GÜNDEM - 26 Kasım 2020 Perşembe 00:12

Sağlık Bakanı Koca: Yapılan sözleşme ile 50 milyon doz aşı için imza atıldı

A
A
A
Sağlık Bakanı Koca: Yapılan sözleşme ile 50 milyon doz aşı için imza atıldı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Bizim bu dönemde Sinovac dediğimiz inaktif aşıyla diyaloglarımız devam ediyor. Bununla ilgili bir sözleşme yapıldı. Toplam Aralık, Ocak ve Şubat ayında bir sorun olmazsa yapılan sözleşme ile 50 milyon doz aşı için imza atıldı” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Aşılardaki son gelişmelerin sorulması üzerine, Türkiye’de Pfizer ve Sinovac firmaları tarafından geliştirilen aşıların Faz-3 denemelerinin hala devam ettiğini hatırlatan Bakan Koca, “Erken dönemde vatandaşımızı aşıya eriştirmek noktasında bir çaba içindeyiz. Burada özellikle dikkat ettiğimiz husus da; vatandaşımıza uygun bulduğumuz, uygun olabilir diye düşündüğümüz aşının etkinlik ve güvenilirliğini önemsiyoruz. Dolayısıyla bu anlamda etkin ve de güvenilir olduğunu bildiğimiz aşıları erken dönemde tedarik ederek vatandaşımızla buluşturmak istiyoruz. Aşılar biliyorsunuz farklı yöntemlerle geliştiriliyor, inaktif aşılar var, mRNA aşısı, protein ve vektör aşıları şeklinde. Bizim bu dönemde Sinovac dediğimiz inaktif aşıyla diyaloglarımız devam ediyor. Bununla ilgili bir sözleşme yapıldı. Toplam Aralık, Ocak ve Şubat ayında bir sorun olmazsa yapılan sözleşme ile 50 milyon doz aşı için imza atıldı. Yani sözleşme imzalandı. Aralık ayında asgari 10 milyon doz olmak üzere ama 20 milyon hedefliyoruz. Ocak ayında 20 milyonda sorun yok, Şubat ayında da asgari 10 milyon olmak üzere toplam 50 milyon doz için sözleşme imzalandı. Diğer mRNA aşısı (Pfizer) için de Aralık ayında 1 milyon, ilerleyen süreçte takvim daha belirlenmedi ama 25 milyona kadar aşının verilebileceği konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Rusya ve diğer aşılarla da irtibat halindeyiz” şeklinde konuştu.

“Kısıtlamalar sonrası en erken 1 hafta 10 gün içerisinde sonucu görmek mümkün olur”

Vaka artışının sürdüğü ve şuan uygulanan hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamalarının uzayıp uzamayacağı konusundaki sorulara cevap veren Bakan Koca, “Biliyorsunuz geçen hafta sonu başladı kısıtlamalar. Kısıtlamalar sonrası en erken 1 hafta 10 gün içerisinde, ortalama 2 hafta içerisinde sonucu görmek, değerlendirmek mümkün olur. Dolayısıyla şuan değerlendirmek açısından erken olur. Ama önümüzdeki hafta daha net, bu kısıtlamaların pandeminin seyrini nasıl değiştirdiğini, nasıl etkilediğini görmüş olacağız. Ona göre de ilave bir tedbir alınıp alınmaması gerektiğini de öneri olarak sunulmuş olacak. Bahsettiğiniz saat uygulaması, özellikle hafta sonu için söylenen; Bilim Kurulu’nun aslında hafta sonu uygulaması ile ilgili genel olarak kanaat olarak olmamıştı. Kabinede değerlendirildi. Biliyorsunuz yurt dışında, özellikle hafta içi uygulamalarda 21.00 - 07.00 uygulamaları Fransa dahil olmak üzere yaygın. Biz tersine şöyle demiş olsaydık; hafta sonu 20.00 ile sabah 10.00 arası sokağa çıkma yasağı olacak. Demiş olsaydık aynı algı olur muydu? Olmazdı. Ama aslında olan olay buydu. Bu gerektiğinde daha da genişletilebilir. Ama genişletilme veya daraltılma veya farklı bir öneriyi sunabilmemiz bizim 1 hafta - 10 günlük zaman dilimi sonrası bu kısıtlamalarla elde edilen sonuçla doğru orantılı olur” diye konuştu.

