GÜNDEM - 13 Kasım 2019 Çarşamba 00:37

Sağlık Bakanı Koca: “Şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği iddiaları gerçek dışıdır"

A
A
A
Sağlık Bakanı Koca: “Şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği iddiaları gerçek dışıdır"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Şehir hastaneleri bir hastane değil, alanında özelleşmiş çok sayıda hastanenin bir arada olduğu hastane şehirleridir. Hastaların hastane hastane dolaştırmak yerine, tek bir yerleşkede bütün sorunlarına cevap vermek üzere tasarlanmıştır. Şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği iddiaları gerçek dışıdır. Ne acil hizmetlerde ne yatan hastada ne poliklinik hizmetlerde ne de ameliyatta herhangi bir taahhüt veya garanti söz konusu değildir” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bakan Koca, Medipol Üniversitesi'ne ilişkin iddialara cevap vererek, ''Ben Bakanlık görevine atandığımdan itibaren Medipol Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı üyeliği ve hastane yönetiminden ertesi gün ayrıldım. Asla hiçbir şekilde bahsedilen konularla ilgili bakanlığım sonrası dönemde tahsis ve benzeri konularda, hiçbiri olmamıştır. Bakanlığım döneminde hiçbir işlem yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.

220 milyon teşvik alındığına yönelik iddialarla ilgili ise Bakan Koca, ''2012 yılında çıkan yasa çerçevesinde yatırım yapanlara bölgesel teşvik kapsamında yapılan uygulama. Bu dönemde teşvik alan hastane sayısı 445. Toplam özel hastane sayısı 575. 2012'den sonra teşvik alıp açılan hastane sayısı 186. Bizim Bakanlık olarak 2012'den sonra ruhsat verdiğimiz hastane sayısı 175. Bizim ruhsat verdiğimiz hastaneden daha fazla teşvik var. Yatırım yapan doğal olarak teşvike müracaat yapılıyor. Hiçbir şekilde para verilme değil. 2012'den sonra teşvik almayan hastane yok. Medipol alınca suç mu oluyor. Teşvik alınma durumunu gazeteden öğrendim'' şeklinde konuştu.

AOÇ arazisinin tahsisi iddialarına ilişkin Koca, ''Bakanlık döneminden önce olan üniversite kurulumu dahil AOÇ arazisi olan bir yerin tahsis edilmesi bir milli emlak yazısıyla olabilir mi? AOÇ arazisi kanun var. AOÇ arazisinin tahsisi özel kanunla izin alınmasına bağlıdır. AOÇ arazisine tahsis ancak kanunla olur. AOÇ arazisi değil. Milli emlak AOÇ arazisi değil'' diye konuştu.

İleri düzey hastane yönetmenliği vakıf üniversitelerine planlama getirildiğini ifade eden Koca, ''Vakıf üniversitelerine ilk defa planlama getirdik. Ben kendi emrimle var olan ve kurulacak olan üniversiteyi, üniversite kurulduğu için olan avantajlarını ortadan kaldırdık. 3A, 3B özelliklerine Medipol sahip değil. Özel hastaneleri için 3A dişte bir tanımlama olmayacak. Planlamayı delerek, planlama dışı kalarak üniversite ile işbirliği içinde olarak bütün Hastaneleri'ne üniversite kimliği vererek, üniversiteden kadro sağlamayı sonlandırdık''' ifadelerini kullandı.

Medipol Üniversitesi’ne arsa verildiğine yönelik iddialara yönelik şöyle konuştu:
“AK Parti iktidarı döneminde hiçbir şekilde hiçbir vakfa ve üniversiteye asla bedelsiz tahsis yapılmamıştır. Bahsettiğimiz arsa o dönemde ihale günler öncesinden çıkan ve ihalenin açık, şeffafını yapıldığı ve sadece üniversite olması şeklinde şerhin olduğu başka hiç bir amaçla kullanılmayacağı ve herkesin müracaat etti, arsayı bir şirket müracaat ediyor ve alıyor. O şirket vakfa kullandırtıyor. Üniversite arazileri var, alan yok.''
Sağlık turizmi yetki belgesi alan 817 kuruluşu olduğuna dikkat çeken Bakan Koca, ''Sağlık turizm yetki belgesiz daha çok teşvik amaçlı, hastanelere vererek asla bir tartı değer oluşturmadan sadece sertifikasyondan ibaret olan ve bugüne kadar 817 tane verilmiş belgedir'' diye konuştu.

