir. Ancak sağ hemisfer daha çok matematiğin geometri, sol hemisfer ise cebirsel bölümü ile ilgilenir.

Bazı kişiler doğuştan sağ beyin hâkimiyetli olup sol ellerini baskın kullandıkları halde, anne baba baskısıyla bir takım yeteneklerini sağ elleriyle yapmaya eğitilmiş olabilirler. Örneğin solak biri, sağ eli ile yazmaya yönlendirilebilir. Bu kişiler, kalemi ya da kaşığı sağ elleriyle kullansalar da güç kullanmayı gerektiren durumlarda asıl yetenekli oldukları sol ellerini tercih etmektedirler. Dolayısıyla bu kişilerin, sağ beyinleri baskın olduğu halde, bazı yetenekler için beynin sol tarafını da randımanlı kullanabilmeleri mümkün olur. Her iki beyin yarımküresini de yerine göre kullanmayı öğrenen kişilerin ise, liderlik vasıfları güçlenmektedir” dedi.

SAĞ YA DA SOL EL KULLANIMINA GÖRE MESLEK SEÇİMİ

Dr. Yavuz, daha sonra şunları kaydetti; “Sağ elini kullananlarda, sol beyin özelliklerinin, sol elini kullananlarda ise sağ beyin özelliklerinin baskın olduğunu söylemiştik. Buradan şu netice çıkıyor ki, solak olan bir çocuğun, mimarlığa ya da güzel sanatlara yönlendirilmesi gerekir. Bu çocuğun fen ya da konuşma becerisi gerektiren avukatlık veya pazarlama gibi bir meslekle uğraşması hata olabilir. Çünkü sol hemisfer konuşma becerilerinde rol oynar. Dolayısıyla solak olanlardan iyi avukat ya da pazarlamacı çıkmayabilir. Eğer solak bir kişi hukuk mesleğini seçmişse bu kişi, avukatlığı değil; estetik muhakeme yeteneğini yönelten sağ hemisferden dolayı, hâkimliği tercih etmelidir. Böyle bir karar anında, sağ elini kullananların avukatlığı, sol elini kullananların ise hâkimliği seçmeleri gerektiğini söyleyebiliriz.
Maalesef eğitim sistemimiz tamamen sol beyin özelliklerini geliştirmeye yöneliktir. Matematik, fen, mantık ve dil becerilerine ağırlık verilmektedir. Çocuklarımız, muhakeme, hayal gücü ve estetik bakış açısından yoksun yetişmektedir. Hâlbuki sosyal zekâyı oluşturan bu unsurlar, gelecekteki başarılar için çok önemli mihenk taşlarıdır.

Çocukları sağ-sol el kullanımlarına ve sağ ya da sol beyin özelliklerine bakmaksızın bir eğitim sistemine zorlamak, onların yetenekli olmadıkları alanlara kaymalarına, böylece asıl başarılı olacakları ve severek yapacakları mesleklerden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Bu anlamda ilköğretimde rehberlik ve danışmanlık birimlerine çok iş düşmektedir. Çocuk ve ailesi ile yakın iletişimde olarak, sağ beyin, sol beyin özelliklerine göre çocuğu, asıl yetenekli olduğu alanlara yönlendirmek önemlidir. Buna ek olarak, örneğin sağ beyin özellikleri baskın olduğu için matematik dersinde istenen düzeyde olmayan çocuğa, aile tarafından yüksek not için baskı yapılması, telafisi zor psikolojik problemlere de neden olabilmektedir.”

SAĞ - SOL BEYİN TESTİ

Dr. Yavuz, kişilerde hangi hemisferin daha belirleyici olduğunu gösteren testlerle ilgili olarak ta şöyle bir örnekleme yaptı,

1-) Okuldayken hangi dersleri daha çok severdiniz?
a)Türkçe, resim, sosyal vb.
b)Fenle ilgili olanları.

2-)Hangi tip sporları yapmaktan hoşlanırsınız?
a) Takım sporlarını
b) Tek başına yapılan sporları,

3-)Gördüğünüz rüyaları hangi sıklıkta hatırlarsınız?
a)Çoğunlukla hatırlarım,
b)Ender olarak hatırlarım.

4-)Ellerinizi ve mimiklerinizi konuşurken ne sıklıkta kullanırsınız?
a)Çok kullanırım
b)Çok az kullanırım.

5-)İki elinizin parmaklarını birbirine geçirerek kapatın. Hangi elinizin başparmağı üstte kalıyor?
a)Sağ
b)Sol

6-)Şu an saatin kaç olduğunu tahmin edin, şimdi saate bakın, yanılma payınız ne kadar?
a)On dakikadan fazla,
b)On dakikadan az.

7-)Aşağıdakilerden hangisini daha kolay hatırlarsınız?
a)İnsanların yüzlerini,
b)İnsanların isimlerini.

8-)İki gözünü açık tutarak elinizdeki kalemi, bir cam kenarı veya kapı kenarı ile hizalayın. Önce sol gözünüzü, sonra sağ gözünüzü kapatın. Hangi gözünüzü kapatınca kalem daha az oynuyor?
a)Sağ gözümü kapatınca
b)Sol gözümü kapatınca
Değerlendirme:
“A” ların sayısı fazla ise SAĞ, “B’’ lerin sayısı fazla ise SOL beyniniz daha gelişmiştir... Eğer A’lar ile B’ler aynı sayıda ise her iki beyin yarımküresini de iyi kullanıyorsunuz demektir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.