"Bu dönemde en ufak bir grip benzeri, nezle benzeri belirtinin de Covid olabileceğini mutlak düşünelim”

Covid-19 enfeksiyonunda erken başlanan ilaç tedavisinin hayati derecede öneme sahip olduğuna dikkat çeken Koca, “Vatandaşımızın yüzde 80’e yakınının hafif geçirdiğini biliyoruz. Hafif geçirenler ben ilaç almadan da bunu hafif atlattım diye düşünüyor olabilir. Ama bize özellikle müracaat eden, ağır gelen hastaların özellikle ilaç kullanmayan hastalar olduğunun altını çizmek istiyorum. Yani hastaneye yatan, yoğun bakıma geçişi olan ve erken dönemde kaybetme durumunda kaldığımız hastaların önemli kısmı, erken dönemde tedavisi başlanmayan ve erken dönemde ilacını almayan kişiler olduğunu bilelim. Bu hastalıkta ilk 3-5 günün hatta 6 günün hafif seyrettiğini devamında 7’nci, 8’inci gün giderek akciğerde, akciğer tutulumu ile kendisini gösterdiğini, eğer kötüleşirsen bu 2ilacı al diye bir yaklaşımın doğru olmadığını söylemek istiyorum. Çünkü zaten o dönemde 7’nci, 8’inci günde aldığınızda etkisi artık olmaktan çıkmış oluyor. O nedenle erken dönemde ilaçlarımızı hemen alalım. Bu dönemde en ufak bir grip benzeri, nezle benzeri belirtinin de Covid olabileceğini mutlak düşünelim” açıklamalarında bulundu.

“Bu dönemde benim vatandaşıma verdiğim bütün rakamların tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum”

Bugüne kadar Covid-19 ile ilgili açıklanan verilerin tamamının doğru veriler olduğunun altını çizen Bakan Koca, “Bugün benim söylediğim 28 bin 351 sayısı toplam vaka sayısı. Vaka PCR testi pozitif olan herkestir. Semptomu olsun, olmasın. Belirtisi olsun, olmasın herkes anlamına gelir. Yani hastaneye yatan bizim hasta diye tanımladığımız, ağır hasta diye tanımladığımız bütün hastalar dahil olmak üzere testi pozitif olan herkes. Bunun dışında ölümlerle ilgili olarak, bizim bu dönemde benim vatandaşıma verdiğim bütün rakamların tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum. Vaka sayısı adı altında vakaları vermedik. Hasta sayısı adı altında verdik. Bugün için toplam vakayı vermiş olduk” dedi.

“Enfeksiyon belirtisi olan her hasta Covid hastası mıdır”

Ekrem İmamoğlu’nun ölümler ile ilgili yapmış olduğu açıklamaların sorulması üzerine cevap veren Bakan Koca şu ifadeleri kullandı:
“Ölümlerle ilgili bildiğiniz gibi Mart ayında pandemi başladığında baştan definlerle ilgili özel defnedilmesi gerektiği, hatta özel mezarlık, ayrılmış mezarlık olması gerektiği, torbalar durumu, defnedileceği bilgisiyle ilgili kafa karışıklığı vardı. O dönemde genelge yayınlamıştık. Normal bulaşıcı olan diğer hastalıklar gibi HIV ve benzeri, menenjit gibi nasıl defin yapılıyorsa benzer şekilde defnin yapılmasını belirten yazı yazmıştık. Ama o alışkanlık o güden beri yer yer devam eder oldu. Yine o dönemde daha önce bulaşıcı hastalıklar olarak ölüm belgemiz var. Belgenin sol üst kısmında ölüm şekli yazar, altında ölüm nedeni yazar. Ölüm şekli doğal mı, adli bir ölüm mü? Bunu belirlemek için konulan kısım. İlk hekimin işaretlediği bir kısım. Ölüm nedeni ise ikinci bir hekimle doldurulan kısım. Bulaşıcı hastalıklar kısmı var ayrıca. Bu kısımda Mart'tan önce çok da doldurulan bir bölüm değildi. Esas ölüm nedeni çünkü önemli olandı. Fakat bizim genelge sonrası bulaşıcı hastalıklar gibi defnedilmesini belirttiğimiz için her geçen gün bu hane doldurulmaya başlandı. Bildiğimiz 192 bulaşıcı hastalıklar sadece buraya düşülerek işlenmedi. Enfeksiyon bulgusu olan her hasta buraya işlendi. Enfeksiyon bulgusu olan her hasta bulaşıcı hastalıklar kısmına işlendi. Yani akciğer kanseri, prostat, meme kanseri veya lenfoma veya lösemi gibi hastalığı olup enfeksiyonla kaybedilmeyen hasta mı var? Enfeksiyon bulgusu olmayan menenjit hastası mı var, enfeksiyon bulgusu akciğer kanseri hastası mı var kaybedildiğinde? Enfeksiyon bulgusu olan her hastanın işlendiği yer bulaşıcı hastalıklardır. Ama esas ikinci bölüm ise ölüm sebebidir. Ölüm sebebi Covid ise Covid, menenjit ise menenjit yazılıyor. Orası da ikinci bir hekimin denetimiyle yapılıyor. Bakanlık olarak biz yapmıyoruz, hekimlerin doldurduğu kısım bu. Enfeksiyon belirtisi olan her hasta Covid hastası mıdır?”