Hava ambulansının son bir yıl içinde toplam hasta sayısın 148 olduğunu söyleyen Bakan Koca, ''48 bir gruba, 33 başka gruba, 4 Medipol. Çocuk kalp cerrahisi olduğu için getirilen bebekler'' şeklinde konuştu.
Lösante Hastanesi’ne yönelik eleştirilere Koca, “Lösante özel bir hastane, Özel Sağlık Kuruluşları Yönetmenliği’ne tabi bir hastane. Bu hastane için bir poliklinikten, daha sonra 50-100 yatak talebinde bulunulmuş. Buna 75 yatak olarak izin verilmiş. Lösemi hastaları için kurulan bir hastane olduğu için izin verilmiş. Benim bakanlığımdan sonra 400 yatak talebi olduğunu gördük. Ön izni var mı? Yok. 400 yatağın sadece 60 tanesi lösemi hastaları için ayrılmış. 60 yatağın 25’i kullanılıyor. Ben bir yazı yazdım: ‘Eğer siz kamu hastanesi gibi SGK’ya fatura ederek, ama vatandaştan fark ücreti almadan hizmeti yapmayı taahhüt ederseniz, ben bu noktada bunu değerlendiriyor olacağım’ dedim. Gelen cevap; ‘165 doktor istiyorum. 400 yatak, radyoterapi’. Şikayetler var, para aldığına dair. Ben bunun üzerine arkadaşları denetime gönderdim. 25 yatağın kullanıldığı, 60 yatak için yer ayrıldığı, istenirse hizmeti açılabilir. Hastalardan 280-400 lira ücret alındığı tespiti var. ‘Radyoterapi cihazı almışsınız fark ücret almayacağınızı kabul ederek radyoterapi cihazınızı izin veriyorum. Yönetmelik değişikliği yapılmıştı. 75’i 100 yatak olarak kullanmanızı, 60 yatağı lösemi hastaları için, 40 yatağı diğer hastalar için kullanmak şartıyla 100 yatağa çıkarıyoruz. Anjiyo cihazı var, anjiyo için izin veriyoruz’ dedim. Bir de not vardı: Eğer lösemi hastaları için kullanılan yatakların doluluk oranına göre, buna rağmen ihtiyaç olursa talebiniz halinde değerlendirilecektir’. O hastanenin lösemi çocuklar için kullanılması için elimizden gelen bütün imkanları kullanacağız” dedi.

10 şehir hastanesi ile 13 bin 423 yatak kazandırıldığını söyleyen Koca, “Şehir hastaneleri bir hastane değil, alanında özelleşmiş çok sayıda hastanenin bir arada olduğu hastane şehirleridir. Hastaların hastane hastane dolaştırmak yerine, tek bir yerleşkede bütün sorunlarına cevap vermek üzere tasarlanmıştır. Şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği iddiaları gerçek dışıdır. Ne acil hizmetlerde ne yatan hastada ne poliklinik hizmetlerde ne de ameliyatta herhangi bir taahhüt veya garanti söz konusu değildir” dedi.

Ahmet Umur Öztürk

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Deprem bölgesinde kalıcı konutların teslimi devam ediyor Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından asrın felaketinin izleri silinmeye devam ediyor. Depremlerde köy evleri yıkılan Gaziantepli Enis Sezer ve ailesi de çelik karkastan yapılan yeni yuvalarına kavuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde; bin 240 şantiyede 110 binden fazla ekiple çalışmalarını sürdürüyor. Afetin birinci senesinde 76 bin konut hak sahiplerine teslim edilirken, 396 bin 220 kalıcı konutun inşası da devam ediyor. “Ellerinden gelenin daha iyisini yaptılar” Asrın felaketi olarak hafızalara kazınan depreme, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde ailesi ile birlikte yakalanan Enis Sezer, Mesthüyük köyünde çelik karkastan yapılan yeni köy evine kavuştu. Devletin, depremin ilk anından itibaren her zaman yanlarında olduklarını ve kendilerini hiç yalnız bırakmadığını ifade eden Sezer, “Nasıl yapılacak diye merak ediyorduk? Evleri yetiştirmek için yağmur, çamur, yaz, kış demeden sürekli çalışmalarına devam ettiler. Ellerinden gelenin daha iyisini yaptılar. Bu kadar güzel olacağını hiç beklemiyorduk” diye konuştu. “Vatandaşımız için en güzelini yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki de konuya ilişkin yaptığı açıklamada, her zaman depremzedelerin yanlarında olduklarını belirterek, "Enis kardeşimin de tüm depremzede vatandaşlarımızın da hiç endişesi olmasın. Dün olduğu gibi bugün de yarın da onların yanındayız. Onlar için en iyisini en güzelini yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kayseri Kayseri’de Siyeri-i Nebi coşkusu Kayseri’de Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından düzenlenen Siyer-i Nebi Yarışması, 21 okulda gerçekleşti. Eğitim ve maneviyatın önemine vurgu yapmak amacıyla düzenlenen yarışma, öğrencilerin Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i anlama ve anlatma becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. Yarışma hakkında açıklamalarda bulunan AGD Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin; öğrencilerin bu tür etkinliklerle manevi değerlere daha fazla önem vermelerinin sağlandığını belirtti. Şahin; "Siyer-i Nebi yarışması, gençlerimizin peygamberimizi daha yakından tanımalarını ve hayatını anlamalarını sağlamak amacıyla düzenleniyor. Bu tür etkinliklerle gençlerimizin manevi yönden gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu gibi etkinlikler gençler arasında manevi değerlere olan ilginin artmasına ve peygamberimizin hayatının daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlıyor. Biz de bu amaçla çalışmalarımızı genişleterek yapmaya özen gösteriyoruz. Bu sene de 21 okulda sınavı icra ettik. Gençlerin bu derecede ilgisi ile biz de heyecanlanıyoruz. Biz bu coşkuyu ile çalışmalarımızı da hızlandıracağız. Gençlerimizle faaliyetlerimiz aralıksız sürecek" dedi. Yarışmaya katılan öğrencilerin, Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatını ele alan kitaptan girdiği sınavda büyük bir heyecanla sınavı yaptıkları görüldü. Yarışmada dereceye giren öğrencilere çeşitli ödüller verileceği açıklandı.