Utku Şimşek - Mehmet Kalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Fuar ziyaretçilerine ilk yardım eğitimi İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanı Op. Dr. Ersin Işıldı liderliğindeki Acil Sağlık Hizmetleri ekibi, Eskişehir’deki fuarda ziyaretçilere yönelik önemli bir bilgilendirme ve eğitim programı düzenledi. Toplum sağlığının önemine dikkat çekmek ve acil durumlarda doğru müdahalenin hayat kurtarıcı etkisini vurgulamak amacıyla gerçekleştirilen bu etkinlik, katılımcılardan büyük ilgi gördü. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından fuar alanında açılan stantta, Paramedik Harun Özkan, Paramedik Seda Şahin ve Acil Tıp Teknisyeni Gülyazı Aydın gibi eğitimciler, Temel Yaşam Desteği ve Yabancı Cisim Tıkanıklıkları gibi acil durum müdahalelerinde temel bilgileri içeren eğitimler verdiler. Ziyaretçiler, bu eğitimler sayesinde acil durumlarda nasıl doğru ve etkili bir şekilde müdahale edeceklerini öğrenme fırsatı buldular. Acil Sağlık Hizmetleri Başkanı Op. Dr. Ersin Işıldı, etkinliğin amacının toplumda acil durumlara karşı farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. İl Sağlık Müdürlüğü, toplumun sağlık konusunda bilinçlenmesini ve acil durumlarda doğru müdahalelerin yapılabilmesini sağlamak için bu tür etkinliklere önem verdiklerini ifade etti. Ayrıca, sağlık hizmetlerinin toplumla buluşması ve halkın sağlık konularında bilinçlenmesi adına yapılan bu tür etkinliklerin öneminin altını çizdi. Fuar ziyaretçileri, aldıkları eğitimlerle acil durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda bilinçlenirken, aynı zamanda sağlık hizmetlerine ve sağlık personeline daha yakından tanıklık etme fırsatı buldular. Bu tür etkinliklerin toplum sağlığının korunması ve toplumda sağlık bilincinin artırılması açısından son derece değerli olduğu vurgulandı. Acil Sağlık Hizmetleri ekibi, katılımcılara verdiği bilgilerle toplum sağlığının korunması ve acil durumlarda etkili müdahalelerin yapılabilmesi için önemli bir adım attı. Bu tür etkinliklerin sıkça düzenlenmesi ve toplumun sağlık konularında bilinçlendirilmesi, gelecekteki acil durumlara hazırlıklı bir toplumun oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
Yozgat Defineciler izleyicilerden tam not aldı Yozgat’ın ilk ve tek profesyonel tiyatro ekibi olan Tiyatro Sürmeli tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi katkılarıyla hazırlanan ve Soner Tumgan’ın yazıp yönettiği tek perdelik komedi oyunu “ Defineciler “ Yozgatlı sanatseverlerden tam not aldı. Bu yıl 25. yılını kutlayan Tiyatro Sürmeli Topluluğu, kurulduğu günden bugüne Yozgatlılara tiyatroyu sevdirerek Anadolu’da çeyrek asırdır perdelerini açmaya devam ediyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunda seyircisiyle buluşan tek perdelik tiyatro oyununda, günümüz Türkiye’sinde, zengin olma hayali kuran ve define arayan iki kafadarın başından geçen dolandırıcılık olayları anlatılıyor. Satın aldıkları bir haritayla yola çıkan ve şimdiye kadar kimsenin bulamadığına inanılan sözde Hürrem Sultan’ın kayıp sandığının peşine düşen iki kafadarın hikayesi, salondakileri hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Başarılı kurgusu ve yörenin kendine has şivesi ile izleyicisinden tam not alan “Defineciler” adlı tiyatro oyununun gala gecesinin 23 Mayıs’ta İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Salonu’nda yapılması düşünülüyor. “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi katkılarıyla hazırlandı” Yozgat Sürmeli Tiyatro Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni Soner Tumgan, “Defineciler adlı tiyatro oyunu, Tiyatro Sürmeli Topluluğu’nun 25. sanat sezonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırlamış olduğu bir oyunudur. Yazarlığını ve yönetmenliğini ben yapmaya çalıştım. Defineciler zenginlik hayali kuran iki arkadaşın bir harita satın alarak yollara düşmesiyle başlıyor. Fakat bu zengin olma hayali esasında büyük bir dolandırıcılık hikayesinin de ortaya çıkmasına vesile oluyor. Bu iki arkadaş zengin olmak için yola çıksa da esasında birçok hayallerini de geride bırakmış oluyorlar. İşin sonunda da daha gerçek olan yaşamda bir çalışma düzeni oluşturarak gerçek manada hayata tutunmaya çalışıyorlar” dedi. “Yozgat’ta tiyatroya ilgi azalıyor” Yozgat’ta tiyatroya olan ilginin her geçen yıl giderek azaldığını üzüntüyle belirten Tumgan, “Özellikle popüler kültürün etkin olduğu gençliğimizde veya sosyal yaşantımızda insanlar sahne sanatlarına olan ilgisini kaybediyorlar. Bu keyfi tiyatrodan yaşamaları gereken yerde kısa videolarla sosyal medya videolarıyla ya da Reels videolarıyla gidermeye çalışıyorlar. Oysa çok daha kanlı, canlı ve kendi içerisinde birtakım mesajlar olan tiyatroyla bu ihtiyaçlarını giderseler belki toplumumuz daha da iyi seviyelerde olabilir diye düşünüyorum. Biz ödenekli bir tiyatroyuz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi katkılarıyla oyunlarımızı sergiliyoruz. Bilet fiyatlarımızı da 100 lira gibi minimum seviyede tutuyoruz.” şeklinde konuştu.
Ankara ATO Başkanı Baran: “Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi için en uygun şehir Ankara’dır” Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, serbest bölgelerin ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırım ve teknoloji girişini hızlandırmak, ihracatı geliştirmek, istihdamı artırmak gibi faydalar sağladığını belirterek, “Ankara’ya Serbest Bölge kurulmasını talep ediyoruz” dedi. ATO Başkanı Baran, yaptığı yazılı açıklamada Türkiye ekonomisine İstanbul’dan sonra en çok katkıyı sağlayan başkent Ankara’nın 12,4 milyar dolar ihracat, 17,7 milyar dolar ithalatla Türkiye’nin en çok ihracat yapan dördüncü, en çok ithalat yapan üçüncü ili olduğunu, organize sanayi bölgeleri, teknokentleri ile tam bir üretim ve ticaret merkezi niteliği taşıdığını belirterek, Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi’nin kurulması için en uygun şehir olduğunu dile getirdi. Baran, Türkiye’de halihazırda faaliyet yürütülen 18 Serbest Bölge’nin 2023 yılında 12,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini ve 100 bin kişiye istihdam sağladığını ifade ederek, “19. Serbest Bölge, İzmir Bergama’da 18 Mart tarihinde Ticaret Bakanımız Ömer Bolat’ın katılımıyla açıldı. 20. Serbest Bölge’nin de Menemen’de açılmasına ilişkin karar alındı. Serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Cumhurbaşkanımızın yetkili olduğu ilgili yasal düzenlemelerde yer alıyor. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, 21. Serbest Bölge için Ankara olarak talip olduğumuzu duyurmak ve serbest bölge talebimiz konusunda çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye’nin 21. Serbest Bölgesi’nin kurulması için en uygun şehir Ankara’dır” diye konuştu. Baran, Başkent’e serbest bölge kurulması konusundaki taleplerini Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın 26 Eylül 2023 tarihinde katıldığı ATO Meclis Toplantısı’nda da dile getirdiğini hatırlattı. Başkent’in raylı ulaşımda bir merkez konumunda olduğunu, Ankara’dan İstanbul’a, Konya’ya, Eskişehir’e, Yozgat’a, Sivas’a Yüksek Hızlı Tren bulunduğunu, Türkiye’nin dört bir yanına da demiryolu ile bağlantıları bulunduğunu kaydeden Baran, Ankara’nın Türkiye’deki karayolu ağının da tam ortasında yer aldığını söyledi. Baran, Ankara’nın gelişen üretim kapasitesi, organize sanayi bölgeleri ve teknokentleriyle üretim hacmi kadar katma değeri yüksek ürünler üreten bir şehir olduğuna da dikkat çekerek, “Ankara’mız üniversiteleri ve sanayi bölgeleri ile yoğun göç alan bir merkez. Ankara’da bir serbest bölge kurulması üretime, istihdama ve ihracata ivme kazandıracaktır” diye konuştu.